Osmanlı ordusunun esir düşen Ermeni askerleri
Balkan Savaşı'nda çok sayıda Ermeni asker de esir düşmüştü. Araştırmacı Zakarya Mildanoğlu bu yeni yazı dizisinde hem gayrimüslimlerin Osmanlı ordusunda ne zamandan beri ve hangi esaslara göre askerlik yaptığını inceliyor hem de ulaşabildiği esir askerlerin listesini yayınlıyor.
DUVAR - Agos gazetesinde Zakarya Mildanoğlu imzası ile yayınlanan yazı dizisinde Osmanlı ordusu saflarında Balkan Savaşı'na katılan Ermeni askerlerin hikayeleri anlatılıyor. Yazı dizisinden bir bölümü yayınlıyoruz...
Balkan Savaşı’nın esir Ermeni askerleri (1)
“Osmanlı Ordusu’ndaki Müslüman-Türk askerler dört cephede savaşırken, Ermeniler ve gayrimüslimler cephelerin gerisinde ticaret ve zanaatta kendilerini geliştirdiler. Savaşan Müslüman-Türklerin bu gayrimüslim tebaaya göre geri kalışlarının sebebi; Müslüman Türklerin savaşması, Ermeniler ve gayrimüslimlerin savaşmadan, askere katılmadan refah ve huzur içinde ticaret ve zanaatlarını geliştirmişler”, “Biz Balkanlarda kan dökerken, binlerce şehit verirken, yüzbinlercesi yerinden yurdundan olurken onlar, yani Ermeniler bizi arkamızdan hançerlemeye uğraşıyorlardı...”
Bu ve benzeri yaklaşımlar yakın tarihe kadar dillerden düşmedi. Devlet ve hükümet yetkilileri başlarının sıkıştığı her dönem gayrımüslimlere yönelik bu resmi söyleme dört elle sarıldı, ezbere söylenen, kuşaktan kuşağa aktarılan bir kalıp haline getirdi. Prof. Dr Ayhan Aktar’ın 2012’de yayınlanan “Çanakkale'den Filistin Cephesi'ne, Yüzbaşı Sarkis Torosyan” adlı çalışması etrafında koparılan fırtına, bu konuda devletin yalnız olmadığını da su yüzüne çıkardı. Koskoca profesörler bir Ermeninin askeri kahramanlığını ters yüz ederek hamaset edebiyatına sarıldılar. Ancak araştırmacılar tarihsel gerçeklerin bu ve benzeri söylemlerle yakından uzaktan ilgisi olmadığını yazıyor, devletin resmi arşivlerinden tam zıddı olan binlerce resmi belge gün ışığına çıkıyor.
Osmanlı’da gayrımüslimler ve askerlik konusunda ideolojik yaklaşımlar dışında, az da olsa araştırmalar yapılmış, elle tutulur tezler hazırlanarak kamuoyuyla paylaşılmıştır.
Amacımız düşmanlık, kan, nefret üzerinden kelam etmek değil. Yıllardır tozlu raflarda kalan belge ve bilgileri paylaşmak. Osmanlı’da askerlik ve Ermeniler konusunda Ermenice belgeler, araştırmalar da olduğuna, ana konumuz bu olmamakla birlikte araştırmacıların yararlanması için Ermenice kaynaklara da değineceğiz.
Araştırmacılar Osmanlı ordusunun dörtte birinin gayrımüslimlerden oluştuğunu belirtiyor. Ermeni ve Rumların erken tarihlerden itibaren Osmanlının kara ve deniz ordularından eksik olmadıkları, ordunun pek çok kritik alanında görev üstlendikleri, zaman zaman karşı cephelerde yer alan soydaşlarıyla savaştıkları, birbirlerine kurşun sıktıkları belgeleriyle açıklanıyor.
1912-1913 yılları arasında yaşanan ve Balkan Savaşları olarak bilinen, Osmanlının büyük topraklar kaybettiği ve trajedilerle sonuçlanan, binlerce askerin canından olduğu savaşta, kış kıyamette, genç, yaşlı, kadın ve erkekler açlıktan, salgın hastalıklardan kırılarak, yaşadıkları toprakları kitlesel olarak terk ederek Anadolu’ya dağıldılar. Göçmenlerin çoğu Ermeni ve Rumlardan boşaltılan köylere yerleştirildiler. Yuvalar dağıtılarak yeni yuvalar kuruldu.
