Maçoğlu: Halk Meclisleri'nde çocuğun da dedenin de söz hakkı var
Fatih Mehmet Fatih Maçoğlu, oluşturdukları Halk Meclisleri'nin belediyeyi yönetecek olgunluğa geldiğini söylüyor: "Halk Meclisleri'nde 7 yaşındaki çocuğun da, 80 yaşındaki dedenin de söz hakkı vardır. 80 yaşındaki dede tecrübesini paylaşıyor. 7 yaşındaki çocuk istemlerini dile getiriyor. Kadınlar isteklerini sıralıyor. Farklı yaşam biçimine giden yol bu değil mi?"
DUVAR - Ovacık'ın komünist Belediye Başkanı Mehmet Fatih Maçoğlu, mülksüzlerle mülk sahiplerini üretim sürecinde bir araya geldiklerini söylüyor. "Terzi Fikri’den de, Mehdi Zana'dan da İspanya'nın Sevilla kentine bağlı Marinaleda köylü komününden de çok şey öğreniyoruz" diyen Maçoğlu, oluşturdukları Halk Meclisleri için "Belediyeyi yönetecek kadar politik olgunluk düzeyindeler" diyor.
Maçoğlu ile, şu ana kadar gerçekleştirdikleri projelerden, geleceğe yönelik hedeflerine, ilçedeki devlet yetkilileriyle ilişkilerinden aile yaşamına bir çok şeyi konuştuk...
Yerel seçimlere 1.5 yıl kadar süre var. Bu süre içerisinde neler yapmayı planlıyorsunuz?
Köylerde tarımsal ve hayvansal üretimi gerçekleştirmek için çalışmalarımız var. Asıl önemli olan mülksüzlerle mülkleri olanları bir araya getirip ‘birlikte üretim yapabilir misiniz' diye sorduk. Toplantılar yaptık. Herkes toplantıya katıldı. 'Mahsulün ekiminden hasadın kaldırılmasına kadar kolektif olarak çalışılacak' önerisinde bulunduk. Tartışıldı konuşuldu. Biz öneriyi getirdik mülk sahipleri ile mülksüzler kendi aralarında tartışıp 'olur bu topraklar hepimize yeter’ kararı aldılar. Ortaklaşa bir proje. Sevindirici ve ilerisi için umut verici konsensüs sağlandı. Köylünün üretimi artırması için teknik çalışmalar yapmak girişimiz var. Bu alanda da çalışıyoruz.
Mülkü olanlarla olmayanları bir araya getirmek zor bir iş olmalı...
Evet, zorluğunu biliyoruz. Zaten zoru başarmak için buradayız. 1994 yılında köy boşaltmaları oldu. Daha sonra buraya Kızık köyüne geri dönüşler oldu. Tarlası olmayan gelip buraya yerleşti. Köylerde tarımsal üretim sıkıntısı var. Üretim sürecini birleştirmek istiyoruz. Sulama nasıl yapılacak, ürün nasıl paylaşılacak bir dizi kararları köylüler tartışarak karara bağladılar. Aynı uygulamayı da hayvancılıkta yapmak istiyoruz. Bu anlattığım konular bir saatte bir günde olmuyor. Her iki taraf da kendini güvende hissettiği zaman evet birlikte kolektif üretim yapabiliriz diyorlar.
Kızık köyü kaç hane?
20 hane. 100 kadar nüfus var.
Ürün olarak ne yetiştireceksiniz ?
Nohut, fasulye. Ovacık’ın kendine has çalı fasulyesi var. Küçüktür ama tadı çok iyidir. Onun çalışmasını yapacağız.
Hayvancılık var mı planda...
Bölgemiz büyük ve küçük baş hayvancılığa elverişli. Küçük başta keçiye ağırlık vereceğiz. Köylü sorunlarını ortadan kaldırma adına, büyük başa yöneldi. Bu alanda çalışma başlatıyoruz. Doğal et, süt, peynir ihtiyacını karşılamak için mandıralar hazır. Hayvanları beslemek için de yemlik arazilerimiz hazır. Seçime kadar bu projeler hayata geçecek.
Arıcılık konusunda da çalışmalarınız var...
Geçen sene başladık. Doğal bal üretimine. Bizimle beraber çalışanların tamamı doğal bal üretimi yapmak zorunda. Biz balın tahlillerini yapıyoruz. Biz bunun denetlenmesini yapıyoruz. Bizde karakovan bal üretiminin yan ısıra organik doğal üretim de var. Bizimle çalışmak isteyenler kurallara uymak zorunda. Bu konuda en küçük bir taviz vermiyoruz.
