Muhtarı 'öldü' denilen Çukurambar'ı anlattı: İlerde burada portakal, muz yetiştireceğiz!
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Tuna'nın, "Çukurambar öldü" açıklamasını mahallenin muhtarı Mehmet İhsan Gülbudak'a sorduk. Gülbudak, "Çukurambar'ı kim öldürdü" sorusuna şu yanıtı veriyor: "Bu bölgeyi öldüren devasa yapılan binalar, bu binaların yapımına izin verenlerdir. Yüksek binaların camlarına vuran güneş ışığı ortamda sera sıcaklığı yaratıyor. İleride sera sıcaklığı devam ettiği sürece belki de portakal muz yetiştireceğiz."
ANKARA - Ankara'nın yeni Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Tuna geçtiğimiz günlerde katıldığı bir televizyon programında söylediği sözler gözleri bir dönem Ankara'nın en gözde mekanlarından biri haline gelen Çukurambar'a çevirdi.
Tuna'nın "Çukurambar bölgesindeki binalar öldüler, ölecekler. 5-10 sene sonra taşınırlar. Çok yoğun, otopark problemi olacak. Çok kötü, çok yüksek binalar var. Ben öyle emsal falan veremem. Çukurambar da öldü" dediği Çukurambar'daki hızlı yapılaşma 2002 yılından sonra arttı.
Mustafa Tuna'nın öldüğünü söylediği Çukurambar'ın, katilinin kim olduğunu 2009'dan bu yana mahallenin muhtarlığını yapan Mehmet İhsan Gülbudak'a sorduk. Yüksek yapılı binaların semtin 'Kızılırmak' olarak adlandırılan bölümünde yoğunlaştığını söyleyen Gülbudak'a göre, mahalleyi öldüren yüksek katlı binaların yapılmasına izin verenler.
'BURANIN RANTI SUNÎ VE ŞİŞİRİLMİŞ'
AK Parti Genel Merkezi ve birçok bakanlık binasına yakın mesafedeki Çukurambar'da Türkiye siyasetine yön veren isimler ikamet ediyor.
Çukurambar Muhtarı Mehmet İhsan Gülbudak'ın aktardığına göre 2000 yılı öncesi gecekonduların olduğu bu bölgede çok az sayıda insan yaşıyordu. 2002 yılıyla birlikte hızlı yapılaşmayla bölgenin nüfusu arttı ve mülklerin fiyatları yüzde bine yakın katlandı. 2002 yılında 67 bin TL'ye aldığı 3+1 evinin bugünkü değerinin 650-700 bin TL'ye çıktığını söyleyen Gülbudak şunları aktardı:
"2002 yılında buraya taşındım hızlı yapılaşma ise 2002 yılında başladı. Bu bölgenin değer kazanacağını müteahhitler de bilmiyordu. Sonrasında ise bir rant ortamı oluştu. 2002 yılında bu mahalleye geldiğimde 67 bin TL'ye 3+1 ev aldım. Satmaya kalksam şu an 650-700 bin lira eder. Ev de üçüncü sınıf bir bina lüks de değil. Bu kadar sürede zenginleşme halini adaletsizlik olarak değerlendiriyorum. Başka mahallelerde oturan insanlara adaletsizlik. Bakıyorsunuz, çamur deryası olan ve kimsenin giremediği bu mahallede oturanlar arsasından dolayı 4-5 daireye sahip oluyor. Buranın rantı sunî ve şişirilmiş."
'BÖLGE ALT YAPI SORUNLARI YAŞIYOR'
Çok katlı binaların birçoğunun Çukurambar'ın Kızılırmak diye adlandırılan bölümünde olduğunu söyleyen Gülbudak'a göre bölge alt yapı sorunları yaşıyor. Yapılan etüt çalışmalarına göre toprak yapısının çok güçlü olmadığını da belirten Çukurambar muhtarı şöyle devam etti:
"Çukurambar'ın büyük bir bölümünde bu tarz bir yapılaşma yok. Kızılırmak ile Çukurambar'ı birbirinden ayırmalıyız. Burası alt yapısı yapılmadan üst yapısı yapılan bir yer. Binalara gelen elektrik kablolarını açın görmemek için anında kapatırsınız. Uzaktan yaptığın binaya baktığında gurur duymalı insan. Daracık yolların olduğu yerlere devasa binalar yapıyorlar. Bu insanlar da ileride bir yere gitmez. 'Dört katlı binalar yapılsın daha iyi olur' diyor insanlar."
