HDP Eşgenel Başkanı Temelli: Leyla Güven 94 gündür iktidara sesleniyor
HDP, açlık grevlerine dikkat çekmek için Mersin'de 'Adalet, Özgürlük ve Demokrasi' mitingi düzenledi. Mitingte konuşan HDP Eşgenel Başkanı Sezai Temelli, 94 gündür açlık grevinde bulunan HDP Milletvekili Leyla Güven için, "94 gündür iktidara sesleniyor. Yasaların gereğini yapın tecride son verin" dedi.
DUVAR - HDP açlık grevlerine dikkat çekmek için bugün Mersin'de miting düzenledi. HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, HDK Eşsözcüsü Gülistan Kılıç Koçyiğit, DTK Eşbaşkanı Berdan Öztürk, HDP Grup Başkanvekilli Fatma Kurtulan ile HDP Milletvekilleri Rıdvan Turan, Kemal Bülbül, Kemal Peköz, Ömer Öcalan, Semra Güzel, Pero Dündar ve Tülay Hatimoğulları mitinge katıldı.
'LEYLA GÜVEN 94 GÜNDÜR İKTİDARA SESLENİYOR'
Burada konuşan Sezai Temelli, 94 gündür açlık grevinde olan HDP Hakkari Milletvekili Leyla Güven için, "94 gündür Leyla Güven iktidara sesleniyor" dedi. Temelli şöyle devam etti:
"Hepimizin önünde yürüyen, bu yolu açmak için bedeniyle açlık grevine yatan Leyla Güven’i selamlayalım hep birlikte. Sesizimizle onun sesine ses katalım, onun gücüne güç katalım. Leyla Güven tam 94 gündür bu ülkenin adaletten, barıştan ve demokrasiden nasibini almamış iktidarına sesleniyor. Demokrasi, hukuk adalet için adım atmaları için sesleniyor. Bu ülkeye demokrasi gelecekse, bu ülkeye barış ve adalet gelecekse bunun yolunun tecridin sonlanmasından geçtiğini biliyor. Onun için diyor ki gelin hukukun, yasaların gereğini yapın tecride son verin. Bu tecrit bütün ülkeyi kapladı ve adaletsizlik cenderesine bu ülkeyi sıkıştırdı. Bizler de cezaevlerinde açlık grevinde olan 54 yoldaşımız gibi, Strazburg’da 54 gündür açlık grevinde olan arkadaşlarımız gibi, Kandıra’da açlık grevinde olan Sebahat Tuncel ve Selma Irmak gibi bu tecride karşı sesimizi yükseltmeli ve bu mücadeleye mücadele katmalıyız."
'TECRİT VARSA ADALET YOKTUR'
"Bir ülkede tecrit varsa adalet yoktur" diyen Temelli sözlerini şöyle sürdürdü: "Aslında tam 20 yıldır bir tecrit düzeni var. Biz de o yüzden diyoruz ki ya tecrit ya hukuk devleti. Hukuk devletinin gereğinin yapılmasını istiyoruz. Son 3,5 yıldır bu ülkede ağırlaştırılmış tecrit var, son 3,5 yıldır bu ülkede adalet yok, barış yok. Ülke hızla demokrasiden uzaklaştırıldı. HDP olarak hep birlikte demokrasi ve adalete sahip çıkmak için yan yanayız, omuz omuzayız. Bütün Türkiye’yi Leyla Güven’in eylemine duyarlı olmaya, bu konuda inisiyatif almaya çağırıyoruz. Hukuk ve adaletten yana olan herkesi bu büyük buluşmaya davet ediyoruz. Gelin bu gidişata hep birlikte son verelim."