'KOOPERATİFLER KÖYLÜLERİ ÖZGÜRLEŞTİRİR'
Sizi yakından takip etmeye çalışan gazetecilerden biriyim. 1980 sonrası izleri silinen kooperatifçiliği yeniden canlandırmaya çalışıyorsunuz. Tespitim doğru mu?
Türkiye’de aslında, sol, sosyalist, demokrat, aydın, ilerici insanlar, kapitalist-emperyalist sisteme karşı muhalif olabilmenin yolunu yıllardır arıyor. Tartışmalarda çok şeyler söylemelerine karşı somut hayatta bunun ne olduğunu topluma anlatamadı. AVM’lere karşı çıkıyoruz. Bizler, AVM’lere muhalif alternatif bir kurum yaratmadığımız oluşturmadığımız takdirde, AVM’ler olacaktır. Emperyalist -kapitalist sistemin dayattığı AVM’lerden insanlar ihtiyaçlarını karşılayacaktır. Bir kere biz önce kooperatif kurmadık. Üretim yaptıktan sonra biz bunu aracısız üreticiye nasıl ulaştırırız diye düşünüp tartıştık. Üretim yaptıktan sonra, Tarımsal Hayvancılık Kooperatifi'ni kurduk. Ovacık Doğal Ürünleri ile bunu taçlandırdık. Kooperatif demek aslında köylünün çiftçinin örgütlendiği halk örgütleridir. Burada kooperatife herkes üye olabilir. ‘Şu görüştensin üye olmazsın' diyemezsin. Bir siyasi partide görüş birlikteliği arayabilirsin ancak kooperatifte böyle bir şey olmaz. Biz sanayi üretiminin dışına çıkmak için kooperatif kurduk. Kooperatifler köylüleri özgürleştirir. Yani muhalif alanı genişletiyorsunuz. İnanır mısınız biz kooperatifi bir ayda kurduk. Kurulmasıyla tanınması bir oldu. Türkiye’nin her tarafındaki köylüden destek geldi. Biz de kurabilir miyiz diye. Gazi'de kooperatifin bürosunun açılışını görseydiniz ne denli doğru işler yaptığımızı gözlerinizle görürdünüz. Üreticiden tüketiciye ilişki ağını kuruyoruz. Arada tüccar, aracı yok.
Şu ana kadar anlattıklarınız mevcut sistemle çatışıyor. Benimsenmiş kabul görmüş ilişkileri değiştirmeye çalışıyorsunuz. Elinizde sihirli değnek mi var, nasıl yapıyorsunuz bu işi?
Ülke ekonomik alanda daralıyor. Daralma yoksullaşmayı getiriyor. Yoksulluk artıyor. Yoksulluk artmaya başlayınca çelişkiler de derinleşiyor. Toplum birbiriyle ayrışıyor. Komşuluk ilişkileri zayıflıyor, yok oluyor. Biz bunları Halk Meclisleri'nde, anlatıyoruz. Örnekler veriyoruz. Bu ilişkilerin nasıl değiştirileceğini bıkıp usanmadan anlatıyoruz. İnsanlar arasında dostluk dayanışma yardımlaşma ilişkilerini geliştirmek için önce küçük adımlar atıyoruz. Bu sohbetleri görenler Halk Meclis'İ toplantılarına katılmak istedi ve katılıyorlar da. Biz çıkıp şunu şunu yapın demedik. Tepeden emirler vermedik. Şurada bir sorun var bunu Meclis toplantısında konuştular, tartıştılar. Karara bağladılar. Fikirleri kabul gören insanlara güven geldi. İsmini şu anda hatırlamıyorum Meclis toplantısında bir kadın çöp toplama konusunda öneri getirdi. Ben dahi şaşırdım. Sorumluluk alıyorlar ve birbirlerini alınan kararların uygulamasında uyarıyorlar. Halk Meclisleri toplantılarını görüp izlemenizi isterdim. Bu toplantılar aynı zamanda insanların sosyalleşmesini sağlıyor.
Ovacık’ın nüfusu ne kadar?
Köyleriyle birlikte 7 bin civarında.
Küçük bir yerleşim yerinde 'Komünist Başkan'sınız. Egemenlerle-bürokrasiyle ilişikler nasıl yürüyor aba altından sopa gösterildi mi?
Doğrudan bana yönelik bir şey denilmedi ama danışmanım ve kooperatif çalışanımız göz altına alınıp tutuklandı. Bunu ben 'ayağını denk al sıra sana geliyor' diye yorumladım. Onların belki böyle bir niyeti yok ama ben ‘sıra sende, ayağını denk’ al diye yorumladım.
