Soğan depoda çürütülür mü?

Satıcı, 3 liraya sattığı iri soğanları tezgahın ön sıralarına dizmişti. Daha arkalarda 2 liraya satılan ufak ve muhtemelen çürümeye yüz tutmuş soğanlar ise rastgele serpiştirilmişti. Satıcıya göre kimse soğanları depoda çürütecek kadar deli değildi ve depolara yapılan baskınlar da yalandı.

Google Haberlere Abone ol

DİYARBAKIR - Tezgahın başındaki satıcı eliyle göstererek, “Bunlar 3 buçuk lira, bunlar da 3 lira” dedi. Adam biraz daha dikkatli baktı tezgahtaki soğanlara ve oyalanmadan yürüdü. “Hele biraz daha dolaşayım” dedi kendi kendine. Arkasından seslendim, “Çok mu pahalı dayı” diyerek. Adam beni duymadı, aklı bende değildi. Pazarın içine doğru ilerlerken söylenmeye devam ediyordu: “Çok pahalı çoookk.” Hafif kamburu çıkmış adam 70 yaşını devirmiş görünüyordu. Pazar yerindeki tezgahlara bakarak, hafif yağan yağmurun altında, ağır adımlarla yürüyordu.

Patates soğan satıcısıyla yağmurdan korunmak için tezgahın üstünü kapatan brandanın altında duruyorduk. Adamın söylenerek uzaklaşmasının üzerinde pek durmamıştı satıcı. Fiyat soran diğer müşterilerle ilgileniyor, patates ve soğanları hızla poşete dolduruyor, tartıyor ve müşteriye uzatıyordu. Bir yandan da bana cevap veriyordu: “Biz pazarcıyız abê, soğanları depoda saklarsak Pazarda ne satacağız?”

Doğru söylüyordu, pazarcı adam neden depoda saklasın soğanı? Ama ya toptancılar? Mesela soğan bulmakta sıkıntı yaşıyorlar mıydı? Hiç öyle sıkıntı yaşamamışlardı. Fiyatlar konusundaysa tereddütsüz, “Geçen yıl 2 liraya sattığımız soğanı 3 liraya satıyoruz, demek ki fiyatlar artmış. Ama bu bizim, pazarcıların suçu değil. Memlekette her şeye zam geldi, soğana, patatese de geldi. Ucuza alsak ucuza satarız” dedi.

Yağmur durunca pazarın içine doğru ilerledim. Belki başka bir patates soğan satıcısı bulur konuşurum umuduyla. Biraz ilerleyince az önceki adamla karşılaştım. Tezgahlara, fiyat etiketlerine dikkatle bakarak, ağır adımlarla bana doğru geliyordu. Ucuz soğan bulamamış olmalıydı çünkü elleri boştu. Soru sormak istedim ama nerden geldiyse artık aklıma bir türkünün nakaratı düştü: “Yiğit muhtaç olmuş kuru soğana/ Bilmem söylesem mi söylemesem mi?” Sessizce geçip gittim adamın yanından.

PAZAR YERİ VE MEMLEKET

Mutfak bilgim, maharetim makarna ve soğansız menemen yapmaktan öteye geçmez. Mutfağa en çok kahve yapmak için uğrarım. Dolayısıyla patatesin, soğanın ve diğer gıdaların fiyatları hakkında bilgim yoktur. Ama pazar yerinden geçmeyi, alışveriş yapanları seyretmeyi ve satıcıların müşteri çağırışını severim. Vakit akşamsa ve tezgahlar toplanmışsa her defasında Edip Cansever’in Mendilimde Kan Sesleri şiiri ile bu şiirdeki şu dizeler gelir:

“Gördün mü bak

Dağılmış pazar yerlerine benziyor şimdi istasyonlar

Ve dağılmış pazar yerlerine memleket

Gelmiyor içimden hüzünlenmek bile”

Şiir hüzünlüdür, dağılmış pazar yerleri de öyle ve biten bir günün yorgunluğunu hissettirir.

Patates-soğan ikilisine merak sarmam, pazar yerinde fiyatlarıyla ilgili bilgi toplama hevesim alışveriş yapacağım, elimde poşetlerle mutfağa gireceğim ve enfes yemekler hazırlayacağım anlamına gelmiyor. Malum son günlerde soğan depolarına baskınlar düzenleniyor ve çuvallar dolusu soğan ele geçiriliyor. Deponun sahibi nerdeyse vatan haini ilan ediliyor ve soğanlar bunun delili olarak gösteriliyor.

Bu konudaki spekülasyonları Duvar yazarı Bahadır Özgür, “Soğan deposu basanlar ve ‘Ölü Canlar’' başlıklı yazısında çok iyi anlatmıştı, okumanızı tavsiye ederim. Özgür’ün ekonomi bilgisi karşısında sınıfta kalırım. “Dağılmış pazar yerlerine benziyor şimdi istasyonlar” diyen Edip Cansever’in eline su dökemem. Ben pazar yerinde soğanın başına neler geliyor, bunu merak ettiğim için pazar yerinde tur atıyorum. Belki memleketi hissederim umuduyla.

