Yeni Şafak yazarı: Çölaşan FETÖ'den yargılanacak iyi mi?

Yeni Şafak'tan Öztürk FETÖ davalarını Ergenekon davalarına benzetti. Öztürk "FETÖ’cüler, davalar boşa çıksın ya da ifsat olsun diye ilgili ilgisiz birçok ismi bu meseleye eklemlendiriyor" dedi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Yeni Şafak yazarı Hasan Öztürk köşesinde FETÖ ile mücadele başlığı altında yapılanları anlattı. Öztürk geçmişte Ergenekon soruşturmasında yapıldığı gibi FETÖ soruşturmalarında da gizli tanık ve üretilmiş sahte delillerle yargılamalar yapıldığını belirtti.

Sözcü yazarları Uğur Dündar, Emin Çölaşan, Necati Doğru gibi isimlerin FETÖ ile ilişkilendirilmesine de karşı çıkan Öztürk "Yakın geçmişte Ergenekon torbası içine ne buldularsa atanlar, bu kez FETÖ torbasına ne bulurlarsa atıyorlar hissi uyanıyor insanda" ifadesini kullandı.

'ŞEYTANLA KOL KOLA GİREBİLİRLER AMA FETÖ'CÜ OLDUKLARINA İNANDIRAMAZSINIZ'

Öztürk'ün 'FETÖ ile mücadelede anlayamadıklarım' başlıklı yazısının ilgili kısmı şöyle:

Ergenekon soruşturmasının içine herkesi ve her şeyi boca edip ifsat etmişlerdi. İlgili ilgisiz her ismi soruşturmaya bulaştırmışlardı. Gizli tanık ve üretilmiş sahte delillerle yargılama yapmışlardı!

Yakın geçmişte FETÖ’cülerin yaptıklarını hatırlayınca bugünlerde bazı “kripto”ların aslına rücu ettiğine şahit oluyoruz!

Daha açık yazayım. TMSF’ye devredilen fabrika ve işyerleri, mahkeme kararlarıyla FETÖ’cülere nasıl iade edildi, biri bize izah etsin.

Kızılay’daki FETÖ’cülerle mücadele için alınan idari kararlar üzerinden oluşturulan bir mahkeme süreci neticesinde nasıl olur da kayyum atanması kararı verilir?

İtirafçı kisvesi altında (ki biz bunlara poker suratlı diyoruz) Yargıtay’daki “duruşu ve geçmişi bilinen” birtakım isimler nasıl FETÖ’cülükle irtibatlandırılabilir?

Şöyle oluyor sanırım. FETÖ’cüler, davalar boşa çıksın ya da ifsat olsun diye ilgili ilgisiz birçok ismi bu meseleye eklemlendiriyor.

Yakın geçmişte Ergenekon davasında yaptıkları gibi.

Bir de Sözcü gazetesi yazarları meselesi var ki sormayın.

32 yıldır gazetecilik yapıyorum. Ve bu sürenin neredeyse tamamına yakını Uğur Dündar gibi Emin Çölaşan gibi, Necati Doğru gibi gazetecilerin “yalan, iftira” dolu haber ve yorumlarıyla provokatif tutumlarını eleştirmekle geçti.

İsmini saydığım gazetecilerin ne iş tutuş biçimlerini, ne savundukları fikirleri beğenirim. Hatta meşru yoldan onlarla mücadeleyi seçmiş biriyim.

Yine bu isimlerin, milletimizin değerleriyle kim mücadele ediyorsa, din ile diyanet ile kim uğraşıyorsa onlarla kol kola girebileceğine inanıyorum.

Şeytanla bile kol kola girebilirler.

Ama bu isimlerin FETÖ’cü olduğuna kimseyi inandıramazsınız! FETÖ ile kol kola girdiklerini söylemek başka, FETÖ’cü olduklarını söylemek başka.

Fakat oldu! Emin Çölaşan FETÖ’den yargılanacak, iyi mi? Ha tamam. “Örgüte üye olmamakla birlikte” ifadesi var. Yani “düşmanımın düşmanı dostumdur” düşüncesi ile hareket ettiklerini söylüyor iddianame. Yine de FETÖ davalarına gölge düşürecek bir süreç bu.

Yakın geçmişte Ergenekon torbası içine ne buldularsa atanlar, bu kez FETÖ torbasına ne bulurlarsa atıyorlar hissi uyanıyor insanda.

FETÖ, yargı eliyle tasfiye edilecekti! Lakin son dönemde olup bitenler yargının bu konuda ya kafasının karışık olduğunu ya da “kripto” birilerinin bu meseleleri ifsat ettiğini gösteriyor.

Mücadelede uzun soluklu olanlar kazanır!

Bir de meşru zeminde kalanlar…

Hadi bir deneyelim bu mücadelede kimin nefesi nereye kadar yetiyor ve meşru zeminden kim kalıyor?