'Yeni sınav sistemi eşitsizliği derinleştirecek'

Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş (TEOG) sınavının yerine getirilen adrese dayalı 'mahalli yerleştirme sistemi' birçok eleştiriyi beraberinde getirdi. Uzmanlara göre, yeni sistemdeki en önemli sorun, eğitimdeki fırsat eşitsizliğinin daha da derinleşeceği endişesi...

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Yap boz tahtasına dönüşen eğitim sistemi bir kez daha değiştirildi. Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), TEOG'un yerine getirilen 'sınavsız mahalli yerleştirme sistemi'ni önceki gün açıkladı. Yeni sistemin en çok eleştirilen noktalarının başında, eğitimde fırsat eşitliğinin ortadan kaldırılması ve ailelerin çocuklarını daha iyi okullara gönderebilmek için ikametgâh değişikliği yapmak zorunda kalacak olması geliyor.

Eğitim Bir Sen Genel Başkan Vekili Latif Selvi “Başka öğrencilerin ikamet kayıtları yaptırmaları gibi hileli yöntemlere fırsat verilmemesi gerekiyor” derken: Eğitim Sen Genel Başkanı Feray Aytekin Aydoğan “Yapılan her açıklama eğitim sisteminde var olan eşitsiz koşulları daha da derinleştirmektedir” uyarısında bulunuyor. Eğitim İş Genel Başkanı Orhan Yıldırım ise “Burada öğrencilere imam hatip liseleri tercihi dışında başka bir tercih yöntemi bırakılmıyor” diyerek, yeni sistemin iptali için yargıya başvuracaklarını söyledi.

Ortaöğretimden liselere geçişte uygulanacak yeni sistemi uzmanlara sorduk.

CEVAP ARANILAN SORULAR...

Eğitim Bir Sen, bu sene sınava girmeye hazırlanan 1 milyon 200 bin öğrenci için ortaöğretimden liselere geçiş için yapılan değişikliklerin gerekli olduğunu fakat bu değişikliğin birçok sıkıntıyı beraberinde getirdiğini söylüyor. Eğitim Bir Sen Genel Başkan Vekili Latif Selvi, yeni sistemde sınava girmek isteyen öğrencilere yöneltilecek 60 sorunun az olduğunu, 8'nci sınıf müfredatının baz alınarak sayının artırılması gerektiğini söylüyor ve ekliyor: “Bugüne kadar uygulanan TEOG sisteminde 8'nci sınıf baz alındı. Şimdi 6 ve 7'nci sınıflar dediğimiz zaman şu soruyu da sormak gerekiyor: 5'nci sınıflar neden istisna? Kontenjana dayalı yerleştirme olmamalıdır. Başka bir konu ise nitelikli ve niteliksiz okul tanımlaması doğru değil. Ayrıca sınavla yerleştirmede okul başarı puanına bir atıfta bulunulmuyor. Burada okul başarı puanı dahil edilmeyecek mi edilecekse nasıl yapılacak? Bu sorunun cevabı net bir şekilde ortaya konulmalı.”

'HAKLI BİR ELEŞTİRİ'

Eğitimde fırsat eşitliğinin ortadan kalkacağı eleştirilerin haklı bir eleştiri olduğunu ifade eden Selvi şöyle devam ediyor: “İkametgaha bağlı yerleştirmede il ve ilçelerin koordinasyonunda öğrencilerin tercihi yalnızca okul türü tercihi çerçevesinde olmalı. Bunun dışında ek kayıt yani ikametin esas olduğu bir düzenlemeyi gerçekleştirmek gerekiyor. Eğitim hakkı bir haksa bir çocuğun evine yakın eğitim alması bu hakkın tamamıdır. Burada iki şeyi söylemek gerekiyor. Birincisi hangi okul türleri sınavla öğrenci alacak noktasında Milli Eğitim Bakanlığı titiz bir şekilde popülizme kaçmadan sınavla alacak okulları her okul türünü de belirlemesi lazım. Üzerinde durulması gereken başka öğrencilerin ikamet kayıtları yaptırmaları gibi hileli yöntemlere fırsat verilmemesi gerekiyor. Kısmen bir önceki sınavın handikapların giderilmesi söz konusu olmakla beraber bu uygulamanın da bir takım problemlerini içeriğinde barındırıyor. Ama değerlendirmeye açık olduklarını görüyoruz. Gelen eleştiriler dikkate alınır ve daha makul düzenlemeler yapılarak öğrencilerimizin daha huzurlu ortaöğretime geçişte problem yaşamadan eğitimlerine devam edeceklerini umuyoruz.”