DEPOLARDA SOĞAN ÇÜRÜTÜLÜR MÜ?

“Biz soğanları Bismil’den, Çınar’dan alıyoruz” diyor satıcı. Pazar yerinde satılacak kadar çok soğanın Diyarbakır ilçelerinde üretildiğini öğrenmiş oluyorum.

Soğanların depolarda saklanıp saklanmadığını soruyorum. Benimle kibarca alay ediyor adam: “Soğanlar başka nerede saklanır?” Soğan depolarına yapılan baskınları anlatarak düzeltiyorum soruyu: Fiyatlar artsın, memleket krize girsin diye soğanları özellikle saklayanlar oluyor mu?

Adam şu bilgileri verdi: “Soğan sonbaharda toplanır ve ilkbahara kadar depolarda saklanır. Alıcı buldukça da satılır. İnsanlar deli midir depoda çürütsün soğanı?”

Fiyatı 3 lira olan soğanı gösteriyor, “Bunu İstanbul’da 5-6 liradan aşağı alamazsın. Çünkü bize yakın yerden geliyor soğan, bu yüzden masrafı çok olmuyor” diyor. Sonra, “Ama kimsede para kalmadı, 3 liraya soğanı pahalı buluyor. Allah inandırsın biz de iki üç kuruş kazanıyoruz” diyor ve az önce ayıklayıp bir kenara bıraktığı çürük soğanları gösteriyor. “Her çuvaldan bir iki kilo çürük çıkıyor. Alırken biliyoruz ama ne yapalım, biz de buna göre fiyat koyuyoruz.”

Satıcı adam da dertli. Çamurlu paçalarını, ıslak üstünü gösteriyor. Sabahtan beri yağmurda, soğukta çocuklarının rızkını çıkarmak için çalıştığını anlatıyor. “Bizim halkımız yoksul, fiyatlar çok olursa eli boş dönecekler evlerine, bunu biliyoruz. Ama ne yapalım, bizim de eve ekmek götürmemiz gerekiyor.”

2 liraya da soğan var. Küçük ve muhtemelen çürümeye yüz tutmuşlar. Tezgahın önündeki iri soğanların arkasında biraz mahcup görünüyorlar.

‘KRİZ HALK İÇİN VAR’

Pazar yerinde daha çok kadınlar alışveriş yapıyor. 2 liralık soğandan bir kilo alan kadın cüzdanından 20 lira çıkarıyor. Para güzelce katlanmış ve açmadan, arasında başka para var mıdır diye bakmadan satıcıya uzatıyor.

Sorum üzerine soğanın ve pazar yerindeki her şeyin pahalı olduğunu söylüyor kadın. Birçok yemekte kullandığını söyleyerek soğanın mutfağının vazgeçilmezi olduğunu da anlatmış oluyor. Kadın bir haftalık alışveriş yapacak. Daha patates alacak, meyve alacak. Satıcının verdiği 20 liranın üstünü avucunda tutuyor. Alış veriş için başka parası var mı, bilmiyorum. Soramıyorum da.

Fiyatlar hakkında konuştuğumuza kulak misafiri olan bir başka kadın, bize bakmadan, “Kriz yok diyorlar ama biz pazara çıkamıyoruz. Her şey çok pahalı kardeşim” diyor. Satıcı da kadını destekliyor ve “Kriz halk için var. Ötekilerin haberi yok” diyor.

KRİZE KARŞI SOĞAN ESPRİLERİ

Neredeyse her yemekte soğan kullandığını, hiç değilse yemeğin yanında soğan kırdığını söyleyen kadın haklıydı. Fiyatlardan şikâyet olsa da patates-soğan satıcılarının başı kalabalıktı.

Bu kadar soğan ve soğan fiyatlarını konuşunca, HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli’nin partisine yönelik baskıları anlatırken “HDP’li bulamayınca soğanları gözaltına alıyorlar” sözlerini hatırlamamak olmazdı. Temelli, hiç kuşku yok ki ciddi bir meseleden söz ediyordu ama soğan depolarına yapılan baskınlar ve bu konuda yapılan espriler o da katılmadan edememişti anlaşılan.

Soğan deyince, Zazaların soğana düşkünlüğünü de hatırlamamak olmazdı. Bilen bilir, Zazalar ve soğan hikayeleri çoktur. Benim ilk kez Dersimli arkadaşlarımdan duyduğum bir fıkra ise şöyle: Adamın biri, çeşme başında köylüsünün ölüsüyle karşılaşmış. Ölü köylünün yanındaki heybede ekmek ve soğan olduğunu görünce çok şaşırmış ve şöyle demiş: Su var, ekmek var, soğan da var, bu adam niye öldü ki?