Eski tuğamiral: Kaçış planına dahil edilmeyince teslim oldum

FETÖ davasında ifade veren eski Tuğamiral Hayrettin İmren, darbe girişimi bastırıldıktan sonra yaşananları anlattı. Diğer darbeci askerlerle tartışma yaşadığını aktaran İmren, "Beni kaçış planına dahil etmeyeceklerini anladım. Sitenin güvenliğine gidip durumu anlattım, polis çağırdı ve teslim oldum" diye konuştu.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Kocaeli'de görülen 92 sanıklı FETÖ davasında, Gölcük Deniz Ana Üssü'nün eski komutanı Tuğamiral Hayrettin İmren ifade verdi. Darbe girişiminin Fetullah Gülen cemaati tarafından yapıldığı söyleyen İmren, "Beni kaçış planına dahil etmeyeceklerini anladım. Aramızda tartışma çıktı. Polise teslim oldum" dedi. İmren, darbeci askerlerle 11 Temmuz günü görüştüğünü açıkladı.

Kocaeli'de, 53'ü tutuklu 92 sanığın yargılandığı davanın ikinci gününde ifadeler alınmaya başlandı. 15 Temmuz darbe girişimi sırasında, Gölcük Deniz Ana Üs Komutanı olan eski Tuğamiral Hayrettin İmren, hakkındaki suçlamaları  yanıtladı.

Mahkeme başkanının "15 Temmuz akşamı yaşananları kimin yaptığını, hangi terörist gurubu yaptığını düşünüyorsunuz? sorusu üzerine Hayrettin İmren, "Cemaat yaptı, bu zaten kesinleşti.” dedi. İmren, "Neden seni seçtiler?" sorusuna, “Milliyetçi ve vatansever olduğumu biliyorlardı, bu duygularımdan yararlandılar” cevabını verdi.

'SAT KOMANDOLARI GELMEDİLER, BENİ ZOR DURUMDA BIRAKTILAR'

İddianamede tanıkların "15 Temmuz akşamı donanmaya gelecek ticari taksilerden Hayrettin İmren’in haberi vardı” ifadeleriyle ilgili sorular üzerine Hayrettin İmren, “2 veya 3 taksi ile SAT’çılar geleceklerdi, gelmediler. SAT’çılardan birine İsmet Coşkun’un telefonundan mesaj attım. 'Allah belanızı versin' yazdığım doğrudur. O akşam görevleri vardı gelmediler, beni zor durumda bıraktılar” diye konuştu.

O gece sabaha karşı Tezcan Kızılelma’nın kendisini aradığını belirten İmren," Tezcan bana ‘Birliğimin önünü kapattılar, askerlerime yemek bile alamıyorum, senin de öyle mi?’ diye sordu. Ben de ona 'Bizim de önümüz kapalı' cevabını verdim. Ayrıca o gece Gölcük'ten sevilen bir esnaf olan kuyumcuyu aradım, 'Sen sevilen esnafsın, burada halk toplandı, kötü olaylar olmasın gelip kalabalığa konuş dağılsın’ dedim. Gelmeyeceğini söyledi. Aynı şeyleri esnaf ve sanatkarlar odası başkanına da söyledim. O da kabul etmedi. Kötü olaylar yaşanmasın diye bunları söyledim" ifadelerini kullandı.

'TARTIŞMA ÇIKTI, YALNIZ KALACAĞIMI DÜŞÜNDÜM'

Darbe girişimin bastırılmasının ardından firar ettikleri süreci anlatan Hayrettin İmren, şunları söyledi:

"Saklanırken Nazmi Ekici sürekli Viber üzerinden görüşmeler yapıyordu. Odaya girmemizi istemiyordu. Ben onun cemaatin üst düzey yetkileri ile konuştuğunu değerlendirdim. İstanbul’a geldiğimizde ben artık bu işe sürüklendim deyip devam ettim. İstanbul’da saklanırken Nazmi Ekici kaçış için görüşmeler yapıyordu. Kendisi zaten kaçmaya hazırdı. Pasaportu ve ihtiyacı olacak şeyleri hep hazırdı. Onlara amiral olarak yakalanırsak bu ülkemize zarar veririz dedim. Teslim olalım dedim kabul etmediler. Sonra beni kaçış planına dahil etmeyeceklerini anladım. Aramızda tartışma çıktı. Onlar kaçacak ben burada yalnız kalacağım, zaten sonra da bana teslim ol derler diye düşündüm. O gece moralim bozuk bir şekilde yattım. Sabah da televizyondan ölen insanları gördüm, Suriye harekatını izledim, beni çok etkiledi. 155’i aradım meşguldü. Sitenin güvenliğine gidip durumu anlattım polis çağırdı ve teslim oldum."

