IŞİD sanığı: Sizden tahliye falan istemiyorum
10 Ekim Katliamı Davası görülmeye devam ediyor. Polisin duruşma salonuna girmek isteyen avukatlardan kimlik istemesi gerginliğe yol açtı. Uygulamaya tepki gösteren Avukat Özcan Karakoç 'Fizan'a da gitse davayı takip edeceğiz' dedi. İfadesi alınan IŞİD sanığı Resul Demir ise 'günü gelince siz de göreceksiniz, tahliye falan istemiyorum' dedi.
DUVAR - 10 Ekim 2015’te ‘‘Barış, Hemen Şimdi’’ sloganıyla düzenlenen mitingin buluşma noktası olan Ankara Garı’nda gerçekleşen katliamın 4’üncü duruşmasının 2. bölümü bugün başladı. Duruşma öncesinde mahkeme salonu önüne set polis müşteki avukatların salona kimlik göstererek girmelerini istedi.
Ankara Garı'nda gerçekleşen saldırıda 102 kişinin yaşamını yitirmiş, 500 kişinin de yaralanmıştı. Ankara 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada 18’i tutuklu, 18’i firari toplam 36 sanığın yargılanıyor.
'FİZAN'A DA GİTSE TAKİP EDECEĞİZ'
Polis'in 'kimlik gösterin talimatına' itiraz eden avukatların mahkeme salonuna girmesiyle duruşma başladı. Müşteki Avukatı Özcan Karakoç 'kimlik uygulamasına' tepki göstererek "Bizim varlığımız bir kısım kişileri rahatsız ediyorsa bu dava Fizan'a da gitse orada olacağız. Herkes haddini bilecek" dedi. Mahkemenin başlamasının ardından söz alan avukat Özcan Karakoç "Önceki katliamlar etkin soruşturulsaydı 10 Ekim, 10 Ekim katliamı da etkin soruşturulmuş olsaydı sonraki katliamlar olmayacaktı. Sanıkların hepsinin telefonunda yüzlerce IŞİD marşı var, kolluk tespit tutanakları örgüt üyeliği şartı olduğunu söylüyor. Birbirlerini tanımadıklarını iddia eden sanıklar aynı şirketlerde sigortalı çalışan olarak görülüyor" şeklide konuştu.
'BU CESET EŞİME AİT DEĞİL'
10 Ekim katliamı davasının 4 duruşmasının 2’inci gününde avukatlar, örgüt üyeliğinden yargılanan sanıklar hakkında başka IŞİD davalarında yer alan delil ve ifadelere dikkat çektiler. Ankara Garı önündeki saldırıyı gerçekleştiren IŞİD'lileri Ankara'ya getiren ve polisin düzenlediği operasyon sırasında üzerindeki bombayı patlatarak ölen Halil İbrahim Durgun'un eşi Esin Altıntuğ'un , mahkemede eşinin otopsisini kontrol etti. Mahkemede, "adımdan emin olduğum kadar eminim bu ölü benim eşim değil" dedi. "Bu ceset benim eşim değil" diyen Altıntuğ, "Eşimin bıyığı yoktu. Bu cesette bıyık var" dedi
'GÜNÜ GELİNCE SİZ DE GÖRECEKSİNİZ'
Davanın öğlen sonraki bölümlerinde katliamın zanlıları olan 'Yakup Yıldırım, Yakup Şahin, Hüseyin Tunç, Suphi Alpfidan, Abdülüttalip Demir, Abdülhamit Boz, İbrahim Halil Alçay, Resul Demir, Burak Ormanoğlu, Hacı Ali Durmaz, Metin Akaltın, Erman Ekici, Nihat Ürkmez, Mehmeddin Baraç' dinledi.
'Bana burada 21 aydır zulmediyorsunuz' diyen IŞİD sanığı Resul Demir, ifadesinde "Burada 4 çeşit yargılama var. Gar, IŞİD, din, sosyal yardım, yargılaması. Burada insandan delile gidiliyor. IŞİD bitse gitse ben yine Müslümanım. Ben dinimden dolayı yargılanıyorum. [salondan sesler yükseldi] Kesmeyin benim savunmamı, savunma hakkı kutsaldır. Allahtan güçlü değilsiniz. Allahtan korkun. Bugün sizden güçsüz olabilirim, ama günü gelince siz de göreceksiniz. Sizden tahliye falan da istemiyorum" dedi.
