Ankara’da 'Adalet Nöbeti' tutuldu
'Adalet Nöbeti', Ankara Barosu’nun çağrısıyla Sıhhıye’deki Merkez Adliye önünde tutuldu. Ankara Barosu Başkanı Erinç Sağkan, "Biz bugün burada sadece avukat değiliz. Biz adalete su kadar, ekmek kadar ihtiyaç duyan doğmuş ve doğacak olan herkesiz" dedi.
ANKARA - Ankara Barosu’nun çağrısıyla bir araya gelen avukatlar, Ankara Merkez Adliyesi önünde Adalet Nöbeti tuttu. Nöbete 30 ilden baro başkanları ve temsilcileri ve Türkiye Barolar Birliği’nden temsilciler katıldı. CHP’li ve HDP’li Milletvekilleri de avukatlara destek olmak için adliye önüne geldi.
‘NÖBETLERDEN SONRA AZALIŞ OLMADI’
Adliye önünde yapılan açıklamada konuşan Ankara Barosu Başkanı Erinç Sağkan, Adalet Nöbeti’ne neden devam ettiklerini şu sözlerle açıkladı, “Şimdiye kadar tuttuğumuz her Adalet Nöbeti’nde verdiğimiz matematiksel veriler bir azalma eğilimine girmediler. Hatta istatistikleşen cinnet, cinayet ve şiddet bir önceki Adalet Nöbeti’ne göre daha da arttı. Ama biz artık bu veriler daha da artmasın diye buradayız.”
‘İNSAN ONURUNA YARAŞIR ŞEKİLDE YAŞAMAK İÇİN HEDEF OLMAYI GÖZE ALDIK’
Sağkan, Türkiye’deki birçok olayda adaletin tesisi için toplandıklarını ifade ederek, “Biz bugün burada sadece avukat değiliz. Biz adalete su kadar, ekmek kadar ihtiyaç duyan doğmuş ve doğacak olan herkesiz. Bir hukuk devletinde insan onuruna yaraşır şekilde yaşamak için hedef gösterilmeyi göze almış 2019 senesinde yapay bir Ortaçağ’a razı edilmeye çalışılan insanlığın ta kendisiyiz” diye konuştu.
Ankara Barosu Başkanı Erinç Sağkan’ın konuşmasından satır başları şu şekilde:
KUTSAL SEBEPLERİ TEKRAR ETMEK İÇİN BURADAYIZ: Uzun zaman önce başladığımız Adalet Nöbeti, şimdilik sadece adaletin hayati önemini kavrayanların gözlerinde görünür olsa da asıl yerini tarih kitaplarında ve bir milletin vicdanında bulacaktır. İşte, bizler de bir milletin vicdanının sesi ve adalet talebinin gönüllü sözcüleri olarak burada bir araya geldik. Bizim bu nöbeti niçin tuttuğumuz herkes tarafından bilinen bir gerçekliktir. Onlarca meslektaşımızın işlerini, ailelerini ve sevdiklerini bırakıp her türlü önceliğinden vazgeçip görmezden gelinmeye çalışıldıkça ülkenin dört bir yanına inadına yayılan bir nöbeti tutmaya neden geldikleri gün gibi ortadadır. Ancak gerçeklere kapatılan gözler ve kulaklar için çabamızı kutsal yapan sebepleri tekrar etmek için buradayız.
MESLEKTAŞLARMIZ İÇİN ADALET: Sokakta sade vatandaş, yeri geldiği zaman oyunu çaldırmamak için oy çuvallarının başında sabahlayan seçmen, trafiğin neden kapalı olduğunu sorduğu için polislerce iki saat boyunca işkence yapılan vatandaş, gözlerimizin önünde öldürülen barış elçisi Tahir, 10 Ekim’de katledilen Uygar, sesini kısmak için dünya hukuksuzluk tarihine geçen tiyatrodan bozma bir yargılamanın yapıldığı Selçuk, sistematik bir cinayetle intihar süsü verilen Gökhan Vural, adliyelerde sürüklenen isimsiz onlarca meslektaş ve meşrulaştırılmış bir karanlığın cübbelerinden deliler gibi korktuğu adalet üzerine yemin etmiş hukuk muhafızlarıyız.
