Koçal: Kürt liderlikler geri dönüşe ayak uyduruyor
Siyaset Bilimci Vedat Koçal, farklı ülkelerde yaşayan Kürtler arasında Kobani ve Şengal sonrası oluşan 'duygu birliği'nin Sykes-Picot projesine dönüşle dağıtılmaya çalışıldığını, Kürt liderliklerin de "buna ayak uydurmuş göründükleri" yorumunu yaptı.
DUVAR - Ortadoğu’da Kürt sorunu konusunda yaşanan gelişmeleri değerlendiren siyaset bilimci Vedat Koçal, "Kürtlerin Sykes-Picot’a ve Lozan’a geri döndürülmeye çalışıldığını" söyleyerek, "3 parçadaki liderlikler sanki küresel ve bölgesel merkezlerin ürettiği bu yapıyı benimsemiş gibi" yorumunu yaptı.
'AFRİN 2019 YATIRIMI DEĞİL'
Evrensel gazetesinden Serpil Berk'e değerlendirmelerde bulunan Dicle Üniversitesi Öğretim Görevlisi Koçal, Afrin operasyonunun 2019 seçimine yatırım olmasından daha çok ekonomik, siyasal, diplomatik ve ideolojik yanlarının olduğunu söyledi. Afrin operasyonu ile Kobani sürecinde Kürtlerde oluşan 'ulusal birlik' havasının boğulmaya çalışıldığını belirten Koçal, "Bu seferin niye düzenlendiğine dair öncelikle ekonomik neden görüyorum. 2008’de Amerika’da başlayan ve Türkiye’yi 2013’ten beri ciddi biçimde etkileyen ve döviz dalgalanmalarına, hayat pahalılığına neden olan ekonomik krizi toplumsal bilinçte geçiştirme aracıdır. Amaç dikkati oraya yöneltmektir. Tuttuğu da gözlemleniyor. Afrin operasyonunun 2. nedeni diplomatik bir sefer olmasıdır. Türkiye oyuna dahil olmak istiyor. Ülkeler arası, uluslararası süper güçler arası oyuna dahil olmak istiyor ama ortada bir gerçek var Türkiye süper güç değil alt emperyal devlettir. Küresel değil bölgesel emperyalist dolayısıyla küresel emperyaliste yaslanmak istiyor” dedi.
Koçal şunları söyledi: "Ben kişisel olarak Afrin operasyonunun 2019 seçimlerini kazanmaya dönük bir oy manipülasyonu olduğuna inananlardan değilim. Bence bu kadar basit değil. Sadece bir seçim için bu kadar ciddi bir yatırım yapmaz. Türk milliyetçiliğiyle İslamcı Türkiye muhafazakarlığını ortak bir paydada birleştirme girişimi söz konusu burada. Yeni bir devlet ideolojisi inşa ediliyor. Ortaya çıkarılan seküler olmayan Müslüman olan bir Türk milliyetçiliği. Çünkü yönü Ortadoğu yani Müslümanların olduğu bir coğrafyaya saldırma durumu. Suriye’ye müdahale ilk Türkmen Dağı söylemiyle ortaya çıktı. Bugün de ÖSO için söylemlerde Türkmen tugaylar var deniyor. Politik bir seferdir Afrin. Sadece AKP’nin 2019 politikası olarak tanımlanamaz öyle olsa CHP buna karşı çıkardı."
'DUYGU BİRLİĞİ KURULMAYA BAŞLAMIŞTI'
1. Dünya Savaşı sonrası İngiltere, Fransa ve Rusya'nın Ortadoğu'da uygulamaya çalıştığı Sykes-Picot planını hatırlatan Koçal, “Dört egemen devlete bölünmüş coğrafyasız, devletsiz bir halk yapısallığı geleneği vardır. Lozan ile de desteklenen bu yapısallık 2011’den sonra ciddi bir sarsılmaya uğradı. En önemli faktörlerden biri Kobanê savaşı ve Şengal trajedisiydi. Her iki savaş da sivillere yönelik bir savaştı. Yüz binlerce insan kuzeye geldi. Hem göçmenlerin gelip kuzeye sığınması hem de asker destek vermek amacıyla kuzeyden insanların Kobanê’ye gitmesi iki ana eksende bir ulus halk duygu bütünlüğü üretti. Hatırlayalım Kürdistan yönetiminin birlikleri Türkiye topraklarından geçip giderken Kobanê’ye destek için Nusaybin ve Cizre’de törenlerle karşılanmışlardı. Komşu bir ülkenin ordusu savaşa gidiyor gibi değil de sanki kendi güvenlik güçlerini karşılıyorlarmış gibi saatlerce törenler düzenlendi. Haberlerden hatırlayalım Kobanê de kuzeyden çok kişi yaşamını yitirdi. Bu noktada Sykes-Picot’nun dört parçada sınırlılıklarını aşan bir duygu birliği oluşmaya başladı. Kürtlerin bıra kujî (kardeş kavgası) tarihini aşan, onu ciddi anlamda değiştiren bir süreç yaşandı. 3 parçalı bir duygu birliği kurulmaya başlandı. İlişkilerin gelişmesiyle beraber egemen devletlerin himayesinde yaşayan azınlık Kürtler değil de Ortadoğu'da Türkler, Araplar, Farslar gibi Kürt ulusunun da olduğu bir duygusallık üretti” diye konuştu.
Şimdiyse Kürtlerin Sykes-Picot’ya ve Lozan’a geri döndürülmeye çalışıldığını söyleyen Koçal, “Yapılan Kürt ulusal duygu birliğini boğma projesidir. Rusya’nın Türkiye’nin Afrin operasyonuna destek vermesi tamamen böyle adlandırılabilir. Amerika’nın Menbic operasyonuna muhalifmiş gibi görünüp doğrudan bir çıkış yapmaması böyle yorumlanabilir. İran’ın Bağdat’a baskı yaparak referandumu işlevsiz hale getirmesi böyle anlamlandırılabilir. İki basamak kuracağım burada, birincisi süper güçler Amerika ve Rusya ikincisi, bölgesel güçler İran, Türkiye, Irak, Suriye rejimi gibi. Tekrar Kürtler merkezi egemen devletlerin kültürel azınlıklarıymış görüntüsüne yani Sykes-Picot ve Lozan sistematiğine geri döndürülmeye çalışılıyor” dedi.
'LİDERLİKLER AYAK UYDURUYOR'
Yaşatılan geri dönüşe Kürt liderlerin de ayak uydurduğunu ifade eden Koçal, “3 parçadaki liderlikler sanki küresel ve bölgesel merkezlerin ürettiği bu yapıyı benimsemiş gibi. PYD YPG belli ki bu kadar yıllık bir savaşı göz ardı edip Suriye’nin siyasi federal yapılarından biri olmayı kabul etmiş görünüyor. Keza Kürdistan liderliği belli ki 1970’lerden beri gelen otonom özerk yapısına geri dönmüş durumda. Türkiye’deki hareket de bunu kabul etmiş görünüyor. Bütün siyasi operasyonlarına karşı Türkiye siyasal sisteminin muhalif bir yapısı işlevini yürütmeye devam edecek gibi görünüyor. Ulusal birlik söylemleri geliştirirken pratikte 3 ana parçada 3 yapının liderliği de oldukları devletin anlayışını sürdürüyorlar. Halklar ulusal birliği umut etmeye devam ediyor. Siyasi liderler bu halk duygusallığına inmemekte ısrarcı” dedi.