Dr. Sinem Adar: 31 Mart AK Parti tabanında erimeye yol açabilir
Cumhur İttifakı'nın 'beka' söyleminin yerel seçimleri adeta referanduma çevirdiğini belirten Dr. Sinem Adar, İstanbul'da yaşanan mazbata sürecinin de AK Parti tabanına rejimin kendi içinde ne kadar çalkantılı bir süreçten geçtiği yönünde ipuçları verdiğini söyledi.
DUVAR - Humboldt Üniversitesi’nden Dr. Sinem Adar, 31 Mart Yerel Seçimlerinde muhalefetin büyük şehirleri almasını değerlendirdi. Cumhur İttifakı'nın beka söylemiyle yürüttüğü seçim stratejisinin yerel seçimleri referanduma dönüştürdüğünü anlatan Adar, ittifakta MHP lideri Devlet Bahçeli'nin ağırlığının arttığının altını çizdi.
bianet'ten Haluk Kalafat'ın sorularını yanıtlayan Adar, İstanbul özelinde yaşanan sürecin iktidar bloku içindeki çalkantıları görünür kıldığını ve mazbata sürecinde yaşanan kaosun AK Parti tabanında erimeye neden olabileceğini ifade etti.
'KAOS ERİMEYE YOL AÇABİLİR'
ResetDoc'da yayınlanan yazınızın başlığı "Erdoğan’s March 31 Elections: A Fiasco of Tactics and Rhetorics". Erdoğan'ın yaklaşık 2012'den bugüne yürüttüğü retorik çok değişmedi, keza taktiği de bir süredir aynı bana sorarsanız. Beka sorunu diyerek Cerablus ve Afrin'e girdi mesela. Bu seçimlerde seçmenin birden rahatsız olduğu biz ve diğerleri, biz iyi diğerleri terörist söylemi Cizre, Şırnak, Sur'u bombalarken kamuoyu oluşturmak için iktidarın işine yaradı. Bu bağlamda değişen Erdoğan mı yoksa seçmenin beklentileri mi?
Beka söylemi tabii ki 31 Mart seçimlerine has bir söylem değil. Keza hem Erdoğan hem de Bahçeli, 7 Haziran 2015 seçimlerinden bu yana beka söylemini kendilerine yol haritası olarak biçip kullanmaktalar. Burada önemle altı çizilmesi gereken bir nokta şu: 7 Haziran seçimleri seçim siyasetini ittifakların savaşı olarak yeniden tanımladı ve AKP ile MHP’yi fiili bir blok olarak bir araya getirdi. 15 Temmuz darbe girişimi ise bu blokun beka söylemine yeni bir boyut ekledi; beka söyleminin sahipleri meşruiyetlerini, 15-16 Temmuz 2016 itibari ile artık kendi hayatları pahasına darbe girişimini püskürtmeye kararlı geniş halk kitlelerinden alır oldular. Bu anlamda 15 Temmuz 2016 önemli bir ideolojik ve psikolojik kırılma noktasıdır. Antropolog Yektan Türkyılmaz bunu Gazete Duvar için yazdığı Quo Vadis yazı dizisinde detaylıca anlatır.
Quo vadis Türkiye - 10: İktidar seçimle gider mi?
Cumhur İttifakı’nın, 31 Mart yerel seçim kampanyasını da beka söylemi etrafında şekillendirmiş olması aslında bu sürecin bir devamı, hatta bir yansıması. Yukarıda bahsettiğiniz yazıda söylediğimiz ise bu söylemin yeniliğinden ziyade yerel seçimler nezdinde taktiksel bir yanlış hesap olduğu idi. Cumhur İttifakı’nın sözcüleri 31 Mart seçimlerini rejimin devamı, sürdürülmesi meselesine dönüştürerek kendi iktidarlarını bir referanduma dönüştürmüş oldular.
Bunu 31 Mart seçim sonuçlarını 2017 referandum sonuçları ile karşılaştırdığımızda net olarak görüyoruz. Cumhur İttifakı’nın adayı, referandumda “hayır” yönünde oy kullanmış seçmenlerin çoğunlukta olduğu illerde yarışı kaybetti. Bu da bize aslında seçmen tercihlerinde çok ciddi bir değişiklik olmadığını gösteriyor. Bununla ilişkili olarak altı çizilmesi gereken bir nokta da şudur. Her ne kadar AKP ve MHP’nin il genel meclis seçimlerinde aldıkları oylarda az da olsa bir daralma olsa da, bu daralmanın seçmen tercihlerindeki köklü bir değişiklikten kaynaklandığı savının yanıltıcı ve erken bir teşhis olabileceğini düşünüyorum. Ancak, 31 Mart seçimlerinde özellikle AKP’nin ittifak siyaseti ve söylemsel stratejisi ve seçimlerin sonrasında yaşanan kaos, parti tabanında bir erimeye yol açabilir.
BAHÇELİ'NİN İTTİFAKTAKİ ÖZGÜL AĞIRLIĞI ARTTI
İstanbul'da mazbatanın sürüncemede bırakıldı. 17 gün sonra verildi mazbata. Bu sürecin AKP'ye siyasi faturası sizce ne olabilir?
Bu soruyu yanıtlamak için seçim sonuçlarına ve 31 Mart sonrası yaşanan sürece ayrı ayrı bakmakta fayda görüyorum. Bir kere seçim sonuçları, Cumhur İttifakı'nın AKP'ye getirisinin götürüsünden daha az olduğunu gösterdi. Aslında bu 7 Haziran 2015 seçimleri sonrasında vuku bulan ittifaklar siyasetinin bir sonucu. AKP ve MHP’nin ayrı ayrı yarıştıkları şehirlere baktığımızda gördüğümüz tablo oldukça ilginç. MHP'nin kazandığı 11 belediyenin 7’si AKP’li belediyeler. Benzer şekilde, il meclislerinde AKP’nin oy oranı azalırken MHP’ninki artmış. 31 Mart seçim sonuçlarını Devlet Bahçeli’nin Cumhur İttifakı içerisindeki özgül ağırlığının arttığı seklinde yorumlamak yanlış olmayacaktır.
Seçim sonrasında İstanbul özelinde yaşanan süreç hem parti içindeki hem de iktidar bloku içerisindeki kırılganlıkları ve çekişmeleri görünür kıldı. Gerek Tayyip Erdoğan’ın süreç ile ilgili değişken ifadeleri gerekse iktidar blokuna yakın bazı gazetelerde AKP’ye yönelik eleştirel tavır, marjinal de olsa, rejimin kendi içinde ne kadar çalkantılı bir süreçten geçtiği yönünde ipuçları veriyor. Tabii bu çalkantıların tam olarak ne olduğu, ne çeşit çarpışmalara yol açabileceği ve buna bağlı olarak gelişecek senaryoları bizim bilmemiz mümkün değil. Ancak şunu söyleyebiliriz, AKP’nin içinde olduğu iktidar krizi önümüzdeki haftalarda ve aylarda daha da şiddetlenebilir.