Kocabıyık: Demiryolları çok başlılığın kurbanı oluyor

Tekirdağ'da meydana gelen tren kazası sonrası Türkiye'deki demir yollarının güvenliği tartışılmaya başlandı. Peki Türkiye'deki tren yolu güzergahlarının kontrolünü kim yapıyor? Kaza önlenebilir miydi? BTS'nin eski yöneticilerinden İshak Kocabıyık, "Özelleştirmeler son bulmazsa bu kazaları yaşayacağız" diyor.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Tekirdağ'da 24 kişinin yaşamını yitirdiği tren kazası Türkiye'deki demir yolları güvenliğini gündeme getirdi. Demir yollarının yol güvenliğini kim sağlıyor, ihale süreçleri nasıl işliyor, demir yolları kazaları nasıl önlenebilir?

Birleşik Taşımacılık Sendikası'nın eski yöneticilerinden İshak Kocabıyık'la Tekirdağ'daki tren kazasını ve demir yollarıyla ilgili sorunları konuştuk...

'EN ÖNEMLİ SORUN ÖZELLEŞTİRME'

Tekirdağ’da meydana gelen ve 24 kişinin yaşamını yitirdiği tren kazasının ardından soruşturma devam ederken yetkililer meydana gelen kazayı ise aşırı yağışa bağladı. Birleşik Taşımacılık Sendikası'nın eski Sekreteri İshak Kocabıyık, Türkiye'deki demir yollarının yapım ve bakımından TCDD'nin (Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demir Yolları) sorumlu olduğunu söylerken en önemli sorunun özelleştirme olduğunu belirtiyor:

“Demir yolları için yapılan ihalelere çok değişik firmalar katılabiliyor. Türkiye'de demir yolu yapımı ve demir yolu bakımı konusunda tecrübe ve uzmanlık sahibi olan tek kuruluş var: TCDD'nin kendisi. Özelleşme süreciyle beraber özellikle yol yapımı, bakım ve onarımları şahıslara ihaleye edilmeye başladı. Bunlardan birisi de Trakya'da kazanın olduğu yerin yenilemesini içeren hattın yapımı oldu. Burası yakın bir süre içerisinde bitti. Pek çok eksiklik barındırmasına rağmen bu yol uluslararası nitelik taşıdığı için işletmeye açıldı. Bu yolun yol ihalelerinin kontrolünü TCDD'nin kendisi yapıyor. Bunu yapmakla beraberle birçok sıkıntılar da ortaya çıkıyor.”

Muharrem İnce: Saraya para var, demiryoluna yok!Muharrem İnce: Saraya para var, demiryoluna yok!

KAZANIN OLDUĞU BÖLGE...

Kocabıyık, kazanın olduğu bölgenin yağış alması sebebiyle kontrollerinin daha fazla yapılması gerektiğini, önceden yapılması planlanan ihalenin iptal edilmesinin büyük sorun olduğunu söylüyor:

“Bu kazadan yola çıkarsak eğer burası eskiden beri yağış alan bir bölge. Burası çukurda kalıyor. Dolayısıyla yolun iki tarafından gelen su, tren trafiğini olumsuz etkileyebiliyor. Bunun önüne geçmek için tam orta yerinde bir menfez oluşturulmuş. Yani su birikmeden alttan akıp gitmesini sağlayacak bir kanal açılmış. Su birikintisinin yukarıda kalmaması için ve böylelikle yolun geometriği bozulmasın, tren trafiği olumsuz etkilenmesin diye bu menfezlerin temizliğinin sürekli yapılıyor olması gerekiyor. Görebildiğimiz kadarıyla bu menfez tıkanmış. Bu menfez bakımının yapılmaması TCDD'nin direkt kendi hatası. Haziran ayı içerisinde bu bölgedeki menfezin bakımı için ihaleye çıkılmış ve ödenek olmadığı gerekçesiyle bu ihale iptal edilmiş. Temel sorunlardan biri bu."

