Enis Berberoğlu'ndan özeleştiri: Örgütlülüğü önemsemedim, bunun için üzgünüm
Cezaevinde kendisini ziyaret eden TGC heyetiyle görüşen Enis Berberoğlu, gazetecilik yaptığı yıllara ilişkin özeleştiride bulundu: "Örgütlülük konusunu yeterince önemsemediğimi görüyorum. Bunun için üzgünüm. Çünkü gazeteciler özgürlükleriyle imtihan ediliyorlar."
DUVAR - Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) yönetim kurulu üyeleri, 4 aydır Maltepe 2 No’lu 1. Tip Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda hapis yatan CHP Milletvekili Enis Berberoğlu’nu ziyaret etti.
Ziyareti gerçekleştiren Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Turgay Olcayto, Başkan Vekili Vahap Munyar ve Genel Sekreter Sibel Güneş, Enis Berberoğlu’nun şu mesajları verdiğini aktardı:
GAZETECİLER İMTİHAN EDİLİYOR: CHP’nin kurumsallığına zarar vermek için benim tutukluluğum araçsallaştırılıyor. Benim davam bir medya davası. Mahkumiyetim siyasi bir mahkumiyet, bir suç yok. Ben suçlu değilim, müfteri değilim. Bu kararın Anayasa Mahkemesi’nden ya da istinaf mahkemesinden bozulmasını bekliyorum. Şahsımla ilgili, kanıt, tanık, itiraf yok. Ben tam 30 yıl gazetecilik yaptım. Stajyerlik ile başladım. Gazeteciliğin bireyselliğini, şövalye ruhunu, rekabetçiliğini beğendim. Ancak bu sürece baktığımda örgütlülük konusunu yeterince önemsemediğimi görüyorum. Bunun için üzgünüm. Çünkü gazeteciler özgürlükleriyle imtihan ediliyorlar. Sürekli imtihan edilip sınıfı geçmeleri bekleniyor. Bu durumda olan gazetecilik gibi başka bir meslek yok.
GAZETECİLER ÜCRET PAZARLIĞI YAPABİLMELİ: Gazeteciler süpermen değil. Gazeteciler iş bulmakta zorlanıyorlar. Yeniden örgütlenme konusunun ele alınması gerekiyor. Gazeteciler, ücret pazarlığını yapabilmeli, iş güvenceleri olabilmeli. Ben de gazetecilikte ara nesildenim. Bizden önceki nesil çay-simitle gazetecilik yapıyordu. Şu anda medyanın bir kısmında patron yok. Patron olarak siyasi iktidar var. Gazeteciler propaganda makinesi olarak görülüyor. Medya ikiye bölünmüş durumda. Bunun da aşılması gerekiyor. Hangi gazetede olurlarsa olsunlar gazetecilerin kendi iç dayanışmalarının güçlü olması gerekiyor. Gazetecilik hakkıyla yapıldığı zaman şerefli bir meslektir.
GAZETECİLER MUHABİRLİK İÇİN SINAV DÜZENLEMELİ: Ticari medyada ise örgütlülük tehdit gibi algılanıyor. Bu algı da değişmeli. Gazetelerin daha karlı hale gelebilmesi için çalışma yapılması gerekiyor. Aksi halde siyaset tarafından medyaya çok kolay müdahale ediliyor. Yeterli kadroların yetiştirilmesi gerekiyor. Gazeteler muhabirlik için herkese açık, eşit koşullarda sınav düzenlemeli. Torpille gazetelere girilmemeli. Habercilik için de ayrı çalışma yapılabilmeli. Gazete için, internet için sosyal medya için ayrı haber üretilmeli. Gazetelerin ürettiği haberin dijital medyada ücretsiz olarak sunulması sorun. Dijital medya sadece yazılı medyanın değil görsel medyanın da altını oyuyor. TV’ler gelecekte gazetelerden çok daha hızlı çöküşe girebilir.
KİTABIMDA KENDİMİ ANLATTIM: Yazdığım kitabın ismi ‘Siz Yürürken Ben Yatarken Yazı-Yorum’. Bu kitap bir küfürname değil. Cezaevi günlüğü de yazmadım. Ben cezaevinde herkesten ayrıyım. Koğuşum, yemeğim ayrı. Tek başımayım. Siyaset manifestosu da yazmadım. ‘Ben kimim?’ onu yazdım. Ben muhabirlikten, Genel Yayın Yönetmenliği’ne kadar birçok kademede görev yapmış bir gazeteciyim. Kendi kimliğimi hiçbir gazetenin önüne geçirmedim. Ancak birçok insan benim ismimi müebbet hapis cezası ile bu davayla duydu. Bu nedenle bu kitabı yazmak istedim. Kitapta geçmişten referanslar var. Babamı yazdım. Kendimi anlattım.
İKTİDARIN FETÖ İLE MÜCADELESİNİ DESTEKLİYORUM: Beni cezaevinde eşim, kızım, milletvekili arkadaşlarım düzenli olarak ziyaret ediyor. Benim kızım Dilara avukat. Vekaletim var. Düzenli olarak beni ziyarete geliyor. Bu iktidar döneminde tutuklu babalar, avukat kızlar serisi oluştu. Cezaevinde olduğunuz zaman yakınlarınız sizden daha çok etkileniyor bu durumdan. Ben bugünlerin geçeceğini, adaletin yeniden geleceğine inanıyorum. İktidarın FETÖ ile mücadelesini destekliyorum ama bu arada kendi hesabını görenler de çok. (İSTANBUL/DHA)