'MENFAATTEN DOLAYI KULAK ARKASI EDİLDİ'
Bölgenin yaşadığı sorunları yetkililere aktardıklarını söyleyen Gülbudak, "Sanırım menfaatten, ranttan dolayı kulak arkası edildi, dikkate alınmadı" dedi.
Eski Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'in "Eskişehir yolu Manhattan olacak", selefi Mustafa Tuna'nın "Çukurambar öldü" sözlerini değerlendiren Gülbudak şunları söyledi:
"Bu bölgeyi öldüren devasa yapılan binalar, bu binaların yapımına izin verenlerdir. Örneğin bu yıl çok fazla kış olmadı. Yüksek binaların camlarına vuran güneş ışığı ortamda sera sıcaklığı yaratıyor. İleride sera sıcaklığı devam ettiği sürece belki de portakal muz yetiştireceğiz. Bu binalara nasıl çare bulacaklar bilemiyorum. Yıksan ekonomik boyutu, tıraşlasan şehir boyutu var. Şahsi kanaatim bunlar öyle böyle yalan doğru yapılmış. Islah edilip bir daha bu bölgede bu tarz bina yapımına izin verilmemeli. Cezasını almak isteyen alsın. Zamanında Mahnattan dendi Hong kong oldu, gerçek ise Çukurambar."
'ÇUKURAMBAR ÖLDÜ' DEMEK HAKSIZLIK'
Mustafa Tuna'nın açıklamalarının ardından bölgedeki emlak piyasasının durumu hakkında görüşlerine başvurduğumuz gayrimenkul danışmanı Yasin Kurnaz, "'Çukurambar öldü' demek haksızlık. Başkan Kızılarmak bölgesindeki emsalle ilgili sorunlara vurgu yapmak istedi. Ankara'nın en kıymetli yeri Çukurambar baktığınızda. İmar konusunda doğru ama, gelecek anlamında ölmedi" ifadelerini kullandı.
Yatırım yapmak isteyenlerin hâlâ bu bölgede mülk satın aldığını söyleyen Kurnaz'ın aktardığına göre bölgedeki dairelerin fiyatları 550 bin ile 2 milyon TL arasında. Ortalama ev kiralarının 2 bin TL olduğunu söyleyen Kurnaz bu fiyatların iş yeri için daha da arttığını belirterek şunları söyledi:
"Emlakçılar nereye gidiyorsa orada iş vardır. Arsa olması durumunda yeni binalar da yaparlar. Arsa sıkıntısı yaşanıyor. 100. yılın beş katlı binalarıyla ilgili müteahhitler ev topluyorlar. Çukurambar oraya doğru yapılanacak. Çukurambar Ankara'nın en gözde ve en prestijli mahallesi. Yapılanmayla ilgili sıkıntılar olmuş olabilir ama ciddi anlamda para ediyor ve alan insanlara kazandırıyor."
' ALLAH RAHMET EYLESİN' DEMESİYLE OLACAK BİR ŞEY DEĞİL'
Mustafa Tuna'nın açıklamalarının ardından görüşünü aldığımız Mimarlar Odası Ankara Şubesi Başkanı Tezcan Karakuş Candan ise, "Çukurambar'ın katili kenti plansız yönetenler ve kişiye özel rant sağlamak hedefiyle kent politikalarını uygulayanlardır. Sorumlu büyükşehir belediyesidir, belediye başkanıdır. Onu orada tutan AKP iktidarıdır, yargılatmayandır" dedi.
Neoliberal politikalar kapsamında yeni yerleşim yeri olarak Çukurambar'ın belirlendiğini söyleyen Candan bölgeyle ilgili yapılması gerekenlere ilişkin şunları söyledi:
"Mustafa Tuna'nın 'Allah rahmet eylesin' demesiyle olacak bir şey değil. Kent politikaları Allah'a havale edildiyse onlar açısından yapılacak bir şey yok demektir. Bizim açımızdan ise bölgede traşlama yapılması gerekiyor. ODTÜ yolunu yapmak, AOÇ'tan yol geçirmek doğru bir yaklaşım değil. Planlı bir sürece geçilmesi gerekiyor. Bakıldığında Ankara'nın bütüncül olarak yeniden planlanması gerekiyor. Hem kamucu, hem toplumcu kararların alınması gerekli fakat bunu da bu iktidarın yapacağını düşünmüyoruz."