Temelli'nin konuşmasından satır başları şöyle:
KÜRT SORUNU: Bu ülkede herhangi bir sorunu çözmek istiyorsanız, unutmayın ki Kürt meselesini çözmeden bu ülkede hiçbir sorunu çözemezsiniz. Kürt sorununda çözüm üretmek demek demokrasi meselesinde çözüm üretmek demektir. Emeğin sömürülmesine, doğanın talanına karşı çıkmak demektir. Kadın sorununun çözülmesi demektir. Çünkü bütün meselelerin kavşağında Kürt meselesi var. Bugünkü iktidar, Kürt meselesi çözülmesin diye savaş politikalarında ısrar ederken tecridi Türkiye toplumuna dayatıyor. Savaş ve zulüm politikalarını dayatmaya devam ediyor. Bunların karşısında bizim bir fikriyatımız var, tecride karşı, savaşa karşı ortak vatanımızda Demokratik Cumhuriyet fikriyatımız var. Selam olsun bu fikriyata, selam olsun İmralı’ya, selam olsun Öcalan’a. Kürt meselesinin çözümü, barış politikalarının demokratik siyasetin var edilmesi ancak ve ancak bu meselenin muhatabı ile halledilebilecek bir meselesidir. Türkiye 2013-2015 yılları arasında bir umuda, demokratik barış umuduna uyandı. Bu çabanın sahibini tecrit altında tutarak, bu sesi susturarak Türkiye’yi büyük bir felakete sürüklersiniz dedik, sürüklediler de. Biz HDP olarak barış ve demokrasi için üzerimize ne düşerse onun sorumluluğunu taşıyacağız dedik taşıdık, yapmaya devam edeceğiz dedik yaptık. Bunun bedelini ödeyen arkadaşlarımız yoldaşlarımız var. Bugün cezaevlerinde tutsak eşbaşkanlarımız var. Selahattin’e, Figen’e, Sebahat’a, İdris’e bütün yoldaşlarımıza selamlarımızı yolluyorum. Onlar suçları olduğu için cezaevinde değil; bir sevdaları var, barış ve demokrasi sevdaları var. Bu yüzden tutsaklar. Bu tecrit kırılana kadar mücadelemizi sürdüreceğiz. Tüm arkadaşlarımız özgür kalana kadar bu mücadelede yol almaya devam edeceğiz. Asla vazgeçmeyeceğiz, asla tereddüte düşmeyeceğiz.
YEREL SEÇİMLER: Yerel seçimlere gidiyoruz ve yine mücadeleyi yükselttiğimiz günlerden geçiyoruz. Bu kararlı mücadeleyle bu ülkeye adalet bir gün mutlaka gelecektir. Bu ülke bir gün hukuk devletine, yargı bağımsızlığına sahip olacaktır. Bugün bu zulmü yaratanlar, bu savaşı şiddeti yaratanlara bir çift sözümüz var: O bağımsız ve tarafsız yargının önünde mutlaka ama mutlaka yargılanacaksınız.
AİHM'İN CİZRE KARARI: Sevgili arkadaşlarım bildiğiniz gibi AİHM Cizre konusunda bir karar verdi. Dedi ki, iç hukuk yolları tüketilmemiş. Buradan AİHM’e, AP Parlamenterler Meclisine, tüm dünyaya sesleniyorum burada bir hukuk yok ki yolu olsun. Bizzat Demirtaş kararında bunu teyit ettiniz. Konu Cizre olunca devletlerin kendi çıkar ilişkileri içinde hukuku heba ettiniz. Hukuk hepimize lazım. Dünyanın herhangi bir yerinde hukuksuzluk ve adaletsizlik varsa bilin ki bir gün gelir sizin de kapınızı çalar. İşte Avrupa’nın bu ikircikli tutumuna karşı hukuka ve adalete sahip çıkılması çağrısı yapıyorum. Tıpkı mülteci krizinde olduğu gibi, mültecileri pazarlık konusu yapıp Erdoğan’ın bu hukuksuzluğuna yol verdikleri gibi şimdi de çeşit çeşit kararlarla aslında bu hukuksuzluğu besliyorlar. Oysa biz çok iyi biliyoruz Cizre’de neler olduğunu, bu zulmün kentlerimizin nasıl yakıp yıktığını. Bunları unutmadık ve gün gelecek bunların da hesabını soracağız.
Türkiye’nin her yerini adaletsizlik sardı, her yerinde zulüm var dedik. Bu meselenin Kürt meselesiyle demokratik çözümle alakalı olduğunu söyledik. Onlarsa bu çözümsüzlüğü derinleştirmenin derdine düşmüşler. Mitingde çıkmış halkı azarlıyor, iş ve aş isteyenleri azarlıyor. Çünkü tek besleneceği şey savaş. Mermilerden bahsediyor. Kimse mermi istemiyor, tank tüfek istemiyor. İşini aşını istiyor, hak hukuk istiyor. Bu ülkeyi düşmanlıkla, savaş politikalarıyla yönetme peşinde olan Cumhur İttifakı, Erdoğan rejimi her geçen gün ülkenin ekonomisini, siyasetini krize ve çöküşe sürüklüyor.
İŞSİZLİK SORUNU: Bu ülkenin felakete sürüklenmesine son vermeliyiz. Bugün ekonominin içinde bulunduğu duruma bakın açlık sınırı asgari ücreti bir ayda aştı. Bugün Türkiye’nin büyük bir kesimi yoksuldur, işsizlik oranları rekor kırıyor. Türkiye'de insanların derdi aştır, iştir. İnsanların derdi huzurdur. Bunlara çözüm üretmeyen iktidar, savaştan başka bir şeyi diline almıyor. Ne zaman ağzını açsa nefret söylemi, ayrımcılık, bölücülük. Bir de kalkmış diyor ki HDP bölücü bir partidir. HDP ortak vatanımızda demokratik cumhuriyeti ilke edinmiş, bir arada yaşamın gereğini yerine getiren yegane bir partidir. (HABER MERKEZİ)