'TERZİ FİKRİ'DEN DE MEHDİ ZANA'DAN DA ÇOK ŞEY ÖĞRENİYORUZ'
1980 öncesi Fatsa’dan, Terzi Fikri deneyiminden etkilendiğiniz yanlar var mı, Fatsa ile Ovacık benzerlikler taşıyor mu?
Fatsa’nın çıkışında ‘Söz yeti karar halka aittir’ deniyordu. Bizim programımız da ‘Söz, yetki, karar halka aittir’ olduğu açıktır. Söz yetki karar bizim devrimci programımızda var. Aslında biz sosyalistler aynı çeşmeden su içiyoruz. Biz Terzi Fikri’den de, Mehdi Zana'dan da İspanya'nın Sevilla kentine bağlı Marinaleda köylü komününden de çok şey öğreniyoruz. Bunu yaparken kopyala yapıştır yapmıyoruz. Kendi kültürümüz coğrafi özellikleri göz önüne alıyoruz uygulamada. Coğrafyamıza uygun çalışmalar yapıyoruz. Biz politik alanı genişletmeye çalışıyoruz. Bizim belediyecilik çalışmamız sadece insanları kapsamıyor. Yerdeki karınca da havada uçan kuşun da yaşaması için çalışıyoruz. Tüm canlıları kapsıyor çalışmalarımız. Toprak üzerinde söz sahibi halktır. Bir bakıyorsunuz, şurası Milli Emlak’ın, burası PTT’nin. Böyle bir şey olmaz. Bütün kamusal alanı savunmamız gerekiyor. Bütün arazilerinin özel mülkiyetten arındırılıp, halkın ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde düzenlenmesinin mücadelesini veriyoruz. Yasalar engelliyor bizi. Elimizden geldiğince bu yasaları değiştirmeye çalışıyoruz.
Burs verdiğiniz öğrenci sayısı ve miktar ne kadar?
130’un üzerin de öğrenciye burs veriyoruz. Burs miktarı 200 lira en alt limit. Öğrenim durumuna göre artış kaydediyor. Şu anda 30 öğrenciyi daha bu işin içine katmaya çalışıyoruz. Burs sadece bizim ürettiklerimizden değil, bu işin içinde eğitim vakıfları var, STK’lar var. Sivil toplum örgütleri var. Bizimle dayanışma içinde olan sivil toplum örgütleri var. Biz bu uygulamayı yaparken Ovacık’ ta geniş katılımı sağlamaya çalışıyoruz. Türkiye’nin farklı kentlerinde Ovacıklı insanlar var. Onlardan destek alıyoruz. Burs veren akademisyenler var. Akademisyenlerden burs alan öğrenciler, yaz döneminde ürettikleri yağ, peyniri hocalarına götürüp veriyorlar. Bu da farklı ilişikler geliştiriyor. Dayanışma yaygınlaşıyor. Belediye olarak bu işin koordinasyonu yapıyoruz.
'BÜTÇEYİ SORGULAMA HAKKI YAŞAM HAKKI KADAR ÖNEMLİDİR'
'Yerelde doğrudan demokrasi' nedir, nasıl uygulanır?
Halka dair alandır. Yaşadığı alana yere dair program ve proje üretmesidir. Ve söz sahibi olabilmesidir. Örneğin, yaşadığı ilin, ilçenin, köyün bütçesi ne kadardır? Hangi kalemlerden oluşacak bütçe. Halk bütçeyi sorgulayacak- sorgulamalı. Eğitime, sağlığa müdahil ve müdahale edebilmeli. Bir yurttaş bulunduğu ilin sağlık eğitim bütçesinin ne kadar olduğunu bilmeli, bu hak yaşam hakkı kadar önemlidir. Bütçe hazırlanırken ihtiyaçlarını bütçeye koydurma hakkına sahiptir. Çünkü bu bütçe kendi vergilerinden oluşuyor. Halk kendi parasını kontrol etme hakkına sahip olmalıdır. Türkiye’de halk verdiği verginin hesabını soramıyor. Bunu bilmesi kadar doğal bir şey olamaz.
Ovacık Belediyesi bunu yapabiliyor mu?
