Yeni Şafak'tan ayrılan yazardan 'bir gece ansızın' vedası!

Yeni Şafak yazarı Hikmet Genç bugün yazılarına son verdi. Genç veda yazısında, "Yürüyen Kemal'e not" diyerek şunları yazdı: “Sakın benden kurtulduğunu zannetme… Bir gece ansızın bir başka ‘Köşe’den çıkabilirim…"

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Yeni Şafak gazetesi yazarlarından Hikmet Genç, bugünkü yazısında gazetedeki köşe yazılarına son verdiğini açıkladı.

"Yani artık bu köşede yokum… Yani ‘bu köşe’ derken, zaman zaman yeri değişen köşem… Yani gazetenin herhangi bir köşesinden söz ediyorum… Yani benim olduğum bir köşe olmayacak demek istiyorum… (yine uzattık!..)" diyen Genç, Ahmet Hakan'ın kendisine açtığı davayı da hatırlatarak "Beğenenler de oldu, sövenler de… Kızıp dava açanlar da… (Bak Ahmet Hakan, gidiyorum. Mutlu oldun mu?.. Sen de o davayı çek bari!..)" ifadelerini kullandı.

BİR GECE ANSIZIN...

Hikmet Genç yazısının bitiminde Kemal Kılıçdaroğlu'na da şöyle seslendi, "Yürüyen Kemal’e not: “Sakın benden kurtulduğunu zannetme… Bir gece ansızın bir başka ‘Köşe’den çıkabilirim…"

Genç'in 'Veda Yazısı!' başlıklı yazısı şöyle:

Başlığı görünce, belki de çoğunuz; “Ne vedası canım, şimdi bu herif mevzuyu yine kesin; Kılıçdaroğlu’na bağlayacak!..” diye düşündünüz değil mi?... (En azından ben öyle düşünürdüm!..)

Evet, bildiğin veda yazısı bu…

Yani artık bu köşede yokum… Yani ‘bu köşe’ derken, zaman zaman yeri değişen köşem… Yani gazetenin herhangi bir köşesinden söz ediyorum… Yani benim olduğum bir köşe olmayacak demek istiyorum… (yine uzattık!..)

Hasılı kelam, “kıllet-i taam, kıllet-i menam, kıllet-i kelâm, tebdil-i mekan” demiş ehli tasavvuf… (Tebdil-i mekandan emin değilim ama?!..)

İtiraf etmeliyim ki hayatımda ilk kez bir veda yazısı yazıyorum... (Çok mu belli oluyor ne?!..)

Başlığı atmak için bile yarım saat düşündüm yahu…

‘Veda’ tamam da, ‘veda yazısı’ diye bir şey var mı, onu da bilmiyorum…

“Yahu gidiyorsan bize ne?!..” diyebilirsiniz…

Doğru, neticede ben gidiyorum ama siz oradasınız…

Zaman nasıl da hızlı geçmiş… 3 yıldan fazla oldu. Haftada 2 defa sizinle burada buluştuk… Hiç ara vermedik, izin almadık… (Yazımı çok geç gönderdiğimde 1 kez ve çok olağanüstü durumlardan dolayı yazamadığım 2 gün dışında).

Beğenenler de oldu, sövenler de… Kızıp dava açanlar da… (Bak Ahmet Hakan, gidiyorum. Mutlu oldun mu?.. Sen de o davayı çek bari!..).

Ee, insan kuş misali.., bugün burda, yarın orda?!.. (Söyledik ama bunu da bir yere bağlayamadık, ne demek kuş misali yahu?!..)

Neyse, sözü fazla uzatmayalım…

“Hayırlısı İnşallah” diyelim…

Amerikalılar ödül alırken (özellikle Oscar ödüllerinde sıkça duymuşunuzdur) herkese teşekkür ederek söze başlarlar ya… “Öncelikle bu başarıda bana destek olan, ya da onun sayesinde..vs,” deyip sayarlar; Annem Ellie’ye.., dayım Adrian’a.., uzaktan kuzenim Theresa’ya.., Bizim bakkalın kız kardeşinin kocasının eski dostu Trump’a...?!..”

Velhasıl Amerikalı değiliz… Tek tek teşekkür etmek yerine diyeceğim odur ki;

Burada sizlerle buluşmama vesile olan, bana köşe açan ‘Yeni Şafak’ ailesine çok teşekkür ediyorum…

Sağlıcakla kalın…

***

Yürüyen Kemal’e not: “Sakın benden kurtulduğunu zannetme… Bir gece ansızın bir başka ‘Köşe’den çıkabilirim…