Diyarbakır'da çay ocağında 'ihtiyar heyeti'yle seçim sohbeti

Ekrem Abê, Halim Abê, Zeki Abê ve diğerleri. Alınları günde beş vakit seccadeye değen, yaşları 70’in üzerinde Diyarbakırlılar… Geçmiş günlerine dair anıları kadar güncel olayları değerlendirme biçimleri de sahici ve keyifli. Müdavimi oldukları Zeki Abê’nin küçücük çay ocağında buluştuk, ittifakları, Cumhurbaşkanı adaylarını, siyasi partilerin oylarını konuştuk.

Google Haberlere Abone ol

DİYARBAKIR - Ekrem Sunar (Ekrem Abê) Diyarbakır ve bölgenin diğer illerinde 33 yıl gazetecilik yaptı. Yakın zamana kadar bir yerel gazetede köşesi vardı, sonra onu da bitirdi. Eskiden, Suriçi’nde sokağa çıkma yasakları, çatışmalar başlamadan önce yani, daha çok Ulu Cami’nin önündeki çay ocağına takılırdı. Yasaklar ve çatışmalar başlayınca, çocukluğunun ve gençliğinin geçtiği mahallenin çektiği acıları içinde hissettiğine yakından tanık oldum. Dağkapı’daki büfenin önünde oturur, yasağın kalkmasını, doğduğu evi görmeyi, Ulu Cami’de namaz kılmayı beklerdi. Yasak aylarca sürdü. Doğduğu evin bulunduğu mahalle hâlâ yasak bölgesinde. “Yasak kalksın, sana doğduğum evi, sokaklarında büyüdüğüm mahalleyi göstereceğim” demişti. Yasak kalkmadı ama biliyoruz ki mahalle de kalmadı. Bu nedenle verdiği söz bir güzel düş gibi kaldı bende.

Ekrem Abê Suriçi’nin uğradığı mezalimden sonra mekan olarak Ofis’teki çay ocaklarını tercih eder oldu. Dicle Kent’teki evinden sabah çıkıyor, çay ocağında arkadaşlarıyla buluşup muhabbet ediyor. Öğlen namazından sonra bir süre daha takılıyor çay ocağına ve saat 3 gibi evinin yolunu tutuyor. Arada uğrayıp onunla ve onun sayesinde tanıdığım arkadaşlarıyla sohbet ediyorum. Ve sohbet, her defasında kısa sürede siyasete geliyor. Hem Ekrem Abê’nin hem de arkadaşlarının anlattıkları, siyasiler hakkında yaptıkları tespitleri dikkate alıyorum. Kentin nabzını iyi tuttuklarını zaman içinde yakından gördüm, ondan.

Ekrem Abê ve arkadaşlarıyla, erken seçimi konuşmak üzere, birkaç gün önceden sözleşmiştik. Cuma günü aradığımda camideydi. Arkadaşlarını sordum, “Başımızdaki bela çabuk gitsin diye hepimiz ayrı camilere gittik, dua ettik. Şimdi de evlerimize gidiyoruz” dedi.

ZEKİ ABÊ’NİN ÇAY OCAĞINDA

Ekrem Abê, Yusuf Gürhan ve Halim Karayol ile Zeki Abê’nin çay ocağında buluşmuştu. Dışarıya konmuş kursilerde oturmuş, sohbet ediyorlardı. “İhtiyar heyeti bir arada” dedim ta uzaktan onları görünce. Hal hatır sorduktan hemen sonra Yusuf Abê kısa bir telefon konuşması yaptı. Sonra “İçişleri Bakanı eve çağırıyor” dedi. Konuşmak için bir yarım saat rica ettim ancak “Kusura bakma, İçişleri Bakanı çağırıyorsa duramam” dedi. Yusuf Abê’nin sesi karıncayı ezmez türden, öyle yumuşak, sakin.

Halim Abê öyle değil. Konuşurken karşısında bir kitle varmış gibi yükselen sesine elleri de eşlik ediyor. “Bu yüzde 10 barajı kimedir?” diye soruyor, sonra yine kendisi cevap veriyor: “Ne CHP için ne de AKP içindir. Ne Akşener ne de Karamollaoğlu içindir. HDP içindir, Kürtler içindir, Kürtler. Hadi bir babayiğit çıksın desin ki ‘kaldırdık barajı’, ben de oyumu ona vereyim. Yaw bu Kürtler ne yapmış size?”