'İHBARA RAĞMEN KAÇTI'
Davanın dün gerçekleşen duruşmasından katliamın planlayıcılarından olduğu iddia edilen Yunus Durmaz'a ilişkin yeni gelişmeler ortaya çıktı. Evrensel'den Tamer Arda Erşin'in haberine göre, IŞİD’in Antep emiri olarak bilinen Yunus Durmaz’ın katliamdan 5 gün sonra ihbar edildiği ancak polisin ihbarı geç değerlendirmesi üzerine Durmaz’ın kaçtığı ortaya çıktı.
Olay, davanın ek klasörlerinde yer alan Alyaz sitesi sakinlerinin ifadesiyle ortaya çıktı. Bu ifadelere göre 12 Ekim günü sitedeki kameralardan birisinin tavana doğru çevrildiği fark edildi. Görevliler kayıtları izleyince Suriyeli öğrenci Mahmut Ali olarak kendisini tanıtan Yunus Durmaz’ın kamerayı çevirdiğini anladı. Bunun üzerine 15 Ekim günü Yunus Durmaz’ın kaldığı eve giden site sakinlerine kapıyı Yunus Durmaz’ın kardeşi Hacı Ali Durmaz açtı. Hacı Ali Durmaz, arkadaşının içeride uyuduğunu ve bu yüzden gelen 3 kişiye kendilerini eve alamayacağını söyledi.
İHBAR 15 EKİM GÜNÜ YAPILMIŞ
Bu görüşmeden sonra sitedekiler 15 Ekim günü saat 17. 37’de polise Yunus Durmaz ve evde kalanları ihbar ederek, “Evde kalmakta olan Suriye uyruklu şahıslar şüpheli gözüküyor. Terörle alakalı olabilir, eve bir ekip gönderin” dedi. Aynı gün saat 22.00’da Yunus Durmaz site görevlisine, “Kameranın yönünü ben çevirdim. Işıkları da ben söndürdüm. Evimize her gün misafir geliyordu. Onu korkutma amaçlı yaptım”dedi. Daha sonra Durmaz yanındaki valizlerle saat 23.00’da kaldığı evden ayrıldı.
İfadelere göre 16 Ekim günü ise siteye 2 sivil polis geldi. Polislerin geldiğini gören site görevlisi, site yöneticisini arayarak polislerin geldiğini söyledi. Site yöneticisi, 16 Ekim günü saat 15. 41’de polisleri arayarak, Yunus Durmaz’ı bir kez daha ihbar etti. İhbarı yaptıktan sonra site içerisinde bulunan sivil polislerin yanına gitti. Daha sonra Yunus Durmaz’ın kaldığı eve özel harekat polisleri operasyon yaptı ancak Yunus Durmaz bir gün önce bavullarını toplayarak evden ayrılmıştı.
YAKALANMADI YENİ SALDIRILAR GERÇEKLEŞTİ
Yunus Durmaz’ın, 10 Ekim Katliamı’ndan sonra yakalanamaması sonucu 1 Mayıs 2016’da 3 polisin öldüğü Antep Emniyeti’ne yönelik saldırıyı organize etti. Emniyet saldırısından sonra 19 Mayıs 2016 günü Antep’te bir hücre evine baskın yapıldı. Bu baskında Durmaz’ın kendisini patlattığı ileri sürüldü. Yunus Durmaz, IŞİD’in Türkiye’deki bombalı saldırılarını organize ediyor, örgüte eleman ve malzeme temini ettiği iddia ediliyor. Durmaz’ın bilgisayarından çıkan belgelerde, Antep’te Kürt mahallelerinde gerçekleşen düğünlere yönelik saldırı planları da çıkmış, Durmaz’ın ölümünden aylar sonra geçtiğimiz yıl 20 Ağustos 2016 tarihinde 51 kişinin öldüğü Antep düğün saldırısı gerçekleştirilmişti.