Abdullah Sevinç, kayyım sonrası Diyarbakır Büyükşehir'i anlattı: Bürokratlarda OHAL korkusu var
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi'nde 25 yıllık yöneticilik yaptıktan sonra emekliye ayrılan Abdullah Sevinç, bürokratlarda OHAL korkusu olduğunu söyledi. Özellikle ihalelerde şeffaflık sağlanması gerektiğini belirten Sevinç, işten çıkarmaların 'güvenlik ve müfettiş' eksenli yapıldığını anlattı. Sevinç, kayyımın Amedspor tartışmasıyla ilgili bilgiler de verdi.
DUVAR - Diyarbakır'a 1990 yılında gelen ve farklı siyasi partilerle olmak üzere 25 yıl büyükşehir belediyesinde görev yapan Abdullah Sevinç, geçen günlerde emekliye ayrılarak özel sektöre geçti. Son 1 yıldır da kayyımla çalışan Sevinç, belediyelerde yaşanan sorunları, işten çıkarmaları, Amedspor tartışmasını ve kayyım olarak atanan Cumali Atilla yaşadıkları diyalogları anlattı. Spekülasyonlara neden olan ihale süreçleriyle ilgili de açıklamalarda bulunan Sevinç "Siz ihaleye çıktığınızda uygun olan firmaların gidip tekliflerini verebilmesi lazım. Bunu da sizin kamuoyu ile paylaşmanız lazım” dedi. Sevinç, Atilla’nın işten çıkarılan işçiler için direnç gösterdiğini, ancak üstten gelen listeler nedeniyle engel olamadığını öne sürdü.
25 yılı belediyede olmak üzere 27 yıl çalıştıktan sonra görevinden ayrılan Sevinç, 'tigrishaber'den Ali Vuranel'e yaşanan süreci anlattı:
KAYYIM GELİNCE İSTİFAMI VERDİM, KABUL EDİLMEDİ: Farklı siyasi yelpazelere sahip belediye yönetimleriyle çalıştım. 1990 yılında Diyarbakır’a geldim. O zaman Sur içi koruma amaçlı imar planı yapılırken gelmiştim. Belediye başkanımız SHP döneminde Turgut Atalay’dı. 1993 yılında GAP belediyeler birliğinde şehir plancısı olarak işe başladım. 1993-1996 yılları arasında GAP belediyeler birliğinde görev yaptım. 1996 yılında dönemin Refah Parti’li Belediye Başkanı Ahmet Bilgin’in talebiyle büyükşehir belediyesine geçici görevle geçtim. 2017 yılına kadar çeşitli görevlerde bulunduk. İmar Müdürlüğü, Genel Sekreter Yardımcılığı, Genel Sekreter Vekilliği ve birçok önemli görevleri icra ettik. Bu ay itibarı ile emekliğimizi verdik ve artık özel sektörde çalışıyorum. İçişleri Bakanlığı kararıyla belediyeye atanan kayyum yönetimine istifasını verdim, ancak kabul edilmedi. Sıkıntılı bir süreçti. Olağanüstü Hal yaşanıyordu. Üst düzey bir yönetici olarak yıllarca çalıştıktan sonra yeni bir sistem geldiğinde adapte olmak da zor oluyor. Ben her dönem gelen belediye başkanlarına önlerini açmak adına istifamı verdim ve kabul etmediler. Cumali Atilla beyle 1 yıl kadar beraber çalıştık. Bir takım işleri beraber yaptık ama bizde de artık metal bir yorgunluk oldu ve bırakmak istedim.
KORKU İMPARATORLUĞU OLUŞTU: (Neden istifa ettiği sorusu üzerine) Bunun yorumunu biraz halk yapacak ama genel olarak baktığımızda olağanüstü süreçlerde hatalar oluyor ve olmaya da devam edecek. Ülkenin normalleşmesiyle paralel bunlar da düzelecek. Belediyecilik çok farklı bir alan. Siz kısa bir sürede geçici bir görevle gelip bir yönetim kurmaya çalıştığınızda işi tam olarak bilmediğinizde ve iyi bir ekip olmadığında, olan ekiplerin çoğu da ya açığa alındığında ya da ihraç olduğunda burayı işletmeniz de zor oluyor. Dolayısıyla bu süreçler sancılı süreçler oluyor. Bir de OHAL süreçlerinde yaptığınız tüm işlemlerde sıkıntılı şeyler çıkıyor. Sürekli ‘acaba bunu yapsam ne ne olur?’ diye bir korku imparatorluğu oluşmaya başladığında bu sefer de kamu çalışanlarının da cesaret edip iş yapması zorlaşıyor.