Balkan Savaşlarına Anadolu’nun dört bir köşesindeki Ermeniler, Rumlar, Yahudiler ağırlıkla Osmanlı ordusu saflarında savaşa katıldılar. Belgeler Sırbistan, Yunanistan, Karadağ ve Bulgaristan topraklarında yaşayan, bir anlamıyla o ülkelerin yurttaşı olan az sayıdaki Ermeni, Rum ve Türkün de, vatandaşı oldukları ülkenin cephesinden savaşa katıldıklarını göstermektedir. Hemen belirtelim ki bu durumun onlar için de hainlikle, arkadan vurmakla hiçbir ilişkisi yoktur.
Balkan Savaşları dönemin Ermenice, Osmanlıca, Rumca gazete ve dergilerde detaylı olarak yer aldı. Savaşın tüm cephelerindeki gelişmeler günü gününe yayınlandı. Ermenice gazete ve dergilerin değişmez başlıklardan biri “Esir Ermeni Askerler” oldu. Bu başlıktan ilham alarak dönemin Ermenice gazetelerini taradık, bir belge olacağını düşünerek ulaşabildiğimiz ve yayınlanan Ermeni esirlerin tam listelerini paylaşmaya karar verdik. Bazı gazetelerin ulaşamadığımız sayıları da olduğunu belirtelim. Ermeni esirler ile ilgili bilgiler ağırlıkla Ermeni Patrikhanesi’ne iletilen ve gazetelere bildirilen listelerden oluşmaktadır. Osmanlı arşivleri tarandığında bu listelerin kat kat artacağını, sadece esirlerin değil Ermenilerin, Rumların can kayıplarına ait rakamların da açıklığa kavuşacağını belirtelim.
Okuyucularımızdan büyük dedelerinin izine rastlayanlar çıkması bizleri şaşırtmayacaktır.
Ermenice gazetelerde tefrika bir gelenektir. Orta sayfayla başlayan bu derlememiz, önümüzdeki haftadan itibaren birer sayfa olarak devam edecektir.
***
Ermenilerin askerlik tarihinin, Ermeni halkının tarihi kadar eski olduğu söylenebilir. Kurdukları devletler, krallıklar, prenslikler ve beyliklerin tarihi aynı zamanda Ermenilerin askerlik tarihi de olmuştur.
Ayrıca belirtelim ki dünyanın dört bir yanına dağılan Ermenilerin oluşturdukları kolonilerin tarihi, aynı zamanda o devletlerdeki Ermenilerin askerlik tarihi de oldu. Ermeniler Hindistan, Mısır, Rusya, İran, ABD gibi pek çok ülkenin ordularında önemli görevler üstlendiler, orduların silah ihtiyacının tasarımcıları, üreticileri, tedarikçileri ve profesyonel askerleri oldular.
Tarihte Adana- Trabzon hattının doğusunda kalan Asia Minor ve Batı Ermenistan olarak adlandırılan coğrafya Ermenilerin anayurtlarının önemli bir parçasıydı. Bu coğrafyada kurulan onlarca beylik, devlet ile Ermeniler arasında her alanda ilişki yaşandı. Konumuz doğrudan askerlik olmasa da Anadolu Selçuklu Devleti ile Kilikya Ermeni Krallığı arasındaki ilişkilerde askerlik ve ordu konusunun özel bir yer tuttuğunu, I. Şah Abbas’ın özel bir ordu oluşturmak amacıyla Doğu Ermenistan’ın pek çok yerleşiminden binlerce Ermeni gencini esir almasına dair onlarca belge olduğunu belirtmekle yetinelim. Elbette Doğu Ermenistan’da da durum farklı gelişmedi.
Anadolu beyliklerinin dağılması ve Osmanlı hakimiyetinin adım adım tesisi ile çok milletli ve zaman içinde devasa topraklar işgal eden bir imparatorluk oluştu. Ermeniler pek çok alanda Osmanlının en üretken milletlerinden biriydi. Devşirilerek, Müslümanlaştırılan Ermeni ve Rum gençler Osmanlı ordusunun belkemiğini oluşturdu. Gayrimüslim tebadan, askerlik görevi ile can ve mallarının güvenliği karşılığında alınan cizye vergisi 1855’te kaldırıldı. Yerini “bedel-i askeri” vergisi aldı. Bu vergi ise II. Meşrutiyet’in getirdiği özgürlükçü ve eşitlikçi hava içinde, 1909’da kaldırıldı ve askerlik bütün erkekler için mecburi hale getirildi. Ermeniler, Rumlar ve Museviler bu durumu bayram havasında karşıladı, harp okullarının kapıları açıldı, kara ve deniz ordularının ilk sıralarında yer almaya başladılar.
