Cumhuriyet davası: Babalar ve çocukları

Cumhuriyet gazetesinin çalışanları, tutukluluklarının 9'ncu ayında ilk kez mahkeme karşısına çıktı. Gazete muhabirlerinden Ahmet Şık'ın, 'Çocuğunuz var mı sorusuna?', 'Tek dikili ağacım kızım!' diye cevap vermesi, babasına sarılmak için jandarmanın olduğu yöne gelen Kadri Gürsel'in oğluna babasına sarılmak için jandarma tarafından izin verilmemesi, Akın Atalay'ın 5 saat savunma yapması ve karikatürist Musa Kart'ın savunma yaparken 150 kişilik duruşma salonunun haykırırcasına gülmesi... İşte Cumhuriyet davasının ilk gününde yaşananlar.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Cumhuriyet gazetesinin 12 çalışanı tutukluluklarının 9'uncu ayında dün ilk kez hakim karşısına çıktı. Duruşmayı ulusal ve uluslararası basının yanı sıra birçok siyasetçi, sivil toplum örgütü ve gazete okuru izledi. Büyük bir kalabalık, tutuklu gazetecilere özgürlük istemek için sabah saatlerinde İstanbul'daki Çağlayan Adliyesi önünde buluştu. 9 ay sonra arkadaşlarını görmek isteyen gazeteciler salona girerken büyük zorluk yaşadı.

Bütün bunların yanında bir de gazetecilerin ailelerinin duruşma salonunda meraklı bekleyişi ve Mahkeme Heyeti Başkanı Abdurrahman Orkun Dağ'ın alışılagelmişin dışında tavrı... İşte Cumhuriyet davasının birinci günü.

SADECE CUMHURİYET ÇALIŞANLARI İÇİN DEĞİL...

Adliye binası önünde sabah saat 09.00 sıralarında, gazetecilere özgürlük için yapılan basın açıklamasının ardından gökyüzüne balonlar uçuruldu. Bu sırada Avrupa Parlamentosu adına konuşan Almanya Sosyal Demokrat Partisi'nden Arne Liets Cumhuriyet gazetesi çalışanları için özgürlük dileklerinde bulunurken, "Bizler dayanışma amacıyla buradayız. Deniz Yücel için de adalet diliyoruz" dedi.

KIZILKAYA VE DOĞAN UNUTULMADI

Dayanışma amacıyla adliye önüne gelen birçok kişinin elinde 'gazetecilere özgürlük' pankartları vardı. Basın açıklamasında diğer tutuklu gazeteciler de unutulmadı. Adliye önünde yapılan eylemde Gazeteci Zehra Doğan ve Özgür Gündem Yazı İşleri Müdürü İnan Kızılkaya'nın da fotoğrafları taşındı.

BABA OĞUL SARILMASINA JANDARMA ENGELİ...

Henüz duruşma başlamadan Kadri Gürsel’in oğlu Erdem babasına sarılmak için tutukluluların olduğu yere geldi. Fakat jandarma komutanı baba ve oğlun sarılmasına izin vermedi. Kimlik tespitleri yapılırken Ahmet Şık'a yöneltilen 'Çocuğunuz var mı' sorusuna karşılık Şık'ın, 'Gurur duyduğum bir kızım var' cevabı salonda duygusal anlara neden oldu. Ardından mal varlığına ilişkin Şık'a yöneltilen soruya 'Tek dikili ağacım kızım' cevabı karşısında salondan tek tük alkışlar yükseldi. Ancak unutulan bir şey vardı: Mahkemede ses çıkarmak, fotoğraf çekmek ve ses kaydı yapmak kesinlikle yasaktır.

MAHKEME BAŞKANI: AVUKATLAR DAHA TEHLİKELİ

Mahkeme Başkanı Abdurrahman Orkun Dağ, alışılagelmiş hakim profilinden biraz daha farklıydı. Duruşmaya katılan Diyarbakır Barosu Başkanı Ahmet Özmen, sanık sandalyesinde oturan gazetecilerden birinin önünü kapattı. Bunun üzerine Dağ, Özmen'den sanıkların önünü kapatmamasını istedi. Özmen, sandalyesini çekerken bir avukat Dağ'a, "Tahliye verecek misiniz" diye sordu. Dağ da bu soruya karşılık olarak, "Avukatlar sanıklardan daha tehlikeli" cevabını verdi. Bu cevap  üzerine salonda bulunanlar gülmeye başladı.

'İDDİANAME GARABETİ...'

8 saati geçen duruşmada Kadri Gürsel, Akın Atalay ve Musa Kart savunma yaptı. Atalay, 6 saat savunma yaparken duruşmaya 1 saat ara verildi. Atalay, yaptığı savunma boyunca neredeyse hiç duraklamadı, hakkında atılı suçlamalara teker teker cevap verdi. Aynı zamanda avukat olan Atalay, iddianameden bir pasaj okumak isteyince yutkunarak, "İddianeme yazım hataları ve cümle düşükleri ile dolu. Ben de iddianamedeki bu bölümleri yazım hataları ve cümle düşüklükleriyle birlikte okuyorum. Bazı yerleri anlamak ve anlatmak istedim. İddianame yazım ve anlatım şekliyle anlaşılması çok güç..." dedi.

Ayrıca Atalay'ın 6 saatlik savunmasının ardından söylediği son sözleri mahkemede büyük bir alkış aldı. İlk kez alkışlara karşı uyarıda bulunulmadı. Ne mahkeme heyetinden ne de avukatlardan...

Atalay'ın son sözleri ise şunlar oldu, "Cumhuriyet gazetesinin heykelini İlhan Selçuk, Uğur Mumcu, Muammer Aksoy, Bayriye Üçok, Ahmet Taner Kışlalı, Onat Kutlar’lar hayatları pahasına yonttular. Bizler burada yargılanan Cumhuriyet’çiler, bu nadide heykelin sıradaki nöbetçileriyiz. Nöbetimiz sırasında bu heykele leke sürülmemesi için çabalıyoruz. Bizden öncekiler gibi biz de muktedirlere boyun eğmiyor, korkuya teslim olmuyor, gazeteciliğe ihanet etmiyoruz..."

MUSA KART SAVUNMA YAPINCA...

Duruşma 3 gazetecinin savunmasının ardından ilk gününü tamamladı. Son olarak savunma yapan Cumhuriyet gazetesinin karikatüristi Musa Kart sanık sandalyesine geçince 150 kişilik salon sessizce Kart'ın ne söyleyeceklerine odaklandı. Herkes bir anda sessiz bir şekilde Kartı dinlerken, "Ben karikatüristlik hayatım boyunca tek bir örgüte üye oldum..." demesi üzerine herkes birbirine baktı. Yaklaşık 7 saniye süren sessizlik Kart'ın, "O örgüt ÜTÇ. Yani Ülkenin Tüm Çocukları... Bu örgütün içerisinde benim 2 buçuk yaşındaki torunum da var..." demesiyle birlikte herkes neredeyse kahkaha attı.

Mahkeme bugün kaldığı yerden diğer gazetecilerin savunmalarıyla devam edecek. Bütün sanık ifadelerinin tamamlanması için mahkeme heyeti Cuma gününü işaret etti.