Haydar Baş özür diledi
BTP Genel Başkanı Haydar Baş, Yeni Mesaj'daki köşesinde Mustafa Kemal Atatürk'ün İslamiyetle ilişkisini anlattı. Baş, Kurban Bayramı mesajında Mustafa Kemal ile İslamiyet'i buluşturarak birbirine kenetlenen bir Türkiye'nin ortaya çıkacağını yazdı.
DUVAR - Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı ve Yeni Mesaj yazarı Haydar Baş, bugünkü köşesinde İslam dini ile Mustafa Kemal Atatürk'ü buluşturdukça birbirine kenetlenen bir Türkiye'nin ortaya çıktığını anlatarak bunu dikkate alamadığı için Mustafa Kemal'in manevi şahsından özür diledi.
Kurban Bayramı mesajında Mustafa Kemal tarafından 1927'de Diyanet İşleri Başkanı Rıfat Börekçi'ye hazırlatılan hutbelere değinen Baş, Arakan'daki gibi, Müslümanlara yönelik "şiddet" ve "katliam" olaylarının artışında ise Mustafa Kemal benzeri İslam'ı sahiplenen ve savunan devlet adamlarının azalmasının etkili olduğunu anlattı.
Baş'ın yazısı şöyle:
Kurban Bayramımız mübarek olsun
İnancımız ile Ata'mızı buluşturmaya devam ettikçe, yeniden dirilen, birbirine kenetlenen bir Türkiye ile karşılaşıyoruz ve bununla inanın gurur duyuyoruz.
Bunca yıldır dikkate alamadığımız bu hakikatler içinse, Mustafa Kemal'in manevi şahsından özür dilemeyi bir borç kabul ediyoruz. Aynı gerekçe ile her sene kaleme aldığımız Kurban Bayramı mesajımızda bu yıl O’na da yer verelim istedik.
Elimizde 1927 senesinde Mustafa Kemal tarafından ilk Diyanet İşleri Başkanı Rıfat Börekçi Hoca'ya hazırlatılmış Cuma hutbeleri var.
Allah'ı sevmek ve Peygamberimize uymak, Hz. Peygamberimizin ahlakı, namaz, oruç, iman ve amel; Mi’rac ve Kadir geceleri gibi İslam itikadının temel konularında hazırlanan hutbelerin arasında Ramazan ve Kurban Bayramlarıyla alakalı da iki hutbe bulunuyor.
Bunlardan Kurban Bayramı hakkındaki hutbeyi özetleyelim:
Hutbe, Kevser Sûresi'nin 1, 2 ve 3. ayetleri ile başlıyor: “(Ya Muhammed) Biz Sana Kevser'i verdik. Onun için Rabbine kulluk et ve kurban kes. Asıl sonu kesik olan, şüphesiz Seni kötüleyendir.”
Hutbe kimlerin kurban kesmesi gerektiğini anlatarak devam ediyor:
“Ey hali vakti yerinde olan kimseler; sakın fakirlere ve muhtaçlara karşı katı yürekli davranmayın! Onlara acıyın! Ey cemaat, erkek, kadın her kimin borcundan, geçineceğinden fazla sikkeli sikkesiz, külçe halinde veya başka bir şekilde yirmi miskal veya daha fazla altını varsa, dinimizde o kimse kurban kesmek için zengin sayılır. Böyle sikkesiz altını olmayıp da on üç buçuk Türk altını olan kimseler de kurban kesmelidir.”
Daha sonra hangi hayvanların kurban edileceği anlatılıyor:
“Ey cemaat-i Müslimin! Kurban; koyundan, keçiden, deveden, sığırdan olur. Başka hayvanlardan kurban kesilmez. Bu dediğim hayvanların erkeğinden, dişisinden kurban olursa da devenin, sığırın dişisini, koyunun ve keçinin erkeğini kurban etmek daha makbuldür. Kurban edeceğiz diye bu hayvanların yavrularını kesmek olmaz. En aşağı devenin beş seneliği, sığırın iki seneliği, koyunun ve keçinin de birer seneliği kurban olur. Yedi kişinin ortaklaşarak bir deveyi veya bir sığırı kurban etmesi de olabilir. Bir koyunu veya bir keçiyi ancak bir kişi kurban edebilir. Dişleri dökülmüş, kuyruğunun yarısından fazlası kesilmiş, bir gözü veya iki gözü kör olan ve yürüyemeyecek derecede topal, hasta ve zayıf bulunan hayvanlardan kurban olmaz.”
Sonra kurbanın ne zaman kesileceği bilgisi verilir:
“Ey cemaat-i Müslimin! Bayram namazı kılınan yerlerde namazdan sonra kurban kesmeye başlanır. Bayramın birinci günü kesemeyenler, ikinci veya üçüncü günün akşamına kadar kesebilirler. Ondan sonra kurban kesilmez. Gece vakti yani bayramın ikinci, üçüncü gecelerinde kurban kesmek mümkün ise de mekruhtur. Kurban etine gelince; faziletli olan, kurban etini üçe bölüp bir bölümünü fakirlere ikram etmeli, bir bölümünü eşe dosta hediye etmeli, geri kalanını da kendi çoluğuna çocuğuna bırakmalı. Ey kurban kesmek kendine vacip olan kimseler, sakın bu yıllarda kurban pahalıdır, kurban kesmem demeyin. Peygamber Efendimiz, ‘Hali vakti yerinde olup da kurban kesmeyen, camimize yaklaşmasın’ buyurmuşlardır.
Anlayana bu ne büyük bir sözdür, ne acı bir azardır. Birkaç liraya kıyamayıp da, Peygamberinden böyle acı bir söz işitmeye razı olan kimse acaba ne yüzle ahirette şefaat umar, acaba ne sûrette ben O Peygamberin ümmetiyim diye gezer?” (Emine Şeyma Usta, Atatürk’ün Cuma Hutbeleri, İleri Yayınları s. 217-220).
Evet, Mustafa Kemal zamanında camilerde okutulan hutbelerden Kurban Bayramı hakkındaki hutbenin özeti böyle…
O, Balıkesir Nasrullah Camii'nde ilk hutbe irad eden cumhurbaşkanıdır.
O, şehitler için her sene mevlid okutan cumhurbaşkanıdır.
O, millet dinini öğrensin diye hutbe kitabı yazdıran cumhurbaşkanıdır.
O, dindar Atatürk'tür.
TV ekranlarında Myanmar'ın Arakan eyaletinde 3 günde 3 bin Müslümanın katledilişine şahit oluyoruz. Geçmiş Ramazanlarda İsrail zulmü ile yok olan Müslüman Filistinlileri gördük.
Kendi içinde ihtilaflı olan İslam âlemi sessiz ve Müslümana yapılan zulümleri, soykırımları yok kabul ediyor.
Bunda İslam dininin dinler arası diyalog ve misyonerlik faaliyetleri ile gerçek kimliğinden uzaklaştırılması etkili olduğu gibi, Mustafa Kemal benzeri İslam'ı sahiplenen ve savunan devlet adamlarının azalması da etkilidir.
Kurban Bayramınızı tebrik ederken, Cenab-ı Hak'tan, birliğimizin ve dirliğimizin temel harcı inancımızı Hz. Peygamber'in sünneti ve Ehl-i Beyt'in örnekleri ile yaşatacak anlayışların iktidar olmasını niyaz ediyorum.
Kurban Bayramımız mübarek olsun.