Sur’un başına daha neler gelecek?

Diyarbakır’ın en eski alışveriş merkezi olan Çarşiya Şevitî'de esnafın keyfi yok. Bayrama birkaç gün kalmış olmasına rağmen çarşıda bir alışveriş telaşı da yok. Çarşı esnafı, bunun nedeni olarak Sur’un 6 mahallesinin yıkılmasını gösteriyor. Alipaşa ve Lalebey mahallelerinde devam eden yıkımın sadece mahalleliyi mağdur etmediğini, aynı zamanda ilçe esnafını da etkilediğini görmek mümkün.

Google Haberlere Abone ol

DİYARBAKIR - Diyarbakır’ın Sur ilçesindeki Çarşiya Şevitî’nin diğer adı Yanık Çarşı’dır ve Diyarbakır’ın en eski alışveriş merkezlerinden biridir. Bu çarşıda ayakkabı, elbise dükkânları, terziler, tütün satanlar yan yana dizilmişlerdir. Birbirini kesen sokaklarıyla minyatür bir Kapalı Çarşı görünümündedir. Esnafı eskidir buranın ve burada meslekler babadan oğula geçer genellikle.

Çarşiya Şevitî’den alışveriş yapanlar ise daha çok Sur ilçesinin sakinleridir. En azından şehirde açılan dev alışveriş merkezleri, Çarşiya Şevitî’nin cazibesine gölge düşürdü. Esnaf, müşterisi olan köylülerin bile çarşıdan ayağını kestiğini, alışveriş merkezlerini tercih ettiğini söylüyor.

Yine de Çarşiya Şevitî, Diyarbakır’ın görülmeye değer yerlerinden biridir. Alışveriş merkezlerinde vakit geçirmeyi sevenler bile, yolu Sur ilçesine düşmüşse, çarşının dar sokaklarında bir tur atmadan edemez. Sur’dan başka semtlere taşınanlar ise sık sık uğrar, alışveriş yapmasa da ahbapları esnafla çay içip sohbet eder.

Bir de çarşının otantik havası turist çekiyor. Dışarıdan gelenlere mihmandarlık edenler, misafirlerine Ulu Cami’nin yan tarafındaki çarşıyı da gezdirir. Rengarenk yöresel kıyafetler ile şal benzeri malzemeler, özellikle kadın misafirlerin dikkatini çeker ve çarşıdan eli boş çıkmazlar genellikle.

Bayram günleri yaklaşınca Sur’da bir hareketlilik başlar. Gazi Caddesi’nin dar kaldırımları neredeyse tamamen satıcıların tezgahlarıyla dolar. Dağkapı’dan gelirken caddenin sağ tarafında kalan Çarşiya Şevitî’nin sokakları da yürünemeyecek kadar kalabalık olurdu.

“Olurdu” dedik, çünkü sokağa çıkma yasakları, çatışmalar, Alipaşa ve Lalebey mahallelerinde devam eden yıkım derken Çarşiya Şevitî müşterisiz kaldı.

18 yıldır Çarşiya Şevitî’de, küçük bir dükkanda ayakkabı satan esnaf, “İşler nasıl” sorusuna upuzun çarşı sokağını göstererek cevap veriyor: “Görüyorsun işte.”

Bayram, Çarşiya Şevitî esnafının yüzünü güldürmedi. Bayram, Çarşiya Şevitî esnafının yüzünü güldürmedi.

Gördüğüm, dükkânlarının önünde bekleyen, kendi aralarında sohbet eden esnaf. Bayram öncesi kalabalığı yok sokakta. “Sur Diyarbakır’ın kalbiydi” diyor adını yazmamı ve fotoğrafını çekmemi istemeyen esnaf. “Ama ne oldu? Yasak başladı, olaylar oldu, Sur bitti. Üç yıl önce canlıydı, hareketliydi burası. Olaylardan dolayı binlerce insan terk etmek zorunda kaldı Sur’u. Bizim müşterimiz onlardı. Onlar göç edince çarşı da bitti.”

Esnaf, Alipaşa Mahallesi’nin yıkılmasına da değiniyor: “Alipaşa Mahallesi de yıkıldı. İnsanlar gitmek zorunda kaldı. Kalanlar da bugün yarın benim evim de yıkılacak korkusu yaşıyor. Bayram için alışverişe kim gelir. Bir de Sur’un kapılarında polis karakol kurmuş, insanlar mecbur olmasa geçmek istemiyor bu kapılardan.”

İstanbul’dan getirttiği ayakkabıların fiyatını soruyorum. “En pahalısı 100 lira” diyor ve ekliyor “Ucuz olsa ne olacak, müşterisi bitti çarşının.”

SÖKÜĞÜNÜ DİKEMEYEN TERZİ

Şahin Bilmez, 1 yıl 8 aydır yasaklı bölgede bulunan Fatih Paşa Mahallesi’nde doğup büyümüş. 18 yıldır Çarşiya Şevitî’de terzilik yapıyor. “Eskiden olsa burada 100 tane pantolon olurdu” diyor, sahiden de boş olan dükkânı göstererek. “Birkaç gün sonra bayram ama çarşının halini görüyorsun. Kimse iş yapmıyor, yalnız ben değil. Devlet yardım edecekti çarşı esnafına, hani, biz bir şey görmedik. Geldiler tabelaları değiştirdiler. Milyarlarca para harcadılar. Ama esnaf borcunu ödeyemiyor, gidip yeni mal alamıyor. Bu çarşı yasak zamanında aylarca kapalı kaldı. Başbakan geldi, ‘Esnafa destek olacağız’ dedi. Hani destek?”

