Çanlar Türkiye için mi çalıyor?
Dubai’de toplanan 7’inci Dünya Hükümet Zirvesinde en fazla üzerinde durulan konu, küresel ekonomi için bir fırtınanın yaklaştığı uyarısı oldu. Türkiye gibi ekonomisi sarsıntıda olan ülkeler için artık çanlar daha güçlü çalıyor.
ANKARA - Dünya düzeni ve dünyanın ekonomik, sosyal ve siyasal gidişine dönük geniş katılımlı zirveler hızla devam ediyor. Bunlardan biri de 10-12 Şubat tarihlerinde Dubai, Birleşik Arap Emirlikleri’nde gerçekleştirilen 7’nci Dünya Hükümet Zirvesi’ydi. IMF’den, Dünya Bankası’na pek çok kuruluş zirvede boy gösterdi.
Dünya Ekonomik Forumu geçtiğimiz ay Davos’ta gerçekleşmişti. Adından da anlaşılacağı üzere, forum ekonomi odaklı bir gündeme sahipti. Küresel gelir adaletsizliği, küresel ekonomideki durgunluk, bölgesel gerilimler, ticaret savaşları ve teknoloji Davos Zirvesi’nin ana menüsüydü. Öte yandan yalnızca ekonomi değil siyasal, kültürel ve sosyal alanları da gündemine alan Dünya Hükümeti Zirvesi’ne de ekonominin damga vurması, bu meselenin ele alınmasını gerekli kılıyor.
ZİRVENİN GÜNDEMİ
Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) gittikçe etkisi artan küresel bir platforma ev sahipliği yapma girişimi 2013’e uzanıyor. Devletler, sivil toplum örgütleri ve uluslararası örgütlerin katılımıyla geleceğin çeşitli alanlarının masaya yatırıldığı bu zirve, BAE’nin küresel diplomasi merkezlerinden biri olma isteğiyle ilişkili.
Arap Baharı, 2011’de Ortadoğu’da hızla yayılmaya başladı. Dubai bu noktada küresel ve bölgesel sorunların gündeme taşındığı bir platforma ev sahipliği yapmak istedi. Nitekim her geçen yıl zirveye katılım arttıkça turizmden ulaştırmaya ve medyada görünür olmaya kadar BAE’nin hedefi karşılık buluyor.
Bu yıl gerçekleşen zirveye davete dayalı sistemle 4 binden fazla karar alıcı, araştırmacı, 140 ülke temsilcisi ve aralarında IMF gibi kuruluşların da olduğu 16 uluslararası ve bölgesel kuruluş katıldı. 130 konuşmacının yer aldığı 120 oturumda ekonomi, çevre, kadın istihdamı, enerji, çatışmaların çözümü, bölgesel ve küresel mutluluk endeksleri konuşuldu.
TEMENNİLERLE GEÇEN PANELLER
Dünya Hükümeti Zirvesi, temelde kucaklayıcı bir perspektifle tüm dünyanın ortaklaştığı ve yüz yüze kaldığı sorunları gündeme alarak bunlara dikkat çekme ve çözüm üretme mantığına dayanıyor. Ancak bu zirve de diğerleri gibi çözüm önerileri sunmak yerine temennilerin dile getirilmesiyle geçti. Örneğin kadın hakları ve ücret eşitliği konusu... Özetle zirvede ekonomi dışındaki konular, geleceğe, daha doğrusu bilinmezliğe itiliyor.
Ekonomi otoriterinin can kulağıyla dinlenmesinin nedeni ise IMF, Dünya Bankası, Dünya Ekonomi Forumu gibi kurum ve oluşumların yüz ekşiten öngörüleri.
TÜRKİYE VE DÜNYA FIRTINAYA HAZIR OLSUN
IMF, 2019 öngörüsünde dünya ekonomisindeki yavaşlamaya ve sorunlara dikkat çekmişti. Benzer biçimde Dünya Ekonomik Forumu’na da “yeni bir kriz mi geliyor?” sorusu damga vurdu. Dünyanın küreselleşmesi için son 40 yıldır, dişini tırnağına takanlar, yeri geldi mi bunun nimetlerini paylaşanları saran telaş başka bir açıdan “dikkat!“ dedirtiyor.
IMF Başkanı Christine Lagarde, beklenen ekonomik kriz için dört neden saydı: ticari gerginlikler ve ek gümrük vergileri artırımı, finansal sıkışma, Brexit sürecinin belirsizliği, Çin ekonomisindeki gerileme... Ümit Akçay, Gazete Duvar’da 14 Şubat Perşembe günü çıkan yazısında buna FED kararını, durgunluktaki İtalya ekonomisini ve Almanya’da ekonomi kaynaklı sorunları ekleyerek meseleyi daha anlaşılır kıldı.
ABD’den dünyaya yayılan 2008 Küresel Finans Krizi’nde hükümetler, para basarak, faizleri düşürerek yani parasal politikalarla krizi aşmaya çalıştı. Bu krizin son bulup bulmadığı hâlâ tartışmalı. İşte bu dönemde Türkiye gibi yükselen ekonomiler, para bolluğu ve ucuz krediyi betonla kardı. Peki, şimdi ne olacak?
Öncelikle her ülke ve uluslararası kreditörler, öncelikle alacaklarının peşine düşecek, kimse “aman Türkiye batmasın!” demeyecek. İkincisi, Türkiye gerçekleri... Son ekonomik veriler, sanayi üretimdeki çakılmaya, seçim yapılsa iddialı bir muhalefet partisi olacak sayıda işsize dikkat çekiyor. Enflasyonun geldiği nokta, tanzim satış kuyruklarında da kendini gösteriyor. İki milyondan fazla konut, alıcı bekliyor. Öte yandan ayağını yorganına göre uzatma, seçim döneminde rafa kalkmış durumda. Küresel ekonomiye dönük uyarılar, Türkiye ekonomisinin sarsıcı verileriyle birleştiğinde seçimi kazanan kim olursa olsun Türkiye için daha zor günlerin geldiğini haber veriyor.