EN BÜYÜK EKSİKLİK KENT KONSEYİ: Şu anki yönetimin yaptığı işlerin şeffaf olması gerek. En önemli eksiklik de kent konseyinin işlevsiz hale getirilmiş olması. Benim bu süreçte büyükşehir belediyesinde gördüğüm en büyük handikap bütün işlerin şeffaflaşması lazım. Yapılan bütün ihalelerin açık yapılması lazım. Bütün işlerin, meclisin, encümenin aldığı bütün kararların kamuoyu ile paylaşılması lazım. Kent konseyinin aktif hale getirilmesi şart. Daha önce Diyarbakır bu noktada sivil toplum, meslek odaları ve kentin tüm bileşenleri kent meclisi içinde yer alarak ciddi işler başarıyordu. Belediyelerin yaptığı çalışmalar olsun, kamu kurumlarının olsun bu noktada katılımcılık sağlanıyordu. Bu süreçte bu yapılabilir mi o da ayrı bir tartışma konusu tabi ki. Maalesef OHAL süreci belediyecilik hizmetlerinin belirleyici ve şeffaf yapılması noktasında sancılar yarattı diyebiliriz. Yerel yönetimler özünde adı üstünde yerel bazda karar alınıp çözüm üretilen yerlerdir. Şu anda tam bir merkeziyetçi yapı söz konusudur. Rahatsız edici olan bu durumdur. Yerel dinamiklerin buradaki işlerle ilgili deneyimi, bilgisi, birikimi buraya yansıyıp buna ilişkin de katılımcılık yapılıp karar alma süreçleri oluşturulmuş değil. Bu yüzden kent konseylerinin bir an önce aktif hale getirilmesi lazım.
İŞTEN ÇIKARMALAR: İşten çıkarmalar konusu çok farklı bir süreç. İşe gelmeyenler vardı. Onları zaten tutanaklarla mecburen işlem yapıp işten çıkarıyorsunuz. Siyasi tutum takınarak gelmeyenler de vardı. Bunlarla ilgili zaten işlemler yapıldı. Son süreçte de özellikle (tabi biz o konuda net bilgi sahibi olamadık) müfettiş raporlarına istinaden hizmet alımlarının ihaleler yapıldıktan sonra yeni firmalarda işe başlatmaları engellendi. Bu noktada bizim söyleyeceğimiz bu olabilir. Bunlar taşeron firmaların işçileri, bunların genel olarak iş güvenceleri de yok. İşten çıkarmalar konusu maalesef her yönetim değiştiğinde gündeme geliyor ve bu sistemle olmaya da devam edecek. Bu ne zaman son bulacak? Herkesin hak, hukuku ve çalışma alanlarındaki güvencesi sağlanırsa ancak ondan sonra ortadan kalkabilir. Yoksa bu tür hizmet alımlarında çalışanların her yönetim değiştiğinde ve yeni yönetim geldiğinde maalesef çıkışları verilmeye devam edilecek.”
ATİLLA DİRENDİ ANCAK...: Cumali bey (kayyım olarak atanan belediye başkanı) işten çıkarmalar konusunda direndi. Bu konuda tutum sergilediğini söyleyebilirim ve şahit olduklarım da var. Bir Kayapınar Belediyesi gibi yapmadı mesela. Kayapınar Belediyesi’nde hem kadrolu hem de hizmet alımlarının neredeyse hepsi işten çıkarıldı. Büyükşehir Belediyesi’ne bakıldığında 1200’e yakın kadroludan 107 kadrolu ihraç oldu. En fazla hizmet alımlarında çıkışlar verildi. Hizmet alımlarındaki işten çıkarmaların bir diğer sebebi işçi sayısının fazla olmasıyla ilgili gösterildi. Bazen de bir takım raporlar neticesinde, müfettiş raporlarına istinaden işten çıkarmalar yaşandı. Cumali beyin tam hakim olduğunu söylemek doğru olmaz ama şu anda en azından geldiği sürece bakıldığında belediyenin bir çok noktada işler halde olduğunu görebilirsiniz.
İHALELER: İhaleler açık olmalı. Sizin hazırlayacağınız idari ve teknik şartnameler de birilerini tarif etmemeli. Siz ne kadar açık ve şeffaf ihale yaparsanız kurumunuz o kadar başarılı olur. Zaten son çıkan AB uyum yasalarıyla birlikte de buna çok dikkat edilmesi gerekiyor. Siz ihaleye çıktığınızda uygun olan firmaların gidip tekliflerini verebilmesi lazım. Bunu da sizin kamuoyu ile paylaşmanız lazım. Aynı şeffaflığın imar ve planlar konusunda da olması gerek. Planlama konusunda da gerçekten çok fazla plan değişikliği yapmak doğru bir şey değil.
