Hayatın Sesi davası: İddianameyle kapatma gerekçesi üretiliyor
KHK ile kapatılan Hayatın Sesi Televizyonuna açılan davanın ikinci duruşması görüldü. Davada savunma yapan Gökhan Çetin, iddianamenin kapatmaya gerekçe üretmek amacı taşıdığını söyledi.
DUVAR - Kanun hükmünde kararname (KHK) ile kapatılan Hayatın Sesi Televizyonu’na IŞİD, TAK ve PKK propagandası yaptığı iddiasıyla açılan davanın ikinci duruşması görüldü. Duruşmada savunma yapan Hayatın Sesi Televizyonu’nun Sorumlu Müdürü Gökhan Çetin, televizyonun kapatılmasının ardından hazırlanan iddianamenin kapatmaya gerekçe üretmek amacı taşıdığını ifade etti. Bir sonraki duruşma 1 Mart 2018’e ertelendi.
Duruşmayı izlemeye Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Genel Başkanı Turgay Olcayto, TGC Genel Sekreteri Sibel Güneş, Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Genel Başkanı Gökhan Durmuş, TGS Genel Sekreteri İlkay Kaya, TGS İstanbul Şube Başkanı Ali Açar, Evrensel Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Polat, Evrensel Gazetesi Haber Koordinatörü Ercüment Akdeniz, kapatılan Özgür Gündem Gazetesi Sorumlu Müdürü İnan Kızılkaya, yazar Nevzat Onaran gibi çok sayıda gazeteci katıldı.
'BARIŞ VE HUZURUN YAŞANMASI İÇİN YAPTIK'
Davanın ikinci duruşmasında ilk savunmayı Gökhan Çetin yaptı. Çetin, savunmasında Hayatın Sesi Televizyonu’nun kapatılmasının ardından hazırlanan iddianamenin kapatmaya gerekçe üretmek amacı taşıdığını dile getirdi. Hayatın Sesi Televizyonu’nun yayın hayatı boyunca kandan ve savaştan yana değil barıştan yana bir yayın politikası izlediğinin altını çizen Çetin, “İddianamede suçlamalara konu olan görüntüler sıcak ve anlık görüntülerden ibaret. Ankara’da yaşanan terör saldırısında bir vatandaş ile Cizre’de yaşananlarla ilgili Cudi Mahallesi’ndeki vatandaşlarla yapılan röportajların televizyondaki bir programda izleyicilere aktarılması iddianamede yer alan suçlamalardan. Bu iki görüntüde de vatandaşların görüş ve yorumları aktarılmış bizim görüşümüze yer verilmemiştir. Yayın ilkeleri açısından yaşanan terör saldırılarında kandan savaştan yana bir yayın politikamız olmamıştır. Yayınlarımızı bombalı saldırıların yaşanmaması, barış ve huzurun yaşanması için yaptık. Yayınlarımızı da yetkililerin gereken önlemleri almaması ve sorumluluklarını yerine getirmemelerine yönelik eleştiriler kapsamında yaptık. İddianameye suç konusu olan olaylarla ilgili soruşturma, televizyon kapandıktan sonra hazırlanmıştır. Böylesi dönemlerde gazetecilik yapmak zor. Televizyonumuzla ilgili kapatma kararının verilmesinin ardından açılan iddianamenin gündeme gelmesi benim açımdan kapatmaya bir gerekçe üretmek için algılanmaktadır" ifadelerini kullandı. Suçlamaları kabul etmediğini beyan eden Çetin, beraatini talep etti.
'AYDIN DOĞAN'A DA DAVA AÇILMASI GEREKİYOR'
Çetin’in savunmasının ardından söz alan Avukat Gülşah Kaya usule ilişkin değerlendirmelerde bulunarak, her ne koşulda olursa olsun şirket ortaklarına yayın yoluyla suç isnat edilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirtti. Kaya, “Şayet ortaklara suç isnat edilebilseydi Ayşe öğretmen dosyasında Kanal D’nin ortaklarından Aydın Doğan’a da açılması gerekirdi” diyerek müvekkillerinin beraatini talep etti.
'SİZ BU TARZ HABERLERİ YAPMAYIN ANLAMINA GELİYOR'
Avukat Devrim Avcı, iddianameye konu suçlamaların ülkede infial yaratan olaylarla ilgili haberlerden oluştuğuna dikkat çekerek, “Haberlerin yapılmasına ilişkin propaganda suçuyla dava açılması ‘siz bu tarz haberleri yapmayın’ anlamına geliyor. Olayların olduğu gün diğer bütün haber kuruluşlarının yayınlarının tamamında bu olaylara ilişkin haberler yapılmış fakat bizim haberlerimizde siyasi sorumlular eleştirildiği için dava açılmıştır” dedi.
Savunmasında AİHM kararlarına ilişkin örnekler de sunan Avcı, “Yıl olmuş 2017 biz hala mahkemelerde yayıncılığı tartışıyoruz” diyerek savunmasını sonlandırdı. Avukat Yıldız İmrek ise, AİHM kararlarına işaret ederek, basının kamuoyunu ilgilendiren konularda bilgilendirme hakkını yerine getirdiğini ve olayda şiddet varsa şiddetin yükünün medya profesyonellerine yüklenmemesi gerektiğini söyledi.
Savunmaların ardından mahkeme heyeti, bir sonraki celse mütalaa vermesi için dosyanın Cumhuriyet Savcısı’na gönderilmesine ve duruşmanın 1 Mart 2018’e ertelenmesine karar verdi.