Cumhuriyet davasında tahliye talepleri reddedildi
Cumhuriyet gazetesi çalışanlarının yargılandığı davanın 4'üncü duruşması bugün görüldü. Mahkeme Başkanı duruşmanın başında, gazetenin eski yayın danışmanı Doğan Satmış'ın verdiği röportajın dava dosyasına girdiğini söyledi. Tanık olarak son iki oturumdur beklenen gazetenin eski çalışanı Mehmet Faraç ise bu duruşmaya da gelmedi. Mahkeme sanıkların tutukluluk hallerinin devam etmesine karar verdi.
DUVAR - Cumhuriyet gazetesi çalışanlarının yargılandığı davanın 4'üncü duruşması bugün İstanbul Adliyesi'nde görüldü. Tutuklu gazetecilerle dayanışma için duruşma öncesi adliye önünde basın açıklaması yapan medya çalışanları, baskılara boyun eğmeyeceklerini söylediler.
Tüm tutuklu meslektaşlarının serbest bırakılması çağrısı yapan gazeteciler, "Yine her taşından kasket fışkıran mahkeme duvarının önünde buluştuk. Arkadaşlarımız sadece ve sadece gazetecilik yaptıkları için tutsak edildiler. Yargıyı bu şekilde insanlara boyun eğdirmeye çalışmanız kime kazandırdı? Kocaman bir hiç. Çünkü aylardır bir şey öğrenmediyseniz eğer içerideki ve dışarıdaki gazeteciler ne susacak ne de boyun eğecek. Kimse mahkemelere güvenmiyor. İşte bu yüzden memleketin ar damarı çatladı. Bugün yepyeni bir dönemin ilk günü olsun, insanlarınızın ışığa ihtiyacı var. Arkadaşlarınızın özgürlüğünü verin" dediler.
'EKSİK BELGELER, GELENLERDEN FAZLA'
İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşma saat 10.00'da başlarken, bazı aileler, yer olmadığı gerekçesiyle duruşma salonuna alınmadı. Tutuklu yargılanan Cumhuriyet Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu, İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay, muhabir Ahmet Şık ve muhasebe çalışanı Emre İper ise duruşmada hazır bulundu.
Duruşmanın başlamasının ardından Mahkeme Başkanı Abdurrahman Orkun Dağ kısa bir açıklama yaparak, "Eksik belgelerimiz gelenlerden daha fazla. Ahmet Kemal Aydoğdu (@jeansbiri hesabının kullanıcısı olduğu öne sürülen kişi) için takipsizlik yönünden hukuki çekingenliğimizle ilgili İstanbul Cumhuriyet Başsavcığı'na suç duyurusunda bulunduk. Aydoğdu'nun ByLock kullandığı iddialarına ilişkin resmi yazı yazdık. Her iki telefonununda da ByLock kullanıcısı olduğu yönünde belge geldi" dedi.
Hakim ayrıca Doğan Satmış röportajının (MİT TIR'ları haberleri ve Can Dündar'a ilişkin) dosyaya girdiğini açıkladı. Tanık olarak son iki oturumdur beklenen Mehmet Faraç'ın ise son oturuma da gelmediği açıklandı. Böylece davada tanık olarak dinlenmeyen iki kişi kaldı; Mehmet Faraç ve Leyla Tavşanoğlu...
'SATMIŞ ALGI YARATMAYA ÇALIŞIYOR'
Aydın Engin'in avukatı, Doğan Satmış'ın röportajının dosyaya kabul edilmesine itiraz etti. Avukat, "MİT haberinin gazetecilik içinde olup olmaması konusunda Satmış kendi görüşünü dile getirmiş, algı yaratmaya çalışmıştır. Doğan Satmış röportajı delil olarak kullanılamaz. Dosya dışına çıkarılmalıdır" dedi. Avukat Tora Pekin, Faraç'ın duruşmaya istikrarlı olarak katılmamasını mahkemenin dikkatine sunduğunu belirterek, "Mehmet Faraç asla tarafsız değildir. Faraç'ın husumetinin başka boyutu var: Aydınlık'ın Cumhuriyet ile rekabeti. Emre İper ile ilgili olarak da Tuncay Beşikçi'nin tanık olarak dinlenmesini istiyoruz. Dosyada Emre İper'in telefonunda ByLock olduğuna ilişkin tek bir teknik açıklama yok, sadece MİT'in listesinden alınmış bir girdi var. O listelerde nasıl haksızlıklar yapıldığına dair burayı gazete haberlerine boğmak mümkün. Bilirkişi 'ByLock vardır' diye rapor veremedi. Emre İper'in telefonunda ByLock olduğuna dair bir rapor dosyanıza asla gelmeyecek."