'11 TEMMUZ'DA ÖĞRENDİM'

11 Temmuz günü, sıkıyönetim ilan edileceğini öğrendiğini belirten Hayrettin İmren, haberi aldıktan sonra korktuğunu öne sürdü. Genelkurmay Başkanlığı'nın da darbe girişimini desteklediğinin söylendiğini iddia eden İmren, şöyle devam etti:

“11 Temmuz günü bana benimle İstanbul’da görüşmek isteyen birinin olduğunu konunun çok önemli olduğunu söylediler. Ben de merak ettim ailemle veya işimle ilgili bir şeyler olabileceğini düşünerek istemeye istemeye gittim. İstanbul Ümraniye’de bir eve gittik burada Ömer Faruk Harmancı ile karşılaştık. Bana Cuma günü yani 15 Temmuz günü sıkıyönetim ilan edileceğini ve detayların bir SAT Komandosu tarafından iletileceğini söylediler. 'Genelkurmay Başkanlığı dahil mi' diye sorduğumda 'Evet' dediler. 15 Temmuz günü Ahmet İskender Yıldırım, Yalçın Payal ve Kemal Mithat Gül’ü etkisiz hale getirip gelecek olan SAT komandolarına teslim etmemi istediler. Bana Cumhurbaşkanına yönelik operasyon veya darbeyle ilgili bir şey demediler. Ben PKK’ya karşı ülke genelinde bir sıkıyönetim yapılacağını sandım bu yüzden destek verdim. Sıkıyönetim haberini aldıktan sonra Cuma gününe kadar içim içimi yedi. 1980 dönemini de yaşadım sıkıyönetimin iyi bir şey olmadığını biliyorum uyumadım, yemedim içmedim stresten 5 günde 5 kilo verdim.”

'DARBEDEN HABERİM YOKTU, SIKIYÖNETİM İLAN EDİLECEK SANIYORDUM'

Olay gecesiyle alakalı olarak evden komutanlığa gittiği sırada Donanma Komutanının kendisini aradığını ve telefonu açamadığını belirten İmren, şunları söyledi:

“15 Temmuz günü saat 21.00 sıralarında askeri hattıma sivil bir numaradan telefon geldi merak edip açtım. Arayan Ömer Faruk Harmancı’ydı. Sıkıyönetim ilan edildiğini ve derhal sıkıyönetim harekatına başlayacaklarını söyleyerek Ahmet İskender Yıldırım, Yalçın Payal ve Kemal Mithat Gül’ü etkisiz hale getirmemi istedi. Bu askerleri ona teslim ettikten sonra Maltepe Cezaevi'ne götüreceklerini anlattı itiraz ettim ve yapamam dedim. Ama bana sıkıyönetim mahkemelerinin kurulacağını o zaman benim de kötü olacağımı söyleyince kabul etmek zorunda kaldım. Benim darbeden haberim yoktu sıkıyönetim ilan edileceğini sanıyordum. Evimden donanmaya doğru giderken telefonum çaldı ve donanma komutanı aradı. Basiretim bağlandı, kaderim sürükledi telefonu açamadım. O an telefonu açmış olsaydım komutanımın sözünü dinlerdim şu anda burada bulunan kimse burada olmazdı.”

'GELEN VATANDAŞ PKK'LI, IŞİD'Lİ OLABİLİR'

15 Temmuz gecesi, darbe girişimini protesto edenlere karşı silah kullanıp kullanmadığı sorusunu yanıtlayan İmren, "Merkez komutanlığın önündeki askerlerin üzerine yürümeye başlayınca askeri personelime havaya ateş etmeleri için emir verdim. Çünkü orası benim birliğim ve içeriye sivil sokmamam gerekiyordu. Gelen vatandaş PKK’lı olabilir, IŞİD’li olabilir askerlere zarar verebilirlerdi" dedi.

Daha sonra itfaiyeden araç istediğini aktaran İmren, "Halk yatışmasaydı su sıkıp uzaklaştırmaya çalışacaktık. Halka ateş açmak isteseydim, itfaiye çağırmak için emir vermezdim. Daha sonra askeri personele dışarıdaki halk ile beraber slogan atmalarını söyledim. Slogan atınca halk biraz yatıştı askerleri alkışladıktan sonra gittiler. Kimse yaralanmadı bile” diye konuştu. (KOCAELİ/DHA)