Kemal Kurkut davası ertelendi

Kemal Kurkut davası ertelendi. Mahkeme sanık polisin tutuklanması talebini reddetti.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Üniversite öğrencisi Kemal Kurkut'un Diyarbakır’da geçen yıl yapılan Newroz kutlamaları sırasında polis kurşunuyla öldürülmesiyle ilgili davanın görülmesine bugün devam edildi. Diyarbakır 7’nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde Kurkut'u vuran polis Y.Ş. hattında 'olası kastla öldürme' suçlamasıyla açılan davanın duruşması nedeniyle Diyarbakır Adliyesi çevresinde çok sayıda polis önlem aldı.

MA'nın haberine göre duruşmaya Kemal Kurkut'un annesi Secan Kurkut, kardeşi Ferhat Kurkut müşteki olarak katılırken, Kurkut'un yakınları, HDP milletvekili Sibel Yiğitalp, İHD Eş Genel Başkan Yardımcısı Raci Bilici, HDP ve DBP il yöneticilerinin yanı sıra çok sayıda kişi izleyici olarak hazır bulundu. Anne Secan Kurkut duruşma salonuna siyah elbise ile geldi.

SANIK POLİS SALONA HAKİM VE SAVCILARIN KULLANDIĞI BÖLÜMDEN GİRDİ

Ömür boyu hapis talebiyle tutuksuz yargılanan polis Y.Ş. duruşma salonuna hakim ve savcıların kullandığı bölümden girdi. Mahkemeye ulaşan belgelerin okunmasıyla başlayan duruşmada, Kurkut'un polisten kaçarken elindeki bıçağı aldığı Bilen isimli kasabın sahibi Şenol Bilen tanık olarak dinlendi. Kurkut'un sabah saat 08.00-09.00 sularında dükkana gelerek kendisiyle tokalaştığını belirten Bilen şunları söyledi:

“Aramızda bir konuşma geçmedi. Ben tam sırtımı döndüğüm sırada tezgahın üzerinde bulunan bıçağı alıp kaçtı. Bunun üzerine ben de dışarıdan birileriyle kavga edeceğini düşünerek bıçağı kapar kapmaz kendisini tuttum. Ancak elimden kaçtı. Çok sakin şekilde içeri girmişti. Çocuk kaçtıktan sonra ben 155'i arayarak iş yerinden bıçak çalındığını söyledim. Ayrıca ben orada güvenlik önlemi için bekleyen polislere sözlü olarak iş yerimden bıçak çalındığını söyledim. Peşinden bir polis memurunun gittiğini gördüm."

MAHKEME TANIK OLARAK ÇAĞRILAN POLİSLERİ DİNLEMEDİ

Ardından mahkeme başkanı, tanık olarak çağrılan ve duruşma salonunun önünde bekleyen polislerin tanık olarak dinlenmesinden vazgeçti. Mahkeme başkanı Adli Tıp Kurumu'nun olaya ilişkin hazırlayacağı raporun ardından ifadelerini alacağını söyledi.

Bu sırada söz alan Kurkut ailesinin avukatı Reyhan Yalçındağ Baydemir, anne Secan Kurkut'un sağlık durumunun iyi olmadığını, kendisine söz verildikten sonra duruşma salonundan çıkacağını söyledi. Söz alan Kurkut'un annesi, elini masaya vurdu. Bu sırada araya giren mahkeme başkanı, "Elini sert şekilde masaya vurma" dedi. Konuşmasına devam eden Anne Kurkut, “Bu nasıl adalettir. Kemal ne yaptı? Kemal'in cezası neydi? Kemal’i yargısız, sorgusuz vurdular. Cezayı sizden değil Allah'tan bulsun. Ne yaptı Kemal, o zalim ve katil Allah'tan bulsun" dedi.

Tekrar araya giren mahkeme başkanı "Tamam tamam" diyerek anne Kurkut'un duruşma salonundan çıkmasını istedi. Kurkut salondan çıktı.

'ÖLDÜRMEDEN YAKALAMA İMKANI VARDI'

Ardından söz alan avukat Reyhan Yalçındağ Baydemir, Kurkut'un vurulma anına ilişkin görüntülerin bulunduğu CD'yi mahkeme heyetine vererek, bunun duruşmada izlenmesini istedi. Mahkeme, görüntü CD'lerini izledikten sonra Yalçındağ tekrar söz aldı. Görüntülerde Kurkut'un öldürülmeden durdurulabileceğini ortaya koyduğunu belirten Baydemir, şöyle dedi:

“Bu çocuk 10 Ekim Ankara Gar katliamını gören bir çocuktur. Bir süre tedavi görmesinin sebebi budur. Arama noktalarında tacizkar bir muameleye kaldığından dolayı gururlu bir şekilde kasaba gidip bıçağı alarak arama noktasına geçme düşüncesiyle hareket etmiştir. Kasaptan çıktıktan sonra kolluk edilmiştir. Kolluk öldürmeden, yakalama imkanı vardı. Sırt çantası arama noktasına getirmeden alelade bir yere bırakması, kimseye zarar verme niyetinin olmadığının ispatlama girişimidir. Sanık beyanlarında ayaklarına doğru silahı doğrultarak iki el ateş ettiğini ifade etmiş ise de ancak görüntüde görüldüğü üzere çok alakasız bir yerde bulunan sanık direkt maktule karşı, dümdüz bir şekilde hedef gözeterek silahını ateşlemiştir. Dolayısıyla sanığın öldürme kastıyla hareket ettiği açıktır. Sağ olarak ele geçirilebilirdi. Bu ülkede ifade özgürlüğünü kullandığı için avukatlar ve gazeteciler tutuklanıyor. Çocuklar ölmesin diyen akademisyenler tutuklanıyor."

SANIK HAKKINDA TUTUKLAMA TALEBİ

Baydemir, sanığın delilleri karartacağı, delillerin tam olarak toplanmamış olması, olaya ilişkin görüntülerde sanığın yalan beyanda bulunduğunun görülmesini gerekçe göstererek tutuklama talep etti. Yalçındağ, sanık hakkında açılan idari soruşturmanın hangi aşamada olduğunun Diyarbakır Valiliği’nden istenmesini de talep etti.

SANIK POLİSİN SAVUNMASI

Mütalaa veren duruşma savcısı, eksik hususların giderilmesini talep etti. Ardından söz alan sanık polis Y.Ş. ise savunmasında “Olayın en başından yalan beyanda ya da olayı yanlış yansıtacak şekilde beyanda bulunmadım. İzlenen CD'de göründüğü üzere ben çukur bir alandayım. Ve bu nedenle elimin havada olması çok doğaldır. Ben şahsın ayağına doğru hedef aldım. Ayrıca maktulün vücudunda mermi çekirdeği çıkmıştır ki bu da seken mermi çekirdeğidir. Elinde bıçak olan hiç kimse güvenlik alanına giremez. Orada tüm görevliler dur ihtarında ve ikaz atışında bulundu. Ve maktul protokol alanından girmeye çalıştı."

Sanık, olay yeri görüntülerine ilişkin hazırlanan bilirkişi raporuna ilişkin, görüntülere bakarak nerede olduğunu, nasıl ateş ettiğini rapordaki fotoğraflardan teşhis etti.

TUTUKLAMA TALEBİ REDDEDİLDİ

Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, dosyadaki mevcut delil durumu, olayın oluş şekli, olaya ilişkin Adli Tıp Kurumu'ndan (ATK) istenen raporun gelmemesi ve delillerin tam olarak toplanmamış oluşunu gerekçe göstererek sanığın tutuklanması yönündeki talebi reddetti. ATK, rapor aldırılması için dava dosyasının ATK'ye gönderilmesine karar veren mahkeme, sanık hakkında idari soruşturma açılıp açılmadığı yönündeki talebi reddetti. Dava eksiklerin tamamlanması için 20 Eylül’e ertelendi.

POLİS AİLENİN AÇIKLAMA YAPMASINA İZİN VERMEDİ

Duruşma sonrası adliye önünde açıklama yapıldı. Polisler ailenin konuşmasına izin verilmeyeceğini sadece HDP Milletvekili Sibel Yiğitalp’in konuşabileceğini söyledi. Bunun üzerine kısa açıklamada bulunan Yiğitalp, polisin tutuklanması yönündeki talebin reddedilmesinin adalet mekanizmasını gözler önünde serdiğini vurguladı. Yiğitalp, “Barış isteyenleri, savaş istemiyorum diyenlerin tutuklandığını gördük. Öyle trajik bir dönem ki, devletin adalet mekanizması adına da çok talihsiz bir dönem. Polis orada bulunan vatandaşları korumakla mükellefken bilakis Kemalimizi katlediyor. Ve o polis şu an görevinin başında. Bu trajedinin nedeni bu kararı verenlerdir. Barış isteyenleri tutuklayanlardır. Görevini kötüye kullanan her kimse kim oluyorsa olsun adalet önünde bugün olmasa yarın mutlaka hesap verecektir. Bugün adalet isteyenler tutuklanmamış olsaydı, polis Kemal’i katletmemiş olacaktı. Çünkü bu iklimin sahibi mevcut iktidardır. Güvenlik mensuplarını kendi güvenliği için koruma durumuna düşmüştür” dedi.