İYİ BİR EKİP YOK: Kayyum ataması ile bir yönetim oluşturuldu. Bu yönetimden de çok üst düzey başarılar beklemek, beklenti içine girmek de doğru bir şey değil. Ufak tefek huzursuzluklar var. Bazen bize de yansıdı bunlar. Bir dönem milli eğitimden gelen arkadaşlar daire başkanı oldu, sonra tekrar geri gönderildiler. Kocaeli’nden gelen arkadaşlarımız var. Ankara’dan gelen arkadaşlarımız var. Daha önce birbirini tanımayan, bilmeyen insanlar bir araya geldi ve işleri yürütmeye çalışıyorlar.Arada ara böyle huzursuzluk ve sorunlar ne yazık ki yaşanıyor. Sorun Cumali beyden değil ekipten kaynaklanıyor. Ben böyle düşünüyorum. Belediyecilik konusunda deneyim kazanmış, bu işi bilen ve özümseyen bir kadro yok. Cumali beyin de belediyecilik konusunda geçmişte mülki amirlik dışında yaptığı bir iş olmadığı için yetersiz olduğunu dile getirmekte fayda var. Sorun göreve geçici gözle bakmaları değil, yetersiz olmalarıdır.
HDP Milletvekili Yiğitalp Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi bütçesini sordu
İKİ ARADA KALDIK: Kayyum yönetimi ile devam ettiğimiz için başta tepki aldık bir kesimden. İki arada bir derede kaldık diyebilirim. Niye gidip çalışıyorsun bunlarla diyenler oldu. Bir kesimden de işe gelip sahip çıkmıyorsunuz diye tepki aldık. Olanak yaratmadıkları zaman nasıl gidip o işe sahip çıkacaksınız ki. Belediyecilik ekip işidir, ekip yanlış yapabilir ama birbirine sahip çıkma noktasında işlev görür. Hem merkezi yönetimle hem yerel otorite ile işbirliği yaparsanız başarılı olursunuz.
RAYLI SİSTEM: Raylı sistemin Devlet Planlama Teşkilatı programına alınmasıyla ilgili başbakanın açıklaması oldu. Şu anda OHAL’dan dolayı yatırım programları yayınlanmadı Türkiye’de. Yayınlandığı zaman çıkacak bu. Kredisi de olması gereken bir iş. Şu anda Türkiye bulunduğu ekonomik imkanlar itibarıyla da biraz sıkıntıda. Gelecekte İller Bankası kanalıyla kredileri uluslar arası kuruluşlardan sağlanabilirse çözülebilecek bir konudur. Ama öyle veya böyle bu iş çözülecek.
AMEDSPOR TARTIŞMASI: (Cumali Atilla’nın Amedspor isminin değiştirilmesini istediği iddiası): Cumali bey kayyum olarak geldiği için spora kaynak aktarma konusunda çekinceli davrandı. Buda bir gerçek. Ama spor, bir ülkenin, bir kentin önemli bir değeridir. Çünkü çok farklı siyasi kesimleri bir çatı altında toplayabilirsiniz. Maçlara gittiğinizde de bunları görebiliyorsunuz. Diyarbakır nüfusunun yüzde 65’i 25 yaş altı, yüzde 45’i de 18 yaş altı. Büyük bir potansiyel var. Bunun iyi değerlendirilmesi lazım. Amedspor yönetiminin Cumali beyi ziyaret ettiği toplantıda vardım. Cumali beyin konuşmasından ben de isim değişikliği talep ettiğini anladım. Tam telafüz etmedi ama konuşmadaki sözlerden o anlam çıktı. En azından bizler öyle anlamış olduk. Ama kendisi ile daha sonra yaptığımız sohbetlerde böyle söylemek istemediğini, konunun kasıtlı olarak başka yönlere çekilmek istendiğini, Amedspor ismi konusunda hiç bir sıkıntısı ve talebi olmadığını aktardı. Destek verebilmeleri için kulüp yönetiminde belediye yöneticileri ve bürokratlarının olması gerektiğini ifade etti. Bize açık ifadelerle, 'kulüp yönetiminde 7 kişi belediyeden, 7 kişi de sizden olsun. 1 kişi de Abdullah Sevinç var, 15 kişilik yönetim olur. Bu işi beraber yürütelim' dedi. Haklılık payı da var. Seçimli kongre süreci çok yakın zamanda yapıldığı için Cumali beyin dile getirdiği yeni yönetim oluşturma talebi gerçekleşmedi. Ama bundan sonraki süreçte bu çalışma yürütülebilir. Amedspor önemli bir takım ve üst liglere çıkması sağlanmalıdır. Çünkü yeni stat bitmek üzere ve üst liglerde bir takıma ihtiyaç var. Bunu başarabilirsek kentimiz sporda çok daha iyi noktalara gelir, heyecan oluşur ve kentin ekonomisi de bu sayede canlanır.