Ölen mahkumun ailesi: Kendini asmadı, döverek öldürdüler

DUVAR - Antalya E Tipi Cezaevi'nde denetimli serbestlik yasasını ihlal ettiği gerekçesiyle tutuklu bulunan 21 yaşındaki Hamza Kaçmaz, 15 Ağustos Salı günü 'Kendini astı' denilerek Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırıldı. 5 gün sonra Kaçmaz, hastanede hayatını kaybetti. Ancak Kaçmaz’ın ön otopsi raporunda asılma izine rastlanmadı. Raporda, Kaçmaz'ın boyun arkasında ve belinde morluklar olduğu bilgileri yer aldı. Kaçmaz’ın ölümünün ardından çocuklarının intihar etmediğini, infaz koruma memurları tarafından dövülerek öldürüldüğünü savunan ailesi cezaevi yönetimi hakkında şikayetçi oldu. Kaçmazın amcası, Abdulbari Kaçmaz, yeğeninin intihar etmediğini cezaevi görevlileri tarafından darp edilerek öldürüldüğünü söylüyor: "Hamza neden intihar etsin ki zaten 4 ay sonra cezaevinden çıkacaktı. Koğuş arkadaşları ailelerini arayıp her şeyi söyledi."

'CEZAEVİ YÖNETİMİNE İNANMADIK...'

Kaçmaz’ın ölümü ile ilgili konuşan amca Abdulbari Kaçmaz, yeğeninin infaz koruma memurları tarafından darp edildiğini iddia ederek 15 Ağustos'ta cezaevinde kalan bir mahkum yakınından telefon aldıktan sonra önce cezaevini aradıklarını daha sonra ise hastaneye gittiklerinde Hamza'nın acil serviste olduğunu gördüklerini söyledi ve şunları anlattı:

"Cezaevinde bazı mahkumlar ailelerini arayarak Hamza’nın infaz koruma memurları tarafından ağır şekilde darp edildiğini, ailesini haberdar etmelerini söylemişler. Mahkum yakınlarından gelen haber üzerine cezaevine gittik. Cezaevi idaresi ile telefonlar görüştük. Cezaevi idaresi bize, Hamza’nın koğuşunda yattığını söylediler. Biz de cezaevine inanmayarak hastaneleri aradık. Hamza’yı Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi cerrahi bölümünde bulduk. Fakat cezaevi idaresi bize durumu bildirmedi."

'OTOPSİ ÇIKMADAN KENDİNİ ASTI DEDİLER'

Körfez gazetesinden Müzeyyen Yüce'nin haberine göre, Kaçmaz, Hamza’nın 5 gün yoğun bakım servisinde tedavi gördüğünü ancak hayata tutunamadığını söyledi. Hamza Kaçmaz’ın cezaevi yönetimi tarafından hastaneye ‘kendini astı’ tanısı ile getirildiğini öne süren amca Kaçmaz, şöyle devam etti:

“Hastaneye astı tanısı ile yatırmaya çalışmışlar; ancak doktorlar kabul etmemiş, darp ve çarpma tanısı ile yatırmışlar. Biz nereye gitsek bizi susturmaya çalışıyorlar ve Hamza’nın intihar ederek öldüğünü söylüyorlar. Oysa raporlarda ası (solunum yollarının kapanması, boyun damarlarının sıkışması) izine rastlanmadığı yazıyor. Biz savcılığa gittik durumu anlattık; bize ‘Çocuğunuz intihar etti, evinize gidin’ dediler. Daha otopsi raporu gelmeden bu kanıya nereden varıyorlar? Olayı kapatmaya çalışıyorlar. Biz bu olayın sonuna kadar takip edeceğiz. ”

ÖN OTOPSİ RAPORUNDA İNTİHAR YOK...

Kaçmaz’ın ön otopsi raporunda epikriz raporuna yansıyan tanıya göre; ‘bir başka şahıs tarafından darp ve çarpma’ sonucu öldüğü belgeye yansıdı. Aynı zamanda Antalya Cumhuriyet Savcılığı’ndaki soruşturma dosyasına eklenmek üzere hazırlanan ‘ölü muayene tutanağı’nda da dikkat çekici ifadeler yer aldı. Harici muayenede ‘tahkikatında ası olayı bildirilmekle birlikte boyun bölgesinde haricen belirgin ası telemi tefrik edilemedi’ denildi.

Kaçmaz'ın ön otopsi raporunda, bel ve sırt bölgesinde morluklar olduğu ifadeleri yer alırken şu bilgilere yer verildi: "Vücudun genel olarak şiş ve ödemli olduğu, ağız ve burnundan yoğun kanlı ödem sıvısı geldiği görüldü. Sol skapula ve orta kısımda, boyun arkası spakular bölgede düzensiz morluklar olduğu görüldü.” Kaçmaz’ın asıl ölüm nedeni ise sistematik otopsi raporundan sonra belli olacak.

TİHV VE TTB’DEN AÇIKLAMA: SORUŞTURMA BAŞLATILSIN

Kaçmaz’ın ölümü ile ilgili Türkiye İnsan Hakları Vakfı ve Türk Tabipleri Birliği de açıklama yaptı. Vakıf, Kaçmaz’ın ölümünden sorumlu olan kişiler hakkında soruşturma başlatılmasını talep etti. Kaçmaz’ın işkence ve kötü muamele uygulamaları sonucu yaşamını yitirdiğine yönelik son derece ciddi iddialar olduğu belirtilen açıklamada, “20 Ağustos 2017 tarihli Ölü Muayene Tutanağında yer alan ‘Tahkikatında ası olayı bildirilmekle birlikte boyun bölgesinde haricen belirgin ası telemi tefrik edilmedi’ ifadeleri yer almaktadır” denildi. TTB VE TİHV, Hukuk-dışı, keyfi ve yargısız infaz şüphesi olan durumlara yönelik olarak 1991 yılında Birleşmiş Milletler tarafından yayınlanan ve ulusal mevzuatta da yer alan Birleşmiş Milletler Hukuk Dışı, Keyfi ve Yargısız İnfazların Önlenmesine ve Soruşturulmasına İlişkin El Kılavuzu (Minnesota Protokolü olarak bilinen) riayet edilmesini talep eden Türk Tabipleri Birliği ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı, konunun takipçisi olacaklarını açıkladı. (HABER MERKEZİ)