10 Ekim davasında ikinci gün: Katliamı gerçekleştirenlerin örgüt şeması çıkarıldı
Ankara Gar Katliamı davasında kararın verilmesi beklenen 10'uncu tur duruşmalar ikinci gününde devam ediyor. Mağdur avukatlarının beyanlarıyla süren duruşmada mağdur avukatları katliamı gerçekleştirenlerin örgüt şemasını çıkararak mahkeme heyetine sundu.
ANKARA - 10 Ekim Ankara Gar Katliamı davasının 10'uncu tur duruşmaları ikinci gününde Sincan Cezaevi Kampüsü içerisindeki duruşma salonlarında görülmeye devam ediyor. Duruşma mağdur avukatlarının beyanlarıyla başladı. CHP adına beyanda buluna avukat Ertuğrul Cem Cihan, “Kamu görevlilerinin sorumluluğunun açığa çıkması konusunda Mahkeme gereğini yapmadı.Üç beş tetikçi dışında Katliamın siyasi ayağına değinilmedi” dedi.
Çağdaş Hukukçular Derneği adına konuşan Murat Yılmaz ise, “Biz adalet için bu davanın peşini bırakmayacağız. Mahkeme de kararla birlikte kamu görevlileriyle ilgili ayrıntılı bir suç duyurusunda bulunmalı” sözleriyle kamu görevlileri hakkındaki taleplerini yineledi.
'O EVDE YAŞAYAN CANLI BOMBADIR'
Mağdur avukatlarından Ahmet Özdel, sanıkların sorumluluklarına dair beyanlarını yaptı. Sanıklar hakkında dosyada yer alan delilleri mahkeme heyetine sunan Özdel, sanıkların sınır geçişlerini nasıl sağladığını telefon görüşmeleri üzerinden aktardı. Özdel, Antep Emiri Yunus Durmaz’ın Ankara Katliamı'nı nasıl organize ettiğini, Durmaz'ın üzerinden çıkan belgelerle açıkladı.
Özdel, Durmaz’ın sanıklara verdiği talimatları tek tek aktardı. Ankara’ya bombacıları nasıl gönderdiği hakkında Özdel, “Yunus Durmaz, Hakan Şahin’e katliamın yapıldığı yere uğramayacaksın diyor. Hakan Şahin katliamın yapıldığı yere uğramayacaksın diyor. Zaten Durmaz, Şahin’e uğramayacaksın diyor. Gideceksin fotoğraf çekeceksin diyor. Bu örgütün en önem verdiği şey canlı bombaların gizlenmesi. Örgütün evinde bizim bilmediğimiz bir canlı bomba daha var. O da Burak Ormanoğlu. Eylemin planlandığı evde parmak izleri var. O evde yaşayan canlı bombadır. Ormanoğlu, katliam öncesinde suça iştirak ediyor, sonrasında da devam ediyor. Bu mahkeme Ormanoğlu’nun sıradan bir IŞİD üyesi olduğunu düşünemez. Evde üçüncü bir canlı bombanın olduğu ortaya çıkmışken, Ormanoğlu’na suça iştirak etmedi diyemeyiz."
'MAHKEMEYE BOYALI SAÇLARLA GELDİ'
“Mahkemenizin sanıklar hakkında örgüt yöneticiliği ve iştirakleriyle ilgili dosyayı yeniden değerlendirmesini istiyoruz” “diyen Özdel, “Dosyanın en önemli eksiklerinden birisi bize örgüt şeması sağlamadı” ifadelerini kullanarak, katliamı gerçekleştirenler arasındaki örgüt şemasını açıkladı. Özdel şöyle devam etti:
"Dosya sanıklarından Esin Altıntuğ (Bombacıları Ankara’ya taşıyan Halil İbrahim Durgun’un eşi) kendisini farklı göstermeye çalışıyor. Fotoğraflarda kapalı ancak mahkemeye boyalı saçlarla geldi. IŞİD örgütünün temel aldığı kıstaslardan birisi aile üyelerinin tamamının örgütte katılması. Esin eşinin örgütteki rolünü biliyor. Katlim öncesi ve sonrasını biliyor. Katliamı gerçekleştiren Halil İbrahim Durgun ve diğer sanıkların kaçmasını sağlıyor. 100’ün üzerinde insanın katledildiği bir katliamda sıradan bir eş bile mesafe koyarsınız. Ancak Esin mesafe koymuyor. Suriye’deki çatışmalara gitmek için planlar yapıyor.”
