2 dakikada rapor okuyan radyologlar tükenmişlik sendromu yaşıyor

MR tetkikinde dünyada birinci olan Türkiye’de kişi başına düşen MR cihazı sayısı OECD ülkelerinin ortalamasının altına düştü. Bu çelişkili durumdan en fazla etkilenen meslek grubu radyologlar oldu.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Antalya’da düzenlenen 38. Ulusal Radyoloji Kongresi’ne katılan Türk Radyoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Tamer Kaya Türkiye'de MR ve tomografi tetkikinin kullanımını değerlendirdi. Kaya, Türkiye'nin MR tetkikinde dünyada birinci sırada olduğunu söyledi. Mamografi tetkiklerinde de anormal yükselişin radyologlarda tükenmişlik sendromu yaşattığına vurgu yapan Kaya, radyologların 2 dakikada bir tetkik okumak zorunda kaldığını öne sürdü.

Habertürk'ten Öznur Karslı'nın haberine göre, Bir MR cihazı Türkiye’de 150 hastanın işlemini yaparken, bu rakam Avrupa’da 20. İki dakikada bir tetkik okuyan radyologların yüzde 5’i tükenmişlik sendromunda ve işini yapmak istemiyor. Doktorun elle ve dinleyerek yaptığı muayenesinden daha çok MR ve tomografiye güvenen Türk halkı en çok bel ve baş ağrısı için MR istiyor. Yoğunluk nedeniyle bazı görüntüleme tetkikleri randevusu kamu hastanelerinde gece yarısından sonraya veriliyor.

'ACABA BİR ŞEY VAR MI DİYE İSTEMEK TEHLİKELİ'

Antalya’da düzenlenen 38. Ulusal Radyoloji Kongresi’ne katılan Türk Radyoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Tamer Kaya, görüntüleme tetkikleri arasında en fazla kullanılanın meme kanseri taramasında kullanılan mamografi olduğunu belirterek, tetkik yoğunluğu hakkında şu bilgileri verdi: “Teknisyenler gece çekim yapıyor. Hekim arkadaşlarımız ise bir sonraki gün okuyor. Hastalara gece rutin sağlık hizmeti veriliyor. İdeal olan bir ülkenin günlük şifte dönmesi. Gelişmiş ülkelerde düzen böyle değil. Check- up, mamografi, akciğer kanserinde kişi belli bir yaşı geçmediyse ve sigara içmiyorsa tarama amaçlı tomografi yapılmaması gerekiyor. Mamografide sıklık var. Mamografinin 40 yaşın üstünde ve 2 yılda bir yapılması gerekiyor. Normları biz zaten koyuyoruz. Özellikle tomografi gibi yöntemleri, gerekmedikçe ‘Acaba bir şey var mı?’ diye istemek riskli.”

HABERİN TAMAMI