Fadıl Öztürk: Deniz'den Mahir'e kadar suçlandım!
Adli kontrol şartıyla serbest bırakılan şair Fadıl Öztürk, sosyal medya paylaşımları gerekçesiyle, "örgüt üyeliği" ile suçlandığını söyledi. Öztürk, "Mahir’in THKP-C’sinden tutun da Deniz’in THKO’suna, İbrahim’in TİKKO’suna varıncaya kadar hepsi var. Bu suçlamaların altında yatan şey de ölüm yıl dönümlerinde sosyal medya üzerinde onların resmini paylaşmam" dedi.
İZMİR - İzmir’de 5 Ocak’ta yapılan ev baskınlarında 7 kişi ile birlikte gözaltına alınan Artı Gerçek yazarı, şair Fadıl Öztürk serbest bırakıldı.
Bugün tutuklama istemi ile Sulh Ceza Hâkimliği’ne sevk edilen Fadıl Öztürk ile birlikte 7 kişi adli kontrol şartı ile serbest bırakılırken, 1 kişi "örgüt propagandası yapmak" iddiasıyla tutuklandı.
'PAYLAŞIMLARIM NEDENİYLE, ÖRGÜT ÜYELİĞİ SUÇLAMASI YÖNELTİLDİ'
Gazete Duvar’a konuşan Fadıl Öztürk, 12 Eylül darbesi döneminde de cezaevine girdiğini söyledi. Bugünkü durumun, o döneme göre dahi iyi olarak değerlendirilemeyeceğini belirten Öztürk, şöyle devam etti:
"Biz 12 Eylül koşullarında içeri düşmüş, sorgulanmış, işkence görmüş, cezaevlerinde yaşamış insanlar olarak zulmün tarifini biliyoruz. Bugünkü durum ona benzemese bile buna bir 'iyilik' diyemeyiz. Bu noktada zulmün tanımı şudur: İnsanın gündelik hayatı normal akışında giderken devlet örgütünün insan hayatına, isterse bir saat olsun, el koyması ve sizi ummadığınız bir noktaya itip suçlu ilan etmesidir. Bunları yaşadık. Suçlamalarda örgüt üyeliği deniyor ki bunun içinde Mahir’in THKP-C’sinden tutun da Deniz’in THKO’suna, İbrahim’in TİKKO’suna varıncaya kadar hepsi var. Bu suçlamaların altında yatan şey de ölüm yıl dönümlerinde sosyal medya üzerinde onların resmini paylaşmam."
'KENDİNİZİ SAVUNAMAZSANIZ AYLARCA YATABİLİRSİNİZ'
"Öyle garip bir durum ki bu, kendinizi savunamazsanız gidip aylarca içeride yatabilirsiniz" diyen Öztürk, sosyal medya paylaşımları nedeniyle suçlandığını aktardı.
Öztürk, "Son savunmayı avukatımla birlikte yaptık, dedim ki, beni eğer yargılamak istiyorsanız yazdığım makalelerden, şiirlerden, deneme ve öykülerden yargılayın. Benim hayatım sadece Facebook değil ki, siz önüme getirmişsiniz paylaşımlarımı, sanki bütün hayatım oymuş gibi, oradan vurmaya çalışıyorsunuz" dedi.
'İHD DIŞINDA HİÇBİR ÖRGÜTE ÜYE DEĞİLİM'
Hiçbir siyasi partiye üye olmadığını belirten Fadıl Öztürk, "Ben, İnsan Hakları Derneği (İHD) hariç hiçbir örgüte, hiçbir partiye üye değilim. Bahsi geçen örgütleri geçtim, legal partilere bile üye değilim. İlginçtir, polis sorgusunda dediler ki 'Selahattin’in resmini paylaşmışsın'. Ben de, 'Türkiye’de onun gibi dürüst, temiz, önü açık, zihni bulanık olmayan bir tane siyasetçi bana gösterin. Bunlardan dolayı o adamı destekledim, desteklerim de' dedim" diye konuştu.