“Bedel-i askeri”nin kaldırılması pek çok tartışma sonucu gerçekleşti. Hem devlet hem de gayrimüslim cemaatler bu kararı tereddütle karşıladı. Kimileri bunun imparatorluğun birliğini sağlamak açısından faydalı olacağını söylerken, diğer taraftakiler bu uygulamanın ordu içinde çatışmaya ve motivasyon eksikliğine sebep olacağını öne sürdü, öte yandan, Müslümanlarla gayrimüslimlerin karışık olarak mı yoksa ayrı birliklerde mi silahaltına alınacağı, gayrimüslim askerlerin dini vecibelerini yerine getirmeleri için gerekli imkânların sağlanıp sağlanmayacağı, Müslüman askerlerin gayrimüslim subaylardan emir alıp alamayacağı, savaş cephelerinde nasıl yan yana gelecekleri, birbirlerine nasıl davranacakları, geçinip geçinemeyecekleri, birbirlerine silah çekip çekmeyecekleri gibi onlarca konu da tartışıldı.
Bizler bu tartışmaları bir an için unutarak 1911’de yayınlanan Antranik Zinvor (İlk Asker) adlı broşürde yayınlanan bir mektubu ve fotoğraflarını bu tartışmaların başka bir cephesi de olduğunu göstermesi açısından okuyucularımızla paylaşıyoruz.
ANTRANİG ZİNVOR (İLK ASKER)
Anmerug
V. ve H. Der-Nerseyan Matbaası, İstanbul, 1911
Fotoğraflarla, Askere yeni çağrılanlara armağan ediyorum
Mahlas olarak kullanılan Anmerug, semizotu familyasından bir bitkinin Ermenice adı. Anmerug hakkında detaylı bilgimiz yok. Bu mahlasla Antranig Zinvor başlığı altında askerlik anılarını ihtiva eden, fotoğraflı bir broşür yayınlamış. Broşür içinde kendisine ulaşan bir mektuptan adının Vartan olduğunu öğreniyoruz. Broşürün kapağında ise Anmerug yanına, parantez içinde el yazısı ile Vartan Kırıkçıyan yazılmış. Broşür kapağında yine el yazısı ile Teotig’e hediye edildiği bilgisi yer alıyor. Ermenice kaynaklarda ise iki satırla da olsa Vartan Kırıkçıyan’ın İstanbul’da basın yayın dünyasında grafik tasarımı ile ilgilendiği bilgisine rastladık.
Broşürde yer alan mektup, Ermenice harfli Türkçe olarak yazılmış, herhangi bir düzeltmeye gerek duymadan Türkçesini yayınlıyoruz. Mektupta geçen Cuma-i Bala, günümüzde Blagoevgrad, Balkan savaşı öncesi Osmanlı devletinin Rumeli topraklarında kaza merkezi. Selanik vilayetinin Serez sancağına bağlıydı. Balkan savaşı sonrasında Bulgaristan sınırları içinde kaldı.
BİR TÜRK ASKERİN MEKTUBU
Askerlikten döndüğümden beri, dostlar bana soruyorlar ki Türk askerler Hıristiyan askerlere nasıl davrandılar. İstanbul’a ulaştıktan hemen sonra, Cuma-i Bala’dan bir Türk askerinden aşağıdaki mektubu aldım, biz ve onlar arasındaki ilişki hakkında dostlarımın sorusuna cevap olabilir.