DURUŞMAYA ARA VERİLDİ
Savcı, Doğan Satmış'ın röportajının 'delil' olmaktan çıkarılması ve Mehmet Faraç'ın tanık olarak dinlenmemesi taleplerinin reddini talep etti. Savcı ayrıca Adli Bilişim Uzmanı Tuncay Beşikçi'nin dinlenmesi talebinin reddedilmesi yönünde görüşünü açıkladı.
Duruşmaya 1 saat ara verildi.
ARA KARARLAR
Aranın ardından mahkeme heyeti, bilirkişi Tuncay Beşikçi'nin salonda tanık olarak dinlenmesine, Mehmet Faraç'ın tanıklığının dinlenmesinden vazgeçilmesine yer olmadığına ve Doğan Satmış ropörtajının delil olarak dosyaya eklenmesine hükmetti.
BİLİRKİŞİ TANIK OLARAK DİNLENDİ
Daha sonra Adli Bilişim Mühendisi Bilirkişi Tuncay Beşikçi tanık olarak dinlendi. Bilirkişi Beşikçi şunları söyledi: "Sanığa ait inceleme raporunda şurası önemli; telefon kullanıldığı andan itibaren fabrika ayarlarına dönülmemiş. Telefonda en çok Whatsapp kullanılmış. Bilinen tüm yöntemlerle ByLock aradım. Hiçbir ByLock emaresine rastlamadım. Sanığın telefonunda Bylock kullanılmamıştır. Herkesin aklına şu soru geliyor: ByLock yüklemeyen biri Bylock sunucusuna nasıl bağlanabiliyor? Yüklediği Freezy adlı müzik programını indirmiş. Burada yönlendirmeler yapılmıştır. Buradaki kod sayfaya giren her ziyaretçiyi ByLock sunucuna yönlendiriyor. Sanık Emre İper 22 Haziran'da bu programı (Müzik programı) telefona yüklemiş, 3 gün sonra ByLock bu programda reklamını yapıyor, bir gün sonra ise sanık ByLock'a bağlanıyor. Sonra da programı kaldırıyor."
YAZIŞMALARDA MALİ SIKINTILAR YER ALIYOR
Beşikçi'nin ardından Mahkeme Başkanı Abdurrahman Orkun Dağ, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terörle Mücadele Şube Bürosu'dan bir belge aldıklarını söyledi. Dağ, geçen günlerde gözaltına alınan iş adamı Osman Kavala ile Aydın Engin'in konuşmalarını okudu. Aydın Engin ve Osman Kavala arasında geçen yazışmalarda gazetenin mali sıkıntıları ve neler yapılabileceği yer alıyor.
İLKİZ: DEMEK Kİ KAVALA TUTUKLANACAK
Bunun üzerine söz alan Fikret İlkiz, "Gelen yazılar usul konusunda haklı olduğumuzu gösteriyor. Beklersek başka belgeler de gelir. Kavala'nın bugün Emniyet'te sorgusu yapılıyor. Demek ki Kavala tutuklanacak. Böyle bir belgeyi basın savcılığı gönderdiğine göre, depo dava olarak bekleyeceğiz. Bir sanık hakkında soruşturma gizliliği söz konusuyken bu yazı gönderilerek gizliliği ihlal etmiyor mu? Hiçbir talebim yok ama durum bu. Savcılık Kavala ile ilgili soruşturmayla bağlantılı bilgileri yolluyor ve biz duruşmada sanık oluyoruz" dedi.
