Binali Yıldırım'dan Sarraf davası yorumu: Sanık tanığa dönüştü

Başbakan Binali Yıldırım, Rıza Sarraf'ın ABD'de yargılandığı dava hakkında açıklamalarda bulundu. Yıldırım, "Davanın tarafları orada baskı altında tutulmakta, ülkemiz ve menfaatlerimiz aleyhine ifade vermeye zorlanmaktadır. Sanık olarak açtığınız dosya daha duruşma başlamadan tanığa dönüşmüştür" dedi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Başbakan Binali Yıldırım, ABD'de tutuklu olarak yargılanan işadamı Rıza Sarraf'ın (Reza Zarrab) davası hakkında konuştu. Davadaki delillerin hukuki olmadığını söyleyen Yıldırım, "Davanın tarafları orada baskı altında tutulmakta ülkemiz ve menfaatlerimiz aleyhine ifade vermeye zorlanmaktadır" dedi. Davadaki "İran'a yönelik yaptırımları delme" iddiasını eleştiren Yıldırım, "Bazıları kendileri ambargo koydukları ülkeler ile rahat rahat ticaret yapacaklar. Aynı ülke ile Türkiye ticaret yapacak, bu suç olacak. Buna kargalar güler. Daha yakın zamanda İran ile Amerika uçak satışı konusunda prensip anlaşmasına vardılar" diye konuştu.

'KÜRESEL LOBİLER KAYBETTİ, TÜRKİYE KAZANDI'

Başbakan Binali Yıldırım, Hilton Bomonti Otel'de düzenlenen "Türkiye Ekonomi Zirvesi"nde konuştu. Küresel ekonomik krizin Türkiye ekonomisine olan etkisine değinen Yıldırım, "Son birkaç yıla baktığımızda Türkiye'ye giydirilmeye çalışılan ateşten gömlekleri ekonomimize kalıcı zararlar vermeden bertaraf edebildik. Türkiye üzerinde bir takım emellerini gerçekleştirmek için gayret gösteren küresel siyaset lobileri kaybetti, Türkiye ve milletimiz kazandı" dedi.

15 Temmuz darbe girişiminin başarısız olmasının ardından "algı operasyonlarına" başlandığını söyleyen Yıldırım, "Darbenin hemen arkasından, değerlendirme kuruluşları birbiri ile anlaşmış gibi Türkiye'nin notunu düşürdüklerini açıkladılar. Arkasından döviz ve Türk parası üzerinde bir dalgalanma yaşadı. Bütün bu gelişmeler sonrası Türkiye ekonomisi 2016 yılının 3'üncü çeyreğinde 4.9 küçülmüş ama yıl sonu itibariyle beklediğimiz büyüme oranının biraz altında yüzde 3.2 büyüme ile tamamlamıştı" diye konuştu.

'SPEKÜLASYONLAR, KISA VADEDE DALGALANMAYA NEDEN OLABİLİR'

"2017 içinde büyük bir kriz senaryoları hayata geçirilmişti" diyen Yıldırım, "Bugün tabloya baktığımızda ilk 9 ay Türkiye'ye giren doğrudan yabancı yatırım miktarı 7 buçuk milyar dolar. Sene sonu  büyümemiz de en az yüzde 6 gerçekleşmiş olacak" ifadelerini kullandı.

Döviz kurları üzerinde manipülasyon yapıldığını belirten Yıldırım, "Spekülasyonlar döviz kurlarında kısa vadede bir dalgalanmaya sebep olabilir, olmaktadır. Türkiye bütün bu şoklara karşı direnç göstererek büyümesini sürdürüyor" dedi.

'BANKALAR YÜKSEK FAİZDEN HOŞNUT DEĞİLMİŞ. ELİNİZİ TUTAN MI VAR, İNDİRİN'

Bankaların yüksek faizden hoşnut olmadığını kaydeden Yıldırım, şunları söyledi:

"Bankalar yüksek faizden hoşnut değilmiş. Elinizi tutan mı var? İndirin kardeşim. İsterseniz indirirsiniz. Hep beraber el birliği kendi yerli ve milli kaynaklarımız harekete geçirerek bu süreçlerde oynanan oyunları bozabilmeliyiz. Bu gücümüz var. Hükümet olarak, Merkez Bankası her türlü tedbirleri alacak. 2017'de dünyada parmakla gösterilen, büyüyen ülkeler arasında yerimizi aldık. 2018 için de aynı şeyleri söylüyorum. Bu durumlar gelip geçicidir. Türkiye, 2018'de 2017'den aşağı kalmayacaktır."

'TİCARETTE HUKUKA AYKIRI HİÇBİR İŞLEM YAPILMADI'

Binali Yıldırım, ABD'de Rıza Sarraf ve eski Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla'nın yargılandığı dava hakkında da konuştu. Dava üzerinden spekülasyonlar yapıldığını ifade eden Yıldırım, davanın asılsız söylentilere dayandığını söyledi.