Huzurı biraderime,
Muhabetlu iki gözüm kardaşım Vartan Efendiye,
Bu kere evela zatı alileriniz sureti mahsuside selam olduktan sonra ve güzel hatr şereflerini istifsar ederim [sorarım]. Beni sual edersen, hamd olsun vücudum sıhat ve berkemal afiyet üzre bilesiniz, ve hemande, sen dahi sıhat ve afiyet üzre olmanı cenabı Hakka niyaz idiyorum. Ey kardaşım Vartan Efendi seni ben daha hatırımdan çıkaramıyorum, belki sen beni unutmuşsun, illa ben seni hiçbir vakit unutamıyorum. Ey kardaşım işte sana mektup ile beraber zarf içinde resmini gönderiyorum, mahsus iki kuruş verdim sana gönderdim, yirmi kuruş olsa ben seni mahcub bırakmam. Ey kardaşım zann ediyorum birbirimizi hiçbir vakit unutmayacağız, rica ederim, sizin hasretinizden dolayı ah Vartan deyoruz , ölüme kadar seni unutmayacağız. Bu taraftan Başçavuş Mustafa Çavuş, Ali Çavuş mahsus selam ederler ve hatırlarını sorarlar. Birinci Hilmi Onbaşı ve Ali onbaşı ve Bayram Onbaşı, beşinci onbaşı , Mehmed Onbaşı ve Halil Onbaşı, Durmuş Onbaşı, dokuzuncu Mehmed onbaşı ve senin arkadaşların cümlesi, sağ baş neferden dümen neferine kadar ayrıca mahsus selam ederler. Vartan efendi bu mektub elinize geçer geçmez cevabını göndersiniz. İstirham ederim kardaşım, baki dua.
Biraderin
Bölük emini Derviş
ARAÇAMAR'DA (ÖNCÜ MÜCADELE) ERMENİ ESİRLER
Araçamard (Öncü Mücadele) gazetesi 1912 yılı boyunca Azadamard gazetesi yerine haftalık olarak İstanbul’da yayınlandı. İmtiyaz sahipliği ve yazı işleri müdürlüğünü Osmanlı Meclis-i Mebusanı, Diyarbakır yakınlarında Krikor Zohrab ile birlikte başı ezilerek katledilen, Erzurum mebusu Vartkes Serengülyan yaptı. 1909 yaz aylarında askerlik kanun teklifi Meclis-i Mebusan’da tartışılırken Serengülyan kürsüden “Gayrimüslimler için de, Müslimler için de aynı şeyi talep ediyorum. Bu cihetle Hıristiyan¬larla Müslimler beyninde müsavat [Hıristiyanlarla Müslümanlar arasın¬da eşitlik] fikrini yerleştir
mek için, bu lazımdır” diye açıklamada bulunuyordu.
Araçamard gazetesinin yayını pek çok kez durduruldu, farklı adlarla yayınlandı. Araçamard ve dönemin diğer Ermenice gazeteleri 1912 yılı boyunca 1. Balkan Savaşı’nı tüm cepheleriyle aktardı. Avrupa’nın büyük devletlerinin izlediği politikaları, kitlesel kayıplara neden olan hastalıkları, açlık sorununu, Avrupa ve Osmanlı basınının ve ileri gelenlerinin görüşlerini yayımladı. Bu dönemde bir yandan “Ermeni Sorunu”, “Ermeni Vilayetlerinde Reform”, “Ermeni vilayetlerinde yağmalamalar” konularının da tartışılmasına devam edildi.
Balkan Savaşı’na katılan ve esir düşen Ermeni askerlerin adları, memleketleri ve bazılarının da mesleklerinin de yer aldığı listeler yayınlandı. Bu listelerin sadece basit birer isim listesi olmadığını, tarihçiler için önemli veriler aktardığını da düşünüyoruz. Yer adlarının bulabildiğimiz bugünkü karşılıklarını kroşe içinde ilave ettik. Sayı hanesinde yer alan ilk rakam Araçamard’ın sayısı veya yayınlandığı haftayı, ikinci sayı ise devamı olduğu gazetenin sayısını belirtmektedir. Tarih kısmında yer alan ilk rakam yayınlandığı haftanın ilk günü, ikincisi ise son gününü ifade etmektedir.
Araçamard
Sayı 12-1070, 25 Kasım-8 Aralık 1912
ERMENİ ESİRLER SELANİK’TE
Selanik’ten Patrikhaneye ulaşan 20 Kasım tarihli bir mektuptan, esir düşmüş 300 Ermeni asker, tatmin edici bir ücret karşılığı çalışmak üzere Kasndra İzvori madenine gönderilmiştir.
Bu 300 kişiden 35’i Ermenice konuşan Rum’lardan oluşmaktadır. Hay-Horom’lar hemşerilerinden ayrılmak istemediği için Ermeni kilisesinde barındıktan sonra hep birlikte çalışmaya gittiler.