Avukat Ergin Cinmen ise savcılığını tutumuna tepki göstererek, “Terör savcılığı medyayla ilginç bir şekilde ilişki kuruyor. Bu, görevi kötüye kullanmaktır. Ben buna kumpas diyorum artık" dedi.
ŞIK: HABERLERDEN TERÖR ÖRGÜTÜ ARIYORSUNUZ
Duruşmada söz alan Ahmet Şık ise "Karar almaktan kaçtınız. Burada haberlerden terör örgütü arıyorsunuz. İktidara yakınlığıyla bilinen bir gazetede sahte bir belge dolaşıyor ve siz bunun kaynağını göstermiyorsunuz. Örgüt bu binanın içerisinde, bulun bu örgütü. Niye karar alınmıyor ben çok merak ediyorum?" diye sordu.
MAHKEME BAŞKANI: UZATMAYI DÜŞÜNMÜYORUZ
Mahkeme başkanı ise “Bu davayı uzatmayı düşünmüyoruz, bitirmeyi istedik ama bilirkişi raporları eksik. Mehmet Faraç gelecek celse dinlenecek” yanıtını verdi.
Savcılık da, Emre İper ile ilgili bilirkişi raporunun beklenmesini, Doğan Satmış'ın yaptığı açıklamalardan dolayı tanık olarak dinlemesini, ayrıca Ahmet Şık, Murat Sabuncu, Akın Atalay, Ahmet Kemal Aydoğdu ve Emre İper'in tutukluluk halinin devamını istedi.
SABUNCU: SAVCI AYNI DEJA VU'YU YAŞATTI
Duruşmada savunma yapan Murat Sabuncu "Ara karar aynı, savcı mütalaası aynı, son anda size ulaştırılan belgeler aynı ve bir yılı doldurduk, her şey aynı! Özgürlüğümüzü kaybedişimizin üstünden bir yıl geçti. Sayın savcı aynı deja vu'yu yaşattı bize.
İktidarın propaganda aletleri biz daha gözaltına alındığımızda iftiraya başladılar. Davanın tanıklarını gruplara ayırmak lazım. Birincisi; FETÖ'nün adamları. İkinci grup; Cumhuriyette beraber uzun süre çalıştığımız arkadaşlarımız. Üçüncü grup ise aslında o tek kişi ama o kadar büyük ki, Gülen'den ödül almış. Kendisi patronun isteğiyle yazdığını itiraf etti. Pek argo kullanmayı sevmem ama Cumhuriyet çalışanına emir verecek bir insan henüz doğmadı. Biz gazeteciliği savcılardan mı öğreneceğiz? Yaşı kadar gazetecilik yaptığım bilirkişi mi öğretecek bize gazeteciliği. Sayın savcı, biz mesleğimizi sizden mi öğreneceğiz.. Biz mesleği savcılardan mı öğreneceğiz. Bilirkişilerden, emirlerle yazılar yazdığını söyleyenlerden mi öğreneceğiz" diyerek tepkisini dile getirdi.
ATALAY: SAVCILIK YARDIM ETMEYE ÇEVİRDİ
Akın Atalay da savunmasında şunları söyledi: İddianamenin mahkemenize verilmesine kadar geçen yaklaşık beş aylık sürede çeşitli sulh ceza hakimleri tarafından verilen tutukluluğun devamı kararlarında bizlere yöneltilen suçlamanın Türk Ceza Kanunundaki karşılığı 'örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme' (TCK 220/6. Madde) olarak gösteriliyordu.
Soruşturmayı yürüten savcılığın, her defasında, bu suçtan tutukluluğun devamına yönelik mütalaası doğrultusunda, nöbetçi sulh ceza hakimleri tarafından da tutukluluğun devamı kararları verildi. Ortaya örgüt adına işlenen bir suç çıkaramayan savcılık, düzenlediği iddianamede suçlamayı bu defa terör örgütlerine yardım etmeye çevirdi. O tarihten bugüne kadar geçen yedi aylık sürede ise, heyetiniz, değiştirilen bu yeni suçlamadan dolayı tutukluluğumuzun devamı kararları veriyor.
