Başkaya: Terörü eleştirdim, terör davası açıldı
Yazar Fikret Başkaya, 'terör örgütü propagandası' yaptığı iddiasıyla yargılandığı davada, "Terörü lanetleyen bir yazıda terör örgütü propagandası keşfedilmiş" diyerek, iddianameye tepki gösterdi. Avukat Levent Kanat ise 2 polis memurunun değerlendirmelerinin iddianamede yer aldığını ifade ederek, “Biz hukuk devleti miyiz, polis devleti mi?” diye sordu.
ANKARA - Türkiye ve Ortadoğu Forumu Vakfı Başkanı ve Özgür Üniversite Kurucusu Fikret Başkaya hakkında, 'Asıl terör devlet terörüdür' başlıklı yazısı nedeniyle 'örgüt propagandası' suçlamasıyla açılan davanın ilk duruşması bugün Ankara 21’inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Duruşmaya katılan Başkaya savunmasında, terör tanımının tarihinden bahsederek, iddianamedeki suçlama hakkında “'Asıl terör devlet terörüdür’ başlıklı yazım nedeniyle 1 yıldan 5 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılmam isteniyor. Terörü lanetleyen bir yazıda terör örgütü propagandası keşfedilmiş. Bu gayri ciddi bir iddianamedir ve mahkemenizi boş yere meşgul etmektedir. Sayın savcı yazının neresinde terörü öven söylem bulmuştur. Bir örgütün propagandasını yapmak söz konusu değildir” dedi. Başkaya “Dava konusu yazıyı bahane ederek beni cezalandırmaya çalışmak beyhude bir çaba olur” diye de ekledi
ROBOSKİ VE UĞUR KAYMAZI HATIRLATTI
Başkaya ayrıca Roboski’de katledilen 33 kişiyi ve 13 yaşındaki Uğur Kaymaz’ın ölümünü de hatırlatarak, “Bu bir terör değil miydi?” diye sordu. Şırnak’ın Uludere ilçesine bağlı Roboski köyünde 28 Aralık 2011 gecesi saat 21.39 ile 22.24 arasında Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) tarafından Irak sınırından geçen köylülere 4 bomba atılmıştı ve 19’u 18 yaşından küçük 34 köylü yaşamını yitirmişti. Uğur Kaymaz ise 21 Kasım 2004’te Mardin'de, babası Ahmet Kaymaz'la birlikte evlerinin önünde polisler tarafından açılan yaylım ateşi sonucu hayatını kaybetmiş, bedeninden 13 kurşun çıkmıştı.
‘ÖRTÜLÜ ÖDENEK İNSANLIK SUÇU İŞLENECEK DEMEKTİR’
Başkaya, devlet bütçesinde yer alan örtülüğü ödeneği de 'ahlak ve yasa dışı' diye nitelendirerek, “Örtülü ödenekle insanlık suçu kategorisine giren işler işlenecek demektir. Devletin kendi yurttaşlarında gizleyecek bir şeyinin olması kabul edilebilir midir?” diye sordu.
‘SALDIRIYA UĞRAYANIN KENDİNİ SAVUNMAK İSTEMESİ DOĞALDIR’
Mahkeme başkanı ise Başkaya’nın yazısının sonunda yer alan, “Parti başkanlarının tutuklanması tutuklanması, parti binalarına saldırılar, devlet terörünün yeni bir eşiği aştığını gösteriyor. Tabii bu baskı, şiddet ve devlet terörünün karşılıksız kalması mümkün değildir” ifadelerini okudu ve “Buradaki karşı saldırıdan kastını nedir?” diye sordu. Başkaya, “Burada söylemek istediğim her kim dünyada özgürlük istiyorsa, hak talep ediyorsa egemenler tarafından cezalandırılmak istenmesi doğaldır. Saldırıya uğrayanın da kendini savunmak istemesi doğaldır. Burada diyalektik bir ilişki vardır” yanıtını verdi.
'DEVLET TERÖRÜNE ABD VE İSRAİL ÖRNEK’
“ABD’nın en büyük terörist devlet, ancak terörle mücadele unsuru sayılıyor” diyen Başkaya, ABD’nin 2’inci Dünya Savaşı’nda Hiroşima’ya attığı atom bombasını “Daha büyük terör olabilir mi?” diye hatırlattı. Başkaya, 'terör devletleri' arasına İsrail’i de ekleyerek, “İsrail 1948’den bu yana Filistin halkını zulüm yapıyor” dedi. Ayrıca bazı devletlerin terör örgütlerini kullandığını ifade ederek, “Terör örgütlerinin arkasında devletlerin olduğu gözden kaçırılıyor. Bunlar devletler tarafında finanse ediliyor” savunmasını yaptı.
