TTB Merkez Konseyi üyesi doktorlara gözaltı
'Savaş bir halk sağlığı sorunudur' açıklaması nedeniyle Türk Tabipler Birliği (TTB) yöneticileri gözaltına alındı. İstanbul, Ankara, Eskişehir ve Diyarbakır'da aralarında TTB Genel Başkanı Prof. Dr. Raşit Tükel'in de bulunduğu 11 doktorun evine sabahın erken saatlerinde polis baskınları yapıldı.
ANKARA Afrin'e yönelik harekata 'Savaş bir halk sağlığı sorunudur' diyerek karşı çıkan Türk Tabipler Birliği (TTB) Merkez Konseyi üyesi doktorların evi basıldı. Evlerde arama yapan polisler, doktorları sabah saat 06.30 sıralarında gözaltına aldı.
Polis, TTB Genel Merkezi'ne de baskın düzenledi. Polis, savcılık kararı doğrultusunda 'Terör örgütü propagandası yapmak ve halkı kin ve düşmanlığa sevk etmek' iddiasıyla binada arama yaptı. Binadaki arama saat 13.30 sıralarında tamamlandı. Polis 3 çuval dolusu dökümanla binadan ayrıldı.
TTB Genel Merkezi’ndeki aramaya kurum adına aramaya altı avukat eşlik etti.
'BİLGİ GİZLİLİĞİ İHLAL SUÇU İŞLENDİ'
Aramanın ardından genel merkez binası içerisinde yaşananlara ilişkin basın toplantısı düzenlendi. Ankara Tabip Odası Başkanı Vedat Bulut “Bugün burada anayasal suç işlendi. Meslek örgütünün iş yapmasını engelleyecek uygulama yapılmıştır.
TTB’nin bu arama sonrası yapamayacağı görevleri ortaya çıktı. Kredilendirmeler, görevlendirmeler ve bazı soruşturmaların olduğu bilgisayarlara el konuldu. Bilgi gizliliğini ihlal suçları işlenmiş" dedi.
GÖZALTINA ALINAN İSİMLER
Evlerinde arama yapılan doktorlardan 10'u gözaltına alındı. Van'da görev yapan ve gözaltı listesinde olan 1 doktorun ise kendisinin emniyete geleceği belirtildi.
Gözaltı listesindeki TTB Merkez konseyi üyesi 11 doktorun isimleri şöyle:
*TTB Başkanı Prof. Dr. Raşit Tükel,
* Sezai Berber
* Sinan Adıyaman
* Selma Güngör
* Şeyhmus Gökalp
* Hande Arpat
* Ayfer Horasan
* Taner Gören
* Funda Obuz
* Yaşar Ulutaş
* Nazım Yılmaz
HASTANE ODALARI DA ARANDI
Genel Başkan Prof. Dr. Raşit Tükel'in Ankara'da gözaltına alındığı öğrenildi. Ankara merkezli 8 ilde arama ve gözaltı işlemleri yapıldı.
‘GERÇEĞİ KALDIRAMIYORLAR’
Öte yandan sivil toplum kuruluşu temsilcileri dayanışma amacıyla TTB Genel Merkezi önüne geldi. CHP Milletvekilleri Orhan Sarıbal, Selin Sayek Böke, Ali Şeker ve Şenal Sarıhan destek için genel merkez önüne geldi. Kurumun avukatlarından bilgi alan Şeker, “Ergenekon dönemini bir daha yaşıyoruz. 1980'in üzerinden 30 yıl geçti ama faşizim devam ediyor. Hekimler öldürmeyi değil yaşatmayı istiyor” dedi.
TTB eski başkanlarından Füsun Sayek'in kızı olan ve ayağındaki rahatsızlık nedeniyle koltuk değneğiyle gelen Böke ise “Gerçeği kaldıramıyorlar” ifadesini kullandı.
TTB avukatı Ziynet Özçelik de milletvekillerine bilgi verdi.
Aramanın yapıldığı bina çok kalabalık olduğu gerekçesiyle milletvekilleri içeri alınmadı.
