Demokrat Parti: Piyasa ekonomisinden dönüyor muyuz?
Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, gündemdeki tanzim satışları uygulaması ile ilgili açıklama yaptı. Uysal, domates, biber ve patlıcan da kamulaştırma yapıldığını ifade ederek "piyasa ekonomisinden kumanda ekonomisine mi dönüyoruz" diye sordu.
DUVAR - Demokrat Parti Genel Başkanı Afyonkarahisar Milletvekili Gültekin Uysal, iktidar tarafından büyükşehirlerde tanzim satışa başlanması hakkında açıklama yaptı. Yapılan açıklamada hükümetin 31 Mart’a kadar gemiyi yüzdürmek adına geçici yöntemlere başvurduğu belirtildi.
Genel Başkan Uysal yaptığı yazılı açıklamada bazı satır başlıkları şöyle:
DOMATES, BİBER VE PATLICAN KAMULAŞTIRILDI: Cumhuriyet dönemlerinde yapılan PETKİM, TÜPRAŞ, SEKA, Erdemir, Türk Telekom, Sümerbank, Tekel, Şeker fabrikaları gibi varlıkları özelleştirme yoluyla haraç mezat satarak 73 milyar dolarlık özelleştirme gelirini harcayan, son olarak da Adapazarı’ndaki Tank Palet Fabrikasını “özelleştirme” kapsamına aldıktan sonra yüzde 49,9 hissesi Katar ordusuna ait bir firmaya 25 yıllığına kullanım hakkını devreden iktidar tarafından büyükşehirlerde domates, biber ve patlıcan tanzim satışı yapılmaya başlandı, yani bir anlamda “kamulaştırma” yapıldı.
TANZİM SATIŞLARDAKİ MANAVLAR BAKKALA DÖNÜŞECEK: İstanbul ve Ankara’da kurulan tanzim satış noktalarında sadece 7 cins olan sebzeye ilgi yoğundu. Yapılan açıklamalarda ise, önce meyve sonra da mercimek, nohut ve fasulyenin satışına başlanacağı, hatta temizlik malzemelerinin satılacağı ifade edildi. Anlaşılan dün açılan manavlar önümüzdeki günlerde bakkala dönüşecek! Tanzim noktalarında fiyatlar marketlere göre yüzde 40 civarında daha ucuz olurken, çoğu ürün için kişi başına 2 kilogram kota konuldu. Yani uzun yıllar sonra yeniden ülkemizde karne sistemine dönüldü. Bu noktada haklı olarak “piyasa ekonomisinden kumanda ekonomisine mi dönüyoruz?” sorusu tartışılmaya başlandı.
KARNE SİSTEMİNE DÖNDÜK: Tanzim satış noktalarında oluşan kuyruklar, İktidarın konuşmalarında sık sık eleştirdiği eski dönemleri hatırlattı. İktidar, geçmiş iktidarlara yönelik eleştiri yaparken 1970’li yıllardaki kuyrukları hatırlatıyordu. Tanzim Satış mağazalarının temeli ise 1970'li yıllara dayanıyor. 1977 yılında İzmir ve Ankara Belediyesi’nin başını çektiği belediyeler, üretime doğrudan katılmak yönündeki girişimlerin yanında, temel gıda malzemelerinin fiyatlarını düşük tutabilmek ve karaborsa ile mücadele edebilmek için tanzim satış mağazaları kurmuşlardı.
HÜKÜMET GEÇİCİ ÇÖZÜMLER SUNUYOR: Son yıllarda hükümet yetkilileri önce çiftçileri azarladı, suçlu onlardı. Sonra komisyoncular azarlandı, sonra halciler azarlandı, hatta 'bunları mevsiminde yiyin' şeklinde sözler söylendi. Şimdi de 31 Mart'a kadar gemiyi yüzdürmek adına yapılmaya çalışılan, vatandaşın bu temel taleplerini “kozmetik” yöntemlerle gidermeye çalışmaktır. Bu yöntemler kesinlikle sürdürülebilir değildir. Manavla, pazarcıyla mücadele edeceğine, sağlıklı tutarlı tarım politikaları, tüketim politikaları uygulanmalı, önce ülkede üretimi artıracak tedbirler alınmalıdır. Tüm bunların ön şartı ise, tutarlı tarım ve ekonomi politikaları, dış politika olmalıdır.
ÜRETİM ARTMADAN FİYATLAR DÜŞMEZ: Bu noktada bir hususun daha altını çizmek gerekiyor. AK Parti iktidarında son 8 yıllık dönemde (2010-2018 yılları arası) kümülatif tüketici fiyat endeksi yani enflasyon yüzde 100 olarak gerçekleşti. Aynı dönemde gıda enflasyonu yüzde 117,8, meyve fiyatlarındaki artış yüzde 123,5 ve sebze fiyatlarındaki artış yüzde 138,6 oldu. Ama aynı dönemde tarla fiyatlarındaki üretici artışı sadece yüzde 74,6 oldu. Sorun tarımsal üretimin giderek gerilemesi ve tarladan pazara/markete giden zincirdedir. Şunu unutmamamız gerekiyor: Mal arzı ve üretim artmadan fiyatlar düşmez.
31 MART'TA MUTFAKTAKİ YANGININ SORUMLULARI HESAP VERECEK: Tüm bunların tek sorumlusu ve suçlusu mevcut siyasi iktidardır. İktidar kendi suçunu ortadan kaldırabilmek için kim aklına gelirse, bazen çiftçi, bazen köylü, bazen halci-komisyoncu suçlu ilan edilmektedir. Oysaki milletimiz gerçek suçluyu görüyor, biliyor. 31 Mart 2019 Mahalli seçimlerinde mutfaktaki yangının sorumlularından hesap soracak. Yıllardır yerli otomobil, milli tank, yerli savaş uçağı yapıyoruz derken, Şubat 2019 ayı itibariyle İktidarın yerel yönetimleri manav olmuş ve Tanzim satış adı altında “domates, biber, patlıcan” satmaya başlamıştır. İşte 18 yıllık AKP iktidarının ülkemizi getirdiği nokta budur.
ZİRAAT BANKASI ASIL GÖREVİNİ 18 YIL SONRA HATIRLADI: Bu arada Ziraat Bankası dün seracılık ile ilgili yeni bir “Seracılık kredi paketi” açıkladı. Yapılan açıklamaya göre, yatırım harcamalarının yüzde 75’ine kadar kredi verilebilecek, 7 yıla kadar vadeli ve 2 yıl anapara ödemesiz dönem sağlanacak, faizler ise azami yüzde 8,25 olarak uygulanacak. 1863 yılında kurulan Ziraat Bankası’nın ana amacı, çiftçimize uygun koşullarda tarımsal krediler açarak tarımsal üretimin artırılmasına katkıda bulunmaktır. Oysaki bugün Ziraat Bankası özelleştirme adı altında kamu mallarını ucuz kapatmaya çalışanlara, medya sektöründeki yeni medya patronlarına, YİD/KÖİ projelerinde devlet garantisi adı altında geleceğimizi ipotek altına alan müteahhitlere kredi sağlamaktadır. Ziraat Bankası asıl görevinin ne olduğunu tam 18 yıl sonra hatırlamıştır.” (HABER MERKEZİ)