Rojhat Amedi: AK Parti Kürtleri kaybedebilir, HDP de değişecek
Rojhat Amedi AK Parti'nin "referanduma dair sert tutumunu devam ettirirse kendisine sempati duyan Kürtleri kaybedebileceğini" öne sürdü. Referandumun HDP'yi de etkileyeceğini söyleyen Amedi, PKK dışındaki Kürtlerin koalisyon yapabileceğini de iddia etti.
DUVAR - Türkiye kamuoyunda, adında "Kürdistan" ismi geçen ilk parti olarak bilinen Türkiye Kürdistan Demokrat Partisi'nin (TKDP) sözcüsü Rojhat Amedi, Türkiye'de Adalet ve Kalkınma Partisi'ne (AK Parti) destek veren Kürtlerin Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY) lideri Mesud Barzani'nin Kürdistan Demokrat Partisi'nin (KDP) çizgisinde olduğunu söyledi.
Rojhat Amedi, Ankara'nın Erbil'e yönelik tutumunun sürmesinin bu kesimi yeni seçenekler aramaya iteceğini söyledi.
Erbil'de BBC Türkçe'den Mahmut Hamsici'ye konuşan Amedi, 'Her Kürt'ün aklında bağımsız Kürdistan fikrinin olduğunu', Türkiye'de birlikte yaşamın Türk hükümetinin politikalarına bağlı olduğunu belirtti. Amedi, Türkiye'deki Kürtler arasında KDP çizgisini savunan örgütlenmelerin 1960'ların ortalarında başladığını ancak ilerleyen on yıllarda bu yapılanmaların tasfiye edildiğini öne sürdü.
'İRAN VE SURİYE 'SİZİ DESTEKLERİZ' DEDİ'
Amedi kendilerine bazı ülkelerin destek vereceği sözünü vermesine karşın o dönem silahlı bir yol izlemediklerini iddia etti, "12 Eylül'den sonra bütün Kürt örgütler Türkiye'yi terk etti. Bazıları kendilerini Suriye'de, bazıları İran'da buldu. İşte o dönemde Suriye bu Kürt örgütlerine 'Türkiye'ye karşı savaşın, biz sizi destekleriz' mesajını veriyordu. İranlılar da 1991'de bize bu mesajı verdi. Kabul etmedik. Özellikle Güneyli kardeşlerimiz, Mesud Barzani bizi ikaz ediyordu. 'Sakın, Türkiye silahla mücadele edilecek bir ülke değildir' diyordu."
İlerleyen yıllarda PKK'nin Kürt siyasi hareketleri içinde tek örgüt haline geldiğini belirten Amedi, PKK'yı desteklemeyen, muhafazakâr ve KDP çizgisindeki Kürtlerinse kendilerine ait bir örgütlenme olmadığı için AKP içinde örgütlendiğini iddia etti.
'AKP KÜRT İLLERİNDE TABELA PARTİSİNE DÖNÜŞEBİLİR'
TKDP Sözcüsü Rojhat Amedi, Türkiye'de, KDP çizgisinde yer alan Kürtlerin 2000'lerin başından bu yana AKP'ye destek verdiğini, büyük oranda Başkanlık referandumuna da "Evet" dediğini ancak bağımsızlık referandumu ve sonrasında da Türk hükümetinin tavrı sonrası bu kitlenin yeni seçenekler arayabileceğini belirtti.
AKP'nin hükümet olduktan sonra Kürtlere, Kürt meselesinde önemli değişiklikler yapabileceği mesajını verdiğini hatırlatan Amedi bu çerçevede olumlu adımlar atıldığını ve bu vesileyle muhafazakâr, KDP çizgisindeki Kürtlerin desteğini aldığını söyleyerek, "Eğer bu destek olmasaydı AKP tek başına iktidar olmayabilirdi. Bu şu anda da geçerlidir. Kürt illerindeki birçok teşkilat KDP'lidir, KDP'lidir derken doğal KDP'lidir, o çizgidedir" dedi. Güneydeki referandumdan önce Bingöl AK Parti teşkilatının toplanarak, "biz AKP'nin güneye karşı takındığı bu politikayı tasvip etmiyoruz" diye beyanatta bulunduğunu da iddia eden Amedi, "Galip Ensarioğlu (AK Parti Diyarbakır Milletvekili) da açıklamalarda bulundu. Örneğin Van'daki AKP teşkilatı küçümsenecek bir teşkilat değildir. Batman, Siirt, Urfa da yine bunlar arasındadır. Eğer hükümet sertleşirse bu teşkilatlar zayıflar veya AKP bazı yerlerde tabela partisi olarak kalır. Biz Kürt şehirlerini söyledik ama İstanbul'daki AKP teşkilatları da bundan zarar görür. Bizim oralarda potansiyelimiz var" dedi.
Artık Türkiye'deki Kürt siyasetinde tek bir örgütün bulunmadığını söyleyen Amedi ayrıca referandumun Halkların Demokratik Partisi'ni (HDP) de etkileyeceğini öne sürdü.