TANAL POLİS NOKTASINI AŞTI
CHP Milletvekili Mahmut Tanal aramanın yapıldığı genel merkeze geldi. İçeriye girmek isteyen Tanal’a izin verilmedi. Tanal, “Arama alanına girmeyeceğim. Aramayı tehlikeye düşürecek bir alanda durmayacağım dış kapıda duracağım. Şuradan alışveriş yapacağım yazık günah değil mi” dedi ve polis noktasını aşarak binanın girişindeki kırtasiyeye girdi.
POLİS UZAKLAŞTIRMAK İSTEDİ
TTB önünde toplananlar basın açıklamasıyla, gözaltı ve aramalara tepki gösterdi. Polis basın açıklamasının ardından bina önündeki grubu uzaklaştırmak istedi. Uzaklaştırma tartışmasının ardından tansiyon yükseldi. Kurum temsilcileri merdivenlerin olduğu bölümden itilerek uzaklaştırıldı.
Polisin müdahalesi sırasında ezilme tehlikesi yaşayan kurum temsilcileri oldu.
Genel merkez önüne gelen HDP Şanlıurfa Milletvekili Osman Baydemir de TTB önüne gelerek yaptığı açıklamada, “Doktorlar 'savaş insanların ruh sağlığını bozar' diye tespit koyuyor. Anne babalar evlatlarını düşünüyorsa barışa sahip çıkması gerekiyor. Savaşın karşısında duran, barışı savunan herkesin yanındayız” diye konuştu. TBB genel merkezindeki arama saat 13.30 civarında tamamlandı. Polis ekiplerinin ayrılmasının ardından TBB yöneticileri inceleme yapacak. Polisin binadan çıkışını bekleyen HDP Milletvekili Filiz Kerestecioğlu ile amirler arasında ise kısa süreli bir tartışma çıktı. Bu sırada polise tepki gösteren TTB'lilere, “Burası bizim, sizin değil” diye seslendi.
Polisin genel merkez binasında yaptığı aramanın ardından gerçekleştirilen toplantıda konuşan CHP Milletvekili Tur Yıldız Biçer, “Barışa yapılmış bir operasyondur. TBMM toplanıp bir savaş kararı alsa bile herkesin düşündüğünü, endişelerini bütün açıklığıyla özgürce söyleme hakkı vardır. Bu anayasamızın güvencesi altındadır. En doğal olanı yapan TTB’ye hukuksuzca operasyon yapılmıştır. Sesimizi yükselterek mücadelemisi yükseltmeye hazırız” dedi.
Dev sağlık iş genel merkez yöneticisi hemşire Funda Keleş Sudan savaşında görev yaptığını belirterek, şunları söyledi: “Savaşı görmeyenler savaşı acısını anlamayabilir. Savaş 40 bin kadının sürgün edilmesidir. Savaş alanlarında ölü toplanması demektir. Kime karşı olursa olsun. Siyaset kurumu niye var o zaman? Yıllardır savaşta değil miyiz zaten? Zaten her gün 5 işçi iş cinayetlerinde ölüyor. Herkesi vicdanına dönmeye ve savaşı savunanların evlerine dönmesini istiyorum. Orada ölen bizim soyumuzfan olmayabilir ama kanı değmiştir, gözü değmiştir, eli değmiştir. Birbirimizde bir tuz kadar olsa hakkımız vardır.”
