Aladağ mağdurları Meclis’te: Sonuna kadar şikayetçiyiz
Adana Aladağ’daki yurt yangınında çocuklarını kaybeden aileler Meclis’teydi. Yangının üzerinden iki yıl geçtiğini anlatan Cennet Karataş’ın annesi Nazmiye Karataş, “Başka yurt yoktu. Çaresizlikten o yurda verdik. Ciğerimiz hâlâ yanıyor. Acımız dinmedi” dedi. Sümeyye Yetim’in babası Ahmet Yetim, “Tek isteğim adalet. Ben 10 yaşında bir çocuk için kime güveneyim. Benim güveneceğim tek devlet” dedi.
ANKARA - Adana Aladağ’da iki yıl önce yaşanan yurt yangınında çocuklarını kaybeden aileler Meclis’teydi. CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç’la birlikte Meclis’te açıklama yapan aileler adalet talebinde bulundu.
CHP’li Özkoç ailelerle Meclis basın kapısında yaptığı açıklamaya yangında hayatını kaybeden 5'inci sınıf öğrencisi Cennet Karataş’ın günlüğünden, “4'üncü sınıfı bitirdim. 5’e geçtim. Aladağ Süleymancılara gidiyorum. Annem ve babam benim okumam için her şeyi yapıyorlar. Ben de okumak için her şeyi yapıyorum. Eğer ben okursam kardeşlerimi de okuturum…” bölümünü okudu. Cennet’in 29 Kasım 2016’da kendisi gibi pırıl pırıl 11 arkadaşıyla beraber Süleymancıların yaptığı kaçak yurtta yanarak öldüğünü söyleyen Özkoç şöyle devam etti:
“Aradan iki yıl geçti. Cennet yok. Onunla birlikte yanan çocuklar yok. Ama sorumlular ellerini kollarını sallayarak dolaşıyorlar. Cennet'in annesi babası, ölen çocukların anne babaları o günden sonra her gün yanıyorlar. Onlar şimdi Sosyal Haklar Derneği ve avukatlarıyla beraber adalet, hiç olmazsa başka çocuklar yanmasın, hiç olmazsa başka acılar yaşanmasın diye yaşıyorlar.”
AİLELERDEN ÖZÜR DİLİYORUZ
Ailelerin görüşmesi için Adalet Bakanlığı'ndan randevu aldıklarını anlatan Özkoç muhalefet olarak özür diledi. Özkoç, “Bizim hiç mi suçumuz yok? Bizim bu yanan çocuklarımızla ilgili hiç mi sorumluluğumuz yok? Biz muhalefet partisiyiz. Biz de onlar için yeteri kadar muhalefet edemediğimiz için, çocuklarımızı yeterince koruyamadığımız için onların ve toplumun önünde özür diliyoruz. Bu ülke insanları daha iyisini hak ediyor. Böyle ağlayan anne babaları değil."
ÇOCUKLARIMIZI SÜLEYMANCILARA VEREREK YAKTILAR
Özkoç’un ardından yangında çocuklarını kaybeden anne ve babalar konuştu. Yangında ölen Zeliha Avcı’nın babası Mustafa Avcı, “İlçe Milli Eğitim Müdürü bizi Süleymancıların yurduna vererek bizim çocuklarımızı oracıkta yaktı. İl Milli Eğitim Müdürü de çocuklarınız Kozan’da olsa dahi yanardı, diye tepki yaptı. Ondan sonra elini kolunu sallaya sallaya ortalıkta geziyor. İl, ilçe milli eğitim müdürlerini görevden bile almadılar. Çocuklarımızı Süleymancılar yurduna onlar verdiler. Oracıkta yaktılar. Avukatlarımızı, bizi duruşmada konuşturmuyorlar. Suçlular elini kolunu sallayarak dolaşıyor” dedi.
EV KİRALA OKUT DEDİLER, BENDE BU GÜÇ YOK
Yangında ölen Sümeyye Yetim’in babası Ahmet Yetim iki çocuğundan birini kaybettiği yangının üzerinden iki yıl geçtiğini hatırlattı, “Tek isteğim adalet. Geride kalan eşlerin, dostların çocuklarının başına bir iş gelmesin. Bizim başımıza geldi. Bu çocuklar için 3-5 sefer İlçe Milli Eğitim Müdürü Mehmet Aktaş’ın yanına gittim. Bu çocuklar nereye gidecek dedim. Ben çocuklarımı Süleymancıların yurduna vermezdim. Mehmet Aktaş dedi ki, “çocuğunu özel yerde okutacaksan ev kirala okut” dedi. Bende bu güç yok. Ben 10 yaşında bir çocuk için kime güveneyim? Benim güveneceğim tek devlet. Ben adliye kapısından çıkarken adamlar yumrukla üstüme yürüyor. Böyle adalet olur mu?” dedi.
Cennet Karataş’ın annesi Nazmiye Karataş da yangında 5'inci sınıf öğrencisi kızını kaybettiğini anlattı, “O yurda verdim. Kur’an belletiriz dediler. Biz de verdik, başka yurt yok. Çaresizlikten o yurda verdik. Sonuna kadar şikayetçiyiz. Hiç bunun üstünü kapatırız diye düşünmesinler. Bizim ciğerimiz hâlâ yanıyor. Gelin bize sorun. Milli Eğitim Müdürü hâlâ alınmadı, Adana’ya tayin oldu. Acımız dinmedi. Suçlular dışarıda geziyor. Suçsuzlar yandı” dedi.
DEVLET YOKSULLUĞUN İSTİSMARINA İZİN VERMEZ
Çocuklarını yangında kaybeden ailelerin ardından konuşan Sosyal Haklar Derneği’nden avukat Can Atalay, “Bu gördüğünüz hal, yoksulluğun istismarıdır” dedi. Atalay şöyle devam etti:
“Türkiye’de insanlar yoksul dağ köylerinde yaşamak zorunda olabilirler. Fakat dün Fethullahçılara, bugün Süleymancılara veya başkasına yoksulların çocukları teslim edilemez. Eğitim kamusal olmalıdır, eşit olmalıdır, eğitim herkes için hak olmalıdır. Aladağ davası göz göre göre ölüme gönderilen 11'i çocuk 12 insanın davası. Aradan 1.5 yıl geçmeden tüm sanıklar tutuksuz. Sanık olması gerekenlerin önemli bir bölümüyle ilgili bir şey yok, bu kabul edilemez. Bu insanlar yoksul olabilir ama devlet devletse yoksulluğun istismarına izin veremez. Dün Fethullahçılara sağlanan olanaklar bugün Süleymancılar veya başkalarına sağlanıyor. Bunun sonuçlarının ne olduğunu önceden görmeyenler 15 Temmuz’da gördü. Orası kaçak bir yurt. En üst katıyla ilgili kayıt yok. Yangın merdiveni kilitli. Bütün kapılar PVC. Her taraf halı. Elektrik kaçağı olduğu daha önceden biliniyor. Bu ailelerin çocukları o yurtta bulaşık yıkamak zorunda bırakılıyor ve çocuklar düzenli olarak sudan ellerini elektrik çarptığını anlatıyorlar. Göz göre göre ölüme gönderiliyor bu çocuklar. Artık bunu kamuoyu vicdanına bırakmıyoruz. Bu insanlar adalete aç, adalet istiyoruz.”