Bunları söylerken aklına başka bir şey geliyor. Bir gün yine böyle arkadaşlarıyla konuşmuş, arkadaşları dağıldıktan sonra polisler yakalamış onu, “Sen ne biçim konuşuyorsun” diye ayaküstü ‘ifadesini almışlar’. “Beni dinlemişler demek” diyor Halim Abê, “Yaw ben ne yapayım, sinirlerime hakim olamıyorum kardeşim.”

Zeki Abê arada çay getiriyor, konuşulanları dinliyor, sonra işinin başına dönüyor. Zeki Abê’nin yüz hatları çok sert. Ancak konuşunca içinden bir çocuk neşesi çıkıyor adeta.

‘İNCE YAKASINA DEVLETİ TAKTI’

Muharrem İnce CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı oldu. Doğrusu hiç aklımda olmayan bir konuyu Ekrem Abê dile getiriyor. Ekrem Abê, “Muharrem İnce CHP’nin rozetini çıkarıp devleti taktı yakasına. Bu yanlış oldu, devletin Kürtlere nasıl yaklaştığını biliyoruz” diyor.

Ekrem Abê dişçiye gitmiş bugün, “Kaportayı dağıttık artık” diyor. Zaten kısık sesle konuşan insanlardan ama dişleri konuşmasını iyice güçleştirmiş. Ramazan başlamadan dişlerini yaptırabilmeyi umuyor.

Aslında Halim Abê’nin de İnce’den yana pek umudu yok, Kürtlere bir katkısının olacağına, Kürt meselesine çözüm üretebileceğine inanmıyor. Ama konuşma üslubundan yana, “Çünkü” diyor “Meydanlarda Erdoğan’a ancak o cevap verebilir. Ekmeleddin gibi değil, Erdoğan nasıl konuşursa bu da öyle konuşur.” Siyaset dilinin hırçınlaşmasından, üslubun hakaret içermesinden ve bunun toplumu nasıl etkilendiğinden konuşuyoruz. “Ben 73 yaşındayım, kaç tane Cumhurbaşkanı gördüm, hiçbiri Erdoğan gibi ‘alçaklar’, ‘şerefsizler’, ‘namussuzlar’ diye konuşmadı” diyor Halim Abê.

Ayrılırken içtiğimiz çayların parasını ödemek istiyorum. Zeki Abê sert bakıyor bana.

Cumhurbaşkanlığı seçimi ikinci tura kalırsa Kürtler Muharrem İnce ya da Meral Akşener’i destekler mi? Halim Abê çok net, “Karşısında Netanyahu olsa oyumu ona veririm” diyor. Ekrem Abê ise şunları söylüyor: “Kürtler hep sıkıyönetim altında yaşadı. Biz bu devletin jetlerini de tanklarını da gördük ama hiçbir zaman bu kadar sıkıntı çekmedik. Sadece biz değil batıdakiler de çok eziliyor. İnsanlar konuşmaya, ‘bir derdim var’ demeye korkuyor. Milletvekilleri hapiste, bütün belediyelere kayyım atandı. Böyle bir şey olabilir mi? Sen benden nasıl oy isteyebilirsin?”

DEMİRTAŞ KARARI HEYECANLANDIRDI

Milletvekilleri hapiste demişken, HDP’nin Cumhurbaşkanı adayını konuşmaya geliyor sıra. HDP, Cuma günü Diyarbakır ve İstanbul’da eşzamanlı toplantı düzenleyerek Selahattin Demirtaş’ı Cumhurbaşkanı adayı olarak gösterme kararı aldığını duyurmuştu. Ekrem Abê, “HDP’nin bu kararı beni çok heyecanlandırdı. Bütün Kürtleri de heyecanlandırdı. Çok iyi bir karar oldu” diyor. Cezaevinde olduğunu ve propaganda yapma olanaklarının elinden alındığını hatırlatınca, “O kolay” diyor, “Biz çalışırız, onun yerine propaganda yapacak binlerce Kürt var. Mandela da hapisteydi.”

Halim Abê de Selahattin Demirtaş’ın Cumhurbaşkanlığına aday gösterilmesini sonuna kadar destekliyor. Halim Abê, Kürtlere yaklaşımın değişmesinden umutsuz da olsa kararlı konuşuyor: “Demirtaş Cumhurbaşkanı olamayacak, ne devlet ne de Erdoğan buna izin vermez ama biz yine de oyumuzu ona vereceğiz. Elimizden geleni ardımıza koymayacağız. Onların yüzde 10 barajını da aşacağız.”