Bu askerlerin listesi ailelerine ve yakınlarına iletilmek üzere kısa zamanda patrikhaneye gönderilecektir. Selanik’te yaşayan az sayıdaki Ermeni, her taraftan gelen çok sayıdaki askere büyük fedakarlıkla hem ekmek, hem para, hem de giyecek açısından gerekeni yaptı. Bunlardan zanaatçı olanlar zaten ekmek parasını temin etmeye başladı.
** Dün son saatte Selanik’teki muhabirimizden aşağıdaki bilgileri edindik.
Kilisemize sığınmış olan 35 Ermenice konuşan Osmanlı Rum askeri ile birlikte, 260 Ermeni asker, Rahip Tukhmanyan’ın çabaları ile çalışmak için, Yunan işgali nedeniyle1500 kadar Arnavut işçinin kaçtığı Kasndnra kasabasındaki İzvori madenine gönderilmiştir. Bu perişan askerleri doyurmak ve giyindirmek için gayret sarf edildi. Ne yazık ki bu çabalar askerlerin sorunlarının çözümü için yeterli olmadı, çünkü günden güne Üsküp’ten, Manastır’dan, Karadağ sınırlarından alay alay esir düşmüş, serbest kalmış binlerce Ermeni asker gelmektedir. Geri dönenlerin tanıklıklarından duyduğumuz ve bizi teselli eden ise, savaş meydanlarında kahramanca çarpışarak düşen ve cinayetlere kurban gidenler dışında, büyük çoğunluğunun zarar görmeden geri dönmeleridir. Pek çok şeyi tam olarak doğrulamak için zamana ihtiyaç var ve iyisi mi gergin ortamı, hüküm süren zihniyeti vs dikkate alarak şimdilik susalım.
Agos’un notu: Hay-Horom ruhani açıdan Rum Ortodoks Kilisesi’ne bağlı ancak Ermenice konuşan ve Ermenice ibadet eden bir gruptu. Ağırlıkla Adapazarı, Çemişkezek, ve Agn (Egin/Kemaliye) bölgelerinde ikamet ediyorlar ve pek çok kilisesi bulunuyordu. Mübadele Antlaşması ile Yunanistan’a gönderildiler.
Araçamard
Sayı 14-1072, 28 Kasım-11 Aralık 1912
ESİR SUBAYLAR
FİLİBE ERMENİ ESİRLERİ
(Özel haber)
Filibe, 20 Kasım. Bugün, eski esirlerden subay olanlara, rütbe belirtisi olmadan ve kılıç kuşanmadan şehirde serbest dolaşım izni verildi.
Filibe’de bulunan Ermeni esirlerin listesini yarınki posta ile Araçamard’a göndereceğim. Bulgaristan’ın diğer şehirlerinde bulunan esirlerin listesini de imkanlar ölçüsünde size ileteceğim. Böylelikle asker evladı bulunan ve Türkiye’de yaşayan hemşerilerimize uzaktan da olsa bir hizmet sunmuş olacağımızı ümit ediyoruz.
YUNANİSTAN’DA HAPSEDİLMİŞ ERMENİLERİN İSİMLERİ
Dün son anda, Yunanistan Napoli (Nafplion olsa gerek. ZM) şehrinde hapsedilmiş 49 Ermeni’nin tümünün adını da edindik. Bunlar hakkında bugünkü gazetenin Haygagan Pajin’inde (Ermeni bölümü) bir mektup yayınladık.
Limnos Adasında yakalanmış Osmanlı tebaasından olan jandarmalar arasında 4 Ermeni de bulunmaktadır. Mihran Aliksanyan (Yozgat), Aliksan Keremyan (Yozgat), Bedros Bağdasaryan (Erzurum, Çiftlik), Hagop B. Vartyan (Şebinkarahisar) ve bir Ermeni subay (Mülazım).
Palu, Havav’lılardan [Havav/Habab/ Ekinözü] 16 kişi.
Bağdasar Tarpinyan, Giragos Ampagumyan, Ohannes Yeğazaryan, Garabed Mesrobyan, Vahan Gatssuryan, Markar Aylayan, Hagop Manugyan, Mardiros Dermizyan, Manug Dermizyan, Mardiros Paşalyan, Hayg Papazyan, Boğos Elliyan, Levon Dolbaşyan, Marsub Azaryan, Mardiros Manugyan (Gülişgerd), [Gülüşkür/Gülüşker, Gülüşger gibi farklı yazılımlara sahip olup günümzdeki Elazığ Kovancılar, Muratbağı köyü,].
Kiğı’lı 8 kişi.
