Bir buruk sevinç: HDP barajı aştı
OHAL koşullarında, hiç adil olmayan şartlarda ve bin bir baskıyla seçime girdi HDP. Buna rağmen Kürtler sandığa giderek, hapse düşebiliriz, sürgün edilebiliriz, öldürülebiliriz ama taleplerimizin arkasındayız, dediler.
DİYARBAKIR - Öğleden sonra saat 1 gibi gittim oyumu kullanmaya. Hava çok sıcaktı ve buna rağmen okul önlerinde büyük bir kalabalık vardı. Şöyle düşünmüştüm: HDP’nin 20 Haziran’da düzenlediği mitinge katılanlar, sıcağı dinlemeden oy kullanmaya gidiyor.
Oyumu kullandıktan sonra HDP’ye gittim. HDP, rahat çalışabilmeleri için basın mensuplarına bir oda ayırmıştı. Burada gazeteciler, seçim sonuçları hakkında tahminlerde bulunuyorlardı. Ben de tahminde bulundum ve HDP’nin yüzde 13 civarında oy alacağını, Cumhurbaşkanlığı seçiminin kıl payı ikinci tura kalacağını söyledim. Hiçbiri tutmadı.
HDP’de yetkililerin, seçim sürecinde aktif olarak çalışanların yüzünde rahat bir ifade yoktu. Barajı aşacaklarına inanıyorlardı elbette ama bunun kolay olmayacağını deneyimle biliyorlardı. Bölge illerindeki sandıklardan gelecek haberlerdeydi kulakları. Seçimlerde oyların çalınacağına dair kanıları vardı. Nitekim yer yer benzer haberler de geliyordu. Özellikle Suruç’tan gelen haberler endişelerini artırmıştı.
KUTLAMA HAZIRLIKLARI
Sandıkların kapanıp oy sayımına geçildiği saatler, günün en zor saatleri oldu. Bu arada çoğu genç HDP’li seçmen de parti il binasının önünde toplanmaya başlamıştı. Saatler ilerledikçe kalabalık artmaya başladı. İlk sonuçlar açıklandığında, kutlamalar için hazırlanan seçim otobüsünden önce Selahattin Demirtaş’ın daha önce yaptığı bir konuşması, ardından müzik dinletildi kitleye. Gençler halaya durdu. Yaşlıca olanlar bir yandan halay çeken gençlere alkışlarla destek oldu, bir yandan da parti binasının önündeki kahveden seçim sonuçlarını izlemeye çalıştılar.
HDP’nin barajı geçtiğine dair ilk haberlerle birlikte parti binasının önündeki kalabalığın coşkusu iyice arttı. Havai fişekler atıldı. Sloganlar daha gürleşti. Her sokaktan, ellerinde HDP bayraklarıyla insanlar çıkıp il binasına doğru gelmeye başladı. Bu arada il binasının etrafındaki TOMA’ların sayısı da arttı.
‘SES MES KALMADI ABÊ’
Bir müddet daha bekledikten sonra parti binasının önünden ayrıldım. Niyetim yürüyerek eve gitmekti. Yol boyunca karşılaştığım manzara, eve gitmekte acele ettiğimi gösteriyordu. Diyarbakır uzun ve coşkulu bir gecenin içine girmişti. Arabalar korna çalarak şehirde tur atıyordu. Gruplar halinde il binasına doğru yüzlerce kişi zılgıtlarla, sloganlarla ilerliyordu. HDP barajı aşmıştı ve “Kıskananlar çatlasın” sloganı en neşeli olandı.
Eve gitmek yerine Ofis semtine gittim. Çünkü o taraftan gelen sesler, kutlamaların bir diğer adresinin Ofis olduğuna işaret ediyordu. Günün her saati kalabalık olan Koşuyolu Parkı’ndaki çay bahçesi bomboştu. Ofis tarafından gruplar sloganlarla yanımdan geçiyordu.
Ofis'e geçmeden önce, bir çay içmek için Yüksek Kahve’ye uğradım. İnsanlar pür dikkat televizyona bakıyorlardı. Garson, “Geç kaldın abi. İlk sonuçlar açıldığında çıldırdı millet, görmen lazımdı” dedi. Sesi kısılmıştı, “O kadar çok bağırdım, ses mes kalmadı” açıklaması yaptı.
Çay içtim, telefondan seçim sonuçlarına bakmaya çalıştım. Yöremde oturan herkes seçim sonuçlarını ve bundan sonrasını konuşuyordu. İstasyon Caddesi’ne çıkan yolda küçük bir park vardı. Oradan slogan sesleri geliyordu ve havai fişekler patlatılıyordu.