Bizde Halk Meclisleri, belediyeyi yönetecek kadar politik olgunluk düzeyindedir. Ovacık Belediyesi kamusal alana açıktır. İstediği zaman girer ne soruyorsa cevaplamak zorundayız. Ben özel işlerimde belediyenin aracını kullanmam, böyle bir hakkım yok. İnanın Halk Meclisleri'nde yedi yaşındaki çocuğun da, 80 yaşındaki dedenin de söz hakkı vardır. 80 yaşındaki dede tecrübesini paylaşıyor. 7 yaşındaki çocuk istemlerini dile getiriyor. Kadınlar isteklerini sıralıyor. Hiç abartı yok. Gelin yerinde inceleme yapın. Farklı yaşam biçimine giden yol bu değil mi?
Belediyeye herkes rahatça girebiliyor. Kötü niyetli insanların yer yüzünden yok olduğunu mu düşünüyorsunuz. Güvenlik endişeniz yok mu?
Sekreterim yok ama gelen insanları karşılayan bir arkadaşımız var. Hiç aklıma gelmedi söylediğin şeyler. Bir insan halkından nasıl korkar? Halkına zulüm ederse, halkına yalan söylerse, halkının istediği işlerin tam karşıtını yaparsa korkar. Ben halkımdan korkmuyorum. Korumaya da ihtiyacım yok. Korunmam gerekiyorsa inanın halk beni korur. Bu sözlerim sadece Ovacık için geçerli değildir. Doğru işler, halkın çıkarlarını gözeten işler yaptığınızda halkın vicdanında yer edersiniz. Türkiye halkının vicdanında bunun karşıtlığı gelişmez.
'BURADA İBRAHİM KAYPAKKAYA GELENEĞİ GÜÇLÜ'
Halktan aldığınız desteğin desteğin politik arka planı, geçmişi var mı?
1970lerden sonra, Deniz Gezmiş, Mahir Çayan, İbrahim Kaypakkaya daha bir çok devrimcinin oluşturduğu sosyalist kültür var. Burada İbrahim Kaypakkaya geleneği güçlü. Canları pahasına bir miras bıraktılar. Bu kültür üzerine Demokratik Haklar Federasyonu kuruldu. 71-72 döneminde İbrahim Kaypakkaya ve arkadaşları etkili oldu. Bir gün Halk Meclis toplantısı vardı. 80 yaşında bir dede, Mao Zedung’dan alıntılar yaparak konuşmaya başladı. Muhtemelen dedemiz gençliğinde ya sosyalist hareket içindeydi ya da sempatizandı. Komünal yaşamımızı kolaylaştıran böyle güç birikim var Ovacıkta.
İlçenin sorunlarının konuşulduğu, Kaymakam, belediye başkanı, emniyet müdürü ve jandarma komutanlarından oluşan toplantılar yapılır. Bu toplantılarda ‘Ben belediye başkanını tanımıyorum’ diyen oldu mu?
Yok böyle bir uygulama ile karşılaşmadım. Bu toplantılarda şu ana kadar çok sıkıntı yaşamadım. Bu toplantılar yoksulluk üzerine oluyor. Zaman zaman bizim önerilerimize gülüyorlar. Zaman zaman somurtuyorlar. Şu ana kadar bir emniyet müdürü, kaymakam ‘seni tanımıyorum’ demedi.
2019 seçimlerinde ne yapmayı düşünüyorsunuz?
Benim kişisel bir kararım olamaz, dayatmam olamaz. Bizde siyaset tabandan tavana doğru çalışır. Ben ve arkadaşlarım halkın önüne şunu şöyle yapacaksın diye bir söylemle çıkmayız. Benim kendime ideolojime saygımdan dolayı bunu söylüyorum. 1984’ten beri örgütlü olduğum, sosyalist siyasette ve Kaykapkaya geleneğinde hiç umutsuzluk yaşamadım. Mutlu oldum, moralli oldum. 33 yıl çalıştığım siyasette ‘ben şurada aday olacağım’ deme hakkına sahip değilim. Dediğimde geçmişime saygısızlıktır. Geçmişimi silip atamam. Bana nerede görev verilirse orada olacağım. Ovacık ta olur başka ilçede. Kararlarda ‘ben’ yok 'biz’ vardır.
Hükümetten bir talebiniz oldu mu?
Bizim isteklerimiz bölgede valilik üzerinden olur. Su arıtma kanalizasyon projesi var. 2 yıldır bekliyor. İller Bankası'na sunduk hala ses yok. Gecikeceğini biliyoruz.
Bütçesi ne kadar?
2 milyon civarında.
'SON 30 YILDA EN ÇOK TURİST BU YIL GELDİ'
OHAL’e rağmen Ovacık'ın bu yıl çok turist ağırladığını duydum...