Sarkis Uzunyan, Yeğişe Kasbaryan, Aliksan Kalacyan, Siragan Manugyan, Hayrabed Boğosyan, Harutyun Avazyan, Ohannes Harutyunyan, Krikor Manugyan.
Harput’lu 8 kişi.
Aharon Elmasyan, Krikor Esayan, Yeğia Çulciyan, Vartan Boğosyan, Simon Boğosyan, Ohannes Nakışyan, Garabed Sarkisyan, Hovagim D. Sarkisyan.
Farklı yerlerden.
Bağdasar Şonigyan (Muş), Setrag Avedisyan (Muş), Hagop Vartanyan (Van), Vartan Harutyunyan (Van), Ohannes Mikayelyan (Bitlis), Sarkis Başdozanyan (Averag) [Averag adında altı köy bulunmaktadır], Kevork Cızdanyan (Samsun), Avedis Hovyanyan (Malatya), Khoren Perzegyan (Erzincan), Manug Asaryan (Sivas), Khaçadur Tarçyan (Çüngüş), Yervant Cüeryan (Giresun), Hayg Takuşyan (İstanbul), Avedis Minasyan (Çarsancak), Nazaret İpekçiyan (İzmit), Srabyon Amirkhanyan (Çemişkezeg).
YUNANİSTAN’DA HAPSEDİLMİŞ ERMENİLERİN DURUMU
Dün Yunanistan Napoli şehrinden 49 Ermeni mahpusun gönderdiği mektubu aldık.
Napoli (Yunanistan) 22 Kasım
Yaklaşan savaş tehlikesinden tamamen bihaber 49 Ermeni , 4 Eylülde Amerika’dan Yunanistan Pire limanına ulaştık, ancak asker veya gönüllü Türkiye Ermenileri olmamızdan şüphe edilerek Yunan hükümeti tarafından tutuklandık.
Kötü durumumuz hakkındaki tüm şikayetlerimize rağmen, herhangi bir soruşturmaya tabi tutulmadan, yaklaşık bir buçuk aydan fazla bir süredir Napoli kalesinde mahpusuz. Hayatımız şu an kesinlikle tehlike altındadır. Sağlığımızı tehdit eden hastalıklar yavaş yavaş vücudumuza yuva kurmaya başlamıştır.
Milli duygular adına rica ediyor ve gerekli düzenlemeler için çaba göstermenizi, girişimde bulunmazı ve bizi bu dayanılmaz durumdan kurtarmanızı rica ediyoruz.
Eğer bu hapishane yaşamı biraz daha devam ederse, pek çok genç hayatı yabancı bir gökkubbe altında kurban vereceğiz.
İki hafta önce özel bir telgrafla Ermeni Patrikhanesi’ni bilgilendirdik ve gerekli olan yardımı rica ettik. Fakat bugüne kadar fiili bir yardımın bize ulaşmadığını söylemek acıdır.
*Dz.Kh. Bu mahpuslar Patrikhaneye de yazdıkları mektupta “kendilerinin hala karanlık bodrumlarda mahpus olarak kaldıklarını, çoğunun bu bedbaht hayata dayanamayarak hastalandığını ve günden güne ölümü beklemek üzere hapishanenin bakımsız ve zavallı bir durumda olan hastahanesine naklediklerini” belirtmişlerdir.
Araçamard
Sayı 15-1073, 29 Kasım-12 Aralık 1912
YUNANİSTAN’IN ERMENİ MAHPUSLAR
Gazete başyazısında Amerika’dan dönen 49 Ermeni’nin Atina’daki durumunu ele almakta ve hükümetin tutumunu eleştirmektedir.
Araçamard
Sayı 16-1074, 30 Kasım-13 Aralık 1912
ERMENİ ESİRLER BULGARİSTAN’DA
Filibe’de bulunan Ermeni esirlerin adları.
(Özel haber)
22 Aralık 1912 Filibe: Savaşın başlangıcından bugüne kadar alınan ve buraya yerleştirilen esirler arasında Ermeni yoktu. Olsaydı Araçamard’ı bilgilendirecektim.
Son zamanlarda Kırcali-Gümülcine bölgesinde yakalanan ve Bulgaristan’a getirilen esirler arasında fazla sayıda Ermeni bulunmaktadır.
Filibe’ye ulaşan yaralı gönüllülerin aktardığı bilgilere bakarak, Ermeni esirlerin sayısı yaklaşık 70’e ulaşmaktadır. Bunlar gitgide Bulgaristan’a getirilerek farklı şehirlere sevk edilmektedir.