POLİS EŞLİĞİNDE YÜRÜYÜŞ
Diyarbakır’ın Ofis semti boşalıyordu adeta. Eve dönecektim artık ama yorgundum ve yürümeyi göze alamadığım için dolmuşa bindim. Dolmuş, kutlamalar nedeniyle caddeye taşmış insanlar yüzünden, ilerlemekte güçlük çekiyordu. İçerisi sıcak olduğu halde kliması çalışmıyordu. “Akşamdır abê” cevabını duymak istemediğim için, şoföre “Klimayı açabilir misin?” demedim. Bu nedenle erken indim dolmuştan. Büyük bir kalabalık sloganlarla önümden geçti, il binasına doğru gidiyorlardı. Kalabalığa zırhlı bir polis aracı eşlik ediyordu.
Diyarbakır en son ne zaman bu kadar büyük bir sevince kaptırmıştı kendini? Benim hatırladığım, 7 Haziran 2015 milletvekili seçiminde de aynı coşku vardı. Sonra hep acı, tedirginlik, belirsizlik… Önümden geçen kalabalığa bakarken bunu düşündüm. Bir de Diyarbakır’ın somurtkan perdeyi yırtıp gülmeye, karamsarlığı dağıtıp yeniden umutlanmaya, gerilimden yakasını kurtarıp huzura ihtiyacı olduğunu düşündüm.
BURUK SEVİNÇ, ŞAŞKIN ÖFKE
Eve geçince bir yandan televizyondan bir yandan da sosyal medyadan seçim sonuçlarının yankılarını izlemeye çalıştım. Televizyon ekranından kimi analistler vakit kaybetmeden HDP’ye akıl vermeye başlamıştı bile. Hiçbir ekranda, hiçbir HDP’li yine yoktu elbette, en azından ben rastlamadım.
Sosyal medyada ise daha çok Cumhurbaşkanlığı seçiminde ortaya çıkan sonuç tartışılıyordu. Sonucu sindiremeyenlerin HDP’lilerin sevinç gösterisine tahammül edemediğine de rastladım. Tuhaf bir durum vardı ortada: Muhalefet, memleketin bir yanında buruk bir sevinç, bir yanında nereye yöneleceğini şaşırmış bir öfke yaşıyordu.
Oysa Cumhurbaşkanlığı seçiminde alınan sonuçtan HDP’li kimse memnun değildi. Ve seçim ikinci tura kalırsa oylarını hangi koşullarla kime vereceklerini de açıklamışlardı. Bu nedenle aslında HDP’lilerin sevinci de buruktu. Barajı geçmişlerdi ama AK Parti-MHP ittifakı iktidar koltuğunu almıştı. Bu nedenle HDP’lileri zor günlerin beklediğini söylemek, malumun ilanından başka bir şey olmasa gerek.
Parlamentonun alışageldiğimiz bir işlevi yok artık. Gücünü yitirmiş milletvekili sıfatı, mecliste ne kadar etkili muhalefet edebilecek, bunu önümüzdeki aylar içinde daha net göreceğiz. Yine de HDP’nin yüzde 10 barajını geçmesi elbette önemliydi.
KÜRT HALKININ MESAJI
Milletvekili seçimlerinde HDP’nin barajı aşması, Kürtlerin demokratik siyasetten yana tercihini kullandığını gösterdi ve Kürt sorununun çözümü için siyaset kurumuna şans tanımış oldu. OHAL koşullarında, hiç adil olmayan şartlarda ve bin bir baskıyla seçime girdi HDP. Buna rağmen Kürtler sandığa giderek, hapse düşebiliriz, sürgün edilebiliriz, öldürülebiliriz ama taleplerimizin arkasındayız, dediler.
Bu mesajı AK Parti- MHP ittifakı nasıl okuyacak, önümüzdeki birkaç ay içinde bunun işaretlerini de alacağız.
HDP, 1 Kasım seçiminde bile yüksek oy aldığı birçok Kürt ilinde, 24 Haziran’da düşük oy aldı. Bu da HDP’ye bir mesaj olarak okunabilir. Bir yıl sonra yerel seçimler yapılacak. HDP, oy kayıplarının nedenini iyi analiz etmeli ve buna göre çözüm üretebilmeli. ‘Mutlu bir azınlık’ dışında kayyımlarla yönetilen belediyelerden kimse memnun değil. Ama belediyeleri yüksek oyla geri alabilmek için seçmeni ikna edebilecek gerçekçi yöntemler bulabilmeli.