'Ortadoğu' Ankara'da tartışıldı

Toplumsal Araştırma ve Özgün Düşün Merkezi (TÖZ) tarafından düzenlenen "Halklar ve Haklar Temelinde Ortadoğu" başlıklı panel Ankara'da yapıldı. 

Google Haberlere Abone ol

ANKARA - Toplumsal Araştırma ve Özgün Düşün Merkezi (TÖZ) "Halklar ve Haklar Temelinde Ortadoğu" başlıklı panel düzenledi. TÜM BEL-SEN salonunda yapılan panelin ilk oturumunda Ankara Üniversitesi'ndeki görevinden ihraç edilen akademisyen Mühdan Sağlam, araştırmacı yazar Hamide Yiğit ve Ortadoğu konusunda çalışmalar yürüten gazeteci Bereket Kar sunumlarını gerçekleştirdi.

İkinci oturumda ise HDP Milletvekili Hişyar Özsoy, araştırmacı yazar Kaan Dilek ve akademisyen Burak Bilgehan Özpek sunumlarını yaptı.

'GELECEĞİ YÖNETECEK OLAN ARTIK RUSYA'DIR'

Son yayınladığı 'Tekmili Birden IŞİD: El Kaide'den IŞİD'e Amerika İçin Cihat' kitabının ardından hakkında davalar açılan ve ölüm tehditleri alan araştırmacı yazar Hamide Yiğit, "Ortadoğu'da Değişen Dengeler" başlıklı konuşmasında, ABD'nin Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) için IŞİD'i kullandığını fakat bunun başarısızlıkla sonuçlandığını ve Ortadoğu'daki öncü rolü Rusya'ya kaptırdığını söyledi. Yiğit şöyle devam etti, “ABD Suriye sahasında direniş karşısında üstünlüğü Rusya'ya kaptırmış durumdadır. Geleceği yönetecek olan artık Rusya'dır. Rusya çok daha stratejik adımlar attı ve direkt sahada adımların olumlu yansımalarını gördük. Örneğin Halep kurtarıldı ve özgürleştirildi. Astana görüşmeleri sahaya yansıdı ve tahliye olan cihatçıları gözlemledik. Türkiye de sürece dahil edildi. Suriye'deki savaşın geçiş yeri Türkiye olduğu için Türkiye'nin müttefik olması savaşın bitimine yaradı."

'ABD SAVAŞI LÜBNAN'A TAŞIMAK İSTİYOR'

Ortadoğu üzerine çalışmalar yürüten HDP Parti Meclisi üyesi Bereket Kar, "Ortadoğu'da Gelinen Aşama ve Muhtemel Gelişmeler" konulu sunumunda, ABD Başkanı Donald Trump'ın Filistin meselesini yeniden gündeme getirmesini stratejik hamle olarak değerlendirdi. Kar'a göre ABD, Filistin meselesini yeniden gündeme getirerek savaşı Lübnan'a taşımayı hedefliyor. Kar, “Rojava'da durumun ne olacağı meselesi belirsizliğini halen koruyor. Milliyetçi Arap kesimin federatif yapıya mesafesi var. Rusya akıllıca davranarak bölgesel güçlerle meşru bir şekilde -BM kararları temelinde- ağırca giden bir projenin başlangıcına adım attı. Rusya emperyalist gücün bölgede giderek nüfuz ettiğini görerek bu güçlerin yerlerini almaya başladı. Fakat çatışmalı bir süreçle bunu ilerletmiyor, mümkün olduğu kadar barışçıl ilerliyor. Başaracağı yönünde eğilim de gösteriyor" dedi.

SUUDİLER EKONOMİ ALANINDA AKILLICA DAVRANDI

Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'ndeki görevinden ihraç edilen akademisyen ve Gazete Duvar yazarı enerji uzmanı Mühdan Sağlam, "Yeni Dinamikler Işığında Suudi Arabistan'ın Petrol Politikası" başlıklı konuşmasında, Suudi Arabistan'daki petrol rezervlerinin kolay işlenebilir olduğunun altını çizdi, Suudi Arabistan'ın bölgedeki hamlelerinin yanı sıra ekonomi alanında akıllıca davrandığını belirtti. Suudilerin ihracatının yüzde 85'inin enerji kaynaklarına bağlı olduğunu hatırlatan Sağlam, “Suudi Arabistan alternatiflere sarıldı ve piyasa  çeşitlendirmesine yöneldi. Rafineriler almaya başladı ve ham işlenmemiş petrolden ziyade işlenmiş petrol sektörüne geçmeye çalışıyor. Üreticinin yanında sektörün diğer ayaklarında da tutunmaya çalışıyor. Kendi ekonomisini çeşitlendirmeye çalışarak turizm projesine yöneldiler. Rüzgar ve güneş enerjisi ile çöllere projeler yapılmasını planlıyorlar. Suudi Arabistan  çölü nasıl verimli kullanacağını tartışıyor. Ortadoğu politikasında gördüğümüzden farklı olarak ekonomi politik olarak çok akıllı adımlar attığını görüyoruz. Suudi Arabistan'ı anlamak için buraya bakmak gerekiyor. 'Arap baharının bu bölgeye uğramamasının nedeni ekonomi politikaları olabilir mi' diye düşünmemiz gerekiyor" diye konuştu.