Bilmez, çarşı esnafının zor durumda olduğunu belirterek, “Zaten birçok esnaf dükkânını kapatmak zorunda kaldı. Şimdi 'belki bayramda iş olur' diye bekliyorduk ama olmadı. Bayramdan sonra başka dükkanlar da kapanacak” diyor. Şahin Bilmez de hâlâ yasaklı olan 6 mahallenin boşaltıldığını, binlerce insanın buradan göç etmek zorunda kaldığını hatırlatıyor: “Buradan gidenler bizim müşterimizdi. 40 bin insan gitti buradan, az mı? Şimdi de Alipaşa ile Lalebey mahalleleri yıkılıyor, yarın sıra İskenderpaşa Mahallesi’ne de gelecek. Bizim Sur’u böyle bitirecekler, kendilerine yeni bir Sur yapacaklar.”

Fatih Paşa'daki evi yıkılan Şahin Bilmez:"Ölsek de çıkmayacaktık Sur'dan." Fatih Paşa'daki evi yıkılan Şahin Bilmez:"Ölsek de çıkmayacaktık Sur'dan."

‘BENİM EVİMİ NEDEN YIKTINIZ’

Bilmez, yasaklı bölgedeki evinin yıkıldığını, valiliğin kendisine kira yardımında bulunduğunu da anlatıyor. “Şimdi kira yardımını da kesecekler” diyor. Bilmez, Sur’da yıkılan evinin 140 bin lira değerinde olduğunu, ancak devletin kendisine 100 bin lira teklif ettiğini söylüyor. “100 bin liraya ben nereden ev alayım” diye soran Bilmez, devletin eski evinin yerine inşa edeceği evin bedeli olarak kendisinden 250 bin lira istediğine de değiniyor. “Size kim evimi yıkın, onun yerine yeni ev yapın dedi? Ben şimdi bu yeni yaptıkları evi almak için 250 bin lirayı nereden bulacağım?”

Şahin Bilmez, kendisiyle aynı durumda olan çok sayıda ev sahibi bulunduğuna dikkat çekerek, “Bu evleri biz alamayız, bunu biliyorlar. Bu evleri kendileri için, zenginler için yapıyorlar. Bize de diyorlar ‘Başınızın çaresine bakın.’ Ama suç bizim, ölsek de Sur’dan, evlerimizden çıkmamalıydık.”

Çarşıyı gezerken, sokaklardan birinde bir başka Şahin’le, Şahin Tanrıkulu adlı esnafla da sohbet ediyoruz. CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ile bir akrabalığı yokmuş dediğine göre, “Soyadı benzerliği” diyor gülerek.

‘BİZİM İÇİN BAYRAM OLMAYACAK’

Tanrıkulu da yıllarını Çarşiya Şevitî’de geçiren esnaflardan biri. Oğullarından birini, çarşıda terzilik yapan bir esnafın yanına çırak vermiş, “Okumasa da bir mesleği olsun” diyor. Küçük oğlu da yanında duruyor. “Ben okusun isterim. Ama okumasa ileride dükkânı ona devrederim. Memleket ne olacak, belli değil ki.”

“İşler nasıl” diye sorunca, o da derli toplu, tertemiz dükkânı gösteriyor önce, sonra, “Bayrama dört gün kaldı, ama bu saat olmuş daha siftah yok” diyor. Tanrıkulu güleç bir adam, çay söylemek istiyor, oğluyla fotoğrafını çekmemi istiyor. Ama söz konusu Çarşiya Şevitî olunca keyfi kaçıyor, “Çarşı esnafı için bayram olmayacak” diyor.

Şahin Tanrıkulu: "İnsanlar Sur'dan göç etmek zorunda kalınca çarşı esnafı da etkilendi." Şahin Tanrıkulu: "İnsanlar Sur'dan göç etmek zorunda kalınca çarşı esnafı da etkilendi."

Tanrıkulu, “Bizi AVM’ler çok etkilemiyordu. Bizim müşterimiz buranın insanıydı. Ama burada insan kalmayınca, biz de böyle ortada kaldık. Kentsel dönüşüm diyorlar, başka mahalleleri de yıkıyorlar. Biz de daha neler gelecek Sur’un başına, bilmeden bekliyoruz” diye anlatıyor.

Şahin Tanrıkulu ve diğer çarşı esnafı bayramla birlikte bir canlılık oluşur diye bekliyorlardı. Ama görünen o ki umutları bir başka bayrama kaldı. Başka bir bayram bekleyecek ekonomik güçleri olur mu belli değil. Onlar da bunun farkında. Ama yıllarını bu çarşıda geçiren insanlar için başka bir semtte, başka bir iş yapmak hiç kolay değil. İşler daha kötüye giderse, “Başımızın çaresine bakarız” diyorlar ama bunu nasıl yapacaklarıyla ilgili bir planları yok. Kim bilir, belki bir mucize olur ve bütün Sur, bir şekilde, eski ruhuna kavuşur.