'POLİSLERİN SUÇLAMASI AYNEN GEÇMİŞ'
Fikret Başkaya'nın avukatı Levent Kanat ise iddianamede yer alan unsurların 28 Şubat 2018 tarihinde 2 polis memuru tarafından kaleme alındığını söyleyerek, dosyayı hazırlayan savcıyı eleştirdi: "Dosyada polis memurları tarafından hazırlanmış 38 sayfalık 'İnceleme ve Tespit Tutanağı' mevcut. Tutanağa dijital materyallerden elde edildiği belirtilen bir takım fotoğraflar ve yazılar konulmuş, değerlendirme yapılmış. Memurlar ‘Tüm bu görüntüler, sunular ve dijital dökümanlar bir arada değerlendirildiğinde adı geçen şüphelinin PKK/KCK terör örgütünü, örgüt elebaşını, silahlı üyelerini benimsediği ve sahiplendiği değerlendirilmektedir' demiş. İddia makamı da hukukçu olmayan polis memurlarının bu değerlendirmesini/tespitlerini önemsemiş ve hazırladığı iddianamede bu değerlendirmeleri cezalandırma gerekçeleri arasında saymıştır. Polis memurlarının böyle bir değerlendirme yapma yetkileri yoktur, hukukçu gibi davranmışlardır. Hukuki bilgiden, değerlendirmeden yoksun kolluk kuvvetinin böyle bir yetkisi yoktur. Biz hukuk devleti miyiz, polis devleti mi? Bırakın kovuşturma, soruşturma daha sürerken hazırlanan bu tutanakta, kolluk kuvvetleri iddia edilen suçun oluştuğunu açık bir biçimde yazma cesaretini göstermişlerdir."
'PROPAGANDA İDDİASINDA ÖRGÜT BELLİ DEĞİL'
Avukat Kanat, iddianamede 'örgüt propagandası' suçunun da yönelttiğini ancak Başkaya'nın yazısında hiçbir örgüt isminin yer almadığını ifade ederek, "Soruşturmanın başlamasına neden olan 'Asıl terör, devlet terörüdür' başlıklı yazının hiçbir yerinde propagandası yapıldığı iddia edilen örgütün ismi geçmemektedir” dedi.
'BAŞKAYA DEVLET OLGUSUNU ŞİDDET POTANSİYELİNİ ELEŞTİRDİ'
Başkaya'nın yazısının 'devlet olgusunun, şiddet, terör potansiyelini eleştirel düşünceye tabii tutuğunu' söyleyen Kanat, "Bu potansiyelin yarattığı sorunların somut örneklemesi bağlamında sadece Türkiye Cumhuriyeti devleti değil İsrail devleti ve Fransa devleti de bir takım uygulamalarından dolayı eleştirilmiştir” dedi.
‘OLUK OLUK KAN AKITACAĞIZ DİYEN MAFYANIN SÖZLERİ İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ SAYILIYOR’
Başkaya’nın avukatı İlhan Acar ise mahkeme heyetine “Oluk oluk kan akıtacağız’ diyen mafyanın düşünceleri ifade özgürlüğü sayılıyor, Başkaya ise sözlerinden yargılanıyor. Sizin burada Başkaya’nın karşısında bulunmanızdan utanç duyuyorum” dedi.
DESTEK OLMAK İÇİN GELDİLER
Öte yandan Başkaya’ya destek olmak için Mülkiyeliler Birliği Başkanı Dinçer Demirkent, Prof. Dr. Baskın Oran, Sosyolog İsmail Beşikçi, Başkaya’nın yakınları ve arkadaşları da duruşmayı izledi.
NE OLMUŞTU?
Başkaya’nın 7 Kasım 2016 tarihinde ozguruniversite.org sayfasında yayınlanan 'Asıl Terör Devlet Terörüdür' başlıklı yazısı nedeniyle, 10 Şubat 2017’de Bursa Emniyet Müdürlüğü 155 ihbar hattına geldiği öne sürülen telefonla soruşturma başlatılmıştı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianame, Ankara 21. Ağır Ceza Mahkemesince 25 Şubat 2019 tarihinde kabul edilmişti.
42 SAYFALIK İDDİANAMENİN 2 SAYFASI 'DELİL'E AYRILMIŞ
42 sayfalık iddianamenin 25 sayfasında PKK ve KCK’nin ne olduğu anlatılırken, iddianamenin 11 sayfasında da 'terör örgütü propagandası suçu'nun ne olduğu anlatıldı. Başkaya’yla ilgili 'deliller' ise 2 sayfayı geçmiyor...