AKP döneminde, kimse örgütün üstüne gitmediği için PKK dışında bulunan Kürtlerin de kendilerini ifade etmeye başladığını belirten Rojhat Amedi, "Biz 2013'te yasal parti için müracaat ettik, 2014'te kabul oldu. Bunun dışında diğer partiler de kuruldu. Mesela Hak-Par bizden önce kuruldu. Yine bizden önce kurulan Hüda-Par var. Bizden sonra müracaat eden PAK, PSK var" diyerek
referandumun nasıl siyasi kartları değiştirdiyse HDP'nin duruşunu da değiştirdiğini savundu. Bunun sebebinin biraz da PKK'nin son dönemde izlediği yanlış politikaya bağlı olduğunu savunan Amedi, "HDP bundan böyle Kandil'i merkez görmekten ziyade Erbil'i merkez görebilir. HDP içerisindeki Leyla Zana'nın 5 yıldan beri Kandil'le arası yok. Ahmet Türk mesela bir PKK'li değildir. Osman Baydemir, Altan Tan bir PKK'li değildir. Mir Dengir Fırat bir PKK'li değildir. İleride bu saydıklarımızın sayısı artabilir. Çünkü Cemil Bayık, Duran Kalkan hâlâ 30 yıl önceki siyasette, sol çizgide inat ediyor, çözümsüzlüğü dayatıyor" dedi.
'PKK DIŞINDAKİ KÜRTLER İTTİFAK YAPABİLİR'
Rojhat Amedi gelecekte Kürt siyasetinde yeni ittifaklar görülebileceğine işaret ederek PKK çizgisinde olmayan Kürtlerin bir ittifak arayışına gidebileceğini iddia etti. Amedi, "Kürt İslamcıların partisi Hüda-Par, Kürt solcuların partisi PSK, HDP ama muhafazakâr Kürtlerin partisi henüz çok zayıf, bunun için onlar AKP'de yer alıyorlar. AKP'nin sert politikasından dolayı orayı terk eden Kürtleri düşünelim, bir de onların dışında olan, KDP çizgisiyle ittifak arayan Kürtler var. Bunlar da HDP'nin en azından yüzde ellisidir. Hüda-Par'ın, Hak-Par'ın hemen hemen hepsidir" diyerek Hak Par'ın Erbil'de büro açtığını da söyledi.
"Siz, adında Kürdistan geçen bir parti olarak, hükümetin ve muhalefetin bir bölümünün söylediği gibi büyük bir bağımsız Kürdistan'dan yana mısınız?" sorusuna Amedi:
"Partimizde bulunan veya Türkiye'de bulunan Kürtlerin önemli bir kesimi bunu istiyor ve talep ediyor. Ancak burada da Türkiye'nin yaklaşımı çok önemlidir. Şu ana kadar süregelen kardeşlik propagandası gerçek olursa birlikte yaşama durumu her zaman vardır ama Türkiye böyle sert politikayı devam ettirirse elbette ki Kürtler 'Artık bu iş Türkiye'yle olmuyor, bizim de artık bağımsız bir devletimiz olsun' diyebilirler. Ama unutmamak lazım ki Türkiye bir Irak gibi değil, bir Suriye gibi değil, bir İran gibi değil. Kürdistan bölgesinde bulunan Kürtlerden hemen hemen iki katı fazlası İstanbul'da, Ankara'da, İzmir'de, Mersin'de vs. yaşıyor. Burada birlikte yaşama şansları tükenmemiş. Bu birlikte yaşama şansının tükenmesi de Türkiye'ye bağlıdır, Kürtlere değil. Yüzyıllardır Kürtler Türkiye'de, Türklerden yana tavır takındılar, tehdit olmadıklarını, kardeş olduklarını sürekli ispatladılar" şeklinde cevap verdi.
"Eğer ortada bir birleşik, bağımsız Kürdistan isteği varsa bu, Türkiye'de buna karşı çıkan siyasi kesimlerin bu konudaki kaygılarının yersiz olmadığını göstermiyor mu?" diye sorulunca Amed şunları söylüyor, "Irak'ta bulunan Kürtlerin şartları ayrı, bizim şartlarımız ayrı, Suriye'deki, İran'daki Kürtlerin şartları ayrı. Belki bir bağımsız Kürdistan yerine bir de baktık ki iki tane veya üç tane ayrı Kürdistan kuruldu. Bütün gelişmeleri sadece Kürtler tayin etmiyor. Her ne kadar Kürtlerin hayalinde, bağımsız, birleşik, demokratik Kürdistan bulunsa da bu, şu an için gerçekçi bir yaklaşım değil. Bu bizim için hayal olabilir ama gerçekçi değil.Tabii ki, uzun vadede her Kürt'ün kafasında bu vardır. Ama bir de baktık ki burada İsviçre gibi koşullar oluştu, beraber yaşama imkanları olursa neden beraber yaşamayalım? Bizim programımızda da var. Her milletin kendi kaderini tayin etme hakkı vardır. Bu, federasyon olabilir, bağımsızlık olabilir, otonomi olabilir. Ama dediğim gibi Türkiye'nin yaklaşımı çok önemlidir. Türkiye'nin yaklaşımı böyle devam ederse Kürtleri kaybeder bu, bütün Kürtlerin bağımsızlıktan yana tavır takınması demek." (BBC Türkçe)