AVUKATLAR SANIKLAR HAKKINDA İSTENEN CEZALARA İTİRAZ ETTİ
Avukat Eylem Sarıoğlu, dosyadaki deliller üzerinden sanık Erman Ekici hakkında değerlendirmede bulundu: Savcının ‘IŞİD silahlı terör örgütü yöneticisi olmak’ suçundan 22 yıl 6 ay hapisle cezalandırılması ve ayrıca ‘Anayasal düzeni ihlal’ ve ‘100 kişiyi kasten öldürme’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet, 20'si çocuk 391 kişiyi öldürmeye teşebbüs suçundan da 11 bin 730'ar yıl hapisle cezalandırılmaları istemiyle suç duyurusunda bulunulması istediği Erman Ekici. Antep 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2015/ 460 sayılı dosyasında Ekici’nin de içinde bulunduğu bir araç durduruluyor. Bu araçta Ekici’nin parmak izi çıkıyor. Araç HDP İstanbul İl Binası’na bombalı saldırı gerçekleştirmek için yola çıkmıştı. Cumhuriyet Gazetesi’ne yönelik saldırı planının belgesi Ekici’nin evinde çıkıyor. Bu dosyada hazırlanan fezlekede ‘şahsın ne zaman nereye eylem yapılacağı konusunda karar aldığı’ anlaşılmaktadır deniliyor. Bu Ekici’nin yöneticilik konusunu açığa çıkıyor. Sanık Ekici örgüt parasına dağıtmakla sorumlu.”
‘KATLİAM, KATLİAM’
Duruşmaya daha sonra sanık ve avukatlarının beyanlarıyla devam edildi. Sanık Mehmedin Baraç, mağdur avukatlarının kendisi hakkında söylediklerine, “Hayali yorum” diyerek, şu ifadeleri kullandı: "Arapça ya da başka dil bilmiyorum. Bingöllü olduğum için Zazaca ve Türkçe biliyorum. Avukat hanım az önce Whatsapp konuşmalarından bahsetti. Kendimi gülmemek için zor tutuyordum."
Baraç, savunması sırasında 10 Ekim katliamına “gar patlaması” deyince, mağdur aileleri “katliam katliam” diye bağırdı. Savunmasına devam eden Baraç, bazı kesimlerin yaşantısından dolayı kendisinden nefret edildiğini söyleyerek, “Bingöl’de ülkücülerden oluşan bir dernek kurduğum için PKK’lılar benden nefret eder” dedi.
EVRENSEL’İ HEDEF ALDI
Baraç, Evrensel gazetesini de hedef alarak, “Bazı müşteki vekillerinin beyanları oldu. Sırf Evrensel gazetesinde ‘aramalar, işkenceler, yapılıyor’ diyor dedikleri sonra da gelip burada gördükleri için kin duyarak bunlar haklı mı, haksız mı demiyorlar. Ben cezaevinde kalıyorum kimseye işkence yapılmıyor. Ancak Evrensel Gazetesi böyle diyor. Polis böyle bir şey yapmaz” diye konuştu.
SANIK, SAVCININ 'TÜRK HUKUKUNUN AYIBI' DEDİĞİNİ ÖNE SÜRDÜ
Sanık Halil İbrahim Alçay ise duruşmada savunma için ek süre istedi. Kendisinin Ebu Huzeyfe olmadığını savunan Alçay, MİT'in 10 Ekim katliamıyla ilgili 10 Şubat 2016 tarihinde Ankara cumhuriyet başsavcılığına verdiği bilgi notunda kendi isminin olmadığını söyledi. Bir ay sonra bu kez İçişleri Bakanlığı'na gönderilen bilgi notunda canlı bomba olarak kendi isminin de geçtiğini söyleyen Alçay, bunun Cumhuriyet gazetesinde haber olması üzerine savcılığa başvurduğunu dile getirdi. Alçay savcının kendisine, "Bu büyük bir dava. Suçlu suçsuz herkes yargılanabiliyor. Bu da bizim Türk hukukunun ayıbı" dediğini öne sürdü. (HABER MERKEZİ)