OHAL Komisyonu'ndan Mehmet Altan'a ret
Olağanüstü Hal (OHAL) Komisyonu, Mehmet Altan'ın ihracında ihlal bulunmadığına hükmetti. Avukat Figen Çalıkuşu, komisyon hakkında suç duyurusunda bulundu.
DUVAR - KHK ihraçlarını incelemek üzere kurulan Olağanüstü Hal (OHAL) Komisyonu, anayasayı ihlal suçundan hakkında dava açıldıktan sonra tutuklanan ve KHK ile İstanbul Üniversitesi’nden ihraç edilen Mehmet Altan’ın başvurusunu reddetti.
Ahmet Altan, Mehmet Altan ve Nazlı Ilıcak'ın da aralarında bulunduğu 6 sanık, 15 Temmuz darbe girişimini önceden bildikleri iddiasıyla yargılandıkları davada “anayasayı ihlal” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmıştı. Gazeteciler Mehmet Altan ve Şahin Alpay'ın tutukluluklarında “hak ihlali” olduğuna hükmeden Anayasa Mahkemesi'nin kararının alt mahkemeler tarafından uygulanmaması üzerine dava Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) taşınmış ve Altan ile Alpay yaklaşık iki yıllık tutukluluğun ardından tahliye edilmişti.
Mehmet Altan'ın, avukatı Figen Çalıkuşu, OHAL Komisyonu hakkında suç duyurusunda bulundu. Böylece komisyon üyeleri hakkındaki ilk kez suç duyurusu açılmış oldu. Avukat Çalıkuşu, komisyon başkan ve üyelerin anayasaya aykırı hareket ettikleri belirtilerek, yargılanmaları istendi.
Altan’ın vekili Çalıkuşu tarafından hazırlanan ve savcılığa verilen dilekçede, şu ifadeler yer aldı:
“Müvekkil hakkında OHAL Komisyonu tarafından verilen, 06.12.2018 tarih, K:2018/47279 nolu ret kararı 08.01.2019 tarihinde tebliğ olmuştur. OHAL Komisyonu idari bir yapı ve organdır, görevi olağanüstü hâl kapsamında doğrudan kanun hükmünde kararnameler işlemler hakkındaki başvuruları değerlendirip karar vermektir. Bilindiği üzere önce KHK ile sonra da yasa ile düzenleme yapılmıştır. Devlet kademesinde yer alan her organ, her kurul, her yapı gibi görevlerini önce TC Anayasa’sı ve sonra da yasa hükümleri çerçevesinde yürütmek zorundadırlar.
Kanun ile kurulmuş idari bir komisyonun, kendisini anayasanın üzerinde görmesi mümkün olabilir mi? Olur ise bunun yaptırımı olacağında da hiçbir tereddüt yoktur. Devlet kademesinde görev yapan her kişinin, görevini icra ederken kendisini anayasanın üzerinde görmesi, anayasa hükümlerine aykırı hareket etmesi halinde bilerek ve isteyerek görevi kötüye kullanma suçunu işlediği açıktır.