Her paylaşımla ilgili aynı sorunun sorunun yöneltildiği aktaran Öztürk, şunları söyledi:
"Bu dönemde sizi korkutmak, sadece size de değil, sizin üzerinizden tüm topluma korku salmak için bu tür şeylere devam edecekler. Düne kadar suç olarak görülmeyen bir şeyi bugün suç unsuru diye getirip karşımıza koyacaklar. Tabii bizim de yeri ve zamanı gelince kendimizi savunacak durumumuz var. Devletin istihbarat gibi pek çok örgütü varken ve doğru bilgiyi bunlar vasıtasıyla mahkemeye sunması gerekirken, herhangi bir polisin Twitter’a girip sizinle ilgili bilgiler elde etmesi kabul edilebilir bir şey değil. Üstelik her paylaşım için de aynı şeyi sormuşlar. Deniz için aynı şey, İbo için aynı şey… Bu isimler Türkiye’de sol kültürün başlangıç isimleridir, ben de bunların devamıydım ve o faaliyetlerden dolayı yakalandım, yargılandım. Cezamı çektim, 91 yılında çıktım. Artık yasal olarak ben bu paylaşımlarda bulunmuşum."
'HER ŞEYİN ÜSTÜNDE BİR ADAM GİBİ TASVİR EDİLİYORUM'
Farklı örgütlere destek verdiğinin iddia edildiğini ifade eden Öztürk, "Hatta bu durumu tersten okursak ben TİKKO’ya da eleman sağlıyormuşum, THKP-C’ye de sağlıyormuşum… Bir nevi şuyum ben yani, herkese eleman bulan, ideolojik destekte bulunan, her şeyin üstünde bir adam gibi tasvir ediliyorum" dedi.
'YAPTIKLARININ GÜLÜNÇ OLDUĞUNU ANLATACAĞIM'
İzmir dışına çıkmasının yasaklandığını kaydeden Fadıl Öztürk, "Şu an yurt dışı yasağı ve İzmir sınırları dışında bulunmama yasağı verildi. Ev hapsi gibi, ama şehir hapsi. Ben zaten kendimi eve hapsetmiştim, bu konu beni o kadar da ilgilendirmiyor. Haftada bir gün de adli kontrol için karakola gidip imza verecekmişim. Ya beni bir örgütten suçlayıp ona göre delil arayacaklar ya da ben onlara yaptıklarının gülünç olduğunu anlatacağım yani bu işin sonunda. Beni devlet ilk seferinde 12 Eylül’de ciddiye almıştı, bir de şimdi aldı. Bir taraftan da bu durum hoşuma gidiyor yani, ironik bir durum bu" diye konuştu.
'27 YIL SONRA MI ÜYELİK AKLINA GELDİ DEVLETİN?'
Kısıtlılık kararı olduğu için hiçbir evrakı inceleyemediklerini belirten avukat Aysun Akşehirlioğlu, Öztürk'ün polise ifade verirken "örgüt propagandası yapmak" suçlaması yöneltildiğini söyledi.
"Biz de bu suçlama üzerinden savunmamızı yaptık" diyen Akşehirlioğlu, "Ancak bugün tutuklamaya sevk eden savcı bizimle görüşmeyerek, sorgu hakimliğine gönderdi. Sulh Ceza Hâkimliğine girdiğimizde örgüt üyeliğinden tutuklama istendiğini öğrendik ve şok olduk. Propaganda suçlaması olarak bildiğimiz şey bir anda örgüt üyeliğine dönüştü" dedi.
Sosyal medya paylaşımları üzerinden "örgüt üyeliği" suçlamasının yapılmasını, çok ağır olarak değerlendiren Aysun Akşehirlioğlu, şunları söyledi:
"Sonuç itibariyle şunu söyledik, eğer savcının bu istinadı değiştirmesi geçmişte bir örgütün üyesi olarak cezaevinde yatmış olmasına dayanıyorsa müvekkil zaten cezasını çekmiş ve çıkmış. 91 yılından bu yana, polis kaydı dahi olan bir insan değil. 27 yıl sonra mı üyelik aklına geldi devletin? Kaldı ki propaganda suçu bile oluşturmayan Facebook paylaşımı gibi delillerle üyelik suçlaması çok ağır. Bu suç soruşturmada ve yargılama aşamasında zaten değişecektir. Uzun bir savunma yaptık. Hem hukuku hem de mantığı ve aklı zorladık."