'IŞİD medresesi' için 16 kişiye dava

DUVAR - Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Etimesgut'ta Tevhid Dergisi'nin bulunduğu 4 katlı binada, aileleri tarafından okula gönderilmeyen ilkokul çağındaki çocuklara, IŞİD'in ideolojisi doğrultusunda medrese eğitimi veren 6'sı tutuklu, 1'i firari 16 sanık hakkında iddianame hazırladı.

Ankara 27'nci Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilen iddianame kabul edilirse, şüpheliler 'silahlı terör örgütüne üye olmak' suçlamasıyla yargılanacak.  İddianamede, kapatılan sözde medreseye çocuklarını gönderen aileler hakkında da ayrı bir soruşturmanın sürdürüldüğü belirtildi.

HALİS BAYANCUK KONUŞMACI OLARAK EĞİTİME GELİYORMUŞ

İddianamede, IŞİD üyeliği nedeniyle tutuklu bulunan 'Ebu Hanzala' kod adlı Halis Bayancuk'un küçük yaştaki çocuklara eğitim verildiği, ayda bir kez konuşmacı olarak buraya geldiği anlatıldı. Şüphelilerin, eğitim gören çocukları Tevhid Dergisi'ne getirmek için aralarında para toplayarak minibüs aldıkları ve bunu servis olarak kullandıkları, aracın yakıt parasını çocukların ailelerinden aldıkları bağışlarla karşıladıklarının belirlendiği belirtildi. Şüphelilerin de çocuklarını Milli Eğitim okullarına göndermek istemedikleri, 'İslami eğitim' adı burada eğitim aldırdıkları ortaya çıktı.

REİNA SALDIRISININ AZMETTİRİCİSİNİ ANKARA'YA GETİRMİŞ

İddianamede, şüpheliler Şahabettin B., Fatih D., Semih D., Hüseyin Y., Mehmet A., Murat A. ve Ali Ş.'in Tevhid dergisine gelip giden kişilerle ilgilendikleri, sohbet ve toplantı organize ettikleri, toplantılara katılımın yüksek olması için çalışma yaptıkları, toplantılara zaman zaman Bayancuk'un müdafiliğini yapan Ankara Barosu avukatlarından şüpheli Emre B.nin de katıldığının anlaşıldığı kaydedildi. İddianamede, Bal'ın Reina saldırısının azmettiricisi Yasser Mohamed Salem Radown'u otomobille Ankara'ya getirdiğinin tespit edildiği de vurgulandı.

DEMOKRASİ HEDEF OLARAK GÖSTERİLDİ

Şüphelilerin 'Dini öğrenme' adı altında dergide pazar günleri toplantı yaptıkları kaydedilen iddianamede, "Bu toplantılarda DEAŞ terör örgütünün yaşam ve eylem felsefesi olarak 'Cihat' kavramının radikal yorumu ile sadece 'Silahla' olabileceği öğretisi ve devamında  'Şehadet' kavramının empoze edilmesi ile birlikte, 'parlamenter sistemleri ve demokrasinin' din dışı, zorba, baskıcı ve Allah'a şirk koşan yönetimler olduğundan bahisle 'Tağut devlet' olarak nitelendirildiği ve savaşılması gereken bir hedef olarak işlendiği değerlendirilmiştir" ifadelerine yer verildi.