İSTANBUL TABİP ODASI'NDAN GÖZALTILARA TEPKİ
İstanbul Tabip Odası, tepki gösterdi. Odadan yapılan 'Türk Tabipler Birliği Merkez konseyi Üyeleri Onurumuzdur' başlıklı açıklamada "Günlerdir TTB'ne yönelik saldırı, itibarsızlaştırma, sindirme kampanyasının yargı ayağı da bugün devreye girdi" ifadesi yer aldı. Açıklamada şöyle denildi:
"TTB'nin 'Savaş bir halk sağlığı sorunudur!' başlıklı hekimliğin binlerce yıllık değerlerini savunmaktan başka hiçbir ifade içermeyen basın açıklamasını hedef haline getirenlere, içinde hiçbir suç unsuru olmayan açıklama için soruşturma açanlara, her birinin adresi belli arkadaşlarımızı ifadeye davet etmek yerine evlerini bastırarak gözaltına aldıranlara, yıllardır siyasi iktidarın bütün olanaklarını kullandığı halde TTB seçimlerini kazanamayıp muhbirliğe soyunanlara cevabımızdır:
Biz hekimiz, sağlıkçıyız. Tıbbın kurucuları İstanköylü Hipokrates'ten, Bergamalı Galenos'tan bu yana burada, bu topraklarda vardık, varız, var olacağız. Topluma adanmış bir mesleğin onurlu üyeleri olarak insan yaşamını sağlığı, barışı, demokrasiyi her zaman olduğu gibi bugün de, yarın da savunmaya devam edeceğiz."
İÇİŞLERİ SUÇ DUYURUSU YAPMIŞTI
TTB yöneticilerine, başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere hükümet tarafından sert eleştiriler yöneltilmişti. Erdoğan, TTB yönetimi için, "Sözde Türk Tabipler Birliği gibi bir kesim savaşa hayır diye kampanya yürütmek istiyor. Bu terörist sevicilerin bugüne kadar barışa evet dediklerini duymadık" demişti.
İçişleri Bakanlığı da, Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi üyeleri hakkında, "Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) başlattığı Afrin’e yönelik Zeytin Dalı Harekâtı’na ‘savaş’ değerlendirmeleri yaptığı" gerekçesiyle Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunarak, Asliye Hukuk Mahkemesine dava açılmasını talep edeceğini açıklamıştı. İçişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada "Merkez Konseyi üyelerinin görevlerine son verilmesi amacıyla dava açılmasını talep etme zorunluluğu hasıl olmuştur" denilmişti.
Bu gelişmenin ardından Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, TTB yöneticileri haklarında soruşturma açmıştı.
7 MADDELİK YANIT
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın hedef almasının ardından yaşanan gelişmeler üzerine TTB yönetimi 7 maddelik şu açıklamayı yapmıştı:
Erdoğan'ın hedef göstermesi sonrası Türk Tabipler Birliği'nin sitesinden 7 maddelik bir açıklamayla yanıt verdi.
Açıklama şöyleydi:
1. Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi 24 Ocak 2017 Çarşamba günü kamuoyuna bir açıklama yapmıştır.
2. Açıklamayı izleyen iki gün içerisinde tarafımıza farklı tepkiler ulaşmıştır. Açıklamamızı olumlayan ve destekleyen bir çok geri bildirimin yanında, metinde yer almayan ifadeler eklenerek hedef gösteren ve adeta bir lince davetiye çıkaran söylemler ve tehditler de söz konusudur.
3. TTB Merkez Konseyi gerek hekimlerin gerekse de vatandaşlarımızın tepkilerini dikkatle dinlemektedir.
4. Öncelikle tekrarlanması gereken TTB Merkez Konseyi’nin açıklaması halen sınır ötesinde bulunan çocuklarımızı, onların ana, baba ve yakınlarını da gözeterek, büyük bir özenle, hiçbir insana hürmetsizlik etmeyen bir uslupla kaleme alınmıştır. Orada görevli bulunan insanlar tepki gösterenler kadar bizim de canımızdır. TTB Merkez Konseyi bu anlamda kendisi hakkında yapılan çarpıtmaları reddetmektedir.
5. TTB Merkez Konseyi bu süreçte bir hekim birliği tutumu ve sorumluluğuyla görüşlerini ifade etmiştir. Savaş, çatışma, terör operasyonu ve benzeri durumlarla ilgili hekimlik değerleri ve yıllar boyunca geliştirilen tutum bildirgeleri hiçbir farklı yoruma yer bırakmayacak kadar açıktır. TTB Merkez Konseyi’nin 24 Ocak tarihli açıklaması bütünüyle bu birikime sadık kalarak yapılmıştır.