Duyumun doğru. Dostlarımın söylediğini sizinle paylaşıyorum: Son otuz yılda en çok turist bu dönem geldi bölgeye. Binlerce insan akın etti Ovacık ve bölgeye. OHAL vicdanlar üzerinde olumsuz etki yarattı. Gelenler dayanışma gösterdiler. Yalnız değilsiniz mesajı verdiler.
Yangınlar yürek yaktı değil mi?
Yakmaz mı? Karıncalar, yılanlar, ayılar, kaplumbağalar can havliyle sağa sola koşuyordu. Ben yangın söndürmeye gitmiştim. Sağlı sollu yanmış bir yol. Yanmayan çıplak 1 metrelik alan var. Karınca bir sağa gidiyor, bir sola. Bir kaplumbağa gördüm bana doğru gelmeye başladı. Hâlbuki kaplumbağa insanı gördüğünde kafasını içeri çeker. İşte o anda aort damarım parçalandı. O, anı son nefesime kadar unutmam. Bu nedenle bütün canlılara yaşam hakkı diyorum.
Ne kadar orman alanı yandı Ovacık’ ta
Ovacık’ta dört tane yangın oldu. Ölçüm yapmadım ama her yangın alanı 400-500 dekardı. Geyiksuyu’nda bir yangın oldu nereden baksanız bin metre genişliğinde alan yandı. 13-14 dekarlık alan yandı kül oldu. Dağlar bombalanıyor.
Kadınlara yönelik projeleriniz var mı?
Kadınları evden dışarı çıkarmaya çalışıyoruz. Bunda da kısmen başarılı olduk. Halk Meclis toplantılarında kadınlar etkili. Öneri getiriyorlar, soru soruyorlar. Şurada şu işler iyi gitmiyor diye uyarıyorlar. Meslek eğitimi programlarımıza katılıyorlar. Tarımda kadınlara istihdam sağlıyoruz. Bizim ürünlerimizin paketlemesini kadınlar yapıyor. Prümürlü 12 kadını istihdam ettik. Bunun dışında fasulyenin hasadının kaldırılmasında kadınlar çalışıyor. Aşevi, Mor Çatı açarak kadınların özgürleşeceğini düşünmüyoruz. Kadınları üretim sürecinin içine alarak özgürleşmesini sağlamaya çalışıyoruz. İnsanlar üretim yaptıkça özgürleşir.
Kültürel etkinlikler var mı ilçede?
Munzur Festivali'nin paydaşlarındanız. Yedi günlük Ovacık Sanat Günleri yapmaya çalıştık. Her şey tamam. Son dakikada yasakladılar. 12 atölyesi olan sanat günleri idi. Ama iz bunu kapalı alanlarda kısmen yaptık. Bir çok sanatçıya 'gelmeyin sanat günleri iptal edildi' dedik. 'Olsun iptal edilse de biz geliriz' dediler ve geldiler. Festival havasında değil ama tiyatro çalışmaları yapıyoruz.
Evli misiniz, çocuk var mı?
28 yıllık evliyim. İki kızım var. Bir kızım hemşire, bir kızımda İstanbul Üniversitesi'nde okuyor.
'ONUN DA SALDIRILARI OLDU BENİM DE'
28 yıllık evlilik az bir süre değil. Bu toprakların kültürü belli. Şiddet uyguladığınız oldu mu?
Evliğimizin ilk dönemlerinde çok kavgalar ettik. Onun da saldırıları oldu, benim de. İnsan kardeşi ile uzun süre kaldığında sıkılıyor. Bu ülkede devlet yapısı aileye de yansıyor. Dede ve babalarımızdan gördüğümüzü uyguladığımız oldu. Şimdi ise 50 yaşındayım. Hiç sorun yok.
Eşiniz çalışıyor mu?
Çalışıyor ev işçisi.
İşlerinize karışıyor mu, 'şunu şöyle yap bunu şu şekille yap' diye.
Eşim beni son üç yılda fazla görmüyor. Evde misafir oldum. Niye beni çekiyor anlamış değilim. Yorulduğumun farkında. Birbirimize daha anlayışlı olmaya başladık. Benim ne yaptığımı anlıyor, destek veriyor. Kol kanat oluyor.
Kızlarınız ile görüşüyor musunuz?
Çok az. 10 kez İstanbul’a geldim. Zaman ayıramadım. Hemşire kızım telefon etti cevap veremedim, mesaj attı ‘Baba İstanbul’da iki kızın olduğunu ne çabuk unuttun’ diye.
Başkan bu röportajı siz yapsaydınız manşeti nasıl atardınız?
Üretim, toprak, vicdan.