Reyhan Yalçındağ Baydemir: Siyaset yargı oldu
Sosyal medya paylaşımları nedeniyle gözaltına alınan gazeteci Nurcan Baysal ile DTK Eş Başkanı Leyla Güven’in avukatı Reyhan Yalçındağ Baydemir, "Barış propagandası yapmak örgüt propagandası yapmak gibi yorumlanıyor" dedi. Gözaltıların Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından sonra arttığını söyleyen Baydemir, "Eskiden yargının siyasallaştığını söylerdik, şimdi siyaset yargı oldu" diye konuştu.
DİYARBAKIR - Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) ve ÖSO’nun Afrin’e düzenlediği harekata ilişkin sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı paylaşımlar nedeniyle 22 Ocak günü Diyarbakır’daki evinde gözaltına alınan T24 yazarı Nurcan Baysal, emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye getirildi. Savcılık tarafından “Örgüt propagandası yapmak” iddiasıyla ve tutuklama talebiyle Sulh Ceza Hakimliği’ne sevk edilen Baysal, yurt dışına çıkış yasağı ve adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
Aynı tarihte evinin önünde gözaltına alınan Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Leyla Güven’in ise gözaltı süresi uzatıldı. Hem Nurcan Baysal’ın hem de Leyla Güven’in avukatlığını üstlenen Reyhan Yalçındağ Baydemir, müvekkillerinin nasıl gözaltına alındıklarını ve gözaltı nedenlerini anlattı.
‘POLİS KAPIYI ÇALMA İHTİYACI DUYMUYOR’
Reyhan Yalçındağ Baydemir, Nurcan Baysal’ın gazeteci olduğunu hatırlatarak, “Müvekkilim daha önce iki yazısından dolayı telefonla ifadeye çağrıldı. Gittik, ifade verdik. Birinden beraat etti, diğer dava devam ediyor. Bir daha ifadeye çağırsalardı bir daha giderdi. Müvekkilim bir anne ve gazeteci. Göz önünde bir insan ve ifade vermekten kaçacak bir insan değil” dedi.
Polislerin kapıyı kırarak içeri girdiğini söyleyen Baydemir, "Bu durum son günlerde yaygınlaştı Diyarbakır’da. Polis kapıyı çalmak ihtiyacı duymuyor, direk kapıyı kırarak içeri giriyorlar. Nurcan hanımın evine de bu şekilde girmişler” diye konuştu.
'ORTADA KRİMİNAL BİR DURUM YOK'
Sosyal medyada yaptığı paylaşımdan dolayı hakkında gözaltı kararı çıkarıldığını belirten Baydemir, “Ortada kriminal bir durum yok, bir annenin ve gazetecinin evine bu şekilde girmek için hiçbir gerekçe yok. Gözaltına alma biçimi bile bizi yüz yıl geriye götüren bir uygulama” dedi.
Nurcan Baysal’ın gözaltına alınma gerekçesinin yasalara ve hukuka aykırı olduğunu belirten Baydemir, Baysal’ın verdiği ifade hakkında şunları söyledi:
“Nurcan hanımın verdiği ifade de net, ‘Ben bir anneyim, bir gazeteci, yazarım. Toplumun bütün sorunlarına karşı duyarlı olmak zorundayım. Ve tabi ki Afrin’de yüz binlerce çocuk, yüz binlerce kadın ve sivil yaşıyor. Sivillerin öleceği son derece açık, ben de bir anne ve gazeteci olarak eleştiri hakkımı kullandım’ dedi.”
Ortada bir suç olmadığını savunan Baydemir, Anayasa’da güvence altına alınan ifade özgürlüğünü de hatırlatarak, “Gazeteci kimliğinden ötürü yaptığı paylaşım halkın haber alma hakkıyla da ilgilidir” şeklinde konuştu.
'SAVAŞ PROPAGANDASI SUÇTUR'
Diyarbakır’da Nurcan Baysal’la aynı gün sosyal medya hesaplarından Afrin harekatına ilişkin paylaşımlarda bulunan 11 kişi daha gözaltına alınmıştı. Medyaya yansıyan bilgilere göre Türkiye çapında ise yaklaşık 100 kişi aynı gerekçelerle gözaltına alındı.
Türkiye'nin de imza attığı Birleşmiş Milletler sözleşmesine göre, savaş propagandasının suç olduğunu belirten Baydemir, şunları söyledi:
“Türkiye’nin de imzaladığı Birleşmiş Milletler Medeni ve Siyasi Haklar Uluslararası Sözleşmesi’ne bakalım, bu bildirge 66 yılından bu yana savaş propagandasını yasaklamış. Türkiye bu bildirgeye taraf. Türkiye bu bildirgedeki bütün maddelere uymak zorundadır. Hukuk bana göre sana göre uygulanan bir şey değil. Açıkça diyor ki bildirge, her türlü savaş propagandası yasaktır. Türkiye de 2003’te imzalamış bunu. Dolayısıyla müvekkilim bir barış propagandası yapmış ve bu bir suç değil. Barış propagandası yapmanın suç olduğu günlerden geçiyoruz maalesef. Barış propagandası yapmak örgüt propagandası yapmak gibi yorumlanıyor. Oysa ki ortada barıştan ve yaşatmaktan yana bir söylem ve talep var. Sözde muhalefet partileri, Barolar Birliği’nin attığı tweetlere baktığımızda dehşete kapılıyoruz. Ülkedeki hukukçulara sormak lazım, akıl sağlığınızı topyekun mu yitirdiniz? Bizim aldığımız hukuk etiği böyle bir şey değil. Mevzuat ortada, haklar ve özgürlüklerin tanımı ortada, imzacısı olduğumuz uluslararası sözleşmeler ortada. Ama bunun tam tersine ırkçılığı özendiren, savaşa çağrı yapan, lince tahrik eden söylemlerle karşı karşıyayız. Savcılar gerçek suç tanımlarını önlerine koysun ve sosyal medyada kim suç işliyor görsünler. Ama görüyoruz ki Afrin’den sonra bir akıl ve vicdan tutulması yaşanıyor ve hukuk tamamen askıya alınmış. Hukukun olmadığı yerde hiç kimse kendini güvencede hissedemez ve yarına dair umutlu olmak mümkün olmuyor.
'LEYLA HANIMIN ADRESİ BELLİDİR'
DTK Eş Başkanı Leyla Güven’in gözaltı süresinin uzatılmasını da eleştiren Baydemir, şöyle konuştu:
“Leyla hanım ikametgahı belli, iki dönem belediye başkanlığı, bir dönem milletvekilliği yapmış ve şu anda DTK Eşbaşkanlığı görevini yürütüyor. Tanınmış kadın siyasetçilerden biridir. Son bir yıldır yaptığı her konuşmasından dolayı hakkında soruşturma açıldı ve Leyla hanım bir yere kaçmadı. Demokratik alanda siyaset yapmak isteyen bir insan. Dolayısıyla gözaltına alınması için bir gerekçe yok. Sosyal medya paylaşımları nedeniyle başlatılan bir soruşturma ama delillerin toplanması gerekçesiyle gözaltı süresi uzatıldı. Sosyal medya paylaşımları ortada, kaçma, delilleri karartma gibi bir durum mevcut değil yani. Üstelik Leyla hanımın sağlık sorunları var, alması gereken tedaviler, ilaçlar var.”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın HDP’ye yönelik açıklamalarından sonra gözaltına almaların arttığını söyleyen Reyhan Yalçındağ Baydemir, “Eskiden yargının siyasallaştığını söylerdik, şimdi siyaset yargı oldu” dedi. (DUVAR)