Kayıp yakını Baskın: Kimse 700 hafta boyunca, sevdiğinin akıbetini aramak istemez

Özel harekatçılarca kaçırılarak öldürülen Mecit Baskın'ın oğlu Eren Baskın, Cumartesi Anneleri'nin 700. haftasına yapılan saldırıyı beklemediğini söyledi. Baskın, "Biz bunu Türkiye daha yaşanılır bir yer olsun, kimse zorla kaybedilmesin diye yaptık" dedi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - 1993 yılında özel harekatçılar tarafından kaçırılarak öldürüldüğü ortaya çıkan Ankara Altındağ İlçesi Nüfus Müdürü Mecit Baskın’ın oğlu Eren Baskın Cumartesi Anneleri'nin gözaltına alınmasına ve Bakan Süleyman Soylu’nun açıklamalarına tepki gösterdi. Baskın, “Kimse 700 hafta boyunca, soğuk betonlar üzerinde sevdiğinin akıbetini aramak istemez” dedi.

Evrensel'den Eylem Nazlıer'e konuşan Baskın, babası Mecit Baskın’ın kaybediliş hikâyesini şöyle anlattı; "Babam işine aşık, tam bir aile babasıydı. Her sabah kahvaltısını yapar, çalıştığı daireye giderdi. Çalışanlardan öğrendiğimiz kadarıyla babam iş çıkışı arabasına bindikten sonra bir daha görülmedi. Altındağ Nüfus Müdürlüğüne yakın bir yerde polis ekiplerince durduruldu ve emniyete gidileceği söylendi. Keza bu bilgileri babamın kaçırılması ile ilgili itiraflarda bulunan eski polis özel harekatçı Ayhan Çarkın da ifadesinde doğrulamıştı. Gözaltına alındıktan sonra, Ankara Gölbaşı’ndaki MİT binasına 300 metre yakınlıkta terk edilmiş bir binanın önünde, bir briket üzerine oturtulmuş ve elleri arkadan bağlanmış şekilde bulundu. Gözüne, karnına ve göğsüne sıkılan 3 mermi ile öldürülmüştü. Cesedini 2 gün sonra köylüler buldu."

‘AMAÇ HUKUKSUZLUĞU ÖRTMEK’

700. haftada Cumartesi Anneleri'nin oturma eyleminin yasaklanmasını beklenmediğini belirten Baskın şöyle devam etti; "699 hafta çeşitli zorluklarla karşılaşsak da Cumartesi Annelerinin 700. Haftasının yasaklanmasını hiç düşünmemiştim. Haftalarca emek sarf ettik 700. haftada sessimizi daha gür duyurabilmek için. Bizler kimsenin sükûnetini bozmadık. Sadece bu zor şartlarda kayıplarımızın akıbetini aradık. Kimse 700 hafta boyunca, soğuk betonlar üzerinde sevdiğinin akıbetini aramak istemez. Biz bunu Türkiye daha yaşanılır bir yer olsun, kimse zorla kaybedilmesin diye yaptık. Katiyen o alanda o gün adalet yoktu. Belli bir kıstas olmadan ellerine geçen herkesi gözaltına aldılar. Kimsenin meramını anlatmaya vakti olmadı. Bunun Süleyman Soylu’nun emri olduğunu söylediler. Çok mücadele ettim lakin karşımızda gözlerini kan ve adaletsizlik bürümüş amirler vardı. Çok üzgünüm. Ailem de çok üzgün."