Ankara Katliamı'nın ikinci yılı: Kardeşimin gülüşü mücadelenin simgesi oldu

DUVAR - 10 Ekim Ankara Katliamı'nın ardından iki yıl geçti. İki yıl önce takvimler 10 Ekim'i gösterdiğinde siyasi partilerin ve sivil toplum kuruluşları çağrısıyla ülkenin dört bir yanından gelen binlerce kişi, 'Barış' için Ankara Tren Garı önünde toplanmış, Sıhhiye Meydanı’na çıkmaya hazırlanıyordu. Tam o sırada 3 saniyelik arayla iki bomba patladı... Daha sonra canlı bomba olduğu anlaşılan saldırıda 102 kişi katledilirken yüzlerce kişi ise yaralandı. Saldırıda hayatını kaybedenlerden biri de 23 yaşındaki üniversite öğrencisi Emek Partisi Mersin İl Yöneticisi Şebnem Yurtman'dı.

Yurtman, işçi mücadelesinde ve kadın hakları alanında hep ön sıralarda mücadele ediyordu. Yurtman'ın ablası Serap Yurtman, kardeşini anlatırken, “Şebnem gideli 2 yıl oldu ama sanki daha dün görüşmüşüm gibi hissediyorum” diyor. Abla Yurtman, kardeşinin birçok basın kuruluşunda ve sosyal medyada yayınlanan fotoğrafı için, “Kardeşim hep güler yüzlüydü. O fotoğraf kadın mücadelesinde, işçi mücadelesinde yaşıyor” dedi.

'O GÜLÜŞ BARIŞ MÜCADELESİNİN BİR SİMGESİ OLDU'

“Şebnem'in gülüşünü hiçbir zaman unutmayacağım” diyen abla Yurtman, fotoğrafın hikayesini şöyle anlatıyor; "Şebnem'in güler yüzlü fotoğrafını unutmayacağım. Özellikle de katledildiği zaman internette dolaşan o güler yüzlü fotoğrafı... O fotoğrafı ben çekmiştim. Şebnem en zor şatlarda bile gülerdi. O fotoğrafı çekerken de ilk defa farklı bir şey oldu. Kendisi normalde hiç makyaj yapmaz ama ilk kez hafif bir makyaj yapmıştı. Bu da benim çok hoşuma gitti. Kendisiyle dalga geçmiştim. Anılarımızda kalsın diye o fotoğrafı çektim. Bu fotoğraf barış mücadelesinin bir simgesi oldu. Ekvator ve Almanya'daki kadınların elinde bugün Şebnem'in güldüğü fotoğrafı var"

'ŞEBNEM'İ KAYBETTİKTEN SONRA O ÇADIRA NİYE GİTTİĞİNİ ANLADIM'

Şebnem Yurtman, önce ilk önce Hacettepe Üniversitesi'nde okudu. Burada okurken Hacettepe Üniversitesi Kadın Topluluğu'nun kurucularından birisi oldu. Şebnem, sonrasında Mersin Üniversitesi'ne geçti. Aynı zamanda Mersin Emek Partisi İl Yöntecisi olan Yurtman, üniversite hayatı boyunca işçi sınıfının örgütlenme mücadelesinde yer aldı.

Abla Yurtman, kardeşinden en çok etkilendiği anılardan birisini şöyle anlatıyor; "Mersin'deki belediye işçileri grevdeyken çadır kurmuşlardı. Şebnem de her sabah çadıra gidiyordu. Kendisini aradığımda bana çadırda olduğunu, işçilerle sohbet ettiğini söylüyordu. Ben de kendisine okula gitmesi gerektiğini söylüyordum. Bu konuda bazen küçük atışmalarımızı oluyordu. Ama Şebnem'i kaybettikten sonra niye o çadıra o kadar gittiğini anladım. Grevdeki işçilerden biri Şebnem'in taziyesine geldi. O işçi bana Şebnem'in çadırda neler yaptığını anlattı: 'Şebnem çadırdayken oğluma matematik dersi veriyordu. Şebnem'e oğlumu dershaneye gönderecek param olmadığını söyledim. Şebnem de bana, 'Abi sen canını neden sıkıyorsun, sen dershaneye gidemiyorsan dershane senin ayağına gelir' dedi. Ben inanıyorum ki kardeşim o işçilerin gönlünde yaşamaya devam edecek. Matematik dersi verdiği o öğrencinin mücadelesinde ve işçi babanın kalbinde yaşayacak. Şebnem kendi gazetesinde Evrensel'de yaşamaya devam edecek”

'GONCA GÜL GİBİ AÇILDI...'

Serap Yurtman şöyle devam ediyor: “Şebnem evde börek yapardı işçilere götürürdü. Benim kardeşim sınıfına bu kadar bağlı bir insandı. Şebnem daha lise yıllarındayken bir dolmuşa bindiğimiz zaman ineceği durakta inmesi gerekirken şoföre, 'İnecek var' demeye utanırdı. Özgüveni yoktu. Ama Hacettepe Üniversitesi'nde girdiği mücadeleden sonra gonca gül gibi açıldı. Şebnem'in mitinge zorla götürüldüğünü yazanlar oldu yada Şebnem oradan geçerken patlama oldu denildi. Hayır. Şebnem kendi iradesiyle barışı savunmak için eyleme gitti. Benim kardeşim Denizlerden, İnanlardan, Yusuflardan aldığı bayrağı en yükseklere taşımak için mücadele eden biriydi”

Şebnem Yurtman (Ortada)

'BU DAVANIN PEŞİNİ BIRAKMAYACAĞIZ'

10 Ekim Ankara Katliamı davasının peşini bırakmayacaklarını söyleyen Yurtman; "Türkiye'nin göbeğinde Ankara'da kardeşlerimiz katledildi. Şimdi mahkemelerde 3, 5 IŞİD'linin yargılanmasıyla katliam davası olmaz. Ellerini, kollarını sallayarak bu canlı bombalar kitlenin içerisine girmiş. Bizler 30 kişi toplandığımız zaman onlarca çevik kuvvet polisi bize müdahale ediyor. Mahkemenin bu yönde bir çabası yok ama. İşte bunlar can yakıcı şeyler. Onlar kimse ölmesin diye orada öldüler. Bu mücadeleye herkes sahip çıkmalı” çağrısında bulunuyor.

10 Ekim'de yaralanan Yavuz Demirkol: Her katliamda bizler yeniden öldük