6. Yukarıdaki gerçeklere rağmen tepkilerin kimi provokatif saldırılara da meydan verecek çağrılara, hedef göstermelere dönüştüğünü üzülerek duyuyor, görüyor, yaşıyoruz. Son olarak devletin en yetkili makamlarının açıkladıkları görüşler kimileri için TTB Merkez Konseyi’nin hedef olarak algılanması tehlikesini de içermektedir.
7. TTB Merkez Konseyi bu bilgiler ışığında kamu otoritesine herkesin can güvenliğini güvence altına alacağı ve hiç kimseyi dışlamadan görüşlerini ifade edebileceği bir ortamı tesis etme görevini yerine getirme sorumluluğunu hatırlatır, bu vesileyle özgür, demokratik ve barış içerisinde bir Türkiye ve dünya özlemimizi bir kez daha paylaşırız.
TTB'NİN AÇIKLAMASI NEYDİ?
TTB'den yapılan açıklamada şu ifadeler yer almıştı: Biz hekimler uyarıyoruz: Savaş, doğada ve insanda tahribat yapan, toplumsal yaşamı tehdit eden, insan eliyle yaratılan bir halk sağlığı sorunudur. Her çatışma, her savaş; fiziksel, ruhsal, sosyal ve çevresel sağlık açısından onarılmaz sorunlara yol açarak büyük bir insani dramı da beraberinde getirir. Yaşatmaya ant içmiş bir mesleğin mensupları olarak, yaşamı savunmanın, barış iklimine sahip çıkmanın birincil görevimiz olduğunu aklımızdan çıkarmıyoruz. Savaşla baş etmenin yolu, adil, demokratik, eşitlikçi, özgür ve barışçıl bir yaşam kurmak ve bunu sürekli kılmaktır. Savaşa hayır, barış hemen şimdi.
DÜNYA TABİPLER BİRLİĞİ'NDEN KINAMA VE ÇAĞRI
Dünya Tabipler Birliği (WMA) Türk Tabipleri Birliği (TTB) yöneticilerinin gözaltına alınmalarına ilişkin derin kaygılarını belirten bir açıklama yaptı.
WMA Başkanı Dr. Yoshitake Yokokura imzasıyla yapılan açıklamada gözaltılar, fiziksel şiddet tehditleri ve TTB hakkında yapılan suç duyurusu şiddetle kınadı. Açıklamada şu ifadeler yer aldı:
"WMA, Türk meslektaşlarımızın savaşın bir halk sağlığı sorunu olduğu yönünde kamuoyuna yaptıkları açıklamayı tam olarak desteklemektedir. Doktorların ve ulusal tabip kuruluşlarının savaşın ve silahlı çatışmaların yol açacağı insani sonuçlar konusunda hükümetleri uyarma görevi WMA’nın açık politikasının bir parçasıdır.
Türk Tabipleri Birliği’nin insan haklarını ve barışı destekleme görevi vardır; son gözaltılar ve suç duyurusu bu açıdan bizi derin kaygılara sürüklemiştir. Türkiye’nin 2003 yılında onaylamış bulunduğu Uluslararası Sivil ve Siyasal Haklar Sözleşmesi’nin 19’uncu maddesinde öngörülen ifade özgürlüğüne yönelik bu saldırıları şiddetle kınıyoruz.
Türk yetkililerden TTB yöneticilerinin derhal serbest bırakılmasını ve sindirme kampanyasına son verilmesini talep ediyoruz. Dünyadaki hekim kuruluşlarını, sağlık, örgütlenme ve ifade hak ve özgürlükleri dâhil olmak üzere Türkiye’nin insani ve insan hakları alanındaki yükümlülüklerini eksiksiz yerine getirmesi için gerekli girişimlerde bulunmaya çağırıyoruz."
MESLEK ÖRGÜTLERİ TTB ÜYELERİNİN GÖZALTINA ALINMASINI KINADI
Türk Tabipler Birliği (TTB) yöneticilerinin gözaltına alınmasına meslek örgütleri tepki gösterdi. Türkiye Psikiyatri Derneği, Türkiye İnsan Hakları Vakfı, İnsan Hakları Derneği, İstanbul Tabip Odası yaptıkları açıklamalarda gözaltına alınan üyelerin bir an önce serbest bırakılmasını istedi.
