'Gar katliamında piyonlar cezalandırıldı'

Ankara Gar katliamında 17 yaşındaki oğlu Ali Deniz'i kaybeden Ogün Uzatmaz, kararı temyiz etmeye hazırlandıklarını söyledi. İstihbarata rağmen saldırının önlenmesi noktasında gerekli tedbirleri almayan kamu görevlilerinin yargılanmadığına dikkat çeken Uzatmaz "Sonuç nereye giderse, biz de oraya kadar gideceğiz” diyor.

Google Haberlere Abone ol

GAZİANTEP - Ankara’da yaklaşık 2 yıl süren 10 Ekim Gar Katliamı davasında karar geçen günlerde açıklandı. Mahkemenin, 'piyonları' cezalandırdığını belirten aileler ise kararı tatmin edici bulmuyorlar ve temyize hazırlanıyorlar.

Gar katliamı davasında, Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi aylar süren tartışmalı ve gerilimi yüksek duruşmaların ardından 9 sanığa 'anayasal düzeni ihlal' suçundan birer kez, 'kasten öldürme' suçundan da 100'er kez olmak üzere toplam 101'er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verdi. 20’si çocuk 100 yurttaşın hayatını kaybettiği, 397 yurttaşın da yaralandığı saldırıyla ilgili olarak mahkeme ayrıca ayrı ayrı 10 biner yılın üzerinde cezalara hükmetti, kimi sanıklar örgüt üyeliği suçlarından farklı cezalar aldılar. Ancak, yakınlarını kaybedenler için bu tatmin edici bir ceza değil. Saldırıda 17 yaşındaki oğlu Ali Deniz Uzatmaz’ı kaybeden Ogün Uzatmaz, mahkemenin özgür iradesiyle karar vermediğini savunuyor.

Baba Ogün Uzatmaz, 17 yaşında katliamda kaybettiği oğlu Ali Deniz için adalet mücadelesini sonuna kadar sürdüreceğini söylüyor.

'İKİ ALİ CENNETTE BULUŞTULAR'

Bir çok parti, sendika, demokratik kitle örgütü üyesi gibi Emek Partili genç arkadaşlarıyla o gün Ankara’nın yolunu tutanlardan biri 17 yaşındaki Ali Deniz Uzatmaz idi. Gezi Olayları sırasında Eskişehir’de sopalarla hunharca öldürülen Ali İsmail’in portresi önündeki fotoğrafıyla sembol olan Ali Deniz, Gar önünde patlayan bombayla hayatının baharında sevdiklerinden ayrılmıştı.

Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaların tamamını takip eden ve “Bu daha başlangıç” diyerek karara olan tepkisini dile getiren Ali Deniz’in babası Ogün Uzatmaz, kararı Gazete Duvar'a değerlendirdi.

'2. DURUŞMADA MÜDAHİLLİK TALEBİ REDDEDİLDİ'

Duruşmaların başlangıcında mahkemeden çocuklarının katillerine dair maddi gerçekliğe ulaşılması için ümitlerinin olduğunu, anc ak zaman içinde bunun boşa çıktığını ifade eden Uzatmaz, “Oğlumu kaybettiğimde Gaziantep’te oturuyordum. Sonra Mersin’e yerleştim. 18 ay boyunca gerçeklerin ortaya çıkması talebiyle Ankara’daki tüm duruşmalara gittim. Dava başlamadan önce zaten 10 Ekim Barış ve Dayanışma Derneği’ni kurarak örgütlü olmuştuk. Talebimiz ne idi? Biz sadece ve sadece gerçeğin tüm çıplaklığı ile ortaya çıkmasını istedik. Ancak gariptir, hatta acıdır ki biz derneğimizle duruşmalara müdahil olamadık. Bu ve buna benzer örgütlü yapıların daha 2. duruşmadan itibaren davaya müdahillikleri reddedildi. Mahkeme heyeti bu taleplere olumlu bakmadı” dedi.

