Çocuğa şiddet protestosu: Çözüm idam değil, çocuk merkezli politikalar

Meslek birlikleri, son süreçte yaşanan çocuk istismarı ve cinayetleriyle ilgili Ankara'da ortak açıklama yaptı. Siyasilerin idam ve hadım konusundaki açıklamalarını eleştiren meslek birlikleri, şiddete karşı çözümün çocuk merkezli politikalar, koruma, eğitim, caydırıcı hukuki yaptırım ve rehabilitasyon olduğuna dikkat çektiler.

Google Haberlere Abone ol

ANKARA - Son günlerde artan çocuklara yönelik istismar ve cinayet olaylarına karşı meslek birlikleri Sakarya Caddesi'nde ortak basın açıklaması yaptı. DİSK Ankara Bölge Temsilciliği, KESK Ankara Şubeler Platformu, TMMOB, Ankara Tabip Odası (ATO) ve Ankara Serbest Muhasebeci ve Mali Müşavirler Odası (ASMMMO) üyelerinin katıldığı açıklamada, son süreçte yaşanan olayla protesto edildi. Meslek birlikleri üyeleri, "Çocuklarımızı Öldürmeyin", "Kadın ve Çocuk Cinayetlerine Son", "Çocuklarımız Geleceğimizdir, Geleceğimize Sahip Çıkıyoruz" pankartları açtı.

8 YILDA 104 BİN ÇOCUK KAYBOLDU

2008-2016 yılları arasında kaybolan çocuk sayısının 104 bin 531 olduğu hatırlatılan açıklamada, erkek şiddetine dikkat çekildi. Hükümet yetkililerinin idam ve hadım konusundaki açıklamalarına da tepki gösterildi. Erkek egemen sistemin sorunların kaynağı olarak gösterildiği ortak açıklamayı TÜM BEL-SEN Ankara 2 No'lu Şube Kadın Sekreteri Filiz Koçak okudu.

Meslek birliklerinin konuyla ilgili açıklaması şu şekilde:

GÜNDE 32 ÇOCUK KAYBOLUYOR: Türkiye'de günde 32 çocuk kayboluyor. TÜİK verilerine göre 2008-2016 yılları arasında kaybolan çocuk sayısı 104 bin 531. Bu verilere kadına yönelik şiddeti de eklediğimizde, kadına ve çocuğa yönelik cinsel istismar ve şiddet vakaları güncel olmaktan öte özellikle son 16 yıldır artarak devam eden toplumsal bir sorun haline gelmiştir. Öncelikle şunu vurgulamak isteriz; bu suçlar cinsel edim değil şiddet eylemleridir. Vakaların çoğu aile içinde gerçekleşmekte olup, faillerinin tamamı ise yaşları, fikirleri, inançları, sosyal konumları farklı olan erkeklerden oluşmaktadır. Yani sorun erkek egemenlikli sistemin zihniyeti ve toplumsal düzenimizle ilgilidir.

HÜKÜMETİN POLİTİKALARININ PAYI BÜYÜK: Elbette ki geldiğimiz noktada ülkemizi yöneten iktidarın eğitim, kadın, aile hukuk-adalet, demokrasi anlayışının ve bu alanlardaki politikalarının payı büyüktür. Evlilik yaşının düşürülmesi, bazı din adamlarının kız çocuklarıyla ilgili evlenme yaşına ilişkin beyanları, müftülüklere nikah kıyma yetkisinin verilmesi, eğitim dilinin ve müfredatının cinsiyetçi ve eril olması, kadınların siyasette, yönetimde ve çalışma hayatında eşit koşullara sahip olmaması, bu suçlara yönelik mevzuatta var olan cezaların uygulanmaması veya cezasızlık politikasının olağan hale gelmesi, toplumda adalet duygusunun giderek kaybolması, siyasette ötekileştiren, şiddet içeren dilin hakim olması, medyanın bu tür olayları ele alış biçimi vb. onlarca neden sorunun endişe verici boyutlara ulaşmasına yol açmıştır.

ÇOCUKLARIMIZI SOKAKLARA ÇIKARMAYA KORKAR OLDUK: Bugün öfkeliyiz, üzüntülüyüz, endişeliyiz. Çocuklarımızı sokaklara, parklara çıkarmaya korkar olduk. Çünkü kadın ve çocuğa yönelik suçlar artık kamuya açık alanlarda güpegündüz ve aleni yapılmaya başlandı. Benzer cinsel istismar ve şiddet eylemleri hayvanlara da yapılmaktadır. Faillerin kurbanlarını görece kendilerinden daha zayıf gördükleri çocuklardan ve kadınlardan seçmeleri üzerine düşünülmesi gereken bir konudur. Bugün toplumda, öfke üzüntü ve endişelerini gidermek amacıyla hükümet yetkililerinin ve bazı siyasi çevrelerin hadım ve idam cezalarını gündeme almaları sorunun çözümünden çok üzerini örtmeye yarayacaktır. Çünkü hükümetlerin cezalandırmaları hukuk ve evrensel insan haklarına aykırıdır. Zira cezaların uygulandığı ülkelerde bu tür suçlarda herhangi bir azalma olmadığı gibi artış görülmüştür. Çözümün bu konuda çocuk merkezli politikalar, koruma, eğitim caydırıcı hukuki yaptırım ve rehabilitasyon olduğunu düşünüyoruz.

GEREKLİ ÇALIŞMALAR YAPILMALI: Hükümet yetkililerinin idam ve hadım cezalarını dillendirmedeki amaçları görev ve sorumluluklarından kaçmak anlamına gelmektedir. Hükümet her şeyden önce sorunun çözümü için akademik çevrelerle, kadın örgütleriyle, sivil toplum kuruluşlarıyla, sendikalar ve bilim insanlarıyla birlikte çalışmalıdır. Demokratik, laik, bilimsel ve eşit bir eğitim sistemine geçilmelidir. Toplum bilgilendirilmeli, şiddetin nedenlerini ortadan kaldırmak için gerekli çalışmalar yapılmalıdır. Mevzuatımızda yer alan kadına ve çocuğa yönelik cinsel istismarı önleme ve izleme koordinasyonları aktif hale getirilmeli. Ulusal Çocuk Hakları Stratejik Belgesi ve Eylem Planı hayata geçirilmelidir. Organ ve uyuşturucu çeteleriyle aktif mücadele edilmelidir. Çocuklar onları dünyaya getiren anne ve babalarına ait değildir. Çocuklar topluma aittir. Çocuklar geleceğimizdir ve bizler geleceğimize sahip çıkmak zorundayız.

(DUVAR)

Rüya ve anneannesi bulunduRüya ve anneannesi bulundu