Açıklamalardan bazıları şu şekilde;
'TTB YÖNETİCİLERİ DERHAL SERBEST BIRAKILMALIDIR'
Türkiye İnsan Hakları Vakfı: Sadece ve sadece varlık sebeplerinin inkârı anlamına gelen savaş ve çatışma ortamlarına karşı oldukları, savaşın bir halk sağlığı sorunu olduğu gerçeğini bir kez daha ifade ettikleri ve buna yol açan sebeplerin ortadan kaldırılmasına yönelik çaba gösterdikleri için TTB yöneticilerinin hedef gösterilmeleri ve hemen akabinde gözaltına alınmaları kabul edilemez. Dahası, doğrudan kendi varlık sebeplerinin gereğini yerine getiren TTB yöneticilerinin herkesin tanıklığında hedef haline getirilmesi, esas olarak bir suçtur. Bu kabul edilemez, hukuk dışı uygulamalara hep birlikte son vereceğimizden kuşkumuz yoktur.
'TTB'YE YÖNELİK KARALAMA KAMPANYASI KABUL EDİLEMEZ'
İnsan Hakları Derneği: En temel insan hakkı olan yaşam hakkını savunan TTB yöneticilerinin gözaltına alınması kabul edilemez. Gözaltı sürecinden önce TTB'ye yönelik karalama kampanyası yürütülmesi de insan hak ve özgürlükleri bakımından kaygı vericidir. İnsan hakları savunucuları olarak diyoruz ki TTB yöneticileri derhal serbest bırakılmalıdır.
'BİZ HEKİMİZ, HAKLIYIZ'
İstanbul Tabip odası: TTB’nin “Savaş bir halk sağlığı sorunudur!” başlıklı hekimliğin binlerce yıllık değerlerini savunmaktan başka hiçbir ifade içermeyen basın açıklamasını hedef haline getirenlere, içinde hiçbir suç unsuru olmayan açıklama için soruşturma açanlara, her birinin adresi belli arkadaşlarımızı ifadeye davet etmek yerine evlerini bastırarak gözaltına aldıranlara, yıllardır siyasi iktidarın bütün olanaklarını kullandığı halde TTB seçimlerini kazanamayıp muhbirliğe soyunanlara cevabımızdır: Biz hekimiz, sağlıkçıyız. Tıbbın kurucuları İstanköylü Hipokrates’ten, Bergamalı Galenos’tan bu yana burada, bu topraklarda VARDIK, VARIZ, VAR OLACAĞIZ! Topluma adanmış bir mesleğin onurlu üyeleri olarak İNSAN YAŞAMINI sağlığı, barışı, demokrasiyi her zaman olduğu gibi bugün de, yarın da SAVUNMAYA DEVAM EDECEĞİZ.
'DÜŞÜNCE SUÇ DEĞİLDİR'
Türkiye Psikiyatri Derneği: TTB yöneticilerinin elleri kelepçelenerek, hastane odalarındaki dolapları kırılarak gözaltına alınması kabul edilemez. Farklı düşüncede olmanın suç olamayacağını, Dünya Tıp Birliği etik ilkelerinin öngördüğü biçimde görevi politikacıları silahlı çatışmanın olası sonuçları konusunda uyarmak olan ve bu taleple bildiri yayınlayan hekimlerin hastane odasında kitap, kalem ve kağıttan başka suç unsuru olamayacağını düşünüyoruz. TTB politikalarını onaylamayan meslektaşlarımız da dahil olmak üzere tüm üyelerimizi, meslektaşlarımıza suçlu muamelesi yapılmasına karşı çıkmaya çağırıyoruz. Meslektaşlarımızın yanında olduğumuzu kamuoyuyla paylaşıyor, haksız gözaltı uygulamasının sona erdirilmesini talep ediyoruz.