İTTİFAKLAR ZAMANI

En önce AK Parti ile MHP Cumhur İttifakı kurdu, ardından CHP, İYİ Parti, Demokrat Parti ile Saadet Partisi Milli İttifak adı ardında seçimlere gireceklerini açıkladılar. HDP bu iki ittifakın dışında kaldı. Ekrem Abê, “HDP’yi aralarına almıyorlarsa o zaman kardeşlikten bahsetmesinler” diyor. “İki ittifak da milliyetçi, Kürtlere karşı. Biz bunu biliyoruz. CHP sosyal demokrat ama Akşener’in partisiyle ittifak kuruyor, nasıl güveneceğiz bu partiye?”

Kürt partilerinin kurduğu ittifak için ise “Geç bile kaldılar” şeklinde yorumluyor Ekrem Abê. “Bu kadar Kürt partisi var, güçlü olmak istiyorlarsa ittifak kuracaklar. Yoksa bölüne bölüne un ufak olacaklar. Bu ittifak geçici bir şey de olmamalı, kalıcı olmalı.”

Saadet Partisi önümüzdeki günlerde hazırladıkları Kürt Raporu’nu Diyarbakır’da açıklayacağını duyurdu. Halim Abê, “Yaw biz bunların kaç tane raporunu gördük” diyor elini sallayarak. Ekrem Abê’nin de bir beklentisi yok rapordan. Ama bölgede, Necmettin Erbakan döneminden kalan bir oy potansiyelinin olduğunu da belirtiyor. “Erbakancıların bir kısmı AKP’ye oy verdi şimdiye kadar ama büyük kısmının bu seçimde Saadet Partisi’ne oy vereceğini tahmin ediyorum.”

İYİ Parti’nin ise bir oy potansiyelinin olmadığını ileri sürüyor hem Ekrem Abê hem de Halim Abê. “İYİ Parti’ye geçenlerin aileleri oy verecektir. Bir de bölgede çalışan asker ve polislerin bir kısmı. Akşener’in başka da oyu yoktur bölgede.”

Akşener’in İçişleri Bakanlığı döneminde bölgede şiddetlenen çatışmalar, işkence haberleri ve faili meçhul cinayetler unutulmamış. Kolay kolay da unutulacak gibi değil. Akşener ne yapsa, ne etse o tarihlerdeki olaylar karşısına çıkacak gibi, görünüyor.

KAYYIMLARIN KALDIRIM HİZMETLERİ

Hâlâ farkında değilmiş gibi davranıyor AK Parti, ama belediyelere kayyım atanması insanların tepkisine neden oldu. Bu tepki sokaklara çıkılarak dışa vurulmadı belki ancak iradelerine bir hakaret olarak algılandı.

AK Parti ise kayyımların çalışmaları üzerinden bu tepkiyi kırmaya çalıştı. Kayyımların bu çalışmaları AK Parti’ye oy kazandırmış olabilir mi? Ekrem Abê, “Hangi çalışma?” diye soruyor ve ekliyor: “Kaldırım çalışmasından başka ne yaptılar? Kaldırım çalışması para harcamanın en kolay yoludur. Bizim kaldırımlarımızda bir şey yoktu ki. Kaldırdılar parkeleri yerine yenilerini koydular. Hepsi bu.”

Halim Abê, “Kaldırım ihalesini de yandaşlarına verdiler. Melik Ahmet Caddesi’nde bir yıl sürdü çalışma, esnaf perişan oldu. Bizim belediyelerin toplu taşıma için bir raylı sistem projesi vardı, yaptırmadılar. Kaldırım yaparak bizi kandıramazlar. Kürtler eski Kürtler değil. Sur’ı yıktılar, şimdi yeniden yapıyoruz diyorlar. Yıkma kardeşim. Ne yık ne de yeniden yap” diye çıkışıyor.

Ekrem Abê burada söze girerek, “Sur’u güzelleştirdik, diyorlar. İnsanların nasıl perişan edildiğini söylemiyorlar. Günahtır, bunun vebali ağırdır. İnşallah seçimde görecekler bunu” diyor.

Ayrılırken içtiğimiz çayların parasını ödemek istiyorum. Zeki Abê sert bakıyor bana. Ekrem Abê ile Halim Abê de ayıplıyorlar beni. Çay parası ödemek bir türlü nasip olmadı. belki başka sefere, diyorum kendi kendime.