Yüksel Caddesi eylemcilerine ‘ev hapsi’ cezası

Yüksel Caddesi’ndeki “işimi geri istiyorum” eylemcilerine eylemin 246’ıncı gününde ‘ev hapsi’ cezası verildi. Çağdaş Hukukçular Derneği Başkanı Selçuk Kozağaçlı kararın ‘talimatla verilmiş bir karar’ olduğunu söyledi. Nuriye Gülmen ve Semih Özakça'nın açlık grevi ise 126. gününde.

Google Haberlere Abone ol

ANKARA-  OHAL KHK’sı ile kamudan ihraç edilen akademisyen Nuriye Gülmen’in 246 gün önce Yüksel Caddesi’ndeki İnsan Hakları Anıtı önünde başlattığı eylemi, açlık grevindeki Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın tutuklanmalarının ardından sürdüren 5 eylemciye mahkeme ‘ev hapsi’ cezası verdi.  Acun Karadağ, Esra Özkan Özakça, Erdoğan Canpolat, Nazan Bozkurt ve Nazife Onay geçtiğimiz perşembe günü gözaltına alındıktan 4 gün sonra çıkarıldıkları mahkeme tarafından haftada iki gün imza koşuluyla serbest bırakılmıştı.

KOZAĞAÇLI: TALİMATLA VERİLMİŞ BİR KARAR

Çağdaş Hukukçular Derneği Başkanı Avukat Selçuk Kozağaçlı, Savcılığın itirazı üzerine 5 eylemciye ev hapsi cezası verilmesini şu sözlerle değerlendirdi, “Ev hapis bir adli kontrol; tutuklama şartlarının tamamı gerçekleşecek ki ancak ondan sonra verilebilir. Burada hiç bir tutuklama şartı bulunmadığı halde hâkimliğe sevk edilmişlerdi. Değişen hiçbir şey yok. Savcılık dosyaya tek bir belge eklemiş olamaz. Yeni hiçbir şey eklemedi. Bizim açımızdan talimatla verilmiş bir karar olarak gözüküyor. Yeni bir durum gösterilseydi bu kararı hukuksal olarak tartışabilirdik ama tartışacak bir şey yok. 24 saat geçti ve Esra (Özakça) zaten evde dinleniyordu. Benim açımdan hukuksal değil, kabul edilemez ve talimatla verilmiş bir karar, itiraz edeceğiz”

CANPOLAT: AMAÇ DİRENENLERİ YÜKSEL CADDESİNDEN UZAKLAŞTIRMAK

Eylemciler ev hapsi kararını, Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’ya destek için İzmir’den Ankara’ya başlattığı yürüyüş sırasında, Ankara’ya 20 kilometre kala gözaltına alınarak ev hapsi cezasına çarptırılan Adem Kızılçay ile birlikte İnsan Hakları Derneği’nde düzenledikleri basın toplantısı sırasında öğrendiler.

Eylemcilerden Erdoğan Canpolat kararın amacının ‘direnenleri Yüksel Caddesi’nden uzaklaştırmak olduğunu söylerken şöyle konuştu, “Mahkeme bizi haftada iki gün imza koşuluyla serbest bırakmıştı. Şimdi gelen habere göre savcılık itiraz etmiş, beşimize ev hapsi verilmiş. Muhtemelen birazdan Veli (Saçılık) arkadaş da adliyeye çıkacak. Bunun mantığını biliyoruz, Yüksel Caddesi’nde direnenleri Yüksel Caddesi’nden uzaklaştırmak ama ev hapsi de verseler demiştik mahkemede tutuklasalar da Yüksel artık bir meşale, kıvılcım oldu. Onu söndürmeye artık hiçbir hâkimin savcının, iktidarın gücü yetmez. Çünkü oradaki talepler meşru talepler. Tek bir talebimiz vardı, işimize geri dönmek istiyoruz. Bunun kadar meşru bir talep yoktur. İzmir’den buraya kadar zorlu ve onurlu bir yürüyüş yapan Adem arkadaşımıza teşekkür ediyoruz. Biz de onun gibi ev hapsine çarptırıldık. Artık herhalde evden bol bol yazışırız.”