ÇOCUK CEZAEVİ YAPMAKLA ÖVÜNEN BİR ÜLKE: Kadın sığınma evlerinde 8 binden fazla kadın, 5 binden fazla çocuğuz. Avrupa’nın en çok çocuk işçi barındıran ülkesinin büyümüş çocukları, çocuk cezaevi yapmakla övünenlerin yönettiği bir ülkede yaşayan her çocuğa tarifi olmayan borçlarla yükümlü yetişkinlerden sadece birkaçıyız.
BİNLERCE KADINIZ: Bizler, kadın cinayetlerine kurban giden binlerce kadının kız ve erkek kardeşi, hepsinin avukatıyız.Ayşe Paşalıyız, Şule Çet’iz. Münevver Karabulut, Özgecan,Helin ve isimsiz binlerce kadınız.Malatya Yetimhanesini hafızalarından silemeyen; Aladağ’da yakılan çocukların yasını hâlâ tutan anne, baba, kardeş, bazen de hiç kimseyiz. Bizler, hakkı yenildiği için bu dünyaya daha fazla katlanamayan hâkim adayı Didem Yaylalı ve onun kurmaktan vazgeçtiği hayalleriyiz.
RABİA NAZ BURADA ADALET ARIYOR: Göremeseniz de hissedebilirsiniz. Çünkü biliniz ki, Rabia Naz burada, adalet arıyor. Şule Çet burada. Sanıkları arkamdaki adalet sarayında tüm karanlık çabalara inat yargılanıyor. Çorlu tren cinayetinde katledilen 7 yaşındaki Arda Sel bizimle.Soma burada, iş cinayetleriyle öldürülen isimsiz işçiler, Türkan Saylan annemiz... Gezi’de ağzına biber gazı sıkıldığı için dil kanserinden ölen ve son sözü ‘Beni unutmayınız’ olan Mehmet İstif, kumpas davalarında ölüme terk edilen Kuddusi Okkır, hala inatla failleri bulunamayan Diyarbakır Baro Başkanımız Tahir Elçi, ‘Sadece adil yargılanmak istiyoruz’ diyen Selçuk ve arkadaşları burada.
AYLAN BEBEK ADALET İSTİYOR: Ensar’da tecavüze uğrayan onlarca çocuk, minik bedeni Bodrum sahiline vurduğundan beri insanlıktan çokça eksildiğimiz Aylan Bebek, henüz gülümsemeyi öğrenemeden soğuktan donarak ölen minik Ayaz, 26 kişinin tecavüz ettiği ve sanıkların iyi hal indiriminden yararlandıkları 13 yaşındaki N.Ç., Yarbay Ali Tatar, kocası tarafından dövülerek öldürülen Remziye Eripek burada adalet arıyor. Batıkent’te öldürülen köpekler, kesilen Atatürk Orman Çiftliği ağaçları ve nicesi bugün burada, hepsi de adalet istiyor.
ADALET NÖBETİ CUMHURİYET DAVASINDAN SONRA BAŞLAMIŞTI
Cumhuriyet Gazetesi davasında tutuklu avukatlara destek olmak için 6 Nisan 2017 tarihinde İstanbul Çağlayan Adliyesi’nde başlayan Adalet Nöbeti, her hafta perşembe günü tutulmaya başlamıştı. İstanbul’da 85 haftanın ardından 27 Aralık 2018 tarihinde son bulan nöbetin, Anadolu’nun diğer illerine yayılması kararlaştırılmıştı. Anadolu’da ilk olarak 15 Şubat 2019 tarihinde Bursa Adalet Sarayı önünde tutulmuştu. (DUVAR)