'TÜRKİYE'NİN İMPARATORLUK KURMA RÜYASI SONA ERDİ'

Panelin ikinci oturumu TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Burak Bilgehan Özpek'in, "Türkiye Ortadoğu İlişkileri ve Türkiye Siyasetine Etkileri" üzerine konuşmasıyla başladı. ‘Savaşın ardından ortaya çıkan göç, Türkiye'deki otoriterleşme meselesine Avrupa'nın ses çıkarmamasının nedeni oldu’ diyen Özpek şöyle konuştu, “Türkiye 2011 sonrası yaşadığı savrulma sürecinde kendi iç sorunlarını da bir noktada çözmeye çalıştı. Çözüm sürecinin AK Parti içindeki demokratikleşme çabasıyla geldiği kanaatinde değiliz. Bunun sebebi Suriye savaşıyla ortaya çıkabilecek Kürt yapılarını bir şekilde kontrol edebilmek ihtiyacından kaynaklanıyordu. Türkiye'deki Kürtlerle Ankara barışırsa Suriye'dekilerle de barışması söz konusuydu. Ortadoğu'daki dönüşüm Türkiye'nin Arap Baharı'ndan sonra kurmaya çalıştığı imparatorluk çözüm sürecinin bitmesiyle tamamlanmış oldu. Bölgesel aktörlerin ve Rusya'nın bölgeye gelmesi Türkiye'nin tahmin edemediği bir hamleydi. Türkiye'nin dış politikada imparatorluk kurma rüyası sona erdi.  Türkiye'de Suriye'de yapılanların hesabının verilmemesi için otoriterleşme halen devam ediyor."

‘KÜRTLERLE YENİDEN MASAYA OTURACAKLAR'

HDP Bingöl Milletvekili Hişyar Özsoy ise "Yeni Ortadoğu'da Türkiye'nin Kürt Politikası" konulu sunumunda Kürtleri birleştiren temel noktanın bir önceki yüzyılda edinemediği statü olduğunu söyledi. "Bu kadar ölümün içerisinde Kürtler için fırsat var. Bunu fırsatçılık olarak düşünmemek gerekiyor. Kürtler de dağılan yerde yurt kurmak istiyor. Siyasal anlamda illaki ulus devlet kuracağım demek değil ama hepimizin yaşayabileceği yurt kurma ideali var" diye konuşan Özsoy konuşmasını şu sözlerle sürdürdü, “40 yıldır PKK ile savaşıyorsunuz bu kazanamayacağınız bir mücadeledir dedik. Bir zemin oluşturalım buradan çözüm çıkabilir dedik. Suriye'de Kürtler statü elde ederlerse Türkiye'nin savaşı sürdürmesi mümkün olmaz dedik. Şimdi ise Kürtleri geriletebildikleri kadar geriletmek istiyorlar. Eninde sonunda Kürtlerle yeniden masaya oturacaklar. Oturana kadar kan kusturacaklar. Bu şekilde devam edemeyeceklerini biliyorlar. Kuliste konuştuğumuz şeyleri Meclis’te konuşsalar çözüm masasını yeniden kurarlar."

'TÜRKİYE MEZHEP TONLU TERCİHLER YAPMAYA BAŞLADI'

Araştırmacı yazar Kaan Dilek'in,"Türkiye Arap ilişkilerinde İran ve Şii jeopolitiği etkisi" sunumu ile panel tamamlandı. Türkiye dış politikasını etkileyen önemli gelişmenin İran ve Arabistan arasındaki rekabet olduğunu söyleyen Dilek şunları söyledi, “İran ve  Suudi Arabistan rekabetinde Türkiye seçim yapmak zorunda kalmıştır. Bu  durum özellikle son süreçte rekabetten çıkıp Yemen, Bahreyn üzerinden çatışmaya dönüşmüştür. Bu durum Türkiye'nin dış politikasını belirlemektedir ve tercihe sebep olmuştur. Önceki dış politika hamlelerinde asla mezhebi tercih kriteri olarak kullanmamış olan Türkiye mezhep tonlu tercihler yapmaya başlamıştır. Suriye'de ise Kürtler Sünni olmasına karşın mezhepçilik burada devreye girmemiştir."