ONAY: KARARI TANIMAYACAĞIM

Nuriye Gülmen ve Semih Özakça işe dönene kadar mücadelelerini sürdüreceklerini söyleyen öğretmen Nazife Onay ise şu açıklamayı yaptı, “ Nuriye ve Semih’in tutuklanmasının ardından onların İnsan Hakları Anıtı önünde başlattıkları eylemi sürdürmeyi kendime bir borç bildim. Onların talepleri hepimizin talepleridir… Şimdi ev hapsini yaygınlaştırmak gibi bir hedefi var AKP iktidarının yaptığı hapishaneler yetmiyor olacak ki insanları eve hapsederek yalnızlığıyla baş başa bırakarak çaresizlik hissetmelerini istiyor. Yüksel Caddesi’ndeki direnişi bitirmek istiyorlar. Halkın hiç umut ışığı olmasın istiyorlar. Ev hapsi insanlık onuruna aykırıdır. Bizi eve bağlayarak, açlığa mahkûm ederek sokakları terk etmemizi bu şekilde sağlamaya çalışıyorlar. Ev hapsini kendi adıma tanımayacağım.”

KONUK: ÜLKEDE MAHKEMELER KALMAMIŞTIR

Haftada bir gün ihraç edildiği Çankaya Toplum Sağlığı Merkezi’nin önünde oturma eylemi yapan ve Yüksel Caddesi eylemlerine de katılan Mahmut Konuk ise bu süreçte AİHM (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi)’in kötü bir sınav verdiğini söyledi. Konuk, “İnsanlar canlarıyla uğraşırken haksız ihraçlar açıkça ortadayken KESK’e bağlı kamu emekçilerinden 3249 kamu emekçisi darbeyle, FETÖ ile hiçbir ilişkisi olmadığı apaçık ortadayken AİHM’in gidin bir komisyon kurun bu işi halledin diyerek siyasal iktidara destek vermesi kötü bir yönelimdir. Anayasa Mahkemesi’nin KHK’lar bizi ilgilendirmiyor demesi utanç vericidir. Bu ülkede mahkemeler kalmamıştır, hiçbir hak arama yolu kalmamıştır. Bizim hak aramamızı hiçbir şekilde engelleyemezler” dedi.

KIZILÇAY: ÜLKEM İÇİN ADALET İSTİYORUM

Nuriye Gülmen ve Semih Özakça için İzmir’den Ankara’ya yürüyen ve Başkente  20 km. kala gözaltına alınarak ev hapsi cezasına çarptırılan Adem Kızılçay ise şunları söyledi, “Ülkemizdeki adaletsizliği ve hukuksuzluğu protesto için İzmir’den Ankara’ya yürüdüm. Benim çocuğum yaşındaki Nuriye ve Semih’in haklarını aramasına saygı duydum. Onların resimlerini taşıyarak onların nezdinde bütün hukuksuz olarak işten atılanların işlerine geri dönmelerini diledim. Kuşa dönüştürülen şaibeli mühürsüz referandumla kabul edildiği söylenen anayasada bile herkesin önceden izin almaksızın toplantı, gösteri ve yürüyüş hakkı vardır. Ben bu hakkı kullandım. 4 gün gözaltında tutuldum ve bir kez daha anladım ki adalet hak ve hukuk herkes için ekmek kadar su kadar gereklidir. Nuriye ve Semih canlara ulaşma, ses ve soluk alabilme amaçlı yürüyüşümü bu basın açıklamasıyla burada sonlandırmış oluyorum. Nuriye ve Semih’in işleri ve aşları için yaptıkları direniş ve haklı talepleri hem beni hem de insani duygularını yitirmemiş binlerce insanı harekete geçirmiştir. Onların tek bir talebi var, işlerine geri dönmek istiyorlar. Benim de tek bir talebim var, ülkem için adalet istiyorum.”  

İHD Ankara Şube yöneticisi Sevinç Koçak da “Bu bir insan hakları mücadelesidir bu nedenle İnsan Hakları Derneği bu eylemlerin takipçisidir. Yapılan hukuksuz bir süreç var, gözaltına aldığını, tutuklayabildiğini tutukluyor, tutuklayamadığını ev hapsi veriyor. Ülkenin tamamını mı hapsedecek?” diye sordu.