MEB'de 'Andımız' itirazına 3 görevden alma

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), Danıştay'ın 'Öğrenci Andı' kararına itiraz dilekçesinde imzası bulunan 3 kişiyi görevden aldı. MHP lideri Bahçeli, itiraz dilekçesindeki "Türkler kendi çağdaşı unsurlara göre ulus bilincine en geç ulaşan topluluktur" ifadelerine tepki göstermişti.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Danıştay'ın, 'Öğrenci Andı'nın okullarda okutulmaması kararını iptal etmesinin ardından başlayan tartışmalar sürüyor. Son olarak, Milli Eğitim Bakanlığı, Öğrenci Andı'na ilişkin Danıştay'a sunulan temyiz dilekçesi metninde kusuru bulundukları gerekçesiyle Hukuk Hizmetleri Genel Müdürü ve iki avukatı görevden aldı. Bakanlığın ayrıca medyaya yansıyan konulara ilişkin gerekli düzeltici açıklamaları 'ek beyan' şeklinde Danıştay'a sunacağı öğrenildi.

NE OLMUŞTU?

Danıştay 8. Dairesi, ilköğretim okullarında her sabah öğrencilere okutulan 'Öğrenci Andı'nı kaldıran yönetmelik hükmünü iptal etmişti. Danıştay kararında, "İddialar andın kaldırılmasını gerekli kılacak nitelikte görülmemiştir" denilmişti.

Andın yeniden yürürlüğe girmesine karşı çıkan MEB ise bir üst kurul olan Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu’na temyiz dilekçesi sunmuştu. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da Danıştay'ın kararına tepki göstererek, "Bizim tek andımız İstiklal Marşı'dır" demişti.

İTİRAZ DİLEKÇESİ

MEB'in itiraz dilekçesi ise CHP, MHP ve İYİ Parti'nin tepkisine neden olmuştu. MEB Hukuk Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün hazırladığı 11 sayfalık temyiz dilekçesinde ilk olarak davacı eğitim sendikalarının taraf olarak davayı açma ehliyetlerinin olmadığı savunuldu.

Türk ulusal kimliğinin tarih sahnesine çok geç çıktığı belirtilen dilekçede, Osmanlıcılık ve Fransız İhtilali’ne de değinilerek, şu ifadelere yer verilmişti:  “Türkler kendi çağdaşı unsurlara göre ulus bilincine en geç ulaşan topluluktur. Türkiye Cumhuriyet’ini kuran kadro zaten gecikmiş olan süreci hızlandırmak için yoğun çaba harcamıştır. Özellikle 30’lu yıllarda benimsenen politika, artık toprak bütünlüğünü garanti altına alan bir ülkenin milli bütünlüğünü de sağlamasıydı. Öğrenci Andı da bu amaçla benimsenmiş ve ilkokullarda okutulmaya başlanmıştır. Ulus bilincine geç ulaşan bir toplumda bu çeşit sembol ve ritüellerin kullanılarak, ortak bir milli kimlik inşa edilmeye çalışılması anlaşılabilir bir durumdur. Ancak 2023 yılında yüzüncü yılını dolduracak olan Türkiye Cumhuriyeti’nde toplumun zaten bir milli kimlik kazanmış olduğunu kabul etmek gerekir. Yani Öğrenci Andı işlevselliğini yitirmiştir. Hal böyleyken 21. yüzyıl Türkiye’sinde 30’lu yılların ritüellerini benimsemek anakronik (çağdışı) bir yaklaşım olacaktır.”

(HABER MERKEZİ)