Keleşoğlu: Türkiye Kürt sorununu bölgesel olarak yönetmek istiyor
Akademisyen Erhan Keleşoğlu, uluslararası ilişkilerin Afrin harekatı sonrası nasıl şekillendiğini değerlendirdi: Ne ABD’nin, ne Rusların, ne İranlıların ne rejimin ne de Türkiye’nin çok uzun vadeli bir oyun kurması sahada mümkün değil. Sahada küresel oyuncular var.
DUVAR - Afrin'e operasyonu devam ederken, harekatın amaçları ve getireceklerine dair değerlendirmeler de sürüyor. KHK ile görevinden ihraç edilen Doç. Dr. Erhan Keleşoğlu ile Afrin operasyonu ve hareketlenen uluslararası ilişkileri Evrensel gazetesinde Şerif Karataş'la konuştu. Küresel oyuncuların uzun vadeli oyun kuramadığı bir yerde Türkiye gibi orta büyüklükteki aktörlerin oyun kurmasının pek mümkün olamadığını belirten Keleşoğlu, Afrin operasyonu için uzun vadeli bir planın yapılmasının zorluğuna işaret etti. Keleşoğlu'nun açıklamalarından bir bölüm şöyle:
Türkiye’nin Kuzey Suriye planı nedir? Nereye kadar bu planı götürebilir? Operasyonun saha ayağında durum ne görünüyor?
Afrin operasyonu için o kadar uzunlu boylu plan kimse kuramıyor; bunun altını çizmek istiyorum. Ne ABD’nin, ne Rusların, ne İranlıların ne rejimin ne de Türkiye’nin çok uzun vadeli bir oyun kurması sahada mümkün değil. Sahada küresel oyuncular var. Küresel oyuncuların uzun vadeli bir oyun kuramadığı bir yerde orta büyüklükteki devletlerin, Türkiye onlardan bir tanesi, oyun kurması pek mümkün olamıyor. Kısa vadeli konuşmak lazım. Kısa vadede Türkiye’nin önündeki hedefi nedir? Kısa vadede Türkiye’nin hedefi Afrin. Öncelikle Afrin’de ne olacağına bakmak gerek. Hâlâ PYD ile rejim arasındaki görüşmelerin devam ettiğini anlıyoruz. Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan’nın Rusya’da Rusya Genelkurmay Başkanı Valeriy Gerasimov’la görüşmesinden bir gün sonra YPG Komutanı Sipan Hemo da oradaymış. Türkiye basını buna pek önem vermedi ama bu ilişkilerin nasıl yürütüldüğünün bir göstergesi aslında.
Yani SDG kanadı da farklı oyuncularla, küresel oyuncularla; Rusya ile, ABD ile bölgesel güçlerle diplomatik ilişkilerini devam ediyor. Pazarlıklar da devam ediyor. Bir yandan Türkiye hamle yaparken, karşı taraftan da zayıf bir aktör olarak SDG de hamle geliştirmeye çalışıyor.
Türkiye esas itibarıyla Rusya ile ilişkisini geliştirerek, SDG’nin elinden Rus kartını geri aldı. Ruslara karşı çok ciddi güvensizlik ortaya çıkmış durumda. Ruslar karşılığında ne aldılar? Bu meçhul. Rusların karşılığında bir şey alması gerekiyor değil mi? Çünkü onların elinden Kürt kartını alıyorsunuz. Bu arada, Rusya’nın SDG’yi, PYD’yi terörist olarak tanımadığını ve bu iki örgütün de Moskova’da bürolarının olduğunu hatırlatmak lazım.
Afrin operasyonunun Türkiye ve Suriye’deki halklar ile bölge halkları açısından değerlendirecek olursanız neler dersiniz?
Operasyonun hem iç hem de dış mahiyeti var. İç mahiyetine bakarsak yeni bir rejim inşa ediliyor. Daha otoriter, daha milliyetçi, muhafazakar bir rejim. Bu manada Afrin operasyonu bir katalizör görevi görüyor. Yine, yeni inşa edilen rejim açısından Kürt meselesi çok kilit bir yerde duruyor. Kürt hareketinden kaynaklı bir varoluşsal bir tehdit olduğuna, Türkiye Cumhuriyeti’nin bir beka sorunu olduğuna, Kürt sorunundan askeri ve güvenlikçi politikalarla çözülebileceğine dair bir inanç söz konusu. Afrin operasyonu vb. operasyonlarda iktidarın, Fırat Kalkanı operasyonunda olduğu gibi muhalefetin de önemli bir kısmının arkasına alabildiğini, kamuoyunun önemli bir kesiminin desteğini alabildiğini görüyoruz. Bu manada bir katalizör görevi görüyor bu operasyonlar.
Bölgesel açısından; Suriye politikası açısından ve genel Kürt sorununun yönetimini anlamında baktığımızda, artık Kürt sorununun sadece Türkiye içinde yönetilebilecek bir sorun olmadığını görüyoruz. Kürt sorunu, tanımı itibarıyla bölgesel bir sorun halini almış durumda. Türkiye açısından Kürt sorununun yönetilmesi demek aynı zamanda bölgesel olarak yönetilmesi demek. Uluslararası ilişkilerin de bir yönetim stratejisinden bahsediyoruz. Bu manada değerlendirilmelidir.
Kürt hareketinin bölgesel olarak güç kazanmasının engellenmesi, ABD ile kurulan taktik ilişkiden kopartılması, buna yönelik sahada adımların atılması ve Kürt hareketinin çevrelenmesine ilişkin İran, Rusya, Irak merkezi hükümeti ile ittifakların oluşturulması....Tüm bunlar Türkiye’nin dış politika amaçlarını oluşturuyor.
Afrin operasyonun seçimleri erkene alıp almayacağına dair görüşünüz nedir?
Milliyetçi hezeyanların yükseltildiği bir dönemden geçiyoruz. Şimdi Afrin operasyonun siyasi anlamda bir karşılığının olması için seçimlerin erkene çekilmesi lazım. Çünkü Türkiye’de biliyorsunuz, gündem çok hızla değişiyor. Eğer iktidarın bu yönde bir hesabı varsa, erken seçimle karşı karşıyayız demektir. Bu yönde mülahazalar var. Tabi bilemiyoruz, iktidar çevrelerinde bu yönde bir açıklama yapılmış değil. Ama erken seçim olasıdır diye düşünüyorum.
Afrin operasyonun gölgesinde toplanan Soçi zirvesini nasıl yorumlarsınız?
Soçi Zirvesi esas itibarıyla Rusya, Türkiye ve İran’ın Cenevre’ye yönelik bir alternatifiydi. Ne Kuzey Suriye Federasyondan katılım oldu ne Ulusal Koalisyon Soçi’ye katılıyor. Yani, sahadaki gelişmelere de bağlı olarak ölü doğmuş gözüküyor.