Aslında tutukluluğun devamı kararlarında yer verdiğiniz gerekçeye değinmek, bu gerekçe üzerinde değerlendirme yapmak istemiyordum. Çünkü, açık ve samimi konuşmak gerekirse, sürecin başından beri bizim tutukluluğumuzun, yasal veya hukuki bir gerekçeye dayanmadığını, bir siyasi plana ve karara dayalı olduğunu; tutukluluğun devamı kararlarında gerekçe olarak yer verilen ifade ve sözlerin ise bir gerekçe olmaktan çok bir bahane, bir yasal kılıf bulma çabası olduğunu düşünüyordum; hala da öyle düşünüyorum. Böyle düşünmek ve bu düşüncemi ifade etmek, umarım ki savunma hakkı kapsamındadır.
Bu davanın 3 Nisan 2017 tarihili iddianamenin altında Mehmet Ekinci imzası var. O şimdi Hakimler Savcılar Kurulu üyesi. Bu kürsüdekilerin mesleki geleceği onun elinde. Elbette bu davada ilk kararı heyetiniz verecek. Ama bu kararla bu davanın bitmeyeceği nihai bir durum. Hiç merak etmeyin, hiç şüpheniz olmasın bugün güçlü gibi görünenler değil, haklı olanlar kazanacaktır."
'HAKİKATLERİMİZİ BİZE GERİ VERİN'
Avukat Fikret İlkiz ise "Gerçek yargıçlar ruhsuz ve cansız yasaları uygularken vicdan ve adalet duygularıyla yasalara can verirler. Bizim hakikatlerimizi lütfen bize verin, bundan sonra da kelepçeli su içmelerini engellemek için kelepçelerini çözün" dedi.
İlkiz'in ardından Kemal Aydoğdu'nun avukatı konuştu. Konuşma bittikten sonra duruşmaya 1 saat ara verildi.
Aranın kararının açıklayan mahkeme heyeti, sanıkların tahliye taleplerinin reddedilmesine ve tutukluk hallerinin devam etmesine karar verdi. Bir sonraki duruşma 25-26 Aralık'ta görülecek.
KİMLER TUTUKLU, KİMLER TAHLİYE EDİLDİ?
Cumhuriyet Gazetesi'nin Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu ve gazetenin İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay 365 gündür tutuklu. Gazetenin muhabiri Ahmet Şık 304, gazetenin muhasebe çalışanı Emre İper ise 207 gündür Silivri Cezaevi'nde.
Cumhuriyet gazetesinin ilk duruşması 5 gün sürdü. İfade veren Cumhuriyet çalışanları ‘FETÖ’den yargılanan savcı Murat İnam’ın hazırladığı iddianameye tepki göstererek tahliyelerini talep etti. İlk duruşması 5 gün süren mahkemede karikatürist Musa Kart, Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu Üyeleri Bülent Utku ve Önder Çelik, vakfın Danışma Kurulu Üyesi Avukat Mustafa Kemal Güngör, Okur Temsilcisi Güray Öz, köşe yazarı Hakan Kara ve Kitap Eki Genel Yayın Yönetmeni Turhan Günay tahliye edildi.
İstanbul’da bulunan Çağlayan Adliyesi’nde görülen ilk duruşmada Ahmet Şık, Akın Atalay, Murat Sabuncu, Kadri Gürsel için tutukluluğun devamına karar verildi.
Silivri Cezaevi kampüsünde bulunan duruşma salonlarında 11 Eylül’de görülen 2’nci duruşmada ise Cumhuriyet gazetesinin muhasebe çalışanı Emre İper ilk kez hakim karşısına çıktı. 11 Eylül’de ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, tanık dinlemelerinin ardından tutuklulukla ilgili daha sağlıklı karar vereceklerini açıklamıştı.
Tekrar Çağlayan Adliyesi’nde görülen davanın 3'ncü duruşmasında ise Kadri Gürsel tahliye edildi. (HABER MERKEZİ)