Üçüncü büyük il: Açıköğretim!
Türkiye'de açık öğretimde 5 milyondan fazla öğrenci var. Ortaokul, lise ve üniversitede açık öğretimdeki öğrenci sayısı İstanbul, Ankara dışındaki tüm illerden daha fazla. İstediği okula girememek, dini kaygılarla evde eğitimi tercih etmek, çalışmak, sağlık sorunları, üniversite sınavlarına hazırlanmak, taşımalı eğitimin zorlukları gibi faktörler sebebiyle bu sayı her geçen gün artıyor.
DUVAR - Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) Eylül 2017’de yayınladığı 2016-2017 istatistiklerine göre açık ortaokul ve liselerde toplam 1 milyon 753 bin 807 öğrenci okuyor. Üniversitelerin açık ve uzaktan öğretim programlarındaki 3 milyon 368 bin 713 öğrenciyle birlikte, açık öğretim kurumlarında okuyanların sayısı 5 milyon 122 bin 520.
Bu sayı ile Türkiye’nin üçüncü büyük şehri İzmir'i geçen açık öğretimdeki öğrenci sayısı özellikle son birkaç yılda arttı. Liseyi açıkta okumanın sebepleri arasında TEOG ile istediği okula girememek, dini kaygılarla evde eğitimi tercih etmek, çalışmak, sağlık sorunları, üniversite sınavlarına hazırlanmak, taşımalı eğitimin zorlukları gibi faktörler öne çıkıyor.
Üniversitelerde ise sebepler değişiyor. Okuduğu bölümden memnun olmadığı için yeni bir bölüm seçenler, kariyerinde ilerlemeyi hedefleyenler, maddi nedenlerle çalışmak zorunda olduğu için üniversiteyi açıktan okuyanlar, ikinci bir meslek edinmek isteyenler, askere gitmemek için eğitimine devam edenler, açık ve uzaktan öğretim programlarını tercih ediyor.
MEB AÇIK LİSEYİ ÖZENDİRİYOR
Milliyet'ten Aysel Bozan Yılmaz'ın haberine göre MEB istatistiklerini inceleyen Eğitimci Alaaddin Dinçer, son bir yılda açık öğretimde yüzde 22,66 artış yaşandığına dikkat çekiyor. Dinçer ayrıca açık öğretim kurumlarına giden öğrenciler sayesinde MEB’in derslik ve öğretmenden tasarruf ettiğini anlatırken bu konuyu şöyle özetliyor: “1 milyon 753 bin 807 öğrenciyi açık öğretime yönlendirdiğinizde, her bir 30 öğrenci alacak 58 bin 460 derslik yapmamış, her bir öğretmene düşen 24 öğrenci üzerinden 73 bin öğretmen atamamış, 152 bin 289 derslik olan liselerde her derslikten ortalama 10 öğrenci azaltmış oluyorsunuz. Aynı zamanda ortalama öğrenci başına 7 bin 500 lira harcama yapıldığı hesaplandığında 13 milyar 154 milyon lira da harcama yapmamış oluyorsunuz. Öğrencileri şu ya da bu şekilde açık öğretime yönlendirmiş olmak doğrudan derslikten ve öğretmenden dolayısıyla paradan tasarruf yapmak anlamı taşımakta. O nedenle açık öğretimde artan öğrenci sayısı, ‘sınıf mevcutları, öğretmen başına düşen öğrenci sayısı ve ikili öğretim azalıyor’ diye sürekli gündeme getirilen açıklamaları gölgeliyor.”
İmam hatip ve meslek liselerinde de açık öğretimi tercih edenlerin sayısının yüksek olduğuna ifade eden Dinçer, açık imam hatip lisesine gidenlerin oranının da yüzde 21,51 olduğunu dile getiriyor. TEOG’un uygulandığı 5 yıllık dönemde açık lisedeki öğrenci sayısının ise yüzde 53,28 oranında arttığını kaydeden Dinçer, “Bu tabloda tercihlerine yerleşemeyenlerin yanı sıra bakanlığın açık liseyi özendiren politikalarının etkisi de büyük” diyor.
Çocukların açık liseye yönlendirilmesinin çocuk ihmallerini, evlilikleri, işçiliği ve istismarları artırabileceğinin de altını çizen Dinçer'e göre doğru olan çocukları açık liseye yönlendirmek yerine örgün öğretimde nitelikli eğitim vermek.
AÇIK LİSEYİ TERCİH EDENLERİN SEBEPLERİNİ ÖĞRENİN
Acıbadem Altunizade Hastanesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Betül Mazlum, kendi isteği ile açık liseyi tercih edenlerin ailelerinin bu karardaki etkenleri anlamakla yükümlü olduğunu belirtiyor ve ekliyor:
“Eğer genç, okulda yaşadığı başarısızlık sebebiyle bu kararı veriyorsa öncelikle bunun nedeni araştırılmalı. Zaten öğrenmede sorunlar yaşayan genç, açık lisede kendi başına öğrenmek zorunda kalacağından akademik sorunları da artarak devam edecektir. Diğer yandan sosyal fobi başta gelmek üzere madde kullanımı ve daha birçok psikiyatrik sorun da örgün öğretimi bırakmada temel sorun olabilmekte. Okulu bırakmak bu noktada çözüm olmayacağı gibi bu sorunları daha da derinleştirebilecektir.”