'ÖĞRENCİLERİN OKULA GİTME HAKKINI ORTADAN KALDIRIYOR'

Eğitim Sen Genel Başkanı Feray Aytekin Aydoğan'ın ise yeni sisteme ilişkin değerlendirmeleri şöyle: “Adrese dayalı kayıt sistemi öğrencilerin istediği okula gitme hakkını ortadan kaldırmaktadır. Okullar arasındaki eşitsizlik, adrese dayalı kayıt sistemiyle sınıfsal eşitsizlikleri daha da artıracak. Çok sayıda veli, öğrencisinin gitmesini istediği okulların bulunduğu bölgelere taşınacak. Buralarda oluşan yoğunluklar yeni sorunlara neden olacak. Ekonomik nedenlerle ikametini değiştiremeyen ailelerin çocukları ise bulundukları adres bölgesinde bulunan okul türüne mecburen yerleşmek zorunda bırakılacak. Yapılan her açıklama eğitim sisteminde var olan eşitsiz koşulları daha da derinleştiriyor. Lise bina sayısının yetersizliğinden kaynaklı 2012'den bu yana 2 milyonu aşkın öğrenci örgün eğitim dışına çıktı. Yaşanılan fiilen eğitim hakkı ihlalidir. Eğitim hakkı ihlali okulların donanımı, fiziksel koşulları açısından da eşitsizlikler barındırıyor. Ortaöğretim kurumları yönetmeliği ile yapılan değişiklik üzerinden fiilen imam hatip öğrencisi olmak zorunda bırakılmakta.”

'NİTELİKLİ OKUL NASIL OLUYOR?'

Eğitim İş Genel Başkanı Orhan Yıldırım, Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz'ın 'Nitelikli okul' söylemine tepki göstererek, şu soruları yöneltti: “Sayın bakan 'Yüzde 10 nitelikli okul...' diyor. O zaman yüzde 90'ı niteliksiz okul mu oluyor? Buradaki öğretmenler, çalışanlar, idarecilere nasıl hakaret ediliyor? Yani burada öğretmene 'Senin bilgi ve becerin aktarımın yetersiz' idareciye, 'Sen okulu yönetemiyorsun' Peki bunlar hangi kritere göre ayarlandı? Nitelikli okul, niteliksiz okul nasıl oluyor? Normalde 4, 5 yıllık bir geçiş süresi olmadan sınav değiştirilmez. Sınav kalkıyor dediler ama sınavı geri getirdiler. İlerleyen zamanda çok ciddi problemler karşımıza çıkacak. Bu sistemin bilimsel, akademik hiçbir hazırlığı yok. Bu iş nasıl yapıldı kimseye sorulmadı, kimseye danışılmadı. 1 milyon 200 bin öğrenciye bilgi verilmemiş. 60 soru soracaklar. 60 soru çocukların sınanması açısından çok yanlış değerlendirme olacak. Her ne kadar dershaneleri kaldırdık deseler de bu 60 soruyu hiç kaçırmamak için inanılmaz bir dershane zincirini, özel dersi beraberinde getirecek.”

“Bir başka sorun ise öğrencinin bulunduğu kendi muhitinde kayıt yaptırması” diyen Yıldırım son olarak, öğrencilere imam hatip liseleri dışında bir alternatif bırakılmadığını söylüyor: “Burada öğrencilere imam hatip liseleri tercihi dışında başka bir tercih yöntemi bırakılmıyor. Bazı yerlerde 3 imam hatip lisesi var bir tane düz anadolu lisesi var ama o anadolu lisesinin de kontenjanı belli. Böyle bir durumda bu kadar dengesiz bir okul dağılımının olduğu bir eğitim sistemimizde 5 okulla öğrencilerimizi sınırlandırıp ondan sonra açıklama yaparak öğrencilerimizi istemedikleri okula göndermeyeceğiz söylemleri gerçeği yansıtmıyor. Biz fırsat eşitliğini engelleyen okumak isteyen çocuklarımızın önünü kesmelerine seyirci kalmayacağız.”