15 Temmuz iadeleri: Kaç kişi istendi kaç kişi geldi?
15 Temmuz askeri darbe girişimi Türkiye'nin dünyayla ilişkilerine nasıl yansıdı? Darbeyle ilişkili olduğu gerekçesiyle bugüne dek hangi ülkeden kaç kişinin iadesi istendi, bu talepler nasıl karşılık buldu?
DUVAR – 15 Temmuz askeri darbe girişiminin üzerinden bir yıl geçti. O bir yılda yaşananlar, Türkiye’nin ‘içişleri’ kadar ‘dışişleri’nde de değişimlere yol açtı. ABD, Almanya ve Yunanistan’la ilişkiler iltica başvuruları ve iade süreçleri nedeniyle gerildi; bir dizi ülkeyse Türkiye’nin ‘FETÖ’cü olduğu gerekçesiyle’ iadesini talep ettiği kişileri sınırdışı etti. Avrupa kurumlarıyla ilişkiler de OHAL uygulamaları nedeniyle derinden etkilendi.
İşte darbe girişiminin üzerinden geçen bir yılda yaşananlar:
GÜLEN'İN İADESİNDE SOMUT İLERLEME YOK
Hükümetin 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında iadesini istediği bir numaralı isim, şüphesiz Fethullah Gülen. ABD’yle Barack Obama döneminde başlayan görüşmeler, Donald Trump’ın başkanlığında da henüz meyve vermiş değil. Washington’ın özetle kanıtları yeterli bulmadığı, Ankara’nın ise somut kanıtlar sunulduğunda ısrarcı olduğu biliniyor.
Türkiye Gülen’in iadesini resmi olarak ilk kez darbe girişiminden dört gün sonra, 19 Temmuz’da talep etti. Adalet Bakanlığı’nın ABD’ye gönderdiği dört ayrı iade dosyasında Gülen’in tutuklanması da talep edildi. Bu başvurunun ardından iki ülkenin Adalet Bakanlığı yetkilileri sayısız görüşme gerçekleştirdi: ABD’den bir heyet Türkiye’yi ziyaret ederek toplamda 17 saatlik toplantılar yaptı; Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ABD’ye gitti; Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da konuyu Obama ve Trump ile görüşmelerinde bizzat dile getirdi. Gelinen noktada, Gülen’in iadesi için ABD’de gereken yargı süreci henüz başlatılmış değil.
Gülen’in kendisiyse dünya medyasına verdiği son demeçlerde, ‘ABD’nin uygun görmesi halinde Türkiye’ye döneceğini’ söylese de Erdoğan’a eleştirilerini sürdürdü.
Fethullah Gülen’in iadesi son bir yılda ABD’de bir başka bağlamda da gündeme geldi: Yeni yönetimde ulusal güvenlik danışmanı olmaya hazırlanan Michael Flynn’in, başkanlık seçimlerini Donald Trump’ın kazandığı gün kaleme aldığı makale… Flynn, The Hill sitesinde yayımlanan makalede Gülen’in Türkiye’ye derhal iade edilmesi gerektiğini savunuyordu. Fakat Flynn Rusya’yla ilişkileri nedeniyle istifa etmek zorunda kaldı ve Türkiye lehine lobi faaliyeti yürütmek için para aldığı ortaya çıktı. Trump yönetiminin iade konusunda adım atmamasına bir gerekçe olarak da bu skandal gösterildi.
YUNANİSTAN KAÇAK ASKERLERİ VERMEDİ
İade süreçlerinde kamuoyu açısından en şeffaf yürüyen gelişmeler Yunanistan’la yaşandı. 16 Temmuz sabahı askeri bir helikopterle Dedeağaç’a inip Atina’dan sığınma talep edilen sekiz askerin duruşmaları yakından takip edildi.