'BU KAZA OLMAYABİLİRDİ'

Kazanın engellenebilir olduğunu aktaran Kocabıyık, 5 yıl önce kaldırılan yol bekçilerinin olmamasının büyük bir hata olduğunu söyleyerek şöyle devam ediyor: “Demir yollarını eskiden göz ve elle kontrolünü sağlayan yol bekçiliği unvanımız vardı. Bu arkadaşlarımız yolun önemli bir bölümünü yaya gezerek karşılaştıkları sorunları hemen bildirirlerdi. Böylece tren trafik emniyeti açısından bir tedbir alınırdı. Bu arkadaşlarımızın unvanları iptal edildi. Böyle bir kontrol mekanizması ortadan kaldırılmış oldu. Eğer böyle bir kontrol mekanizması devam etmiş oluyor olsaydı bu kaza olmayabilirdi. Bir başka sorun daha var: Olayın olduğu yerde ulaşımın sağlanamıyor olması çok büyük bir sorun. Bu aslında trajik bir ironi. Çünkü ulaşılamayan bölge diye tanımlanan yer demir yolu ulaşımı ağının bir parçası. Burada bir demir yolu ulaşım aracı kaza yapmış. Demir yolu ulaşımında ambulans, doktor, hemşire, sağlık ekibi, kurtarma ekibi sevk etme imkanı varken sevk işlemleri kaza yerine kara yolu ile ulaşılmaya çalışıldı.  Bu da sadece kara yolu anlayışını akla getiren bir anlayışın neticesi. Bu da çok büyük bir sorun. Eğer demir yolu araçlarıyla ulaşılabilseydi belki daha rahat müdahale imkanı olurdu ve belki de yurttaşlarımızın bir kısmının hayatı kurtulabilirdi.”

'BU TÜR SONUÇLARLA KARŞILAŞACAĞIZ'

Kocabıyık'a göre önceden demir yolları güvenliği daha programlı ve planlı yapılıyordu. Peki demir yolları hatları şu an güvenli değil mi? Kocabıyık bu soruya şöyle yanıt veriyor: “Özelleştirme ve serbestleştirme sonucunda demir yollarında çok başlılık hakim oldu. Demir yol trafiği tek elden yürütülmesi gerekirken şimdi 3, 5 otorite var. Buna ilişkin ne bir plan proje yapılabilir ne de yapılıyor. Bu işlerle uğraşması gereken birim eski adıyla Yol Dairesi'ydi şimdi adını ve niteliğini değiştirerek modernizasyon birimi haline getirdiler. Bazen şube şeflikleri aracılığıyla yol kontrolleri yapılıyor. Ama az önce söylediğimiz gibi menfez temizliğinin yapılması gerektiğini herkes bilir. Çünkü bölge yağış alan bir bölge ve ortada bir sorun var. Bunlar her yağışlı mevsimden sonra kontrol edilir ve temizlenmesi gerektiğine karar verilir. Bu işleri eskiden TCDD yaparken şimdi ihale süreçleriyle yapılmaya çalışılıyor ama ihale süreçlerinde yapılmaya çalışma devam ederse bu tür sonuçlarla karşılaşacağız. Hiçbir şekilde tecrübe ve birikim şartı aranmıyor. Yol kontrollerinde sorumsuzca davranılıyor.”

Suriye: Türkiye'ye uzanan demiryolu hattı inşa edebilirizSuriye: Türkiye'ye uzanan demiryolu hattı inşa edebiliriz

KAZA NASIL ENGELLENEBİLİR?

'Bu olaylar nasıl engellenebilir?' Kocabıyık, “Bu olayların yaşanmaması için özelleştirme sürecinden derhal vazgeçilmeli” diyor: “Demir yolu bir tecrübe ve birikim işi. 160 senelik tecrübesi olan TCDD eski haline tekrar kavuşturulmalı. Çok başlılık ortadan kalkmalı. Yani demir yollarında bir güvenlik önleminden bahsedeceksek bunun yapılması gerekir. Bunların yapılmadığı bir ortamda hangi önlemleri alırlarsa alsınlar kaza ya da trafik emniyeti zafiyete uğrayacak. Tekirdağ'da yaşadığımız olay çok üzücü bir olay. Bugüne kadar bu konularda uyarılarda bulunan sendikaların, meslek odalarının, uzmanların görüşlerini kamu otoritesi tarafından dikkate alınmasını istiyoruz.”