Bu bilgilere göre Sliven’e de iki Ermeni subay da gönderilmiştir.
Şu an Filibe’de bulunan Ermeni esirler:
Bedros Der Sarkisyan (Gürün), Arakel Mıgırdiçyan (Bilecik, Çalkaya ), Tomacan Mangasaryan (Bilecik, Asacuğ), Hampatzum Kalustyan (Yalova, Karsi), Hrant Kevorkyan (İzmir, Ovacık).
Bir rica üzerine bu esirler serbest bırakıldı ve Filibeli Ermenilerin çabalarıyla çeşitli işlere yerleştirildiler.
Stara Zagora’dan da iki Ermeni esirin adı bildirilmiştir.
Kapriyel Krikoryan (İstanbul, Langa),
Levon G. Arabyan (Pera, Tarlabaşı).
Araçamard
Sayı 20-1078, 5/18 Aralık 1912
ERMENİ ESİRLER HAKKINDA HARP BAKANI NAZIM PAŞA’NIN AZADAMARD EDİTÖRÜNE AÇIKLAMASI
Azadamard gazetesi editörlerinden biri dün Harb Bakanı ile kısa bir görüşme gerçekleştirdi.
Nazım Paşa yoğun programı ve yola çıkma hazırlığındayken Azdamard editörünü o bilinen gülümsemesiyle karşıladı.
“ Sizi gereksiz yere meşgul etmek istemem, madem ki bir fırsat doğdu, bu savaşta Ermeni askerlerin Osmanlı ordusundaki durumu ile ilgili görüşünüzü duymak isterim”.
“ Ermeni askerler gerekli olandan daha fazlasını yaptılar, onların yaptıklarından son derece memnunum. Ermeni askerler Osmanlı ordusunun diğer askerleri kadar, hatta askerlik görevlerini onlardan daha fazlasıyla yerine getirdiler. Öyle ki Osmanlı ordusundan kaçan askerler içinde neredeyse Ermeniler yok. Bu fırsat nedeniyle Ermeni subayların da parlak bir faaliyette bulunduklarını hatırlatmalıyım. Ne yazık ki bu Ermeni subayların adları aklımda değil”.
“ Sayın bakan lütfederseniz son bir soru. Osmanlı ordusunun mevcut durumu için bir açıklama yapmak ister misiniz?”
Bakan “Osmanlı ordusu şu an iyi bir durumda bulunmaktadır” açıklamasıyla konuşmasını tamamladı.
Kaynakça:
AKTAR, Ayhan, Osmanlı Ordusunda Ermeni Askerler, Toplumsal Tarih, no 255, Mart 2015
ANDONYAN, Aram, Balkan Savaşı, Aras Yayıncılık, İstanbul, 1999
ASTOYAN, Anahid, Osmanlı Ordusunda Ermeniler (XIV. yüzyıldan 1918 yılına kadar bir bakış), Haygazyan Armenoloji Dergisi, XVIII. cilt, Beyrut, 2008
GÜLSOY, Ufuk, Cizyeden Vatandaşlığa, Osmanlı’nın Gayrimüslim Askerleri Timaş Yayınları, İstanbul, 2010
HINASER, G. Osmanlı ordusunun Ermeni askerleri, I. Kara Kuvvetleri, Hayastani Goçnak (Ermenistan Çanı) dergisi, 1926, sayı 42, s.1448-1449. (Erm.)
HINASER, G. Osmanlı ordusunun Ermeni askerleri, II. Deniz Kuvvetleri, Hayastani Goçnak (Ermenistan Çanı) dergisi, 1926, sayı 43, s.1480-1481. (Erm.)
MŞAG (Rençber) gazetesi, Türkiye’de askere alma, (Ermenice), Tiflis, 1877, Sayı: 48.
MŞAG (Rençber) gazetesi, Ermenilerin Türkiye’de askerlik hizmeti sorunu,(Ermenice), Tiflis, 1878, Sayı: 6
SİMONYAN, Hraçig, 1912-1913 Balkan Savaşı ve Ermeniler, Ermenice, Erivan 2014
SÜRMEYAN, G. Osmanlı Ermeni askeri ve askeriyesi, (Ermenice), Beyrut, 1967
*Bu yazı ilk olarak Agos gazetesinde yayınlanmıştır.