Askerler Dedeağaç’ta mahkemesinde ‘laik Kemalistler’ olduklarını savundu; darbe girişimi sırasında kendilerinden İstanbul’a uçup bazı yaralı askerleri almalarının istendiğini polis tarafından yoğun ateş altına alınınca da darbeyi iPad’den öğrendiklerini savundu. Sonuçta sekiz asker ‘ülkeye kaçak girmek’ten suçlu bulunup ikişer ay hapis cezasına çarptırıldı; bu ceza üç yıl ertelense de gözaltı kararı çıktı. Türkiye’yse iade talebinde bulundu.
Gelinen noktada, Türkiye’nin iki ayrı iade talebi de Yunan yargısı tarafından reddedilmiş durumda. Nihai ret kararının verildiği duruşmada savcılık makamı, askerlerin Türkiye’de adil biçimde yargılanmayabileceğini savundu. Savcı, “İşkence ve insanlık dışı muamele görebilirler” dedi. Askerlerin sığınma başvurularıysa henüz sonuçlanmış değil.
Yunanistan'dan darbeci askerler için nihai karar
Hükümetin bu konudaki ısrarlı taleplerine ve gerilimin yükselmesine rağmen, Yunanistan başbakanı Aleksis Çipras Türkiye Başbakanı Binali Yıldırım’la 19 Haziran’da Atina’da yaptığı ortak basın toplantısında “Yunan adalet sistemi bu meseledeki kararını verdi ve bu karara saygı gösterilmeli” dedi.
ALMANYA 400'Ü AŞKIN İLTİCA BAŞVURUSUNU KABUL ETTİ
15 Temmuz’un üzerinden geçen bir yılda Türkiye’nin en derin gerginliği yaşadığı ülkelerden biri de Almanya. Sorunların başında kabul gören iltica talepleri var.
Fakat en çok Türkiye kökenli vatandaşa ev sahipliği yapan ülke olarak Almanya’yla gerilim listesi uzun: MİT’in istihbarat faaliyetleri yürüttüğü ve DİTİB’in ‘FETÖ’cü imamları’ ihbar ettiği iddiaları, ‘Türkiye’deki kutuplaşmanın Almanya’ya taşınmaması’ gerekçesiyle bir dizi bakanın ve son olarak Erdoğan’ın konuşma yapmasına izin verilmemesi, İncirlik krizi ve çifte vatandaş olan gazeteci Deniz Yücel’in tutuklu yargılanması…
İltica başvuruları/iade taleplerinde gelinen noktada, Almanya’nın diplomatik pasaport sahibi 400’ü aşkın asker, yargıç ve kamu çalışanına geçen mayıs ayında iltica hakkı tanıdığı biliniyor. Askerler arasında general rütbesinde olanların ve NATO üslerinde görev yapanların da bulunduğu iddia ediliyor.
Almanya’nın, Türkiye’nin iadesini talep ettiği bu kişilere iltica hakkı verilmesine dair gerekçesi, ‘ülkelerine döndüklerinde adil yargılanma hakkından yararlanamayacaklarına ilişkin endişe’.
Almanya açıkladı: İlticacı subayları neden kabul ediyoruz?
Hükümet ise bu karara sert tepki gösterdi; son olarak Erdoğan Hamburg’daki G-20 zirvesinden önce Die Zeit gazetesiyle söyleşisinde, "FETÖ destekçilerini iade etmediği sürece Almanya'yı teröristleri koruyan ülke olarak göreceğiz” çıkışı yaptı. Ancak Almanya Başbakanı Angela Merkel dahil bir dizi üst düzey yetkili, ‘Federal Göç ve Mülteci Dairesi’nin kararlarına müdahale edemeyecekleri’ yanıtını verdi.
Doğrudan darbe girişimiyle bağlantılı olduğunu varsaymak hatalı olmakla beraber, Almanya’ya Türkiye’den son bir yılda yapılan iltica başvurusu sayısının da 7 bini aştığını da not etmek gerek.