'ANKARA'YA 100 BİN KİŞİ GELECEK AMA ÖNLEM ALINMAYACAK!..'

Soruşturmanın eksik yürütüldüğünü, 585 sayfadan oluşan savcılık iddianamesine bakıldığında davanın gideceği yönün kendisini belli ettiğini vurgulayan Ogün Uzatmaz, şu yorumda bulundu: "Mahkeme başkanı ve heyeti en baştan tefrik kararlarına uymayarak, kamu görevlileri çağırmadı. Mahkemenin, IŞİD’li piyonları cezalandırdığı sadece benim değil, tüm mağdurların ve katılanların görüşü. Sanıklarda saldırının elebaşı olan canilerden 2-3 yıl teknik takiple izlenenler saldırıyı gerçekleştirmek için Ankara’ya ellerini kollarını sallayarak gelmişler. Dönemin Ankara Terörle Mücadele, İstihbarat ve Güvenlik Şube Müdürleri MİT’ten gelen ve IŞİD’in 'kanlı bir eylem yapacağı' yönündeki bilgi notunu görmezden geldi. Polis müfettişlerinin İstihbarat Şube Müdürü’nün, MİT’ten gelen bilgiyi sümen altı ettiklerine dair raporlara rağmen bunlar mahkemeye getirilmediler. Ankara’ya miting için 100 bin kişi gelecek ama tek bir önlem alınmayacak. Bunun izahı olabilir mi?”

'KAMUOYU KARARA ALDANMAMALI'

Mahkemenin verdiği cezaların özellikle müebbetler göz önüne alındığında tatmin edici gibi göründüğünü, ancak kamuoyunun buna aldanmaması gerektiğini belirten Uzatmaz, açıklamalarına şu şekilde devam etti:

“Gar katliamı davasında ceza alanlara baktığınızda bunların hiç biri yönetici değil. İçlerinde madde bağımlısı olanlar da var, ensest ilişki içinde olan da, kredi kartı sahteciliği yapanlar da var. Zaten saldırıyı gerçekleştirdiği ileri sürülen IŞİD Antep İmamı Yunus Emre Alagöz olay yerinde öldü. Onun yerine gelen ve polis baskını sırasında hücre evinde kendisini patlatan Halil İbrahim Durgun’un infaz edildiğini mahkemede eşi Esin Durgun söyledi. Patlayıcı maddelerden ve örgütün depolarda sorumlu Antep Beybahçe’deki düğün katliamının azmettiricisi Kadir Cabael de benzer şekilde polis operasyonunda kendisini patlatarak intihar etti. Diğerleri ellerini kollarını sallayarak Suriye’ye kaçtılar. Suruç saldırısı davasına bakın elde sadece Yakup Şahin var. O da Gar saldırısı nedeniyle zaten Ankara’da tutukluydu. 18 ay boyunca şunu gözlemledik: Bunlara öyle bir güvence verilmiş ki duruşmalar boyunca duruşlarından asla taviz vermediler. Fakat karar duruşmasında ceza yağınca mahkeme heyetine ve mağdur yakınlarına ‘Allah-kitap’ küfrettiler.

'ADALET TECELLİ EDENE KADAR…'

Katliamda yakınlarını yitiren ve büyük acı yaşayan aileler olarak yerel mahkemenin kararını temyiz edeceklerini vurgulaylan Ogün Uzatmaz "Ankara 4. Ağır Ceza Mahkeme heyetinin ‘özgür iradesiyle‘ karar vermediğini düşünüyoruz. Saldırının önlenmesi için gereken önlemi almayan kamu görevlileri çağrılmadığı için bu adil bir dava olmadı. Kararın temyiziyle ilgili avukatlarımız gerekli çalışmaları yapıyorlar. Sonuç nereye giderse, biz de oraya kadar gideceğiz. Adaletin tecelli etmesi için sonuna kadar mücadele edeceğimizin bilinmesini istiyorum.”