Yıldırım, "Amerika'da görülmekte olan davalar mesnetsiz, asılsız, söylentilere, yalanlara dayanmaktadır. Türkiye bugüne kadar ihracatında, ticaretinde hem kendi hukukuna hem de uluslararası hukuka aykırı hiçbir işlem yapmamıştır. Ülkemiz rahattır. BM aldığı her türlü karara saygı gösteren hukukun üstünlüğüne önem veren bir ülkeyiz" dedi.

'DAVANIN SİYASİ BİR YÖNE EVRİLDİĞİNİ GÖRÜYORUZ'

"Bu davanın hukuki olmaktan siyasi bir yöne doğru evrildiğini görüyoruz" diyen Yıldırım, "Bırakalım hukukçular işlerini yapsın. Siyaset de kendi işini yapsın. Ama asla hukukçuların iki ülkenin ilişkilerini zehirlemesine de izin vermeyelim" şeklinde konuştu.

Davaya "FETÖ'cülerin sızdığını" savunan Yıldırım, şöyle devam etti:

"17-25 Aralık'ta terör örgütünün yargı yolu gerçekleştirmeye çalıştığı darbe, tutmayınca bugün Amerika'da görülen davaya FETÖ'cuların bir şekilde sızmaları suretiyle tekrar denenmeye çalışılmakta. Bu davanın temelini hukuki dayanağı oluşturan deliler, bilgiler, belgeler FETÖ terör örgütünün 17-25 Aralık öncesi ülkemizde yaptığı kanunsuz, hukuksuz işlerin bir sonucu olduğunun bilinmesini isteriz. Hukuk devletinden beklenen delilleri sağlam hukuki alt yapısı sağlam bir dava ile yargılamayı gerçekleştirmiş olması.

'BUNA KARGALAR GÜLER'

"Ne idiği belirsiz üretilmiş, montaj, yapıştırma bilgileri delil olarak ortaya koymak hukuk değildir, hukuki bir düşünce tarzı değildir. Türkiye'nin başka ülkeler ile yaptığı ticaret, kimse kusura bakmasın Türkiye'nin işidir. Türkiye'nin vereceği karara bağlıdır. Bu konuda da kimseden icazet almaya ülkemizin ihtiyacı yoktur. Bazıları kendileri ambargo koydukları ülkeler ile rahat rahat ticaret yapacaklar. Aynı ülke ile Türkiye ticaret yapacak bu suç olacak. Buna kargalar güler. Daha yakın zamanda İran ile Amerika uçak satışı konusunda prensip anlaşmasına vardılar. Ondan sonra da Türkiye ambargoyu deldi, ihlal etti gibi ipe sapa gelmeyen iddialar ortaya koyuyorlar bunun neresinde hukuk, adalet var? O bakımdan eğer uluslararası hukuka uyulacaksa buna bu iddiayı ortaya koyanların en önce kendilerinin riayet etmesi beklenir."

'TÜRKİYE'NİN ULUSLARARASI HUKUKA AYKIRI BİR İŞLEMİ YOK'

"Söz konusu ülkenin hukuku derindir bu hukuku zedeleyecek bir takım spekülasyonlardan, sorumsuz beyanlardan kaçınılması elzemdir. Türkiye'nin uluslararası ekonomik ilişkilerinde hukuka aykırı herhangi bir işlem ne geçmişte söz konusu ne de şimdi mevcuttur. Türkiye bütün kurumları ile sağlıklı çalışan bir hukuk devletidir.

'DAVANIN TARAFLARI BASKI ALTINDA TUTULMAKTA'

"ABD'de devam eden bu yargı burada gelişen olaylar, Türkiye'ye ve ülkemizin küresel ölçekteki ekonomik ilişkilerine zarar verme noktasına gelmiştir. Buna asla müsaade edilmemeli. Davanın tarafları orada baskı altında tutulmakta ülkemiz ve menfaatlerimiz aleyhine ifade vermeye zorlanmaktadır. Sanık olarak açtığınız dosya daha duruşma başlamadan tanığa dönüşmüştür. Bunun adalet neresinde? Bütün bunlar dünyanın gözü önünde cereyan etmekte. Türkiye'yi akılları sıra zor durumda bırakacak ifadeleri almak suretiyle ve bu şekilde bir sonuca ulaşma gayretleri beyhudedir.

Yapılan işin adı insan hakları ihlalidir. Bu hukuk ayıbını suistimal ederek Türk bankaları hakkında kriz söylentileri çıkaranlar geçmişte olduğu gibi sukutu hayale uğrayacaklardır." (İSTANBUL/DHA)