Dokuz Eylül Üniversitesi 'engelleri' kaldırıyor

Dokuz Eylül Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi engelli öğrencilerin öğrenim hayatlarını kolaylaştırmak amacıyla hazırlanan “engelsiz çalışma odası” açıldı. Dokuz Eylül Üniversitesi engelli öğrenciler için daha başka yenilikler yapmaya hazırlanıyor.

Google Haberlere Abone ol

İZMİR - Dokuz Eylül Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nde engelli öğrencilerin öğrenim hayatlarını kolaylaştırmak amacıyla  'engelsiz çalışma odası' açıldı. Okuyucu desteği ile sınavlar içinde kullanılacak olan oda da öğrenciler web sitelerine girip sosyal medya hesaplarını kullanabilecekler. Kayıt sırasında engel durumunu belirten 275 öğrencinin bulunduğu üniversitede engelli tuvaleti, rampa düzenlemeleri gibi çalışmalar da devam ediyor.

'ZAMANIM OLSA BU ODADAN HİÇ ÇIKMAZDIM'

Bu tip çalışma odalarının tüm kampüslerde ve tüm üniversitelerde olması gerektiğini belirten Dokuz Eylül Üniversitesi Tarih Bölümü öğrencisi görme engelli Yusuf Ak "Dokuz Eylül’de açılan ve üniversiteler arasında ilk defa denenen bu oda stilini engellilerin yaşadığı mekan problemi sorunlarını karşılaması açısından çok değerli bir adım olarak görüyorum.  Şu an ki koşullarım nedeniyle odadan faydalanma fırsatını çok fazla bulamıyorum. Fakat zamanım olsa bu odadan hiç çıkmazdım diye düşünüyorum. Çünkü orada bizlerin erişebileceği bilgisayarlar mevcut. Belki ileride engellilere yönelik kurslar düzenlenir, sanatsal faaliyet gerçekleştirilebilir, talepler doğrultusunda kullanabileceğimiz malzemeler artırılabilir’’ dedi.

'Tüm bu çalışmaların yanında bir engelliye yaklaşımda öncelikle zihniyet dünyasının değişmesinin gerektiğine' vurgu yapan Ak şöyle devam etti; "Çalışma odasında erişebilir imkanlardan faydalanırken dışarı çıktığımda öteki olarak görüldüğümde yapılanlar henüz yerini bulmamıştır diye düşünüyorum. Karşılaştığınız bir engelliyle dalga geçebiliyorsanız, dostluk kurabiliyorsanız, kavga edebiliyorsanız, kısacası kendiniz gibi davranabiliyorsanız emin olun özel olarak hiçbir şeye gerek yok. Tam aksine yürürken korumacı güdüyü öne çıkarırsanız, bunu bir engelliye dayatırsanız o zaman problem var demektir’’

'HER GÖRME ENGELLİ İSTEDİĞİ BÖLÜMDE OKUYAMIYOR'

Üniversitelerde yaşadıkları sorunların üniversitelere girişte başladığını belirten Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji Bölümü mezunu, Eğitimde Görme Engelliler Derneği Uluslararası İşler Sekreteri Bahar Yavuz ise şunları anlattı; "Biz üniversiteye girdiğimiz andan itibaren sorun yaşıyoruz.  İçinden çıktığımız eğitim ve sınav sistemi her görme engellinin istediği bölümü okumasına izin vermiyor. En başta böyle bir sorunla karşılaşıyoruz. Üniversitelere giriş kılavuzunda görmeyenler sözel bölümleri tercih etsinler diyen ibareleri de gördük. Bu şekilde üniversitelere fazla yük olmayın, çok da fazla talepte bulunmayın demeye çalışıyorlardı.  Mesela bir görme engelli istatistik dersini almak isterse birisinin grafikleri betimlemesi gerekecek. O yüzden sayısal içeren dersleri, akademisyenlerinin farklılıklara göre kendilerini revize etmelerini gerektiren bölümleri seçmememiz için yönlendirilirken biz, ilgi alanlarımıza göre değil de üniversitelerin düzenlerini bozmamaları için bir yol çiziyorduk. Çünkü aksi, yani istediğimiz yerde, alanda olmamız demek bizim için gerekli olan dokümanların temini demek, para demek, özen göstermek demek’’

'DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ’NİN BU ÇABASI ÇOK DEĞERLİ'

Engelli odalarıyla birlikte ders çalışmak ve sınav yapmak için kullanılabilecek bir alan yaratılmasını çok önemli bir adım olarak gördüğünü ifade eden Yavuz şöyle devam etti; "Bazen sesli ders çalışmamız gerekebiliyor, bu daha çok bir asistanla ya da öğrenci arkadaşlarımızla çalıştığımız zamanlarda tercih ettiğimiz bir yol.  Bu amaçla açılan bir oda söz konusu ihtiyacı karşılayacaktır. Tabii ki bir yerin, bir mekanın bütün bireylerin kullanabileceği şekilde tasarlanması anlamına gelen evrensel tasarım dediğimiz bir ilke var. İdeal olan bir üniversiteye girdiğiniz zaman tüm materyal, mekan ve hizmetlerin bütün öğrenciler için erişilebilir olmasıdır. Bu açıdan Dokuz Eylül Üniversitesi’nin bu çabasını çok değerli buluyorum ve başka üniversitelere de örnek olması gerektiğini düşünüyorum."