Yıldırım'a 'Öcalan' sorusu
HDP Van Milletvekili Nadir Yıldırım, PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın durumunu Başbakan Binali Yıldırım'a sordu. Önergede "İmralı Adası kim tarafından ve hangi yasal statüyle yönetilmektedir?" sorusu yer aldı.
DUVAR - HDP Van Milletvekili ve Örgütlenmeden Sorumlu Eş Başkan Yardımcısı Nadir Yıldırım, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın son durumunu Meclis gündemine taşıdı. Konuya ilişkin Başbakan Binali Yıldırım’ın yanıtlanması isteğiyle yazılı önerge veren Yıldırım, İmralı’nın özel statüsüne dikkat çekti.
Kriz Yönetim Merkezi adına Mudanya İskelesi Kriz İrtibat Bürosu'nun , yetkilerini Başbakanlık Kriz Yönetim Merkezi Yönetmeliği’ne (9 Ocak 1997 tarih ve 22872 sayı ile Resmi Gazete de yayınlanan) dayandırdığı ve İmralı Cezaevi’nin yönetimi, Başbakanlık Kriz Yönetim Merkezi’ne devrettiği hatırlatılan önergede, şunlara dikkat çekildi:
“Ulusal mevzuat gereği başından itibaren Adalet Bakanlığı’na bağlı olması gereken İmralı Tek Kişilik Kapalı Cezaevi, Başbakanlık Kriz Merkezi Yönetmeliği ile Milli Güvenlik Kurulu’nun yönetim ve tesirine bırakılmıştır. 2009’da yapılan değişiklik ile İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumu statüsü verilerek Adalet Bakanlığı’na bağlanmış, bu süreçte yeni bir cezaevi inşa edilmiştir. İmralı Adası’ında Sayın Abdullah Öcalan üzerinde uygulanan tecrit, siyasi bir takvime paralel şekilde yürütülmeye devam etmektedir. Öcalan’ın, 27 Temmuz 2011 tarihinden bu yana avukatlarıyla, 11 Eylül 2016 tarihinden bu yana ise ailesiyle herhangi bir görüşme gerçekleştirilmesine izin verilmemiştir.”
Önergede şu soruların yanıtlanması istendi:
“Hükümetiniz, Türkiye Cumhuriyeti’nin bir hukuk devleti olduğunu ulusal ve uluslararası alanda sıklıkla belirtmektedir. Eğer öyle ise; her tutuklu ve hükümlünün sahip olduğu ve yasalarda da açıkça belirtilen haklara, Sayın Abdullah Öcalan neden sahip değildir?
Kürt siyasetindeki misyonu her kesim tarafından kabul edilen, toplumsal bir kimliğe dönüştüğü uluslararası arenada da değerlendirilen ve yorumlanan Sayın Abdullah Öcalan’ın tutulduğu İmralı Cezaevi’nin özel statüden çıkarılarak evrensel hukuk normlarıyla yeniden düzenlenmesi için hükümetinizin her hangi bir çalışması söz konusu mudur? Hükümetinizin böylesi bir planlaması var mıdır?
Avukatlarıyla 27 Temmuz 2011 tarihinden, ailesiyle ise 11 Eylül 2016 tarihinden bu yana herhangi bir görüşme gerçekleştirilmesine izin verilmemesinin, ‘hava muhalefeti’ ya da ‘koster-gemi bozuk’ gibi mantık sınırlarını zorlayan bahaneler dışında asıl nedeni nedir?
Defalarca müracaat edilmesine karşın, Sayın Öcalan’ın aile, vasi ve avukatlarıyla görüşmesi neden engellenmektedir?
Her tutuklu ya da hükümlüye yasalarla verilmiş olan haklardan Sayın Abdullah Öcalan’ın men edilmiş olması siyasi ve cezalandırıcı bir tavır değil midir?
Ulusal ve evrensel hukuka aykırı bir şekilde uygulanan ağır tecrit ve giderek artırılan baskı, hangi hukuki gerekçelerle neye dayanarak uygulanmaktadır? Söz konusu ağırlaştırılmış tecridin, hukuk devleti olduğunu iddia eden hükümetinizce hukukla bağı hangi açılardan kurulmaktadır?
İmralı Adası kim tarafından ve hangi yasal statüyle yönetilmektedir?” (HABER MERKEZİ)