NATO'DAKİ SUBAYLARIN YARIDAN FAZLASI GÖREVDEN ALINDI
15 Temmuz askeri darbe girişimi, Türkiye’nin önde gelen müttefiklerden sayıldığı NATO’yla ilişkilere de yansıdı. Zira, ittifakın ABD’den sonra ikinci büyük orduya sahip olan üyesi olarak Türkiye’nin NATO’da görevli subaylarının yarısı ‘darbecilikle’ suçlanıyor.
Yeni Şafak gazetesinin 9 Aralık 2016 tarihli haberine göre, NATO’nun çeşitli karargâhlarında görevli 462 Türk subayından aralarında en az üç generalin de bulunduğu 237’si darbeci olmakla suçlandı; en az 200’ü ‘geri dön’ çağrısına uymadı. Bazıları sağlık raporu alarak dönmezken, bazıları da görev yaptıkları ülkelerde iltica talebinde bulundu.
Türkiye’deki ilgili soruşturmaya dayandırılan haberde, bu subayların ABD, Almanya, İtalya, Belçika, Hollanda, İspanya, Avusturya, İngiltere, Yunanistan ve Norveç’te görev yaptıkları belirtildi.
Bu süreçte, NATO'nun Avrupa Müttefik Kuvvetler Komutanı Orgeneral Curtis Scaparrotti'nin 15 Temmuz darbe girişiminin ardından Türkiye tarafından görevden alınan subayların 'darbeci olduklarını düşünmediğini' söylemesi dikkat çekti.
NATO 'darbeci' subaylara sahip çıktı
NATO'dan Türkiye'ye 'hukuk' çağrısı
TOPLAM SAYI KAÇ?
Adalet Bakanlığı verilerine göre, Türkiye şu ana dek 41 ülkeye 118 kişi için 122 iade dosyası iletmiş durumda. En çok iade dosyası gönderilen ülkeler ABD, Almanya, Yunanistan, Belçika, Mozambik ve Bosna Hersek.
Gelinen noktada, 11 ülke tarafından 14 kişi iade edilmiş durumda: Suudi Arabistan 3; Birleşik Arap Emirlikleri 2; Bulgaristan, Malezya, Mozambik, Bahreyn, KKTC, Sri Lanka, Myanmar, Türkmenistan ve Azerbaycan ise bir.
Malezya'da iki Türk tutuklandı
Öte yandan, hükümet son bir yılda, uluslararası kamuoyunda rekor bir temas trafiğine imza atmış durumda. Resmi istatistiklere göre, dünya kamuoyunu 15 Temmuz hakkında bilgilendirme amaçlı 12 binden fazla temas gerçekleştirildi. Yurtdışındaki temsilcilikler 2 bin 798 mülakat verdi; 267 basın toplantısı yaptı; 646 makale ve mektup yayınladı. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da 304 telefon görüşmesi ve 808 temas gerçekleştirdi.
AVRUPA'YLA GERİLİM TIRMANDI
Hükümetin 15 Temmuz sonrası iade taleplerini de içeren önlemleri, Avrupa ülkeleri ve AB kurumlarıyla da gerilime yol açtı.
Avrupa Parlamentosu ile Avrupa Konseyi'nin anayasal konulardaki danışma organı olan Venedik Komisyonu, OHAL sonrası yayımlanan KHK'lar hakkındaki raporunda, '15 Temmuz sonrası yapılan tasfiyelerin uluslararası hukuka ve Türkiye anayasasına aykırı olduğu' tespitini yaptı.
Venedik Komisyonu: 15 Temmuz sonrası önlemler uluslararası hukuka aykırı
Avrupa Parlamentosu ise 15 Temmuz darbe girişimini kınamakla beraber, OHAL sonrası uygulamaları da gerekçe göstererek, 16 Nisan anayasa değişikliği referandumunda onaylanan paketin mevcut haliyle yürürlüğe girmesi halinde Türkiye'nin AB üyeliği sürecinin askıya alınması çağrısı yaptı.